Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (60)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 60. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Aradan geçen haftalarda Özge yeniden çalışmaya başladı. Kendini toparlamıştı. Karım ona evlilik meselesini açmış, ama evde kıyamet kopmuştu. Özge anlaşılan halen benden yana umut besliyordu. O zaman karımla Özge’nin arası açıldı. Ana kız beni paylaşamıyorlardı. Esra ise bu duruma uzaktan seyirci olarak bakıyordu. Özge ilgimi çekebilmek için iyice süslenip püslenmeye başlamıştı. İçine düştüğü sıkıntılı durum neticesinde iştahı artmış ve kilo almıştı biraz. Şimdi zaten büyük olan memeleri ve kalçaları daha bir şişmiş, hafif bir göbek yapmıştı. Karım Özge’deki değişimi fark etmekte gecikmemişti. Karım da epey bir süslenip püsleniyordu bu nedenle. Aynı şekilde karım da bir miktar kilo almıştı.

Okulların açılmasına ise çok az kalmıştı ve Refiye ile okulların açılmasının hemen ardından nikâhımız kıyılacaktı. Bu arada Elif de kocasından boşanmak üzereydi ve Refiye’nin ardından onunla da nikâhım kıyılacaktı. Karım bunların hiçbirine itiraz etmiyordu, zaten kendisi olur vermişti. Esra dershaneye başlamıştı, haftasonları gidiyordu. Hacer’in taksitlerini Aysel’in banka hesabı üzerinden ödüyordum. Bir daha Hacer’le karşılaşmak istemiyordum çünkü. Ama Aysel’in evinde kalmış plastik yarakları almıştım sonunda. Onları arabanın bagajında tutuyordum. Birinin görmesinden çekiniyordum. Melahat evine taşınmıştı, yanına uğramak kısmet olmamıştı bir türlü. Ama o hep arayıp duruyordu.

Kadriye’nin resimlerini internete koydum, Kadriye bundan büyük memnunluk duymuştu. Makinenin kendisini sikerkenki resimleri de dahil olmak üzere epey bir resim yüklemiştim internete. Kadriye, “Bu yaşımda halen erkeklerin yarağını kaldırabiliyor olduğum için çok gururluyum!” diyordu bana. Ama ben en çok Ayşe hanımı merak ediyordum. Kayıplara karışmıştı. Sonra Kadriye’den öğrendim ki, Amerika’ya oğlunun yanına gitmiş, oradan da İngiltere’ye kızının yanına geçmiş. Dilber’in dünüründen haberi yoktu. Onu fakir bulduklarından adam yerine de koymuyorlardı.

Bir akşam karım bana, “Beni bir yerlere götürsene, bak okullar açılacak, bir yere gidemeyiz sonra!” dedi. Adeta yalvarıyordu. Özge sinirinden dudaklarını ısırıyor, ama birşey diyemiyordu. Ben, “O zaman hep birlikte gidelim!” dediğimde karım şiddetle itiraz etti. Karımı kıracak durumda değildim. Mecburen ikimiz gidecektik. Ertesi gün Kapadokya’daki bir otele rezervasyon yaptırdım. Otele Çarşamba akşamı giriş yapıp, Pazar öğleden sonra çıkacaktık.

Karım buna çok sevindi. Benden kredi kartımı istedi. Karıma, “Ne yapacaksın?” diye sorunca da, “Sana güzel görünmek için kendime birşeyler alacağım!” dedi. Derken günlerden Çarşamba olmuştu. Özge tek kelime laf etmedi o gün, çok bozulmuştu bana. Ben öğleden sonra eve geçtim. Karım hazırlanmıştı, bavulumuz hazırdı. Karımla birlikte arabaya atlayıp yola koyulduk.

