Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (45)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 45. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Kadın siyah bir çarşafın içindeydi ve yüzünde de siyah tül bir peçe vardı. Ellerinde de siyah birer eldiven. Hiçbir şekilde ne yüzü ne de başka bir yeri görünüyordu. Benim geldiğimi görünce biraz tedirgin oldu, kendini toparladı. Dizlerini altına alarak oturmuş, ellerini dizlerinin üzerine koymuştu. O haldeyken bile uzun ve yapılı bir kadın olduğu belliydi. Aysel de gelip koltuğuna oturdu, ben de yere oturmuştum.

Konuya Aysel girdi, “Ben seni Huriye hanıma anlattım, onun için seninle ilgili konuşmaya gerek yok. Huriye hanım bana sürekli gelip giden, iyi, temiz, namuslu bir kadındır. Ne yazık ki kocasından ayrıldı. Şimdi üç çocuğuyla yaşıyor!” dedi. O sırada Huriye hanımın peçesinin içinden bana baktığını anladım. Ama kadının bu hali neydi böyle? Bunda nasıl bir iş vardı acaba? Kadın sessizce yerinde oturuyordu.

Aysel devam ederek, “Huriye hanım bundan altı yedi ay evvel bana geldi. Kimseye anlatamadığı bir derdinin olduğunu söyledi. Zaten insanlar bana bunun için gelir ya, neyse… Bu Huriye hanım dediğim gibi kocasından boşanmış!” dedi, sonra da, “Ne kadar oldu Huriye hanım sen boşanalı?” diye sordu kadına. Huriye hanım kısık ve ince bir sesle, “Dört sene bitti hocam, beşinci seneye girdi!” dedi.

Aysel, “İşte bu Huriye hanım bir gece bir rüya görmüş, bana geldi rüyasını yorumlamamı istedi. Huriye hanım, af buyur, rüyasında yüzünü görmediği bir erkekle cinsel münasebette bulunduğunu görmüş. Bana geldi bunun anlamını sordu. Ben de ona Huriye hanım sen dikkatli ol, bir sıkıntı çekebilirsin dedim. Aman kendine, çocuklarına mukayyet ol ki bu sıkıntıyı aşabilesin deyip gönderdim kendisini. Aradan bir ay geçmedi ki gene geldi, aynı rüyayı gene görmüş. Aynı şeyleri söyleyip gönderdim ben de. Öyle böyle Huriye hanım ha bire aynı rüyayı görüp durmuş birkaç sefer daha. Her seferinde bana geldi. En sonunda ben de baktım olacak gibi değil, benim de üstüm olan bir hoca hanıma danıştım. Hoca hanım ne derse beğenirsin? Bu kadının derdi sıkıntı falan değil, bu kadının içine kötü ruhlar girmiş dedi. Ben o kadının söylediklerine inanırım. Bunun çözümü için Huriye hanımın genç bir erkekle cinsel münasebette bulunması gerekir dedi danıştığım hoca hanım. Bunu Huriye hanıma da söyledim ben!” dedi. Huriye hanım o ara kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başladı.

Bunlar benimle dalga mı geçiyordu, yoksa ciddiler miydi, bilmiyordum. Bu sırada Huriye hanım başını önüne eğmişti. Aysel, “Şimdi Osman bey, senden ricamız şu: Bu Huriye hanımın derdine çare olmanı istiyoruz. Yoksa kadın aynı rüyaları görmeye devam edecek, sıkıntıları sürecek. Bana konuşan hanım aslında bu işin kesin çaresinin Huriye hanımı baş göz etmek olduğunu söyledi. Ama bunun için durum müsait değil. Huriye hanımın evlenmesine engeli var. Zaten kocası da bunun için bırakmış kadını. Zamanında bir hastalık geçirmiş, doktorun verdiği ilaçlar da yan etki yapmış kadıncağıza. Kocası da boşamış bunu. Zavallının durumu kötü, kocasının nafaka verecek durumu zaten yok, kendisi de çalışamıyor. Rahatsızlığına da çare bulamıyor bu yüzden. İşte büyük kızıyla ortancası bir konfeksiyonda çalışıyorlarmış, onların getirdiğiyle kıt kanaat geçiniyor zavallılar. Oğlu, kızlarından da büyük, ama yaramazın biri, çalışmıyor. Osman bey, bu iş diğer işler gibi değil. Bu başka iş!” dedi. Aysel bana devamlı ‘Osman Bey!’ diye hitap ediyordu.

