Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (103)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 103. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Ben, “Olmaz, ayıp, günah… Nasıl olur? Özlem duyarsa ne olur sonra?” diyerek yaptığım bütün itirazlara karşın, kayınvalidem merhemi götüne sürmem için ısrar etti, hatta diretti. “Ne ayıbı yavrum, ben de senin ananım, anayla oğul arasında ayıp mı olurmuş? Neyi günah bunun? Ben el karısı mıyım ki günah olsun? Canım yanıyor oğlum, sen yapmazsan kim yapacak? Sabah Özlem sürdü, iyi geldi, ama azıttı gene. Gurban olduğum, hem Özlem nerden duyacak, duysa da ne olacak? Kalkıp ne diyecek? Tövbe tövbe… O benim kızımsa, sen de oğlumsun yavrum…” dedi azarlar gibi.

Bu onun için sanki çok normal bir şeymiş gibi davranıyor, konuşuyordu. Oysa söylediği öyle basit bir şey değildi. Götünü açacak, ben de o götüne merhem sürecektim. Üstelik bu kadın kayınvalidemdi. Kıl dönmesinin ne olduğunu az çok bildiğim için onun bu rahatlığı çok tuhafıma gidiyordu. İtiraz edecek gibi oldum yine, ama gene aynı şeyleri söyledi ben daha konuşamadan. Söyleyeceğim her şeye karşın verecek bir cevabı vardı. Sonunda yapacak bir şeyin olmadığını anladım.

“Nasıl olacak?” diye sordum. Şaheser anne, “Hee, ben hazırlanayım da yavrum, ha bu odada yaparsın…” dedi yatak odasını göstererek. Ardından kalkıp ağır adımlarla yatak odasına geçti. Kapıyı kapattı. O anda ben de heyecandan yerimde duramıyordum. Yarağım istem dışı şekilde sertleşmeye başlamıştı bile.

5 dakika kadar sonra içerden, “Osmannn, yavrumm…” diye seslendi Şaheser anne. Elimde merhemle kalktım, kapıya vurdum önce. “Hee, gel oğlum, gel…” dedi yüksek sesle. Kapıyı açınca onu geceliğini giyinmiş ve yatağa yüz üstü uzanmış şekilde gördüm. Karımın pek giymediği açık mavi renkli geceliği vardı üzerinde. Götü tümsek yapmıştı. Karıma bol gelen gecelik annesine dar gelmişti ve götünün yarığı bariz şekilde belliydi. Başını, ince, beyaz bir tülbentle bağlamıştı arkadan. Ağarmış saçlarının uçları görünüyordu altından.

Bana bakıp, “Hee, yavrum, sana zahmet, ha burada bak, böyle bi şişlik var, onun üzerine sürsene…” dedi ben daha bir şey demeden geceliğini yukarı sıyırarak. İçine külot giymemişti. Bembeyaz, güneş yüzü görmemiş bacakları ve kalçaları çıktı önce meydana. Ardından götünün haşmetli yanakları arzı endam etti. Götünün yanakları da pamuk gibi beyaz olmasına karşın, siyah tüylerle kaplıydı. Buna karşın götünün derin yarığı kıldan yana daha zengindi, siyah kısa kıllarla kaplıydı. Kıl dönmesi olmasına şaşmamak gerekliydi.

Bacaklarını ayırdı. “Hee, ha şurda bak…” dedi sağ eliyle götünün yarığını ayırarak. Kendime hakim olmaya çalışıyordum, ama nafile. Kalbim deli gibi atıyordu. Yaklaştım, işaret ettiği yer göt deliğine yakın bir noktaydı. Göt deliği de oldukça sık, siyah kıllarla kaplıydı. Kılların bir kısmı ağarmıştı. Kara, derin bir çukuru andırıyordu, bu haliyle 50 kuruşluk madeni para kadar açıktı. Bu haldeyken amı da ortadaydı. Amının etli ve büyük, sarkık dudakları görünüyordu. Amında da alınmamış bir miktar ağarmış kıl vardı. Kasıkları da biraz kıllıydı.

Yarağım gittikçe sertleşiyor, kalkıyordu. Anlamaması için kamburumu çıkardım. Bezelye kadar bir şişlikti bu. Rengi koyulaşmıştı. Merhemin kapağını açtım, keskindi kokusu. Bu kokuya kayınvalidenin götünden gelen hafif osuruk kokusu da karışıyordu.

Sol elimin baş ve işaret parmaklarıyla götünün yarığını ayırdım, ardından da sağ elimin işaret parmağıyla merhem sürmeye başladım. Şaheser anne ara sıra, “Iğhh, ayyy, ağhhh…” diyerek çektiği acıyı belli ediyordu. Ben durakladığımda ise, “Sen devam et oğlum, sen devam et…” diyor, sanki beni teşvik ediyordu. Parmağımı bastırıp merhemi sürerken, götünün tombul, dolgun yanakları sütlaç gibi titriyordu.

Köylü Şaheser’in götten epey yediği belliydi, yoksa göt deliği böylesine açık olmazdı. Anlaşılan kayınbabam Hacı Bey karısını her gece sikerken götünü de doldurmayı ihmal etmemişti. Bir iki dakikanın sonunda merhem sürme faslı bitmişti. “Bitti!” dediğimde, “Eyicene sürdün mü?” dedi ıkınarak. “Sürdüm!” deyince, “Hee, Allah razı olsun yavrum, sağolasın gurban olduğum…” dedi geceliğinin eteğini yeniden indirerek.

Şaheser anne, “Yavrum, ha bunu üstüme örtsene…” deyince battaniyeyi çektim üstüne. “Allah rahatlık versin!” dediğimde, “Nereye gidiyon yavrum, gel yat sen de, geç oldu, gel ha buraya, içerde yatma…” dedi. Yanında yatmam için ısrarcıydı yine. Bense, “Tamam, bakarım…” dedim ve yarağımın kalkıklığını görmesin diye ışıkları söndürüp hızlıca odadan çıktım. Banyoya girip ellerimi yıkadım iyice. 31 çekmemek için zor duruyordum. Yarağımın sertliği geçene kadar bekledim. Salona döndüğümde telefonum çalıyordu. Annemdi arayan.