Hafif bir yağmur yağıyordu, hava serinlemişti. Aşağı yukarı 3 saatlik yolumuz daha vardı. Karımın kredi kartımı almasının sonuçlarını görüyordum. Yakasında broş olan yeşil renkli, uzun kollu, diz altına gelen bir elbise giymişti. Başını parlak beyaz bir türbanla bağlamıştı. Ayağında da ince ve yüksek topuklu siyah, deri bir çizme vardı. Gözlerine kalem çekmiş, açık pembe bir far sürmüştü, dudaklarında da parlak pembe bir ruj vardı. Kendisine baktığımı görünce, “Senin için giyindim, sana kendimi tamamen vermek istiyorum, bu tatili onun için istedim. Evde kızlar var, onlar olunca olmuyor. Şu aralar Özge’ye de bir şeyler oldu zaten!” dedi.

“Ne demek şimdi bu?” dediğimde, karım, “Bunu söylemek benim için çok zor, ama kızımın seni sevdiğini biliyorum. Yanlış anlama, bunda senin suçun yok, gerçeğin bu olduğunu biliyorum!” dedi. Ben bu duyduklarım karşısında çok şaşkındım, o nedenle hiç sesimi çıkaramadım. Karım, “Kızım seni sevdiği için evlenmeye bu kadar karşı, sana karşı çocukça duygular besliyor. Benim bir an önce gebe kalmam şart. Onun için bu tatilde beni bol bol sikip döllemeni istiyorum. Bunun başka çaresi yok. Yoksa kızımın yanlış şeyler yapmasından korkuyorum!” dedi.

Ben daha fazla devam etmek istemedim. Yolda bir yerde durup mola verdik. Ufak bir şeyler atıştırdık, tekrar yola koyulduk. Akşam 20:00 gibi otelimize gelmiştik. Ben bagajdan bavulla beraber, içinde plastik yarakların olduğu torbayı aldım. Torbanın ağzı kapalı olduğundan karım içindekini göremedi. “O ne öyle?” dese de, “Önemli değil!” diyerek geçiştirdim. Hemen odamıza çıktık. Çok yorulmuştum, ama çok da acıkmıştım. Karım başındaki türbanını çıkarıp parlak kırmızı bir eşarp bağladı, üzerine de siyah bir pardesü giydi, birlikte aşağı indik. Burası öyle ahım şahım bir otel değildi doğrusu. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle alelacele seçmiştim. Karım, “Ay burası da ne garip yer!” dedi, Antalya’daki oteli özlediği anlaşılıyordu.

Çok fazla kalabalık yoktu. Etrafta çoğunlukla yaşlı Avrupalı turistler vardı. Masaların yarıya yakını doluydu ancak. Garson, “Okulların açılmasına az kaldığı için bizim Türklerden çok Almanlar var şimdi!” dedi. Kafile halinde geldiklerini ekledi sonra. Karımla yemeğimizi alıp boş masalardan birine geçtik. Alman kadınlar yaşlı başlı olduklarına bakmadan, sanki genç kız gibi giyinmişlerdi. Her birinin üzerinde kısa şortlar, ip askılı bluzlar vardı. Güneş yanığı tenleri görünüyordu. Karım bu kadar yabancıyı görünce biraz huzursuz oldu. Oteldeki birkaç yerli misafirden biri bizdik.

Yemeğimizi yedikten sonra otelin kafesinde kahvemizi içtik. Karımın uykusunun geldiği belliydi. Ben de yorgundum zaten. Odaya girdik, kapıyı kapadım. O ana kadar uyuyacağını sandığım karım, fısıltıyla, “Bebeğime burada hamile kalmak istiyorum, beni kırma lütfen, ne istersen yaparım, yeter ki beni iyice sikip dölle!” dedi. Bunları çok normalmiş gibi söylüyordu. Ama bu sözleri bende azdırıcı etki yapmaya yetmişti.

O ara aklıma plastik yaraklar geldi. Dolaba koyduğum torbayı açtım ve içinden yarakları tek tek çıkarıp yatağın üzerine koydum. Karım bunları görünce, “Tövbe tövbe, bunlar ne böyle?” diye başladı konuşmaya. Elini ağzına götürmüş, yüzü kızarmıştı. Onu yanaklarından öperek, “Bu gece seni çok mutlu edeceğim!” dedim, dudağının kenarından öpmeye başladım yavaşça. Karımın boyu, ayağındaki yüksek ince topuklu çizme sayesinde uzamıştı. Bana çok seksi geliyordu bu şekilde. Böyle giyinmek ona çok yakışmıştı.