Huriye hanım başı öne eğik halde duruyordu. Aysel de bana kabul edip etmeyeceğimi sordu. Bedavadan bir kadını sikecektim, ama kadının nasıl bir rahatsızlığı vardı bilmiyorum. Aklımda bin türlü soru vardı. Bir süre düşündüm. Huriye hanım sürekli önüne bakıyordu, ellerini dizlerinin üzerinde kavuşturmuştu. Aysel de bakışlarıyla beni etkilemeye çalışıyordu. En sonunda, “Tamam!” dedim. Aysel, “Çok iyi! Hayırlı bir iş bu senin yaptığın. Bir fakirin derdine çare olacaksın!” dedi, gülümsüyordu bunları söylerken.

Aysel sonra, “Osman bey, sen istersen önce banyoya geçip bir yıkan!” dedi, “İçerde temiz havlu, çamaşır falan var!” diye de ekledi. Aysel her şeyi önceden ayarlamıştı belli ki. Ben ses etmeden odadan çıkarken, Aysel Huriye’ye, “Hadi Huriye hanım, sıkıntıların bitecek, bu Osman bey iyi gelecek sana!” dedi gülerek. Huriye hanımsa başını kaldırmadan, “Hocam Allah razı olsun sizden!” dedi. Ağlasam mı gülsem mi bilemiyordum o anda.

Banyoya geçtim. Soyundum, Hacer’i sikmiştim, yıkanmaya ihtiyacım vardı ayrıca. Sıcak suyun altında kaldım bir süre. İyice yıkandım, temizlendim. Kurulandıktan sonra Aysel’in banyoya koyduğu atlet ve külotu giyindim. Belli ki kocasınındı bunlar. Biraz küçük gelmişlerdi bana, ama yapacak bir şey yoktu.

Tekrar salona döndüğümde, iki kadın aralarında yaptığı konuşmayı bıraktı. Aysel, “Osman bey sen benimle bir gelsene!” diyerek beni dışarı çıkardı ve mutfağa soktu. Kuvvet macunundan gene bir tabağa tepeleme doldurarak yememi istedi. “İşine yarayacak!” dedi gülerek. O içeri geçerken ben de macunu kaşıklamaya başladım. Acıkmıştım, o nedenle macunu yemek niyetine yedim.

İçeri döndüm tekrar. Aysel, “Osman bey, yüzükleri aldın mı?” diye sorunca hatırladım yüzükleri. Ceketimin cebinden çıkarıp kendisine uzattım. Aysel, “Huriye hanım gel şöyle, Osman bey sen de gel!” diyerek bizi önünde yere oturttu. “Şimdi bu yüzükleri takarak sizleri karı koca yapıyorum. Bu yüzüklerle birlikte aranızda bir evlilik oluştu. Bu evlilik sayesinde aranızda cinsi münasebet kurmanıza da engel kalmadı!” dedikten sonra yüzüklerimizi taktı.

İki yüzükte aynı boydu, ben Aysel’e alacağımı zannettiğimden ona olabilecek bir boy seçmiştim. Yüzük benim parmağıma küçük geldi, Aysel de serçe parmağıma takmak zorunda kaldı. Huriye’nin ise sol elinin parmağına taktı, ama eldivenini çıkarmadan üzerine taktı. Sonra Aysel kendi kendine bir şeyler mırıldandı, kendi kendine okuyup üfledi. En sonunda da, “Tamamdır bu iş, aranızda hiçbir engel yok!” dedi.

Aysel bu şekilde insanları kandırıyor ve kendine maddi manevi menfaat sağlıyordu. Beni de böyle işlerine alet ediyordu. Ama ona karşı gelemeyeceğimi de biliyordu. Aysel, “Siz içeriye, benim odama geçin!” dedi önce. Sonra ise, “Osman bey, sana söylemeyi unuttuk, şimdi sen Huriye hanımla münasebet yaparken onun yüzünü görmeyeceksin, o halde yatağa girecek Huriye hanım!” dediğinde bir yaşıma daha girdim. Sikeceğim kadının yüzünü görmeyecektim. “Bu nasıl iş, böyle şey mi olur?” dediğimde, yanımdaki Huriye hanım, “Hocam başka türlü olmaz, yoksa bu iş olmaz!” demeye başladı telaşla.