Babamı sordu yine, ben de, “Gelmedi, görmedim!” dedim. Sesi hem sinirli, hem de üzgündü. Babamın telefonunun kapalı olduğunu, ulaşamadığını söyledi. “Kahvede falandır, şarjı bitmiştir belki de…” dedim ama inanmış gibi gelmedi sesi. “Şefika geldi mi?” diye sordu bu kez. “Yok, niye gelsin ki? Orda değil mi zaten?” diye sordum. “Yok, burası kalabalık diye Fatma’yla gitti o. Sana da demeyi unutmuştum. Sen gidip getirsene onu, bizde yatsın. Kalmasın orada, gerçi Fatma yabancı değildir ama olsun. Oraya gittiğinde ara beni ama…” dedi. Uf puf ettiysem de anneme dinletemedim. Gitmem için ısrar etti.

Yatak odasının kapısını dinledim. Hiç ses gelmediğine göre Şaheser anne mışıl mışıl uyuyordu. Üzerime mont alıp çıktım dışarı. Sokaklar boştu. Serin havayı ciğerlerimde hissediyordum. Fatma ablanın evi bizimkinin birkaç bina ötesindeydi. Bahçe içinde eski, küçük bir evde oturuyordu. Evin önüne geldiğimde öndeki odanın ışığının yandığını gördüm. Bahçenin eski ahşap kapısını iterek açtım. Kapıya gelince zile bastım. Bir dakika kadar beklediğim halde açılmayınca yine bastım.

Az sonra içerden bir kapının açılıp kapanma sesi geldi. Sonra holün ışığı yandı ve demir kapının buzlu camının ardında bir karaltı belirdi. “Kim o?” dedi Fatma abla kendine has şivesiyle. “Benim abla, Osman…” dediğimde “Hee, buyur Osman?” dedi. Sesinde bir heyecan ve korku seziyordum. “Şefika ablayı götürmeye geldim, annem aradı da…” dediğimde Fatma abla kapıyı açtı.

Kapının arkasında kalıp başını uzattı yalnızca. Yüzü pancar gibi kızarmış ve terliydi. Başına aceleyle beyaz bir eşarp ötmüş, çenesinin altından tutuyordu açılmasın diye. “Hee, buyur oğlum?” dedi yeniden. “Annem aradı, Şefika abla sendeymiş. Onu götürmeye geldim.” dedim.

“Hee, şey, yattı o!” dedi. “Sana zahmet uyandır da gidelim, annem yoksa paralar beni…” dediğimde, “Yattı yavrum o, bi daha uyandırmayalım kadını, ben de yatmıştım zaten. Hem ne olacak kalsın burda, yabancı yer mi sanki?” dedi yüzünde zoraki bir gülümsemeyle. Odanın ışığını gösterip, “Işığı görünce dedim herhalde uyanıktırlar halen belki…” dedim. Fatma abla, “Hee, unuttuk onu oğlum, açık kalmış…” dedi yine aynı gülümsemeyle. “İyi, tamam o zaman, kusura bakma, hadi hayırlı geceler!” dedim. “Sana da yavrum, sana da!” dedi ve sanki acelesi varmış gibi kapattı kapıyı. Hemen ardından da odanın ve holün ışığı söndü.

Fatma ablanın halinde bir tuhaflık vardı. Sanki bir şeyi gizlemeye çalışıyordu. Bahçeden çıkıp eve doğru yürürken annemi aradım. “Şefika abla yatmış!” dediğimde, “Ne yatması oğlum, o kadın bu saatte yatmaz!” dedi annem şaşırmış gibi. “Ne bileyim, yattı dedi valla, kendi de yatmış zaten, öyle söyledi Fatma abla…” dedim. Annem bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Yalan söylüyor orospu!” dedi ve kapattı pat diye.

Annemin Fatma abla hakkında böyle konuşması şaşırttı beni, tuhafıma gitti. Fatma abla annemin en yakın arkadaşıydı senelerden beri. Birbirlerine ‘Bacım’ diye hitap ederler, sürekli gider gelirlerdi. Gerçi Fatma abla aynı zamanda Zuhal’in teyzesiydi, yeğenini en yakın arkadaşının kocasına yamamıştı. Annem babamın üniversiteli bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenmişti ama o kızın Fatma ablanın yeğeni olduğunu biliyor muydu?

Annem Fatma abla için neden öyle konuşmuştu? Bunun bir nedeni olmalıydı? Fatma ablanın o korkmuş görünen ve telaşlı halinin bununla bir ilgisi var mıydı? Bütün bunların cevabını öğrenebilmem için geri dönmem gerekliydi. Fatma ablanın kapısını açıp kapadığı o odada bir şeyler vardı. Yeniden Fatma ablanın bahçesine girdim.

Fatma ablanın evinin etrafından dolanarak arka tarafına geçtim. Telefonumu sessize aldım. Evin arkası sonradan yapılan bir bina ile kapanmıştı. Aralarında anca en fazla bir metrelik boşluk vardı. Yeni binanın o tarafta hiç penceresi yoktu ve ışık olmasa orası karanlık bir koridor gibiydi. Ama şansıma şimdi o karanlık koridoru Fatma ablanın odasından gelen bir ışık aydınlatıyordu.

Buraya daha önce de gelmiştim ve Fatma ablayı arka odada soyunurken görmüştüm. Gerçi o tamamen tesadüftü. Henüz 12-13 yaşlarındaydım. Bu bina o zaman yeni yapılıyordu, duvarları örülmüştü. Arkadaşlarla saklambaç oynuyorduk. Saklanmak için yer ararken kendimi bir anda Fatma ablanın evinin arkasında bulmuştum. Arka odanın perdesi çekili değildi, sadece tül vardı. Ve orada beklerken içerde Fatma ablanın üzerini değiştirdiğini görmüştüm. Ayakuçlarıma basıp yükselerek Fatma ablayı izlemiştim.

Sanki daha dünmüş gibi kalmıştı aklımda. Bahçesinin önünde halı yıkıyordu o gün, annem de yardım ediyordu ona. Halı yıkama faslı bittikten sonra odada ıslanan eteğini değiştiriyordu. Uzun ve bol siyah eteği ıslanmıştı, sanki onunla banyo yapmış gibiydi. Eteği üzerine yapışık gibi duruyordu. Sırtı cama dönük şekilde eteğini indirip çıkarmıştı. Altında beyaz, götünü kapatan bir külot vardı. Külotunda da ıslaklık vardı biraz, götünün yanakları belli oluyordu. Kalçaları ve bacakları bembeyazdı. Ama külotunu çıkartmamış, çiçekli bir basma etek giymişti. O anları nefesim kesilecekmiş gibi izlemiştim.

Gece vakti buraya gelmemin sebebi acaba gene aynı şekilde içeriyi görebilir miyim diye içimde oluşan meraktı. Sessiz olmaya çalışarak ilerledim yavaşça. Pencere ön taraftakine göre daha yüksekte kalıyordu. Pencerenin altı omzuma geliyordu. Eğildim pencerenin altına gelince. Sonra da sessizce doğrulup baktım. Oda arkada kaldığından ve önü de binanın duvarı ile kapandığından Fatma abla beyaz bir perdeyle ince bir tül örtmüştü yalnızca. Ve o perde de pencereye kısa gelmiş, altında kalan birkaç santimlik boşluktan içerisi görünüyordu. İnce tül içeriyi görmeme engel olmuyordu. Çocukluğumda yaşadıklarımın bir benzerini yeniden yaşayacaktım anlaşılan.

Aralık kalan boşluktan gördüklerim ağzımı açık bıraktı. Çocukken gördüklerim bunların yanında solda sıfırdı. İki farklı şok yaşadım. Pencerenin az ötesinde bir yatak vardı ve üzerinde bir erkekle bir kadın klasik pozisyonda sikişiyordu. Bu babamdı ve siktiği de Şefika ablaydı. Bu ilk şoktu benim için. Babamın kıllı bacakları, sırtı ve götü izlediğim videolardan sonra şimdi kanlı canlı şekilde karşımdaydı. Altına Şefika ablayı almış deli gibi sikiyordu. Şefika abla kollarını babamın sırtına atmış, onun boynunu, omuzlarını öpüyordu. Babamsa başını Şefika ablanın yastığın üzerine yayılan saçlarına gömmüştü, yüzü görünmüyordu. Babamın ağırlığı altında Şefika ablanın koca memeleri yassılaşmış, babamın her bir abanması ile taze bir hamur gibi oynuyordu. Babamın Şefika ablayı siktiğini önce Özge’den duymuştum, sonra da bizzat annem doğrulamıştı. Şimdiyse kendi gözlerimle görüyordum.

Şefika ablanın kaza sonrası kaybettiği gözünün yerine koyduğu protez gözü yoktu yerinde. Onun yerine insanın içini titreten, sızlatan, derin, siyah bir çukur vardı. Sikişme esnasında belki de oynayıp da yerinden çıkmasın diye mi çıkarmıştı, yoksa başka bir nedenle mi çıkarmıştı bilmiyorum. Ama babamın altında epey zevk aldığı belliydi.

Onların hemen yanında elleri yatağa dayalı halde domalmış olan Fatma abla vardı ve arkasındaki erkek de ayakta onu sikiyordu. Bu da ikinci şoktu. Fatma abla başını yatağa eğmişti; uzun, kumral saçları yüzünü kapatmıştı bu halde. Onu sikenin kim olduğunu göremiyordum ama. Adam ellerini Fatma ablanın beline atmış, hayvan gibi pompalayarak sikiyordu onu. Fatma ablanın güneş yüzü görmemiş bembeyaz ve dolgun memeleri her bir yarak darbesiyle deli gibi sallanıyordu. Aynı zamanda kalçaları da adamın abanması ile yaylanıyordu. Adamın güçlü pompalamaları ile birlikte Fatma abla sanki düşecekmiş gibi ileri doğru atılıyordu. Kapıyı açarken yüzünün kıpkırmızı ve terli olmasının sebebi buydu. Sikişmenin üzerine gelmiştim tam da. O nedenle öylesine korkmuş ve heyecanlı idi Fatma abla…

Yarağım tavan yapmıştı tüm bunlar karşısında. İçerde müthiş bir grup seks dönüyordu. Aklım başımdan gitti, kendimi canlı yayında porno film izlerken bulmuştum bir anda. Oynayanların biri babam, diğeri annemin teyzesinin kızı ve annemin en yakın arkadaşı idi. Annemin bir telefonu her şeyi değiştirmişti. Babamın telefonunun kapalı olmasının sebebi buydu. Bir süre yarağımı okşadım pantolonumun üzerinden. Ama Fatma ablayı kimin siktiğini çok merak ediyordum.

Eğildim iyice, bu şekilde yukarı doğru bakıp adamın yüzünü görmeyi umut ediyordum. Adamın kıllı göğsünü gördüm. Ama daha yukarısını göremedim. O arada babam Şefika ablanın üzerinde doğruldu, yarağı halen amındayken sağ ayağını tutup kaldırdı iyice, sol ayağının dizden altı kesilmişti Şefika ablanın. O nedenle sadece kalçasının bir kısmını görebiliyordum. Babam bu şekilde daha güçlü şekilde sikmeye başladı. Yatağın yaylanması ve hareketleri çoğaldı bununla beraber. Şefika ablanın memelerini görebiliyordum şimdi. Memeleri tahmin ettiğimden daha iriydi. Koyu pembe meme başlarının ortasında etli meme uçları vardı gene koyu pembe. Babamın abanmaları ile beraber memeleri dairesel hareketlerle deli gibi sallanıyor, oynuyordu. Şefika abla iki eliyle memelerini kavradı az sonra. Yatağın üzerinde kayıyordu geriye doğru. Başı yatak başına dayanmıştı. Babam oldukça sert sikiyordu. Öyle ki çift camlı pencereler ve evin kalın duvarlarına rağmen yatağın çıkardığı sesler geliyordu kulağıma. Aynı zamanda babamın kasıklarının Şefika ablanın amında, kasıklarında yarattığı ses patlamalarını da duyabiliyordum. ‘Şlop, şlop, şlop!’ seslerini esen serin rüzgara rağmen duyabiliyorken kim bilir odanın içinde nasıl bir yankı yapıyordu?

Babamın bu şekilde sikmesi iki dakika kadar sürdü. Yandan görsem de yüzünden müthiş zevk aldığı belliydi. Aynı şekilde Şefika abla da aldığı zevkten deliye dönmüş gibiydi. “Ağhh, ağhh, ığmm, oğhh…” seslerini zaman zaman sert esen rüzgarın uğultusu arasında duyabiliyordum. Sonra ise babamın boşaldığını anladım. Babamın sırtındaki, bacaklarındaki etleri, kasları kasılmış, sertleşmişti. Götünün yanakları ise bir sertleşip bir yumuşuyor, dölleri yarağından Şefika ablanın amına akıyordu. Babamın hareketleri azaldı, Şefika ablanın üzerine yığıldı. Şefika ablanın havaya dikili sağ ayağı da ağır ağır indi babamın kalçasının üzerine hemen ardından.

Bu şekilde bir iki dakika zaman geçti. Babam yavaşça doğruldu ve Şefika ablanın amından çıktı. Yarağı oldukça şişmiş, kalınlaşmıştı. Kafası patlıcan gibi morarmıştı. Şaşkın şaşkın bakıyordum öylece. Eliyle kökünden kafasına kadar sıvazlayarak kalan döllerini Şefika ablanın karnına akıttı. Babam yataktan kalkınca peşinden Şefika abla da kalktı. Sol ayağının dizden altı olmadığından adım atarken sağa sola tutunarak destek alıyordu. Bembeyaz götünün yanakları kızarmıştı. Kalçaları da un gibi beyazdı.

Babamla Şefika ablanın bıraktığı boşluğu bu kez Fatma abla ile sikicisi doldurdu. Babamla Şefika ablanın sikişmesine odaklandığımdan onları unutmuş gibiydim. Fatma abla yatağın üzerine çıkarken adamın yarağının oldukça büyük ve kalın oluşu dikkatimi çekti. Kalın bir kol gibiydi ve Fatma ablayı bununla sikiyordu. Fatma abla yatağın üzerine çıkarak dört ayaküstüne domalırken adam da aynı şekilde yatağın üzerine çıktı ve dizlerinin üzerine çökerek Fatma ablanın arkasına geçti. Fatma ablanın göt yanaklarında, yarığında kıldan, tüyden eser yoktu. Gencecik bir kızınki gibi temizdi.

Adam kol gibi yarağını sıvazladı bir süre. Yarağın üzeri ıslak, koyu bir sıvı ile kaplanmıştı. Fatma ablanın koca, bembeyaz göt yanaklarından tuttu güçlü elleriyle ve yarağını ayrık duran amına soktu bir hamlede. Koca yarak Fatma ablanın amına nerdeyse dibine kadar girmişken adam hızlı hareketlerle sikmeye başladı Fatma ablayı. Fatma abla başını iyice öne eğmiş, ellerinin arasına almıştı.

Az önce babamın Şefika ablayı sikerken çıkanlardan daha güçlü sesler gelmeye başladı. Adam hayvan gibi abanarak pompalıyordu Fatma ablanın amına. ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri rüzgarın uğultusunu bastırıyordu. Yatak deli gibi yaylanıyor, Fatma abla ve sikicisi sanki çocuklar gibi zıplıyordu. Fatma ablanın, “Oğhh, oğhh, ığhh, sik, sik, oğhh, sik…” sesleri kalın duvarları ve pencereyi aşıp kulaklarımdan beynimin en derin hücrelerine ulaşıyordu.

Fatma abla müthiş zevk alıyordu. Adamın koca götü yarağının Fatma ablanın amına girip çıkmasını görmeme engel oluyordu zaman zaman. Adamın göt yanakları kasım kasım kasılmıştı. Fatma ablanın koca götünün yanakları löpür löpür sallanıyordu adamın güçlü abanmaları ile. Tüm bunlar olurken adamın yüzünü görememiştim yine. Adamın yüzü yukarda kalıyordu.

Güçlü ve büyük elleri Fatma ablanın belinde, kalçalarında, götünün yanaklarında geziniyordu. O ara götüne birkaç tane sert tokat attığını gördüm. Şiddetli ‘Şap, şap, şap!’ seslerini, uğultusunu artıran rüzgara rağmen duydum. Fatma ablanın göt yanakları kızardı bu tokatlarla, başını geriye çevirip bir şeyler söylediğini gördüm. O söylediklerinin arasında “Orrospu çocuğuuu!” lafını duyabildim anca. Ancak adam oralı olmamıştı. Aynı tempoyla sikmeye devam ediyordu. Bu kez de beline bastırmaya başlamıştı Fatma ablanın.

Adamın yüzünü görebilmek için aşağı eğildim yine, ama bu sefer de yarı yarıya ağarmış geniş sakalından yukarısını göremedim. Adamın güçlü kolları vardı, dinç yapılı, iri yarıydı. Fatma ablanın beline sürekli bastırıyordu. Sağ eli belindeyken sol eliyle uzun saçını kavradı az sonra. Bu şekilde daha büyük bir güçle pompalamaya başlamıştı. Sert sikişin seslerini duyabiliyordum yine. Adamın hareketleri gittikçe hızlanıyor, yarak darbeleri sertleşiyordu. Fatma abla ara sıra yüzünü yana çevirince yüzünde acı ile karışık zevki görüyordum, kapının önündekinden daha da kırmızıydı yüzü.

Derken adamın büyük bir hışımla Fatma ablanın amına boşalmasını izledim. Fatma ablanın beline daha da bastırdı güçlü elleriyle, Fatma abla sanki beli kırılmış gibi yatağın üzerine yüzüstü uzandı, hatta düştü. Adam da yarağı amında olduğu halde üzerine uzandı ve bu pozisyondayken amında gidip geldi bir süre. O anda da yüzünü gördüm. Üçüncü şoku o anda yaşadım. Adam seneler önce köyde yengemi hayvan gibi siken Kerim’di. Sakalı gibi saçları da ağarmıştı. Aradan yıllar geçse de tanıdım hemen. Çocukluğumdan bir hatıraydı Kerim, dayımın karısını bağırta bağırta sikmişti amından ve götünden. Şimdi de Fatma ablayı sikmişti. İyi de ne arıyordu bizim mahallemizde? Nerden gelmişti böyle?

Bir süre Fatma ablanın üzerinde kaldı o şekilde, sonra da doğruldu. Koca yarağını sıvazladı iyice, kafasından halen daha döller akıyordu. Yarağını Fatma ablanın götünün yarığına sürterek dölleri temizledi. Kerim kalkıp içeri geçerken Fatma abla uzanmaya devam ediyordu. Yarağımın kafasından zevk sıvıları geldiğini anladım. Külotumda ıslaklık vardı, hissettim. Müthiş bir sikişmeyi canlı canlı izlemiştim.

Ne yapacağımı bilemedim önce. Bir süre daha öylece bekledim orada. Fatma abla kalkacak gibi görünmüyordu yataktan. Odanın yanındaki küçük banyo penceresinin ışığının yandığını gördüm. Pencere yüksekte kaldığından içerisini görmem mümkün değildi, pencerenin camı zaten buzluydu. Pencerenin dibine çöküp bir sigara yaktım. Saat 24:00 olmuştu…

Fatma abla, rahmetli Mehmet amca öldükten sonra, burada tek başına yaşar olmuştu. Annemden az uzun, ama etine dolgun, kara kalın kaşlı, kapalı, kendi halinde bir kadındı. Hemen hemen annemle de yaşıttı. Annemden başka birine pek gidip gelmezdi. İki kızı vardı ve ikisi de evliydi, ama annelerine maddi anlamda yardım ederlerdi. Biz de işyerinden arada bir kendisine erzak verir, para da almazdık. Annemin en yakın arkadaşından para alacak değildik.

Küçük kızı Ayten ile evlenmemin planlarını yapmıştı zamanında annem. Bana uygun gördüğü kızlardan biri de oydu. Ama Mehmet amcanın engeliyle karşılaşmıştık. Ayten çok güzel, alımlı bir kızdı. Aynı zamanda ilkokuldan sınıf arkadaşımdı. Ama Mehmet amca onu üçüncü sınıftan sonra okuldan almıştı. “Kız kısmı okula mı gidermiş!” derdi, oldukça muhafazakar bir adamdı. Zaten bu nedenle de kızının benimle evlenmesine karşı çıkmıştı. Beni istediği oranda mütedeyyin bulmadığını söylemişti anneme. Ayten 16’sına geldiğinde, kendisinden epey büyük şimdiki kocası ile evlenmiş, ardından da iki çocuk doğurmuştu peş peşe. Büyük kızı Ayşe de Elif’in çok yakın arkadaşı idi. Halen daha görüştüklerini biliyordum. Ayşe ilk kocasından boşandıktan sonra yeniden evlenmiş, her iki kocasından ikişer çocuğu olan biriydi. İkinci kocasının durumu oldukça iyi olduğundan Fatma ablaya maddi anlamda epey yardımı oluyordu.

Gözümle görmesem bile, babamın da Fatma ablayı siktiğine emindim. Annem nasıl Fatma abla ile çok yakın arkadaş ise, babam da rahmetli Mehmet amca ile öyle iyi dost, arkadaştı. Ve babam bu yakın arkadaşının dul karısını sikiyordu. Annem belki de bu gece burada yaşananlardan haberdardı yada tahmin etmişti. Fatma ablaya, “Orospu!” derken de bildiği bir şey vardı. O Fatma abla ki annemin en yakın arkadaşı, dostuydu. Aralarında garip bir ilişki vardı doğrusu…

Arkaya sonradan yapılan bina burayı kuytu bir yer haline getirmişti. Yandaki binaların da bu kısmı gören pencereleri yoktu ve buraya ancak benim yaptığım gibi Fatma ablanın kendi evinin bahçesinden gelinebilirdi. Oluşan bu kuytuluk Fatma ablanın ihtiyatlı davranmasına engel olmuş, bir ölçüde ona güven vermişti. Penceresini tam kapatmayan yer yer delinmiş eski bir perdeyi asmanın yeterli geleceğine inanmıştı. Kimsenin, hele de gecenin bir saatinde kalkıp da burada durup içeriye bakacağını düşünmemişti. Ama benim yaptığım tam da buydu…

Sigaramdan derin nefesler çeke çeke bitirdim, toprağa bastırıp söndürdüm. İzmariti alıp montun cebine attım. Geride bir ipucu bırakmak istemiyordum. Birkaç dakika geçmişti. Yeniden yavaşça doğrulduğumda Fatma ablanın yatakta olmadığını gördüm. Anlaşılan o da kalkıp banyoya geçmişti. Yatağın üzeri yaşanan sikişlerden dolayı oldukça dağınıktı. Odaya az sonra Kerim girdi. Gene yüzü görünmese de, artık onu tanıyordum. Yarağı ve karnı ıslaktı, yıkamıştı anlaşılan.

Peşinden Fatma ablanın girdiğini gördüm. Bembeyaz bir vücudu vardı, amının üzerinde alınmamış bir miktar siyah kıl vardı yalnızca. Memeleri iri ve dolgundu ama yaşından dolayı sarkmıştı. Büyük ve kararmış meme başlarının ortasında etli ve koyu meme uçları vardı. Bir dolabın kapağını açarak Kerim’e bir havlu verdi. Kerim bununla yarağını ve karnını, kasıklarını sildi, kurulayıp temizledi. İnik haldeki yarağı bile oldukça büyüktü. Kerim yatağa oturdu, sırtı görünüyordu. Fatma abla ile bir şeyler konuşuyordu.

Az sonra içeri seke seke Şefika abla girdi. Şefika ablanın bir gözü ve bir bacağının dizinden altı yoktu, ama bildiğim şey, Şefika ablanın, yaşına, başına karşın iyi, bakımlı sayılabilecek bir vücuda sahip olduğuydu. Amı tıraşlıydı, kıldan, tüyden eser yoktu.

Peşinden de babam geldi içeri. Babamın yarağı inmiş, sönmüştü. Bu haliyle Keriminkinin yanında LoliPop gibiydi. Dördünün bir şeyler konuştuğuna emindim. Onları görebilmek için yerimde sağa sola, yukarı aşağı hareket ediyor, ama sessiz olmaya da dikkat ediyordum. Aksi takdirde başıma iş açacaktım. Şefika ablanın eli Fatma ablanın omzundaydı, düşmemek için ondan destek alıyordu. Bir dakika kadar sonra Kerim yatağa sırtüstü uzandı, yarağını tutup okşamaya başlamıştı ki, Fatma abla Kerim’in kalçalarına ellerini koyarak eğildi ve Kerim’in yarağını emmeye başladı. Kerim onun saçlarını okşarken, Fatma abla tutuk bir şekilde sakso çekiyordu Kerim’e. Pek tecrübeli olmadığı belliydi. Yüzüne dökülen saçlarından net göremiyordum onu, ama Kerim’in çok zevk aldığı belliydi.

Bir süre sonra Kerim’in yarağı kazık gibi olmuş, roket gibi havaya dikilmişti. Şefika ablanın da o sırada yatağa oturmuş halde babamın yarağını ağzına aldığını gördüm. Babam da aynı şekilde Şefika ablanın çoğunlukla ağarmış saçlarını okşuyordu. Sakso konusunda Şefika abla Fatma ablaya nazaran daha deneyimli gibiydi. Kısa bir sürenin sonunda Fatma abla sakso çekmeyi bıraktı ve yatağın üzerine çıktı, yatağın üzerinde iki ayağının üstünde ayakta duruyordu. Yavaş yavaş çömelerek amını Kerim’in yarağına hizaladı. Kerim de yarağını tutmuş Fatma ablanın amına almasına yardım ediyordu.

O ara Fatma ablanın eli perdeye değdi ve perde sallandı. Korkudan hemen çöktüm. Bir dakikaya yakın kaldım o halde. Sonra yavaşça kalktım yine ve görüntüleri izlemeye devam ettim. Fatma abla ellerini Kerim’in göğsüne dayamış ve öne doğru eğilmişti. Kerim sırtüstü sabit dururken Fatma abla yatağa dayadığı dizlerinden destek alarak yaylanıyor, ileri geri hareket ediyordu. Götünü ufak ufak kaldırıp indirdikçe Kerim’in yarağı amına girip çıkıyordu. Kerim’in yarağı Fatma ablanın amında kaybolmuş gibiydi.

Yarağımı okşamaya devam ediyordum. Babamın da yarağının kazık gibi olduğunu gördüm o sıra. Şefika ablanın yalamaları işe yaramış, yeniden kaldırmıştı. Derken Şefika abla sakso çekmeyi bıraktı, babam yarağını bir süre sıvazladıktan sonra yatağın üzerine çıktı ve Fatma ablanın arkasına geçti. Kalbim deli gibi atıyordu bu anda. Ne olacak diye bekliyordum.

Kerim bu sırada Fatma ablanın sırtına attı ellerini ve kendine çekti. Bu halde Fatma ablanın götü kalkmıştı havaya doğru. Fatma ablanın göt deliğinin kayınvalideminki kadar olmasa bile açık durduğunu gördüm. Göt yanakları gibi göt deliği de kılsızdı. Babamın onu götünden sikeceğine emindim. Babam yarağını bir süre daha sıvazladı ve Fatma ablanın göt deliğine sürtmeye başladı. Fatma ablanın ara sıra başını arkaya atmaya çalışıp bir şeyler dediğini görüyordum. Ama Kerim onu sıkı sıkı tutuyor, fazlaca hareket etmesini önlüyordu.

Az sonra babamın yarağı Fatma ablanın götüne yavaş yavaş girmeye başladı, tam göremiyordum, ama babam kendini öne doğru daha çok veriyordu. Sol eli Fatma ablanın sırtında iken sağ eli yarağındaydı. Kenarda duran Şefika abla olan biteni izliyordu şaşkınca. Babamın yarağı epey bir girmişti anlaşılan, öne doğru kaydı bir miktar. Derken öne arkaya yaylanmaya başladı ağır ağır. Götünden sikiyordu Fatma ablayı.

Fatma abla, biri amında, diğeri götünde, iki yarak yiyordu aynı zamanda. Ağzım açıktı, gördüğüm manzara müthişti. Babamın hareketleri ağır, ama düzenliydi. Alttaki Kerim’in de zaman zaman pompalamaya çalıştığını görüyordum. Ama üzerinde aynı anda Fatma ablanın ve babamın ağırlığı vardı. Babamın hareketleri gittikçe hızlanmaya başladı, yarağının Fatma ablanın götüne daha kolay girip çıktığı belliydi. Fatma abla bu ara başını arkaya atmaya çalışıyordu sürekli, ama Kerim bu kez de onu başından tutuyordu sıkıca. Hareket edemiyor, çaresiz şekilde iki erkek tarafından aynı anda sikiliyordu Fatma abla. Ancak bu sikişme ağır tempoda olduğundan bir şey duyamıyordum. Aynı zamanda rüzgarın uğultusu da çoğalmıştı.

Kendi kendime babamla annemin de böyle bir şey yapıp yapmadıklarını sordum. Haşim abi ve karısı Kamer abla ile yaptıkları sikişler de yine bu şekilde miydi? Aynı anda babamın ve Haşim abinin yarağını mı yiyordu annem, veya Kamer abla? Bu soruları sormak ne kadar iğrenç olsa da, gördüğüm bu manzara beni ayaküstü boşaltmaya yeterdi. Bu ara babamın hareketleri daha da hızlandı, götünü ara sıra kaldırıp indiriyordu. Götünün yanakları kasılmıştı iyice. Derken yavaşça geriye çekti kendini, Fatma ablanın götünden çıktı, boşalmıştı. Yatağın üzerinden kalktı ve odadan dışarı çıktı.

Fatma ablanın kızarmış göt deliğinden bir miktar döl akıyordu bu anda. Bu sırada Kerim Fatma ablayı kendine daha çok çekti, dizlerini büktü biraz ve bu şekilde alttan pompalamaya başladı Fatma ablanın amına. Fatma ablanın göt yanakları Kerim’in kasıklarının, taşaklarının çarpması ile beraber deli gibi oynuyordu. Kerim’in taşakları iyice şişmiş, tenis topu gibi olmuşlardı. Fatma ablanın amına gittikçe hızlanarak birkaç dakika boyunca pompaladı. Çıkan sesler rüzgarın uğultusunu bastırmaya başlamıştı yine. Şiddetli ‘Şlop, şlop, şlop!’ seslerine, Fatma abladan gelen, “Ağhh, ağhh, ığhh, uyyy, oğhh…” sesleri karışıyordu.

Kerim’in elleri Fatma ablanın sırtından götünün yumuşak ve tombul göt yanaklarına kaydı. Onları avuçlayıp sıkıyordu. Birkaç defa götüne sağlam tokatlar attı yine. Gene şiddetli ‘Şap, şap, şap!’ sesleri geldi kulağıma. Ancak geçen sefer tokatlar sonrası itiraz eden Fatma abladan şimdiyse ses çıkmıyordu. Aldığı zevkten olacak tokatları umursamıyordu. Başını iyice öne doğru eğmiş, ellerini de yastığa gömmüştü.

Bir süre sonra Kerim’in de boşaldığını anladım, hareketleri gittikçe azaldı, sonunda da tamamen hareketsiz kaldı. Fatma abla da göğsüne koymuştu başını bu sırada. Bir süre kaldılar o halde. Bir şeyler konuşuyorlardı. Kerim’in geniş ve ağarmış sakallarını okşuyordu Fatma abla. Kocası rahmetli Mehmet amcanın da böyle geniş sakalları vardı. Belki de Kerim’in sakalları ona kocasını hatırlatmıştı bu sikiş gecesinde.

Ardından Fatma abla yavaşça doğruldu ve kalktı. Kerim’in yarağından döller akıyordu. Fatma ablanın yüzünde ise gülümseme vardı, Şefika abla ile bir şeyler konuştular. Sonra da odadan çıktı. Onun ardından Şefika abla Kerim’in kurulandığı havluyu aldı ve bununla yarağını silip temizledi. Bunun ardından da Kerim’in yarağını ağzına aldı. Az önce babama yaptığı gibi bu kez de Kerim’e sakso çekiyordu. Fatma abla gibi tutuk değil, daha iyiydi, Kerim’in inişe geçmiş yarağı Şefika ablanın yalamaları ve emmeleri ile gene sertleşmeye, kalkmaya başlamıştı.

Kerim bu sırada Şefika ablanın saçlarını okşuyordu. Şefika ablanın ağzına gittikçe daha zor girer oldu Kerim’in kalkan yarağı. Şefika abla koca bir dondurmayı yutmaya çalışıyor gibi aç ve istekliydi. Gözleri kapalı halde Kerim’in taşaklarını avuçlayıp sıkıyor, yarağını sıvazlıyordu. Ama bu durum daha fazla devam etmedi. Şefika abla bıraktı saksoyu. Sonra biraz zor da olsa yatağın üzerine çıktı.

Az önce Fatma ablanın yaptığı gibi Kerim’in yarağının üzerine oturdu. Sol bacağını da görebilmiştim bu halde. Dizinin olduğu kısımda ameliyattan kalan izleri gördüm. Derin birkaç iz vardı. Dizinden yukarısında sanki kemik yokmuş gibi sallanıyordu sol kalçası. Kendini öne doğru verdi Şefika abla. Kerim de ellerini sırtına attı onun. Daha da çekti kendisine doğru. Şefika ablanın götü havaya dikilmişti, göt yanakları ve göt deliğinde az miktarda siyah tüyler, kıllar vardı. Kerim alttan az önce Fatma ablaya yaptığı gibi pompalamaya başladı Şefika ablanın amına.

Güçlü yarak darbeleri Şefika ablanın göt yanaklarını titretiyor, yine şiddetli ‘Şlop, şlop, şlop!’ seslerini duyabiliyordum. Şefika abladan da Fatma abla gibi ama daha da yoğun adeta zevk çığlıkları gelmeye başladı. “Ağhh, ığmm, çok iyi, oğhh, sik, sik…” sesleri mütemadiyen çıkıyordu dudaklarından. Kerim’in yüzünü göremesem de onun da zevkten kaynaklanan homurtularını duyuyordum.

Şefika ablanın bembeyaz göt yanaklarında geziniyordu elleri. Onları hamur gibi yoğurup sıkıyor, koca elleriyle avuçluyordu. Büyük bir güçle pompalıyordu Şefika ablanın amına. Yatak altlarında aşağı yukarı yaylanıyordu deli gibi. Bir süre sonraysa Kerim Şefika ablayı güçlü kollarıyla adeta kucakladı ve havaya kaldırdı. Ancak yarağı halen amındaydı. Onu tuttuğu gibi yatakta yan çevirdi ve sırtüstü uzandırıp altına aldı. Ama bununla da bitirmeyip soluna çevirdi, sol kalçasının üzerine oturarak sağ ayağını omzuna attı.

Bu pozisyonda deli gibi sikmeye başladı. Şefika abla altta kalmış, yüzünü göremiyordum. Kerim’in koca bedeni kaplamıştı önümü. Kerim hayvan gibi yükleniyordu. Şefika abladan gelen daha yoğun sesler rüzgarın uğultusunu bastırıyordu. “Ağhh, ayy, yavaşş, ağhh…” derken, Kerim’in yavaşlamaya niyeti yok gibiydi. Gittikçe daha artan bir güçle abanıyor, pompalıyordu. Kendini öne doğru veriyor, yarağı Şefika ablanın amına piston gibi girip çıkıyordu. Kerim’in koca yarağı Şefika ablanın amını matkap gibi delecekmiş görünüyordu bu abanmalarıyla. Zavallı Şefika abla kim bilir hayatında böyle sikilmiş miydi? İnceden ve tiz seslerini kolayca duyabiliyordum olduğum yerden. Kerim daha da hızlanmaya başladı, sırtının, göt yanaklarının etleri kasılıyordu. Derken büyük bir hışımla boşaldığını anladım. Ağzından şiddetli homurtular çıkıyordu bu sırada. Bir süre daha devam etti Şefika ablanın mına girip çıkmaya. Ardından kendini onun üzerine yığdı.

Kerim sikiş konusunda güçlü bir erkekti ve aynı gecede, hem de kısa sürede üçüncü defa boşalmıştı. Ama bu benim gördüğümdü. Ondan önce de olmuş muydu bilmiyorum. Şefika ablanın elleri Kerim’in sırtında geziniyordu. Kendisini hayvan gibi siken erkeğin sırtını büyük bir sevgiyle okşuyordu. Öylesine sikilmekten zevk almıştı belli ki.

Babam ve Fatma abla henüz görünmüyorlardı. Banyonun ışığı ise halen yanıyordu. Anlaşılan yıkanıyorlardı. Birkaç dakika sonra Kerim yavaşça doğruldu. Yarağından döller, sıvılar akıyordu. Şefika ablanın amının zevk sıvılarıydı bunlar. Şefika abla bir gözünde büyük bir boşluk olduğu halde iki erkek tarafından büyük bir arzuyla, şehvetle sikilmişti. Onun o hali normalde insanda bir korku yaratırken, babam ve Kerim bunu umursamadan sikmişlerdi Şefika ablayı. Kerim odadan çıkarken, Şefika abla sırt üstü yatmaya devam etti.

Yağmur hafiften yağmaya başlamıştı birkaç dakika önce. Sikişmeyi izleyeceğim diye epey ıslandığımı o zaman anladım. Artık daha fazla kalamazdım, ön tarafa geçtim. Evin ön odasının ışığı yanmıyordu, ama içerdeki odanın ve banyonun ışığı kapının buzlu camına yansıyordu. Bahçe kapısını açıp sokağa çıktım. İn Cin top oynuyordu. Yarağım kazık gibi olduğundan montumla gizlemeye çalıştım. Sokakta kimse olmasa bile birisi pencereden görebilirdi.

Babamın yediği boklar sadece Refiye ile sınırlı değildi. Müstakbel karım ve karısının teyzesinin kızından sonra, gene karısının en yakın arkadaşını da sikmişti. Ki o kadın aynı zamanda eski bir dostunun karısıydı. Ve kim bilir böyle daha kimler vardı? Babamın da sikicilik konusunda benden altta kalır yanının olmadığı belliydi.

Kerim’e ne demeliydi peki? Nerden çıkıp da gelmişti, babam onu nerden tanıyordu? Bu adamın kalkıp gece vakti karşıma çıkması doğrusu moralimi bozdu. O ara bir zamanlar Aysel’in evinde gördüğüm bir rüyada onun karımı siktiğini hatırladım. Bu durum daha da bozdu moralimi.

Sonra Fatma ablayı düşündüm. Dul kaldıktan sonra daha da kendi içine, kabuğuna çekilmiş, erkeklerden kendini sakınan, mahallede namusuyla, inancıyla örnek gösterilen bir kadındı. Nasıl olmuş da Fatma abla böyle bir işe kalkışmıştı. Hem de aynı anda amından ve götünden sikilebilecek kadar. Doğrusu aklım almıyordu bunu. Hem de bu sikişin sonunda yüzünde gülümseme oluşmuştu. Kim bilir daha önce kaç defa yapmıştı böyle bir şeyi…

Eve girdim. Montumu asarken, yatak odasının kapısı açıldı, “Osmann, yavrumm, nerdeydin?” dedi kayınvalidem. “Efendim? Geldim, az işim vardı…” dedim. “Hee, oğlum ne dolanıyon gece gece, yarın çok işin olacak oğlum, gel yat hadi, gel yat…” dedi yatak odasını işaret ederek. Ayakta durmuş bana bakıyordu dikkatlice. Geceliğin ince kumaşının altından vücudunun tüm hatları belli oluyordu. Kalçalarını ve memelerini sıkmıştı penye kumaş. Meme uçları üzerinde gömlek olduğu halinden daha da belirgindi.

“Hee, niye öyle bembeyaz olmuşsun sen yavrum, nerde ıslandın böyle?” dedi. Ne yalan söylesem diye düşündüm, sonra aklıma ilk gelen şeyi söyledim. “Sigara almaya çıkmıştım…” dedim. Şaheser anne sehpanın üzerindeki pakete bakıp, “E, aha burda var ya yavrum?” dedi eliyle işaret ederek. “Az kalmıştı…” dedim, yalanımın daha da açığa çıkmaması için. O ara gece gece esen rüzgardan mıdır, yağmurdan mıdır bilmem, birkaç defa hapşırdım. Mont ince gelmişti anlaşılan, biraz üşütmüştüm.

Şaheser anne, “Heee, benim yavrum, sen hasta olacan bak, vah vah, yarın da nikahın var yavrum, dur hele, az bekle, bizim bu gızın nanesi limonu var mı, dur hele…” diyerek mutfağa geçti. 10 dakika kadar sonra elinde sıcak bir fincan ile geldi yanıma. “Nane limon yaptım yavrum, ha bunu eyicene iç, ısın güzelcene…” dedi.

Ben fincandaki nane limonu içerken, yanıma oturmuş bana sorular sorup duruyordu, sanki yalanımı açığa çıkartmaya çalışıyor gibiydi. Cevaplarıma inanıp inanmadığını anlayamadım. Nane limon iyi gelmişti gerçekten, bol limonluydu. Şaheser anne, “Hee, yavrum, bak saat kaç olmuş, bu saatte hala ayakta duruyon, yarın sen evlenecen yavrum, ben değil…” dedi gülerek. Yerinden kalkıp, “Hee, hadi gel, yatma burada falan, daha beter üşüme. Geceleri adamın üstüne kar yağar oğlum, gel hele…” dedi peşinden beni yatak odasına çağırarak.

Doğrusu gecenin soğuğu içime işlemişti. O sikişme görüntülerini izlerken zaman su gibi geçmiş, üşüdüğümün, ıslandığımın farkına varmamıştım. Şimdi kalkıp kayınvalidenin dediği gibi koltukta yatsam daha beter hasta olabilirdim. O nedenle ilk baştaki itirazlarımı, olmaz demelerimi unutup, yatak odasına geçtim.

Kayınvalide yatakta yan dönmüştü, “Hee, gel hele yavrum, üşüme oralarda, gel bak burda goca yatak var, gurban olduğum…” dedi gülümseyip. “Tamam, şu üstümü değiştireyim…” dedim ve eşofmanlarımı alıp salona geçtim. Salonda değiştirdim üzerimi. Işığı söndürdüm. Saat 01:00’i geçiyordu.

Karımın yerinde kayınvalidem varken girdim yatağa. Çok tuhaf bir durumdu bu. Ama aklım halen izlediğim sikişmenin etkisinde kalmıştı. Kim bilir şimdi nasıl sikişiyorlardır dedim içimden. Kayınvalidenin götünü bile unutturmuştu izlediklerim.

O ara kayınvalidemin iri memelerini göğsümde hissettim. Benden yana dönmüş, sokulmuştu iyice. Sol kolunu göğsümün üzerine atarken, “Hee, ben seni bi ısıtayım da gör…” dedi gülerek. Eliyle göğsümü okşamaya başlamıştı, ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum heyecandan.

Göğsümü okşamaya devam ederken, beni şoka sokan sözler döküldü ağzından. Kelimeleri yavaşça ve tane tane söyledi gecenin karanlığında. “Hee, aslanımm, gızımı sikiyon, torunumu da sikiyon… E, beni de sik ki tam olsun!” dedi…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!