Birbirimize sarıldık sıkıca. Karım sürekli, “Seni çok seviyorum!” diyordu kulağıma. “Ben de seni çok seviyorum!” dedim. Karımın memelerini hissediyordum. Üzerimdeki ince fermuarlı kazağımı çıkardım, “Seninle uzun uzun sevişmek istiyorum!” dedim ona. O ara onu soymaya başladım, üzerindekileri tek tek çıkartıyordum. Karım da beni soyuyordu.

Karımın üzerindekileri tek tek çıkarırken, benim de yarağım gittikçe sertleşiyordu. İçine siyah bir tanga ile şeffaf bir sutyen giymişti. Az sonra karşımda çırılçıplak duruyordu. Vücudunda tek bir kıl bile yoktu, iyice temizlenmişti. Oysa aceleyle çıktığımızdan, ben etek traşı olamamıştım. Az da olsa uzamıştı yarağımdaki kıllar. Karım yarağımın kıllarında elini gezdirdi ve “Seni ben traş edeyim mi?” diye sordu. “Yapar mısın, traş bıçağın var mı?” diye sordum. Çantasından bir tane banyo traş bıçağı aldı ve beni elimden tutup banyoya soktu.

İçerde küçük bir duş kabini vardı. Ben sıcak suyu açtım, o ara karım da benim traş takımlarım arasından traş jelini bulup getirdi. Yarağımı, taşaklarımı, kasıklarımı sıcak suyla iyice yumuşattıktan sonra, jelden eline sıkarak yarağımı sabunlamaya başladı. Dokunuşları çok hoşuma gidiyordu. Yarağım kazık gibi olmuştu. Tırnaklarına manikür yaptırmıştı, koyu kırmızı bir oje sürmüştü tırnaklarına. Karımın narin şekilde sabunlaması ile yarağım traş edilecek hale gelmişti. Mentollü jel sayesinde taşaklarım ve kasıklarımda ferahlık hissediyordum.

Karım traş bıçağını alıp yavaşça beni traş etmeye başladı. Bu işi daha önce yaptığı belli oluyordu. Bana, “Rahmetli kocamı da ben traş ederdim, Özge’yle Esra’yı da ben traş ediyorum!” dedi. Ona, “Kızların hakkında bu şekilde konuşma!” dediğimde, “Ama gerçek bu. İkisi de koca kız oldu, ama halen etek traşı olamıyorlar. Gerçi Özge yeni yeni kendisi olmaya başladı, ama Esra hak getire. Ben olmasam kızın her tarafı sarmaşık gibi olur!” dedi gülerek.

Kızları hakkında böyle konuşuyor olmasını anlamıyordum, belki de bana mesaj veriyordu. Traş bıçağını dikkatle kullanıyor, kesmemeye gayret ediyordu. Bana, “Esra da büyüdü artık, kocaman kız oldu, serpildi iyice, değil mi?” diye sordu. Ben ne cevap vereceğimi bilmediğimden sessiz kaldım. Ben ayakta, bir elim duvara dayalı dururken, karım ayakta, ama öne doğru iyice eğilmiş, domalmış halde yarağımı traş ediyordu.

Bana, “Esra ablasından güzel olacak bu gidişle. Boyu da uzuyor hem, fark etmedin mi?” diye sordu tekrar. “Hayır!” dedim, sinirleniyordum bu konuşmasından. Karım, “Nasıl fark etmezsin, gözü sende!” dedi. Bunu söyledikten sonra başını kaldırıp bana baktı, o anda korktum karımdan. Elindeki traş bıçağıyla yarağımı kesecek sandım. Ama o aynı şekilde işini yapmaya devam etti.

“Beni iyice sikmeni istiyorum, hamile kalmak istiyorum, halen resmi nikâhımız yok, imam nikâhlı karın olmak istemiyorum artık, sensiz yapamam, seni çok seviyorum, beni bırakma!” diyerek ağlamaya başladı bu kez. Sinirleri boşalmış gibiydi. Yine de yarağımı iyice traş edip temizlemişti. Sıcak suyla da yıkadı yarağımı. Kendisi de girdi duşun altına ve güzelce yıkandık. O sıra karım, “Osman ben de senden bir şey istiyorum!” dediğinde çok heyecanlandım. Bütün bu konuşmalarından sonra acaba ne isteyecekti benden?

“Göt deliğimin ağzındaki kıllar uzadı, beni temizleyen kadına bunu söyleyemedim, çok utandım çünkü. Sen de benim götümdeki kılları alır mısın? Birkaç sefer aynanın karşısında ben yaptım, ama zor oluyor, sen yapsana şimdi. Sana götten de vermek istiyorum, ama iyice temizlenmesi gerek önce!” dedi.

Bu sözleri beni rahatlatmıştı, başka bir şey demesinden korkuyordum çünkü. Ona, “Tamam, ama nasıl olacak, oraya traş bıçağı değmez?” dediğimde, “Cımbızla! Benim cımbızım var. Onunla alacaksın!” diyerek elinde bir cımbızla geldi az sonra. Bir şey dememe kalmadan elleriyle lavabodan tutunarak domaldı önce, sonra da bacaklarını açtı. Karım biraz kilo almıştı, sağa sola hareket ettikçe etleri löpür löpür sallanıyordu. Her iki başparmağımla ayırdım götünün yanaklarını. O ara dediği gibi oldukça kıllı göt deliği de meydana çıkmıştı. Bir aydan fazladır karımı götünden sikmemiştim. Sadece geceleri rutin şekilde amdan sikişmiştik.

Traş jelimden parmaklarımın ucuna sıktım bir miktar, ardından götünün ağzına yedirmeye başladım. Jeli iyice sürdükten sonra cımbızı aldım. Karım, “Tut çek, tut çek, o şekilde yapacaksın!” deyince, cımbızın ucuyla bir miktar iyice sabunlanmış kılı yakaladım. Yavaş yavaş çekmeye başladım cımbızı, o ara karımdan acı çektiğine dair iniltiler gelmeye başladı. “Çek bir anda, hadi, öyle yapma!” demesiyle beraber cımbızı sıkıca tutup çekmem bir oldu. O esnada kıllar karımın etinden koptu, cımbızın ucunda uzamış sabunlu kıllar vardı şimdi. Sol elimin baş ve işaret parmaklarıyla göt deliğini açık tutuyor ve sağ elimdeki cımbızla da sertçe kılları yakalayıp çekiyordum.

Bir süre sonunda karımın götündeki kıllar azalmaya başlamıştı. Karımın acı çektiğini biliyordum, ama bunun başka çaresi yoktu. Sıcak suyla deliğin ağzını yıkadım iyice. Evet, kıllar azalıyordu. Kılların çekildiği yerler kızarmıştı hafifçe. Tekrar jelden sürdüm deliğin ağzına ve yeniden çekmeye başladım.

Bu şekilde, küçük cımbız sayesinde karımın göt deliğindeki kılları 10-15 dakika içinde iyice temizlemiştim. En son sabun sürmeden açıkta kalmış, minik kılları da cımbızın ucuyla yakalayıp çektim. Karım çektiği acılar nedeniyle ter içinde kalmıştı. Ama götündeki kıllar iyice temizlenmişti. Karım emin olmak için orta parmağıyla götünü yokladı. “Güzel olmuş, bundan sonra sen yap, ben yapamıyorum böyle çünkü!” deyince, “Tamam, sen de beni traş edersin!” dedim. Sıcak suyun altında yıkandık güzelce.

Saat ilerlemişti artık. Üzerimizde bornozla yatağın üzerine oturduk. Televizyonun altındaki dolapta mini buzdolabı vardı. Mini buzdolabını açınca içinde birkaç şişe bira, meyve suyu, su ve bir şişe kırmızı şarap olduğunu gördüm. Zaten rezervasyon yaptırırken şarabı ben istemiştim. Aynı zamanda biz yemeğe indiğimizde de büyük bir meyve tabağı getirmişlerdi odamıza.

Karım elimde şarap ve iki kadeh görünce, “O ne öyle? O zıkkımı içecek misin? İçeceksen benim yatağıma girme!” demeye başladı. Bu konuda ciddi olduğunu biliyordum, çünkü içkiden nefret ederdi, içki içmenin büyük günah olduğuna inanırdı. Ona, “Eğer beni seviyorsan sen de bir kadeh iç!” dediğimde karımın gözleri fal taşı gibi açıldı. Ona aldırmadan şarabı açtım ve her iki kadehe de biraz koydum. Kadehi karıma uzatıp, “Hadi bak, ikinci balayımıza geldik, kimse yok, günahsa bana yazılsın, beni seviyorsan iç bir yudum!” dedim. Israrla aynı şeyleri söylüyordum.

Sonunda karım dayanamadı. Elimdeki kadehi aldı, nasıl tutacağını bilmediği için gösterdim. Karım bir süre tereddüt etti, şarabı kokladı, yüzünü buruşturdu. Sonra gözünü kapayarak kadehi ağzına götürdü. Bir iki yudum aldıktan sonra kusacakmış gibi sesler çıkardı, iğrenmişti. Bir süre öksürdü, aksırdı. Yüzünü buruşturdu gene, kadehi tekrar kaldırıp bir yudum daha aldı.

Karım 5 dakika içinde bir kadeh şarabı içmişti. Ben ona bakıp gülüyordum. Hayatında ilk defa içki içiyordu çünkü. Ben de kendi kadehimi içerken, onun kadehini yeniden doldurdum. Bu kez biraz daha fazlaydı şarap. Karım konuşa konuşa, öksüre aksıra, birkaç dakikada kadehteki şarabı içti. Ben de kendime bir miktar daha şarap koyarak içtim. Karım bir süre sonra, “Ay, başım dönüyor benim, Osman ne yaptın bana, çok fenayım!” demeye başladı. İçtiği iki kadeh şarap onu sarhoş etmeye yetmişti.

Birkaç dakika sonra karımı yatağa sırtüstü uzandırdım, sızmıştı çünkü. O ara ben de üzerimdeki bornozu çıkardım, çırılçıplaktım. Plastik yaraklar karımın yanı başındaydı. Onları alıp banyoya geçtim, ılık suyun altına tutup yıkadım. Tekrar döndüm içeri. Karımın bornozunu çözdüm, aldığı kilolarla daha da şişen memelerini emmeye başladım. Meme başları etli ve büyük olduğundan biberon gibi emiyordum onları. Karım hareketsiz yatıyordu sadece. Bembeyaz çıplak karnını, göbeğini, kalçalarını, boynunu öpüp emiyor, kokluyordum. Ellerim vücudunda geziniyordu. Sanki onu daha önce görmemiş gibiydim. İki kadeh şarap içmiştim, ama o bile bana yetmişti. Gerçi ben karım gibi sızmamıştım, ama kafam biraz iyiydi.

Karımın göbek deliğinde dilimi gezdirdim, kılsız etli amını öpmeye başladım. O halen yatmaya devam ederken, ben bacaklarını ayırarak am dudaklarını emmeye başladım. Karımın am dudakları büyük ve kahverengiydi, onları vakum gibi içime çekiyordum. Kılsız, şampuan kokulu amı beni azdırıyordu. Teni kaymak gibiydi sanki. O ara plastik yaraklardan birini aldım elime. Karım halen uyumaya devam ederken, yarağı yavaşça amına sürtmeye başladım. Karım, “Iğmmm!” diye kesik ve küçük iniltiler çıkartmaya başlamıştı.

Plastik yarağı azar azar ittirmeye başladığımda, amı yarağı almaya başlamıştı. Karım aynı şekilde inliyordu. Onu uyandırmamaya çalışıyordum, benim için de ilginç bir deneyim olacaktı çünkü. Derken yarak epey bir girmişti amına. Yavaşça içinde ileri geri hareket ettirmeye başladım yarağı. Karım, “Iğmmm, ığmmm!” sesleri eşliğinde başını ufak ufak sallamaya başlamış, dudaklarının ucunu emiyordu. Yarak nerdeyse dibine kadar amındaydı şimdi. O sırada karım kendini kastı, ayrık duran bacaklarını sıkıca kenetleyerek, “Aığmm, ığmm!” sesleri eşliğinde dudaklarını emmeye devam etti. Elim kasıklarının arasında kalmıştı.

Yavaşça ellerimle ayırdım tekrar bacaklarını. Hatta biraz fazla bile açtım, uyanacağını sanmıyordum. Yarağı amında bu kez kolayca ileri geri götürüp getirmeye başladım. Karım şarabın sayesinde sızdığından, olan bitenin farkında değildi. Plastik bir yarakla sikiyordum onu. Karım halen dudaklarını emiyor, “Aığmm!” diye kesik kesik inliyordu. Nefes alışlarının sıklaştığını görüyordum. Göğsü şiddetle inip kalkıyordu. Sağ elim yarağı tutarken sol elimle memelerini avuçladım. Karımın nefes alışları daha da çoğaldı. Ara ara kendini kasarak bacaklarını kapatmaya çalışıyordu. Kasıklarının arasındaki elim ter içinde kalmıştı.

Ten renkli plastik yarağın üzerinde, koyu krem, beyaz ve yapışkan zevk sıvıları görünmeye başladığında amının sulandığını, onun da zevk aldığını anladım. Bir süre sonra karımdan konuşmalar gelmeye başladı. Başını sağa sola daha hızlı sallayarak, “Yapma, Osman, ığmm, ağhh, yapma, git, git, sik, sik, kökle, ığmm, Osman!” demeye başladı. Herhalde rüyasında benimle sikiştiğini görüyordu dedim kendi kendime ve yarağı amına sokup çıkarmaya devam ettim.

Zamanla karımın konuşmaları daha bir anlaşılır olmaya başladı. Özge’den bahsediyordu. “Kocamı vermem sana, defol, orospu, Osman benim, git evimden, sürtük, siktir git, Osman benim, bırakmam, defol git, orospu!” diyordu. Karım o anda içindekileri döküyordu aslında. “Siktir git orospu, o benim, sik beni, ığmm, sik beni Osman, defol git evimden orospu, Osman beni sikiyor, oğhh, beni sikiyor, senin önünde de sikecek beni, defol git!” deyip duruyordu.

Hepsini birleştirince karımın Özge’ye olan kızgınlığı, hatta nefreti açığa çıkıyordu. Özge’nin bana olan ilgisini bildiğinden ondan nefret ediyordu. Karım bir taraftan içini bu şekilde döküyor, diğer taraftan aldığı zevkle kesik kesik inliyordu. Aklıma onu bu şekilde kameraya çekmek geldi. Cep telefonumun kamerasını açtım ve yatağı görecek şekilde dolabın üzerine koydum. Karım gene söyleniyordu. “Siktir git, o benim, ığmm, sik, sik, oğhh, sürtük!” bu şekilde dakikalarca konuşup durdu.

Ama en sonunda kendini kasmaya başladı, sarsıla sarsıla boşaldığında inlemeleri devam ediyor, gözlerinin kenarından yaşlar süzülüyordu. Göğsü nefes alıp verirken şiddetle inip kalkıyor, bu sırada dolgun ve iri memeleri de sallanıp duruyordu. O sırada karım gözlerini açtı biraz ve bana baktı. Ne olduğunu anlamaya çalıştı bir süre. Sonra, “Ne oldu bana? Sen ne yapıyorsun?” demeye başladı.

Amındaki yarağı çıkardım ve kendisine gösterdim. Karım yarağa anlamsızca bakarak, “Bu ne?” dedi. “Bununla siktim seni!” dediğimde sanki anlamamış gibiydi. Ben yataktan doğrulup kalkarken, karım da iyice kendine gelmeye başlamıştı. O sırada cep telefonumun kaydını kapadım. Karım, “Kimi arıyorsun bu saatte?” diye azarlar gibi sorunca, “Kimseyi aradığım yok!” dedim.

Karım yatakta oturur vaziyette kaldı, bornozun önü açık ama halen üzerindeydi. Karım bacaklarının arasına baktı önce, sonra elini amına attı. Az sonra, “Ne yaptın sen?” diye gene sorunca, yanında duran plastik yarağı gösterip, “Dedim ya, seni siktim bununla, sen de zevk aldın!” dedim. Karım bir yarağa, bir bana baktı, yüzü kızardı bir anda. “Tövbe tövbe!” diye başını sallamaya başlamıştı. “Benim başım ağrıyor!” diyerek banyoya gitmek için kalktı. Zar zorda olsa banyoya geçti. İşediğini duyuyordum. Az sonra duşun sesi geldi. Yanıma döndüğünde daha iyi görünüyordu. Birkaç dakika suyun altında kalmak ona iyi gelmişti.

Meyve tabağından birkaç parça bir şey aldı. Plastik yarağa bakarak, “Beni bununla mı siktin?” diye sorunca, “Evet!” dedim. Kızmıştı, “Beni sikip döllemeni istiyorum, sen neler yapıyorsun!” diye bağırdı adeta. Ona, “Sessiz ol, manyak mısın, merak etme o da olacak, sırayla!” dedim. Elindeki tabağı alıp dolabın üzerine koydum tekrar.

Elinden tutarak kaldırdım ve bornozunu çıkardım. Yatağın üzerinde dörtayak üstüne domalttım. Etli göt yanaklarını yoğurdum bir süre. Sonra diğer plastik yarağı aldım. Karım, “Ne yapıyorsun onunla?” dedi, gene bağırır gibiydi. O zaman götüne bir şaplak attım ve “Kes sesini!” dedim. Plastik yarağı göt deliğine sürtmeye başladığımda, karım da götünü sağa sola oynatmaya başladı. Göt deliği kaç zamandır sikmediğimden biraz daralmıştı sanki. Ama yarağı bastırmaya başladığımda yavaş yavaş açılmaya başladı. O ara karım, “Iğhhh, çok acıyor böyle, çantamda vazelin var, ondan sür!” dedi.

Çantasını açtım, küçük bir kutuda vazelin vardı dediği gibi. Kapağını açtım, koyu pembe vazelinden ağır bir koku geliyordu. Karımın bunu çatlayan ellerine sürdüğünü biliyordum. Ellerini pamuk gibi yapıyordu o zaman. İşaret parmağımla katı vazelinden almaya başladım. Parmağımla göt deliğinin ağzına, içine ve daha sonra yarağın üzerine bolca sürdüm. Plastik yarak vazelin sayesinde parlamaya başlamıştı. Karımın kılsız göt deliği de öyleydi.

İyice parlayan vazelinli yarağı göt deliğine sürtmeye başladım. Karımdan hafif iniltiler gelmeye başladı. Biraz biraz bastırmaya başladım bu kez. Yarağın kafası girmişti götüne. Karım ara ara kafasını arkaya atarak bana bakıyordu. Vazelin işe yaramıştı. Yarak ağır ağır karımın götüne giriyordu. Karım acı çekmiyordu vazelin sayesinde, ama sürekli, “Ağhh, aoğmm, ığhh!” sesleri çıkarıyordu. Kılsız göt deliği, yarak girip çıktıkça, bir açılıp bir kapanıyordu. Karımın tombul göt yanaklarını sıkıp yoğuruyordum bir taraftan da. Yavaş yavaş yarağı daha hızlı sokup çıkartmaya başlamamla birlikte karımın iniltileri de çoğaldı.

Yarağım da kazık gibi olmuştu bu arada. Bir an önce karımı sikmek için can atıyordum. Ama karıma bir sürprizim vardı. Götündeki yarağı iyice soktum dibine kadar. O ara az önce amına soktuğum yarağı aldım ve amına sürtmeye başladım. Karım o sırada başını arkaya atıp, “Aığhh, Osman, ığmm, ne yapıyorsun?” demeye başladı. Ona, “Çok zevk alacaksın!” diyerek, yarağı yavaşça sokmaya başladım amına. Karımın biri götünde diğeri amında iki tane plastik yarak vardı az sonra. Götündeki yarak, ben elimi hiç değdirmesem bile, bir ileri bir geri hareket ediyordu. Karım kendini kastıkça götündeki yarak da hareket ediyordu bu şekilde.