“Siz benden bir şey mi saklıyorsunuz?” dedim sinirle. Aysel bir şeyler söylemeye çalışsa da, benim sesim daha çok çıkıyordu. O sırada Huriye hanım, “Osman bey, ne olur yalvarırım size, böyle olsun. Size yalvarırım!” demeye başladı ağlamaklı halde. Bu kadında bir iş vardı. Belki de yüzünde göstermek istemediği bir deri hastalığı vardı. İki arada bir derede kalmıştım. Sonunda, “Tamam!” diyerek pes ettim.

Birlikte ayağa kalktık. Huriye’nin boyu rahat 1.70 vardı ve yapılı bir kadındı. Üzerindeki çarşaf yere kadar geliyordu. Önden ben, arkadan Huriye, ilişkiye gireceğimiz yatak odasına girdik. Ben kapıyı kapattığımda Huriye’nin heyecanlandığını anladım. Ona, “Merak etmeyin sizi kırmam, nasıl istiyorsanız öyle olacak!” dedim. Ses etmedi hiç. O zaman ben de nasıl yapacağımızı düşündüm. En iyi ihtimal Huriye’yi yatağın üzerinde köpek gibi domaltıp sikmekti. Onu bileğinden tuttum, çok heyecanlandı bir anda. Sikeceğim kadının yüzünü göremiyordum, üstelik aramızda uydurma bir nikah vardı.

Huriye’ye, “Sen şöyle yatağın üzerine çık, dizlerinin üzerine çök!” dedim. Artık ‘Sen’ diyebilirdim, çünkü uyduruktan bir nikahla da olsa benim karım olmuştu Huriye. Dediğimi yaptı, çok dikkatli davranıyordu. Yatağın üzerinde dizlerinin üzerine çökmüş duruyordu, aynı Aysel’in karşısında durduğu gibi. Bense soyunmaya başladım. Huriye sadece önüne bakıyordu. Rüyasında bir erkek tarafından sikilen bir kadındı Huriye. Ve bunun çaresi de gerçekten sikilmekti. Aysel’in verdiği macun beni yeniden enerjiyle doldurmuştu. Huriye içine kötü ruhun girdiğine inanıyor, bundan kurtulmak için de kendini bir erkeğe teslim ediyordu. Buna nasıl inandığına hayret ediyordum. Sonunda çırılçıplak kalmıştım. Kim olduğunu bilmeden bir kadını sikecektim şimdi. Acaba bu siyah çarşafın altında nasıl bir vücut vardı? Çok merak ediyordum doğrusu. Bu düşünce yarağımı daha da kaldırıyordu.

Huriye’ye, “Az daha ileri git!” dediğimde dizlerinin üzerinde bir iki adım attı ileri. “Ellerini yatağa daya!” dedim bu kez. Dediğim gibi yaptı, ellerinin ve dizlerinin üzerinde dört ayaküstüne domalmıştı şimdi. Önündeki duvara bakıyordu sadece. Yatağın üzerine çıktım, nasıl yapacağımı bilemiyordum. Çarşafını aşağı mı sıyıracaktım, yoksa beline mi toplayacaktım bilmiyorum. O ara Huriye başını arkaya çevirip, “Osman bey, benden iğrenmeyin ne olur!” diyerek çarşafının lastiğinden tutarak aşağı sıyırmamı istedi.

Kalbim heyecandan küt küt atıyordu. İçinden ne çıkacağını bilmiyordum. Nefesimi tuttum, elimi çarşafın lastiklerine attım. Belinden yavaşça sıyırmaya başladım. Altında yine beli lastikli bir etek vardı. Onunla birlikte indirdim çarşafını dizlerine kadar. Kalçalarına kadar gelen kalın lastikli siyah bir çorap ve pamuklu beyaz, uzun paçalı bir külot giymişti. Külotun paçalarını çorabın içine sokmuştu. Kalbim yerinden fırlayacaktı sanki. Yarağım kazık gibiydi. Külotu lastiklerinden yavaşça indirmeye başladım. Az sonra hayatımda görmediğim bir manzara vardı karşımda.

Huriye’nin göt yanakları, kalçaları siyah ve uzun kıllarla kaplıydı. Benim bacaklarım, götüm kadar kıllıydı Huriye’nin götü. Huriye sessizce başını önüne eğmiş duruyordu. Böyle bir şeyi ilk defa görüyordum. Vücudu kar gibi beyazdı oysa. Ama o karların üzerinde uzun ve sık siyah ağaçlar büyümüştü. Aysel’in ilacın yan etkisi dediği şey buydu galiba. İlaç Huriye’de kıllanma yapmıştı. Götü böyleyse yüzü nasıldı acaba?

Huriye bu ara, “Osman bey, ne olur iğrenmeyin benden. Ben böyle değildim, ilaçlar yaptı. Kocam bunun için bıraktı beni. İnsan içine çıkamaz oldum. Aysel hocanın danıştığı kadın, bu kadının hastalığının sebebi de içine giren kötü ruhlardır demiş. Size yalvarırım. Osman bey, bu işin çaresi bu, başka yolu yok. Beni bu dertten kurtarın, duacınız olurum!” dedi. Bana şaka gibi gelen şeyleri Huriye ciddiyetle söylüyordu. Sonra da, “Aysel hoca aceleyle çağırdı bugün beni, onun için etek traşı olamadım, kusura bakmayın!” dedi ürkekçe, “Bu kıllar beni mahvetti, etek traşı da olsam çabucak uzuyorlar yeniden…” dedi.

Oldukça kıllı bir kadın vardı karşımda. Ne yapacağımı bilmiyordum. Göt deliğinin ağzından kıllar fışkırıyordu resmen. Amının deliği ise kıllardan görünmüyordu. Kadın hem aşırı kıllıydı, hem de traş olmamıştı. Amının, götünün üzerindeki kıllar ağarmaya başlamıştı ayrıca. Belli ki biraz yaşı da vardı. Yüzünü göremediğimden hakkında birşey de diyemiyordum. Bu halde bu kadının amını yalayamazdım. Gerçi temizlik konusunda bir sıkıntısı yok gibiydi. Amından ve götünden sabun kokusu geliyordu.

“Bacaklarını biraz ayır!” dedim. Dizlerini iki yana açtı, yarağımı sıvazladım biraz. Sıvılar gelmeye başlamıştı yarağımdan. Bacaklarının arasına girdim. Kıl yumağına doğru bastırmaya başladım yarağımı. Sert ve sık kıllar yarağımın kafasına değince biraz tedirgin oldum. Yarağımı aşağı yukarı oynatmaya başladım, bir taraftan bastırmaya da devam ediyordum. Amını bulmaya uğraşıyordum resmen.

Sonunda yarağım aradığı deliği bulmuştu. Yarağımı içine bastırmaya başlamamla birlikte, Huriye’den sesler gelmeye başladı. “Ağhh, ağhh, ağhh!” diye derinden gelen şiddetli seslerdi. Yarağım amına taşaklarıma kadar girmişti. Huriye’nin ise sesleri daha da çoğalmıştı. Devamlı, “Ağhh, ığmm, uğhh!” diyerek adeta bağırıyordu. Bu sesleri Aysel’in duymaması mümkün değildi. Amının içi fırın gibi yanıyordu. Kıl yumağı, içindeki sıcaklığı daha da artırıyordu belki de. Amı çok genişti ayrıca. Kalçalarından sıkıca tuttum, elime kıllar geliyordu. Kendime uygun bir pozisyon yarattım. Ardından amını şiddetle sikmeye başladım.

Huriye yeniden, “Ağhh, ağhh, ığhh, uğhh, oğhh, ağhh!” diyerek bağırmaya başlamıştı. Geniş amının içine yarağım kolayca girip çıkabiliyordu. Deli gibi sikiyordum Huriye’nin kıllı amını. Altımızdaki yatak da şiddetle sallanıyordu durmadan. Amına daha çok ve sert pompalamaya başladım. Yarağım geniş ve kıllı amına girip çıkarken amına hava da giriyordu. Bu da her seferinde amından osuruğa benzer sesler gelmesine neden oluyordu. Huriye aynı şekilde deli gibi inleyip bağırırken, ben de yüklenmeye devam ettim.

Kasıklarımın çarpmasıyla birlikte tombul ve kıllı göt yanakları löpür löpür sallanıyordu. Teni bembeyazdı Huriye’nin. Sanki hiç güneşe çıkmamış gibiydi. Adeta çığlık atmaya başlamıştı şimdi. Başını iyice öne eğmiş, dirseklerini yatağa dayamış, başını ellerinin arasına almıştı. “Ağhh, ağhh, oğhh, ığhh, ağhh!” diye, Huriye’den sadece bu şiddetli sesler geliyordu. Çarşafının üst kısmını sırtına doğru açtığımda da gördüğüm manzara aynıydı. Kalın beli ve sırtında da siyah kılları vardı. Bu kadın nasıl olup da bu hale gelebilmişti böyle? Kocasının onu terk etmesine şaşmamak gerekirdi aslında.

“Dirseklerini kaldır, doğrul biraz!” dememle Huriye dediğimi yaptı. Bu kez belinden tuttum sıkıca ve daha sert pompalamaya başladım. Amından her seferinde ‘Zort, zurt!’ diye sesler geliyordu. Başparmağımla kıllı göt deliğine bastırdım, parmağım ilk boğumuna kadar içine girmişti. Huriye aynı nakaratı tekrarlıyordu devamlı. Uzun yıllardır sikilmemişti. Şimdi bu haliyle sikilirken aldığı zevkle yeri göğü inletiyordu.

Huriye amını yarağıma bastırmaya başladı bu ara. Kadının sikişmeyi ne kadar özlediği belli oluyordu. “Ağhh, ağhh, oğhh, ığhh!” diyerek beni de coşturuyordu aslında. Ellerimi omuzlarına attım, bu şekilde sikmeye başladım. Huriye başını sağa sola oynatmaya başlamıştı bu arada. Yüzü siyah bir peçenin ardındaydı o nedenle göremiyordum. Sadece ince sesini duyabiliyordum. Bu zamana kadar siktiğim kadınlar arasında en çok ses çıkartanı Huriye’ydi. Şimdiden geçmişti hepsini.

Macunun verdiği enerjiyle yarağım kazık gibiydi. Amına kalın bir sopa gibi girip çıkıyordu Huriye’nin. ‘Zort, zurt!’ sesleri de çoğalıyordu şiddetle pompaladıkça. Omuzlarından tutarak kendime çektim, elleri yataktan kesilmişti Huriye’nin. Sağ elimi o anda memesine attım. Yumuşak, dolgun ve büyük memesini avuçladı bir anda elim. İçine sutyen giymemişti. Memesini hissediyordum. Sağ memesini sıkmaya, yoğurmaya başlamamla birlikte Huriye’nin inlemeleri de çoğaldı. Kendini kaybetmişti sanki Huriye. Memesini avuçlamış elime attı elini. Bu kadın cayır cayır yanıyordu. Ateşini söndürmek bana düşmüştü.

Amının zevk suları, yarağımın sıvıları Huriye’nin amından adeta fışkıran kılları sırılsıklam yapmıştı. Terlemiştik ikimiz de. Dakikalardır sikiyordum Huriye’yi. O ara amından çıktım. Huriye’yi daha sert sikmek istiyordum. Yataktan aşağı indim. Huriye’yi ayaklarından tutup kendime çektim. Yine ellerini yatağa dayayarak dört ayak domalmıştı. Göt yanaklarından tuttum sıkıca ve amına bastırmaya başladım. Amı zevk sularından iyice ıslanmış uzun kılların arasında şimdi belli oluyordu. Yarağım içine girdikçe Huriye yeniden inlemeye başladı. Yarağım amının içine tamamen girdiğinde sert sert sokup çıkartmaya başladım. Şiddetli ‘Zort, zurt!’ sesleri gelmeye başladı yine.

Bu pozisyonda daha rahattım, amına hızlıca girip çıkabiliyordum. Hayvan gibi sikiyordum Huriye’yi, onun da istediği buydu aslında. Başparmağımı yeniden götüne bastırmaya başladım. İlk boğumuna kadar girmişti yine. Huriye kendini kaybetmişti, Hacer’in yapamadığını yapıyordu. Kendini rahat bırakıyor, zevk almaya bakıyordu. Yatak sallanmaya, yaylanmaya devam ederken odanın içini zevkten aldığımız inleme sesleri çınlatıyordu. Bu şekilde de epey bir siktim Huriye’yi. Derken Huriye daha çok inlemeye başladı, sesi daha çok çıkıyordu. Boşalıyordu. Sonunda kesik kesik tiz sesler çıkararak boşaldığında benim gelmeme daha vardı.

Amından çıktım tekrar. Huriye’ye, “Sırt üstü yat!” diye adeta emir verdim. Huriye halen boşalmanın zevkini tadıyordu. Ama dediğimi yine de yaptı. Yatakta sırt üstü uzandı. Külotu ve çarşafı dizlerine geliyordu. O ara külotunu ve çarşafının alt kısmını ayağındaki çoraplarla beraber sıyırdım aşağı ve ayağından çıkardım. Amının önü orman gibiydi. Hacer’in ilk siktiğim zaman amı bunun yanında hiçbir şeydi. Bacaklarında, baldırlarında da alınmamış, uzamış siyah kıllar vardı. Kadının her tarafı belki de böyleydi. Ama iğrenmiyordum Huriye’den. Kıllı da olsa karşımda sikilmekten zevk alan bir kadın vardı sonuçta.

Huriye’nin ayak bileklerinden tuttum ve kendime çektim, amı yatağın kenarındaydı, bacaklarını ayırdım. Dizlerimi kırdım, yarağımı öne doğru eğdim biraz ve amına sokmaya başladım. Huriye elleriyle yüzünü tutuyordu, peçesinin açılıp yüzünün görünmesini istemiyordu. Bense bacaklarını omzuma atmış amına girip çıkmaya başlamıştım şimdi. Ellerim kalçalarındaydı. Yine ‘Zort, zurt!’ sesleri geliyordu. Huriye, “Ağhh, ağhh, oğhh, ığhh, oğhh!” diye durmadan inlerken, ben amına taşaklarıma kadar sokup çıkarıyordum yarağımı. Huriye bir elini yüzünde tutarken, diğerini amına attı bu kez. Siyah eldivenli eliyle kıllı amını ovalarken, eldivenin üstündeki sarı alyansı parlıyordu.

Sutyensiz koca memeleri çarşafının altında sallanıp duruyorlardı. O ara ben gelmeye yaklaşmıştım ki, Huriye’den yine kesik ve tiz sesler gelmeye başladı. Huriye ben bir kere bile boşalmamışken ikinci defa boşalıyordu. Amının içinde bir süre bekledim. Sonra tekrar amından çıktım ve bu kez Huriye’yi de yataktan kaldırdım. Yatağa ellerini dayayarak domalttım, arkadan amına bastırmaya başladım yarağımı. Artık daha kolay buluyordum amını. İçine girmemle birlikte sert sert sikmeye başladım. Huriye iki kere boşalmasına rağmen yine deli gibi inlemeye başladı.

Kasıklarım göt yanaklarını titretiyordu. Huriye, “Ağhh, ağhh!” diye içeriyi inletirken ben de kendimi daha fazla tutamadım. Huriye boşalacağımı anlamıştı, “İçime akıt, içime akıt!” dedi adeta kükrer gibi. Ben de o esnada patladım amına. Amında yine gidip gelmeye devam ederken, döllerimi büyük bir tazyikle ve zevkle boşalttım, amını suladım. İnlemeye devam ettim uzun zaman. Amından çıktığımda, amından taşan döllerim uzun kılların üzerine yapışmıştı sanki. Kıl yumağının ortasında Huriye’nin amının ağzı açık kalmıştı.

Huriye’yi tutup kendime çektim, ikimiz de sanki götümüzden nefes alıyorduk. Kıllı Huriye bana büyük bir zevk vermişti. Birbirimize sıkıca sarıldık. O ara Huriye bana, “Aslan kocam, kurban olurum sana, dölle beni böyle hep, amımı hep böyle sula!” deyip duruyordu. Sutyensiz koca memeleri vücuduma değiyordu. Bu kadını yeniden sikmeden göndermeyecektim bugün…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri