Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (108)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 108. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

İçeri girdim sessizce. Yatak odasının kapısı kapalıydı halen, Şaheser anne uyumaya devam ediyordu. Üst kattan da ses gelmiyordu. Şaheser anneyi uyandırmak istemediğimden kızların odasına geçtim. Özge’nin yatağına girdim. Çıkarıp yatağın içine koyduğu kırmızı dantelli külotunu, siyah sutyenini kokladım uzun uzun. Bakire amının kokusunu çektim içime.

Kerim’in telefonu akıllı dedikleri türden dokunmatik bir telefondu. Yandaki düğmeye basınca ekran aydınlandı, şifre koymamıştı Kerim. Ekranda 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğunun resmi vardı. Oğluydu belki de. Rehberde babamın adına rastlamak şaşırtmadı beni. Bu gece birkaç kez görüşmüşlerdi. Aysel’in adına ve numarasına rastlayınca şaşırdım ama. ‘Aysel Hoca’ diye kayıtlıydı, her taşın altından çıkıyordu Aysel. Burada da çıkmıştı karşıma. Birbirlerini kim bilir nereden tanıyorlardı.

Annemse kayıtlı değildi garip şekilde. Bu gece gördüklerimden sonra kayıtlı olmamasına şaşırdım ilk önce. Ama sonra annemin sözleri geldi aklıma. (Sen arama, ben ararım seni!) demişti annem Kerim’e. Belki de annemin telefonunda Kerim kayıtlıydı. Tanıdık birkaç isme daha rastladım. Bunlar benim iş yaptığım, mal verdiğim yerlerin sahipleriydi. Onları nerden tanıdığını da bilmiyordum elbette aynı Aysel’i tanıdığı gibi. Medine adında bir kayıt vardı ve bu gece birkaç defa görüşmüşlerdi.

Mesaj klasörüne baktım daha sonra. Reklam ve operatör mesajlarından başka çoğunlukla bayram veya kandil tebrik mesajları ile doluydu gelen kutusu. Ancak gelen mesajların arasında bir tanesi ilgimi çekti, telefonda kayıtlı olmayan annemden gelen bir mesajdı bu, numarasından tanıdım hemen. Bir adres yazıp göndermişti annem. Adrese baktım, ilk önce çıkartamadım, aklıma gelmedi neresi olduğu. Ama hemen sonra aklım başıma geldi, Aysel’in evinin adresiydi burası. Ama ne diye göndermişti annem o adresi? Kerim’le ilgili bir bilinmeyen daha çıkmıştı ortaya. Mesaj birkaç ay öncesine aitti. Gönderilen mesajların hemen hemen hepsi de aynı şekilde bayram ve kandil tebrikleriydi…

Bu kez resimlerin içine girdim. Resimler eskiden yeniye doğru sıralanmıştı. Ekrandaki çocuğun birkaç resmi vardı. Çocuk neşeyle oynayıp, bisiklete binerken çekilmişti resimler. Bir resimde ise bir kadın tek başına bir koltukta oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmıştı. Naylon çoraplı ayakları siyah eteğinin altından görünüyordu. Başını desenli büyük bir türbanla bağlamış, üzerine de beyaz ve dar gelen bir gömlek giymişti. Kadın tanıdık geldi, daha önce bir yerde görmüş gibiydim, ama çıkartamadım. Bir sonraki resimde ise kadın mutfaktaydı, yanında iki kız vardı ve sarılmışlardı kadına. Kızların ikisi de kapalı, ama çok güzeldi. Biri 24-25 yaşlarında gösterirken, diğeri 21-22 yaşlarında görünüyordu ve iriyarı bir vücudu vardı.

Resmi yaklaştırıp baktım. Bu işte bir gariplik vardı. Bu iriyarı kız Özge’nin arkadaşıydı. Özge ve diğer kızlarla beraber çekilen okul resimlerinde Özge’nin yanında duran kızdı bu. Hem daha bir güzelleşmiş, hem daha da serpilip gelişmişti. Sonra kadının yüzüne baktım. İri, kemerli burnu çekti dikkatimi. Sonunda bu kadının da kim olduğunu çıkardım. Muhsine’nin kızının kına gecesine ait resimlerde vardı bu kadın. Pistin ortasında oynarken bluzunun altından memelerinin uçları patlayan flaşla beraber ortaya çıkan, beliren kadındı bu. Bu kadın Kerim’in karısı, bunlar da kızları mıydı yoksa? Bu sorunun cevabı büyük ihtimalle evetti. Öyle olmasa burada ne işleri var ki diye düşündüm…

Kadının o gece annem ve Refiye ile beraber çekilmiş resimleri vardı. Birbirlerini tanıyorlardı. Üstelik düğünde de karım yanında getirmişti beni tanıştırmak için. Yani karım da tanıyordu. Garip bir durumdu bu. İlerleyen resimlerde yine bu kadınla kızların birkaç resmi çıktı karşıma. Kızların ikisi de çok güzeldi yine. İlginç şekilde kadın da iri burnuna karşın güzel görünüyordu. 44-45 yaşlarında gösteriyordu kadın, ancak orta yaşın verdiği güzelliği üzerinde taşıyordu.

Bunların ardından gelen resimler ise yarağımı kaldırmaya yetti. Kadının çırılçıplak resimleri vardı çünkü. Parmağımı ekranın üzerinde kaydırdıkça değişik değişik resimler geliyordu. Kadın bir yatağın üzerinde sırtüstü uzanmıştı. Bacaklarını iki yana iyice açmıştı. Kararmış, ama kılsız amını deyim yerindeyse avuçlamıştı. Meme başları da amı gibi kararmıştı ve ortasında etli, siyah bir üzüm tanesi gibi duran meme uçları vardı. Giysisinin altından belirmesi son derece normaldi meme uçlarının. Koca memelerini tutuyordu bir diğer resimde. Bir başkasında ise yine yatağın üzerinde dörtayak üstüne domalmıştı. Arkadan çekilen resimlerde amının yarığı ve kıllı, bir çukuru andıran göt deliği meydandaydı.

Kadının vücudu güneş yüzü görmemiş gibi bembeyazdı. Dolgun hatlı, iri memeli, geniş kalçalı, bir erkeğin arzulayacağı türde bir kadındı. Gülümseyerek bakıyordu resimlerde. Halinden memnundu. Uzun kahverengi saçları vardı. Resimlere bakarken bir taraftan da yarağımı okşuyordum. Büyük bir heyecanla parmağımı kaydırıyordum ekranda. Derken karşıma kadının yeniden giyinik olduğu resimler çıktı. Yanında çocukla beraber oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Başını arkadan bağlamış, göğsü açık pembe bir bluz giymişti. Birkaç resimde çocuk sarılmıştı annesine. Ancak bu resimlerde kızlar yoktu yanında.

Bu resimlerin ardından bu kez çeşitli dağ, göl, köy vs. manzaralı resimler çıktı. Dayımların köyüne benziyordu burası, ama değildi, başka bir köydü. Şalvarlı yaşlı bir kadınla yaşlı bir adamın olduğu resimler vardı çokça. Bunlar da Kerim’in annesiyle babası mıydı acaba? Karısının ve çocuğun göründüğü resimler de vardı arada. Beraber köye gitmişlerdi anlaşılan. Ancak bu resimlerde karısı siyah bir çarşaf giymişti. Sadece gözleri ve haşmetli burnu görünüyordu.

İlerleyince bu kez Esra’nın yaşlarında gösteren bir kızın resimleri çıktı. Kız bir öğrenciydi galiba. Çünkü okul sırası gibi bir yerde otururken, sonra yazı tahtasının önünde dururken çekilmiş pek çok resmi vardı. Siyah ve büyükçe bir türbanla bağlamıştı başını resimlerde, yine siyah ve bol, uzun bir pardesü giymişti. Bu siyah giysilerine inat, yüzü ve elleri bembeyaz, oldukça güzel bir kızdı. Resimlerde yüzünde utangaç bir gülümseme vardı. Diğerleri kızıysa, bu kız kimdi peki? Diğer kızlar birbirlerine ve annelerine benzerken, bu kız onlara hiç benzemiyordu. Hem ayrıca Kerim bir öğretmen veya hoca mıydı ki, resimleri sınıf gibi bir yerde çekmişti?

Kız sonraki birkaç resimde ise kafe gibi bir yerde oturuyordu. Elindeki fincandan bir şey içerken, gene utangaç gülümsemesi ile poz vermişti. Ancak bu resimlerde tek değildi. Yanında aynı yaşlarda gösteren, onun gibi kapalı bir kız daha vardı. Bu kız ise daha neşeliydi. Devam eden birkaç resimde ise kızların parkta çekilen resimleri vardı. Birbirlerine sarıldıkları, neşeli neşeli güldükleri resimlerdi bunlar. Kimdi bu kızlar?

Bu resimlerin ardından karşıma annemin olduğu bir resim çıktı. Annem bir bankta oturmuş, siyah güneş gözlüklerinin ardından gülümseyerek bakıyordu. Üzerinde yakası kürklü kışlık paltosu vardı, çiçek desenli büyükçe bir türbanla bağlamıştı başını. Siyah çantasını elinde tutuyordu. Güneşli bir kış günü çekilmişti bu resim, ama neresiydi burası? Birkaç resim sonra bu sorunun cevabı kendini gösterdi. Burası Konya değil, İstanbul’daki meşhur Sultanahmet Meydanı idi. İyi de annemin orada ne işi vardı, hem Kerim’in telefonunda bu resimler ne arıyordu?

Annem gülümseyerek bakıyordu resimlerde. İçinde annemin olmadığı, meydanı gösteren resimler de vardı. Etraf epey kalabalıktı. Bu resimlerin devamında bu kez annem bir kafede oturmuştu, elinde bir çay fincanı tutuyor, genç bir kız gibi mutlu görünüyordu. Bu haliyle o genç kıza benziyordu. Resimlere bakarken aklım başıma geldi.

Annem geçen yılın sonuna doğru İstanbul’a amcasının kızı Meliha ablanın yanına gitmişti. Meliha abla bir ameliyat geçirmişti, annem de ziyaret amaçlı gitmiş, bir hafta kadar kalmıştı orada. Uçakla gidip gelmiş, ben götürüp getirmiştim havaalanına. Dönüşünde de İstanbul’u anlatıp durmuştu. Annemin İstanbul seyahatinin sadece hasta ziyareti amaçlı olmadığını gösteriyordu bu resimler. Üstelik annemin Meliha ablayla da arası pekiyi değildi ve buna rağmen onu ziyarete gitmişti. Aslında onu görmeye değil de Kerim’le buluşmaya gittiği belli oluyordu. Annem saman altından su yürütüyor, ne babamın ne de benim ruhumuz duyuyordu bunu.

Annemin resimlerinin sonrasında, bu kez 18-19 yaşlarında görünen bir kızın resimleri çıktı karşıma. Çok güzel bir kızdı bu. Uzun, dalgalı ve kahverengi saçlı, iri ve ela gözlüydü. Kızın epeyce resmi vardı. Dışarda çekilmişti resimler. Yeşil çimenlerin üzerinde oturmuş, yada uzanmış ve neşe ile bakıyordu. Annem gibi bankta oturduğu resimleri de vardı. Spor bir ayakkabı, siyah bir kot pantolon ve siyah bir mont vardı kızın üzerinde. Kimdi bu kız? Her bir resme baktıkça içimdeki merak da artıyordu.

İlerleyen resimlerde bu kez kızın üzerinde taytla, uzun pembe bir tunik vardı. Ayağında ise gene aynı spor ayakkabıları ve aynı neşeli haliyle gülümsüyordu. Kızın gülen gözleri, pembe dudakları insana hayat enerjisi, yaşama sevinci verecek derecede güzeldi. Parmaklarımı hareket ettirip yaklaştırıyordum ara sıra, gözlerine daha yakından bakabilmek için. Bunların haricinde başka resim yoktu…

Dışarda güneşin ilk ışıkları içeriyi aydınlatmaya başlamıştı. Uyku gözlerimden akıyordu artık. Telefonu bıraktım ve başımı yastığa koyup uykuya daldım. Ancak üst katımdan gelen sesle uyandığımda uyuyalı daha yarım saat bile olmamıştı. Zeminden gelen yürüme seslerinin arasına konuşmalar da giriyordu. Ancak ne konuşulduğunu anlayamıyordum içerinin sessizliğine rağmen. Saat 06:00’ya geliyordu. Yukardaki sesler kesildi bir süre sonra. Uyumaya çalıştım ama olmadı, uykum kaçmıştı. Kerim’in telefonunu aldım elime. Resimlere yeniden hızlıca baktım.

Sonrasında video kaydı var mı diye baktım. Videolar vardı ve resimlerin haricinde başka bir klasörde toplanmıştı. Bunlar da eskiden yeniye doğru gidiyordu. Ekrana dokununca ilk video oynamaya başladı. Aynı küçük çocuk neşe ile bisiklete biniyordu. Ses çok fazla olduğundan kıstım, yanında bir kadın vardı ve devamlı (Enes, dikkat et, dikkat et…) deyip duruyordu. Bu kadın Kerim’in karısıydı. Video bir dakika kadardı. Sonrakinde ise çocuk bir şarkı söylüyor, kadın ve iki kızı onu alkışlayıp tempo tutuyorlardı. Sevimli bir çocuktu bu.

Bu videonun ardından gelense bambaşka bir şeydi. Kerim’le karısının sikişme videosuydu bu. Küçük, alaturka bir tuvaletin içindelerdi. Kadın eğilmiş, ellerini duvara dayamış, domalmıştı. Kerimse arkasında ayaktaydı, telefon sol elinde iken çekim yapmıştı. Yarağının kadının amına girip çıkmasını çekmişti. Kadın (Uğhhh, ığhhh, offf, ağhhh…) sesleri eşliğinde inlerken, Kerim’in yarağı yavaş yavaş girip çıkıyordu amına. Elinde tuttuğu telefon oynayıp duruyordu, telefonu bazen aşağı indiriyor, bazen yukarı kaldırıyordu. Yarağının kadının ıslak amına girip çıkarken oluşan sesler geliyordu kulağıma.

Ağır tempoda sikiyordu Kerim. Sağ eli kadının göt yanaklarında, saçında geziniyordu. Kadının kıllı göt deliği epeyce belli oluyordu. Kadının iniltileri ara ara çoğalıp azalırken, Kerim de bazen hızlanıyor, bazen yavaşlıyordu. Ancak zaman geçtikçe hızlanmaya başlamıştı Kerim. Yarak darbeleri ile kadının koca göt yanakları oynamaya, titremeye başlamıştı. Sağ elinin başparmağı ile de kadının göt deliğini yokluyordu Kerim. Kadın (Ufff, ağhhh, offff, ayyyy, ığmmm, sik, sik, oğhhhh, sik…) demeye başlamıştı artık.

Kerim’in yarağı kadının amına girip çıktıkça koyu krem bir sıvı ile kaplanmaya başlamıştı üzeri. Kadının amının zevk sıvılarıydı bunlar. Kerim bir ara yarağını çıkardı tamamen ve kadının göt deliğine sürttü kafasını. Şimdi de götünden mi sikecek diye düşünürken, yeniden amına soktu. Ve aynı hızlı temposuyla sikmeye devam etti. Kısa süre sonraysa Kerim’in iniltileri, kadınınkileri bastırmaya başlamıştı. Telefonu aşağı indirdikçe kasıklarının çarpışmasından kaynaklanan ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri sanki kulağımı delecekmiş gibi oluyordu. Kadın devamlı (Oğhh, sik, sik, oğhhh…) deyip duruyor, ara ara sağ elini arkaya kalçasına atıp, sol eliyle duvardan tutunuyordu.

Kerim boşalmaya yaklaştıkça sol elindeki telefon da sanki zevke gelmiş gibi titrer olmuştu. Sonunda Kerim homurtular eşliğinde boşalırken, telefon kimi zaman karşı duvarı, kimi zamansa tavanı çekiyordu. O ara kadının (Geldin mi?) diye sorduğunu işittim. Kerimse buna cevap vermeyip inliyordu sadece. Derken kayıt sona erdi. Yaklaşık 3 dakikalık bir kayıttı bu. Karı koca beraber küçük bir porno film çevirmişlerdi. Ancak sonraki kaydı görünce bunun tek olmadığı da ortaya çıktı.

Bu kayıtta da telefon Kerim’in elindeydi. Ancak bu kez Kerim yatakta sırtüstü uzanmış haldeyken, kadın onun üzerine çıkmış, oturur vaziyette yarağını almıştı amına. Geceleyin yapılan bir çekimdi bu. Kadının üzerinde penye bir gecelik vardı ve iri memelerini geceliğinin önünden dışarı çıkartmıştı. Kadın ileri geri yaylanıyor, bazense oturup kalkar gibi yapıyordu. Kadının iniltilerine karşın Kerim’den ses gelmiyordu. Telefonla çekim yapmakla meşguldü Kerim. Kadın kendinden geçmiş gibi (Iğhhh, oğğhhh, ağhh, uğhhh…) iniltileri eşliğinde Kerim’in, yani kocasının yarağını alıyordu amına.

Kadının geceliği asıl manzarayı görmeme engel oluyordu. Gecelik aşağı doğru iyice sarktığından, Kerim’in yarağının kadının amına girip çıkmasını göremiyordum. Kadının elleri geriye doğru, Kerim’in bacaklarının üzerindeydi. Yataktan herhangi bir yaylanma yada gıcırdama sesi gelmiyordu. Bunun nedenini daha sonra anladım. Bu bir yer yatağı idi. Yün yataktan da herhangi bir ses gelmiyordu bu yüzden. Kerim bir ara telefonu yana doğru tuttu. Az ilerde küçük bir çekyatın üzerinde oğlu yatıyordu. Çocuk annesiyle babasının sikişmesinden habersiz mışıl mışıl uyuyordu o esnada.

Kaydın sonlarına doğru kadının ileri geri hareketleri, yaylanmaları çoğaldı. Bir ara birkaç kez oturup kalktı. Bu anlarda da terli kasıklarından gelen ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri telefondan yayılıp kızların odasını çınlattı adeta. Bir ineğinkini andıran memeleri de aşağı yukarı hopladı bu esnada. Sonunda kadının hareketleri azalmaya, yavaşlamaya başladı, boşalmıştı belli ki. Kocasını altına almış, bu vaziyette sikişmişti ve şimdi de yaşadığı zevk uzun ve ince iniltilerinden belli oluyordu. Bu da yaklaşık 4 dakikalık bir kayıttı. Acaba sırada ne gibi bir kayıt var diye şimdiden düşünmeye başlamıştım.

Bu kayıt ise öncekilerin pabucunu dama atacak cinstendi. Epeyce resmi olan kapalı kız, bu videoda Kerim’in yarağını ağzına alıyordu. Kerim’in sol elindeydi telefon yine ve bu şekilde çekim yapmıştı. Kız tam önünde bir koltukta oturuyor ve ince narin elleriyle Kerim’in koca yarağını kavramış, kafasını emiyordu. Kerim’in elindeki telefon zaman zaman oynayıp duruyordu. Ama çoğunlukla olan biteni çekmişti. Kerim’den gelen derin (Oğhhh, çok güzel, çok güzel…) seslerine karşılık, kızdan ses seda çıkmıyordu. Ancak ara sıra başını kaldırıp kameraya, daha doğrusu telefona bakıyordu.

Kızın üzerinde yine aynı kıyafetleri vardı. Kerim boşta duran sağ eliyle de kızın başını okşuyordu. (Devam et, çok güzel…) diyerek inliyor, aldığı zevki belli ediyordu. Kızsa onun bu sözlerine cevap vermeden, acemi saksosuna devam ediyordu. Büyük bir heyecan kaplamıştı içimi. Uykum kaçıp gitmişti artık, yarağım sertleşmişti çoktan. Kerim körpecik bir güzele, açılmamış bir gül goncasına yarağını yalatmıştı.

Sonraki videoya geçtim. Bu da onun devamıydı, ancak burada kız biraz daha acemiliğini atmış gibiydi üzerinden. Kerim’in yarağının kafasına dil darbeleri atıyor, ara ara tükürüp emiyordu. Gözleri telefonun kamerasına çokça takılıyordu bu kayıtta. Kerim’den yine aynı zevk iniltileri geliyordu. Telefon yine sol elindeydi. Bu video ise bir dakikadan biraz uzundu.

İçimdeki coşku, heyecan her an artarken, diğerine geçtim. Ancak bu kez karşıma başka biri çıktı. Telefonda resmi olmayan, orta yaşlı bir kadın, bir şeyler söylüyordu. Üzerinde, uzun, beyaz bir önlük vardı ve başını da büyük beyaz bir türbanla bağlamıştı. Küçük, oda gibi bir yerdi burası ve etrafta temizlik malzemeleri, paspaslar, kovalar, koliler vardı. Kadın (Hee, neydecen, ağzına sıçtım ben de onun!) dedi gülerek. Elinde telefonu tutan Kerim ise (Tamam, hadi hadi, bak gelirler melirler şimdi…) diye yanıtladı kadını. Kadın bunun üzerine konuşmasını kesip (Hee, tamam tamam…) dedi ve ellerini önlüğün ve altındaki eteğinin altından sokup külotunu indirdi. Hemen ardından da dönerek ellerini önündeki kolilerden birine koyarak domaldı.

Telefonun ekranı bir ara karardı. Bu sırada hışırtı sesleri geliyordu sürekli. Derken ekran aydınlandı, telefon sabitlenmişti ve bu kez domalmış vaziyetteki kadın tam karşıdaydı. Telefonla arasında muhtemelen 2 – 2,5 metrelik bir mesafe vardı. Kerim ise yarağını çıkarmış sıvazlıyordu. Kadın ara ara başını çevirip telefona doğru bakarken (Çekiyon mu?) diye sordu. Kerim’in buna cevabı ise (He he!) oldu kısaca. Ancak Kerim’in göğsünden yukarısı görünmüyordu.

Derken Kerim kadının beyaz önlüğünü ve altındaki eteğini sıyırdı beline. Kadının beyaz külotu ayaklarına inmişti. Dizlerinin üzerine gelen kalın siyah çorapları vardı. Bembeyaz kalçaları, göt yanakları güneş yüzü görmemiş gibiydi. Kerim yarağını sıvazlama faslını bitirdikten sonra dizlerini kırdı ve yarağını kadının amına sokmaya başladı. O anda kadından (Offff!) diye bir inilti gelirken, Kerim’in yarağı kadının amına daha çok giriverdi. Ancak kadının amını göremiyordum bu pozisyonda. Kadın orta boylu ve kilolu idi, Kerim amında çalışmaya başlarken, koca göt yanakları şiddetle löpürdüyordu.

Kerim kadının kalçalarından tutmuş, bacakları dizlerinden kırık halde sikmeye devam ederken, arkadan sesler geldiğini fark ettim. Çocuk sesleriydi bunlar. Koşuşan bağrışan çocukların sesleri sikişmenin arasına karışıyordu. Kerim’in pompalamaları gittikçe artmaya başlarken, kadından (Offf, oğhhh, ayyyy, ağhhh…) sesleri geliyordu sürekli. Götünün tombul, etli yanakları deli gibi oynuyor, sallanıyordu Kerim’in yarak darbeleriyle beraber. Bense bir elim telefondayken, diğeriyle yarağımı okşuyordum. Özge’nin yatağının içinde, Kerim’in telefonundaki hazineleri izlemekle meşguldüm. Kerim’in telefonunu unuttuğunu anlayınca deli dana gibi arayacağından emindim.

Aklımda bunlar varken Kerim kadını sikmeye devam ediyordu. Ara ara sikişin şiddetiyle beraber kadının kasıklarından, göt yanaklarından şiddetli ve tok (Şlop, şlop, şlop!) sesleri çıkıyordu. Sonunda Kerim’in hareketleri gittikçe yavaşlamaya başlarken kadının (Geldin mi?) dediğini duydum. Kerim (He he!) diye yanıt verirken kadının amından çıktı. Yarağını sıvazlıyordu. Kadın kilosundan beklenmeyen bir çeviklikle doğrulurken, önlüğünün cebinden çıkardığı mendil gibi şeyle amını sildi. Hemen ardından da ayağına inmiş külotunu çekti, giyindi. Eteğini ve önlüğünü düzeltirken, Kerim’e (Sen sonra çıkarsın!) dedi. Kerim bu sırada görüntüden çıkmıştı. Derken kayıt sona erdi. Bir sonraki video kaydında ise Kerim 31 çekerken kendini telefonla kaydetmişti. Sol eliyle telefonu tutarken sağ eliyle de yarağını sıvazlayıp 31 çekiyordu. Önünde porno bir dergi vardı. Yabancı bir dergiydi bu. Dergideki resimlere baka baka döllerini havaya fışkırtıyordu kaydın sonunda.

Sonraki kayıtta ise bir sınıf dolusu kız öğrenci vardı. Kızların her biri başını siyah türbanlarla bağlamıştı, tekli sıralarda oturuyorlardı. Yaşları 16-17 gibi görünüyordu. Kerim kızlara zaman zaman (Ayşe sen devam et kızım, Şeyma sen oku…) gibi şeyler söylüyordu. Öğretmen masasında oturmuştu Kerim, bazen bir kızın yüzüne doğru zoom yapıyor, onu yakından çekiyordu. Bunun gibi birkaç video kaydı vardı. Ve bunların birinde beni şaşırtan bir görüntüyle karşılaştım. Kerim başka bir sınıfta yine elinde telefon çekim yaparken, kızların biri çekti dikkatimi. Burnunda küçük bir hızma vardı. Ve yüzü de çok tanıdıktı. Şevkiye’nin kızıydı bu. Şevkiye’yi yurdun kapısının önünde indirdiğimde görmüştüm kızı. Hem resmini de göstermişti Şevkiye. Burası Şevkiye ve çocuklarının kaldığı yurttu ve Kerim de orada çocuklara ders veren hocalardan biriydi. İlginç bir durumdu bu.

Ve bunların devamında beni şaşkınlığa uğratan bir kayıt çıktı karşıma. Kerim elindeki telefonu tutmuş, kendi yüzünü çekerken, telefon daha sonra sabit hale gelip, bir yatağı çekmeye başladı. Telefon bir süre boş yatağı çekti. Sonrasında bir kadın çırılçıplak bir halde yatağın üzerine uzandı. Bu kadın annemdi. Onun ardından da Kerim anadan doğma bir halde yatağa geçip, annemin yanına uzandı ve birbirlerine sarıldılar. Peşinden de Kerim annemin çıplak vücudunu öpmeye, memelerini emmeye başladı. Bir taraftan elleri vücudunda gezinirken diğer taraftan sakallı suratı ile her yerini öpüyordu. Annemin buna karşılığı onun saçlarını okşamak oluyordu.

Burası bir evin yatak odasıydı, otel odası gibi görünmüyordu. Koyu kahverengi büyük bir dolap yatağın yanındaydı. Neresiydi burası? Telefonun kamerası olan biteni çekiyordu tamamen. Ancak bu kayıt öncekiler kadar kaliteli değildi. Ve büyük ihtimalle bu gizli bir kayıttı. Annemin gece vakti kömürlükte Kerim’le sikişmesinin üzerine bir de daha öncesindeki sevişmesinin kaydını izliyordum. Annemle Kerim arasındaki ilişki ne zaman, nasıl başlamıştı?

Annem altta, Kerim üstteydi. Kerim annemin meme uçlarını adeta köpek gibi ısırıyor, çekiyordu. Annemse elleriyle onun saçlarını, sırtını okşamaya devam ediyor, zaman zaman (Aşkım…) deyip duruyordu. Kömürlükte sikişmenin zevkiyle annemin dudaklarından dökülmediğini gösteriyordu annemin (Aşkım) demesi. Anlaşılan Kerim’le bir gönül ilişkisi de vardı, iş sadece sikişmekten ibaret değildi.

Kayıt ilerlerken bu kez Kerim sırtüstü uzandı yatağa ve annem onun boynunu, göğsünü öpmeye başladı. Bir taraftan da sağ elini yarağına atmıştı Kerim’in. Kerim’in yarağı roket gibi havaya dikilmişti. Kerim’se annemin götünün yanaklarını avuçlamış, okşuyordu. Annem bir süre devam etti bu şekilde, daha sonra da Kerim’in yarağını aldı ağzına. Yatağın üzerinde dörtayak üstüne domalmış haldeydi bu pozisyonda ve götü de telefona dönüktü. Hafiften kıllı göt deliğini ve amının yarığını çekiyordu telefon. Kerim’in yarağı görünmüyordu şimdi, ama annemin götünde gezinmeye devam ediyordu sağ eli. Annem’in başı devamlı aşağı yukarı oynuyordu.

Kulağıma zaman zaman üzerlerinde seviştikleri yatağın çıkardığı gıcırtılar, yaylanmalar geliyordu, bazense Kerim’in annemin götüne attığı ufak şaplakların sesleri. Derken annemin saksosu sona erdi. Annem doğruldu yavaşça ve sağ ayağını adeta ata binen bir jokey gibi Kerim’in sol yanına attı. Ve bu şekilde Kerim’in üzerine çıkmış oldu. Eliyle Kerim’in yarağını kavramıştı, bu açıdan görünmüyordu, ama Kerim’in yarağının amına girdiğini fark ettim. Annem ata biner pozisyonda Kerim’in yarağını almıştı amına ve az sonra da üzerinde yaylanmaya başladı.

El ele tutuşmuş vaziyetteydiler. Annem ileri geri yaylanmaya devam ediyordu Kerim’in yarağı amında olduğu halde. Zaman zaman Kerim ellerini, annemin sikişmenin etkisiyle sallanan memelerine atıyor, onları avuçlayıp yoğuruyordu. Annemin hareketleri, yaylanmaları gittikçe hızlanmaya başlarken (Oğhhh, ığhhh, ığmmmm, ağhhh…) sesleri çıkmaya başladı dudaklarından. Yatağın yaylanmaları ve gıcırtıları da artıyordu aynı şekilde. Memelerinin sallanışları da çoğalmıştı. Aynı şekilde saçları da oluşan rüzgarla sallanıp duruyordu.

Annemle Kerim’in bu kez kayıttan izlediğim sikişmesi bende aynı etkiyi yapmaya yetmişti. Yarağımı okşuyordum bir taraftan, diğer yandan da izlemeye devam ediyordum. Kerim annemi kendine doğru çekti bu sırada, annemin götü biraz havaya kalktı bu anda. Kerim bacaklarını dizlerinden kırarak kendine çekti önce, ardından ellerini annemin göt yanaklarına attı ve alttan pompalamaya başladı. Annem az öncekine göre daha şiddetli ve yoğun iniltiler çıkartırken, hem yataktan gelen sesler, hem de Kerim’in annemin kasıklarına, göt yanaklarına çarpan kasıklarından, taşaklarından yayılan şiddetli ‘Şlop, şlop, şlop’ sesleri duyuluyordu. Telefonun sesini biraz daha kısmak zorunda kaldım o nedenle.

Kerim deli gibi pompalayarak sikiyordu annemi. Annem çok memnundu bu anlarda. Annemin memeleri havada dairesel hareketlerle oynayıp dururken, Kerim bazen yavaşlıyor, bazen kaldığı yerden devam edip hızlı hızlı pompalıyordu. Annemin göt yanakları bu anlarda şiddetle oynuyor, sallanıyor, löpürdüyordu.

Her ikisinden yayılan iniltiler yatağın gıcırtılarına, ‘Şlop, şlop, şlop!’ seslerine karışıyordu. Büyük zevk alıyorlardı. Derken Kerim’in pompalamaları daha da çoğaldı, hızlandı. Bu anlarda yarağı annemin amına piston gibi girip çıkıyordu. Annem (Ağhhh, ağhhh, ığhhh, aşkımmm, aşkımmm, ağhhh, ayyy…) sesleri eşliğinde inliyordu çıldırmış gibi. Elleri Kerim’in ağarmış kıllarla dolu göğsü üzerinde geziniyordu. Kerim yavaş yavaş temposunu azaltırken annemin iniltileri sanki bir kedinin miyavlamasına dönüşmüştü. Yaşadığı müthiş sikişmenin zevkiyle aşka gelmişti annem.

Kerim ellerini annemin sırtına attı ve kendine daha da çekti. Annemin boynunu, yanaklarını öpüp durdu epey zaman. Bu arada alttan da ufak ufak pompalıyordu. Annem sanki dalgalı bir denizde bir sandalın üzerindeydi ve dalgaların etkisiyle sallanıp duruyordu.

Az sonra Kerim yarağı annemin amında olduğu halde, annemi kucaklayarak tuttu ve yan dönerek altına aldı. Hemen ardından da klasik pozisyonda sikmeye başladı. Annem bacaklarını dizlerinden kırarak kendine çekmişti bu pozisyonda. Kerim ayakuçlarından destek alarak sikiyordu. Annemin elleri onun sırtında, zaman zamansa götünün yanaklarında geziniyordu. Bir süre devam etti bu sikiş faslı, ancak daha sonra Kerim doğruldu yavaşça ve bu kez de annemin bacaklarını tutarak havaya kaldırdı.

Annemin bacaklarını omzuna atarken ağır ağır sikmeye başladı. Annem elleri iki yana açık, yatağın kenarlarından tutunuyordu. Memeleri ileri geri sallanıp duruyordu. Kerim’in elleri annemin bacaklarında geziniyordu bu sırada. Kerim’in yarağında bir miktar alınmamış kıl varken, annemin amı taze bir gelininki gibi kılsız, temizdi.

Kerim zaman zaman hızlanıyor, zaman zamansa eski ağır temposuna geri dönüp bu şekilde sikiyordu annemi. O sırada annemin telefonunun çaldığını duydum. Telefonun zili sikişin yaşandığı odayı adeta çınlatıyordu. Ama annemle Kerim hiçbir şey olmamış gibi sikişmelerine devam ediyorlardı. Kerim (Kim bu şimdi?) diye sorarken, annemin (Siktir et sen!) dediğini duydum yanıt olarak. Yataktan bu kez ağır ama sürekli bir gıcırdama geliyordu.

Ağır ağır devam eden bu sikiş faslı, Kerim’in annemin ayak bileklerini sıkıca kavrayıp bacaklarını iki yana ayırmasıyla son buldu az sonra. Bu sırada annemin telefonu yeniden çalmaya başlamıştı. Kerim hızlı ve sert hareketlerle sikmeye başlamıştı annemi. Annem bu durumdan gayet memnun (Oğhhh, sikk, sikk, oğhhh, sikk…) deyip duruyordu. Başını yukarı doğru kaldırmıştı, memeleri ile beraber başı da sikişmenin etkisiyle sallanıp duruyordu bu nedenle.

Kerim’in yarak darbeleri gittikçe hızlanıp çoğalmaya başlarken, annem de ellerini dizlerinin arkasına atmıştı az sonra. Kerim annemin ayak bileklerini tutmayı bırakıp, bu kez de memelerini kavradı, onları deli gibi sıkıp yoğururken, adeta annemin amını patlatmak istercesine yoğun ve şiddetli bir şekilde sikmeye başladı. Annemin aldığı zevk katlanarak çoğalıyor, (Uğhhhh, ayyyy, sik, sik, ağgh, Keriiimm, Keriiimm, ağhhh…) diye diye inliyordu. Yarağımdan akan zevk sıvıları ile elim ıslanmıştı yine. Ve yine annemle Kerim’in bir sikişmesi neden olmuştu buna.

Bu yoğun sikişme az sonra Kerim’in iniltiler, homurdanmalar eşliğinde bir anda yarağını annemin amından çıkarıp, döllerini büyük bir tazyikle karnına, göğsüne, memelerine attırmasıyla sona erdi. Yarağından akan döllerini annemin amına, kasıklarına akıttı, sürttü, temizledi. Bu sırada inlemeye devam ediyordu. Annemse başını yatağa koymuş, olan biteni izliyordu.

Biraz sonra annem yataktan kalkarken, Kerim de telefona doğru uzandı. Telefon elindeyken de kayıt sona erdi. Annemle yaşadığı sikişmeyi gizlice çekmişti Kerim. Annemin bundan haberinin olmadığı her halinden belli oluyordu.

Büyük bir merakla bir sonraki kayda geçtim…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!