Amındaki yarağı da ittiriyordum bu arada. Karım sık sık başını arkaya atarak bakmaya çalışıyordu. Yüzünün şekli değişmişti. Kadriye’de gördüğüm ifade vardı yüzünde. Acı ve zevki bir arada yaşıyordu. Derken amındaki yarağı da dibine kadar sokmuştum. Şimdi her iki yarağı dibinden tutarak ileri geri hareket ettirmeye başladım. Karımın acı ve zevki bir arada tattığını gösteren iniltileri odamızın içinde yankılanıyordu.

Bütün bu görüntüler neticesinde yarağım patlayacak gibiydi artık. Karım o haldeyken önüne geçtim ve yarağımı ağzının kenarına getirdim. Karım elleriyle yataktan destek aldığı için yarağımı elleyemiyordu. Biraz daha yaklaştım ona. Karım yarağımı dilinin ucuyla yalamaya başladı o anda. Kafasını dilinin ucuyla iyice ıslattı, sonra da somurmaya başladı. Biri amında, diğeri götünde iki plastik yarak, ağzında da gerçek bir yarak vardı. Karım yarağımı, aldığı zevkle deli gibi emiyordu. Ben de bundan büyük zevk alıyordum elbette. Karımın saçlarını okşuyordum, saçlarını da boyatmıştı. Şimdi kızıl kestane bir renge bürünmüştü saçları. Karım bu küçük tatil için epey süslenmişti doğrusu.

Bir süre bu şekilde devam ettik. Ama sonunda karım yarağımı yalamayı bırakıp, “Hadi sik artık, sik beni!” demeye başladı. Ben de daha fazla devam edemeyecektim zaten. Tekrar arkasına geçtim. Kalçalarından tutarak yatağın kenarına getirdim. Amındaki yarağı çıkardığım zaman amından epey bir zevk sıvısının yarağa bulaştığını gördüm. Götündeki yarak halen dururken alttan amına girmeye başladım. Götündeki plastik yarağı hissedebiliyordum. Amına taşaklarıma kadar girdikten sonra, göt yanaklarından tutarak hızlıca girip çıkmaya başladım. Karım amına girdiğim için bundan büyük memnuniyet duymuştu. Şimdi sürekli, “Uğhh, devam et, çok güzel, oğhh, ığmm, devam et!” deyip duruyordu. Çok zevk alıyordum. Bir elimle götündeki yarağı sokup çıkarıyor, diğer taraftan amında hızlıca çalışıyordum.

Bir süre sonunda karım zevk iniltileri eşliğinde boşaldığında, benim de boşalmama az kalmıştı. Son bir güçle amına birkaç sefer sertçe pompaladım. O anda tombul göt yanakları löpür löpür sallanırken, şiddetli ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri odayı çınlattı. Ama en sonunda sarsıla sarsıla boşaldım karımın amına. Birkaç gündür yarağımda birikmiş tüm döllerimi zevkle akıttım amına. Karım amının sulanmasından aldığı zevkle başını arkaya atmaya çalışıyor, sürekli iniltiyle karışık, “Osman, Osman!” deyip duruyordu bu kez.

Amından çıktığım zaman döllerim kasıklarına akıyor, yatağa damlıyordu. Götündeki yarağı çıkardığımda karım derin bir nefes aldı, göt deliği bir süre epeyce açık kaldı. Karımın götten sikilirken acı çekmemesi beni memnun etmişti. Karım yavaşça doğrulup ayağa kalktığında küçük bir feryat koyverdi. Bu pozisyonda acı çekmişti götünden. Yine de iyi sayılırdı. Epey bir terlemişti. Kasıklarının döllerimle ıslandığını ve yatağın üzerine döllerimin aktığını görmek onu ayrıca mutlu etmişti. “Bebeğime gebe kalmak istiyorum!” deyip duruyordu.

Karım banyoya geçip yıkanırken, ben iki kadeh daha şarap içtim. Karım banyodan sonra kurulandı, ardından tanga külotunu ve geceliğini giyindi. Birlikte yatağa girdiğimizde, sürekli dua ediyordu. Bir an önce hamile kalmak istiyordu çünkü.

Şarabın etkisiyle uykuya daldım…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri