Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (65)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 65. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Esra uzunca bir yazı yazmıştı. Bana karşı olan duygularını anlatan bir yazı: “Umarım sözümü dinlemişsindir, bunları okurken yanında annem yoktur. Annemle evlendiğinden beri sana ilgi duydum, ama sen benimle hiç ilgilenmedin. Varsa yoksa annem, ha bir de ablam tabii. Onunla birlikte olduğunu biliyorum. Antalya’da otel odasında geceleri ablamı siktiğini biliyorum. Kulağımı duvara dayayıp dinliyordum sizi. Sonraları hem annemi, hem ablamı idare ettin. Belki başkaları da olmuştur hayatında, olsun. Ama bana da ilgi duyman için daha ne yapabilirim? Bu yazıyı onun için yazıyorum. Yaşımın daha küçük olduğunu sanıyorsun belki de. Aslında 18 yaşındayım ben. Nüfusa küçük yazdırmış babam. Yoksa gerçek yaşım 18! Anneme de sorsan söyler. Hem sen benim doğduğumu hatırlamıyor musun? O kadar değerim yok mu gözünde?

Geceleri annemle sikişirken birkaç sefer dinledim sizi. Annem çok şanslı bir kadın. Daha önce de babamla sikişmelerine şahit oldum, ama o zamanlar böyle zevk aldığını hiç sanmıyorum. Sadece yatağın gıcırdamalarının sesi gelirdi. Ama şimdi öyle değil.

Onu bırak demiyorum sana, ama bana da bir baksan nasıl olur? Tatilde Buse’nin kızlığını bozduğunu da biliyorum. Benim kızlığımı bozmanı istemiyorum, ama tek isteğim bana yakın olman. Sana sarılmak istiyorum, seni öpmek istiyorum. Beni porno film izlerken görmüştün ya. O gün annemi nasıl siktiğini duydum, kendimi tatmin ettim ben de.

Hem sonra annemin arkadaşları da seni çok beğeniyorlar. Elifnur salağı sana aşık olmuş, kaç kere söyledi bana. Annesi de öyle. Onlara gittiğimde bana devamlı seni sorup duruyor annesi. Ya neyse, anlamışsındır artık! Senden bana ilgi duymanı istiyorum hepsi bu. Eğer yine de olmaz dersen, yardımcı olsun diye sana birkaç mail daha göndereceğim. Onlara da bak! Bol bol öpüyorum!” diye yazmıştı.

Esra içindekileri açıkça, olduğu gibi dökmüştü. Cesur bir kızdı, bunları yazarken hiç utanmamış, içten yazmıştı belli ki. Zaten bu yönüyle ayrılırdı annesi ve ablasından. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Acaba telefon açsam mı dedim kendi kendime, ama sonra vaz geçtim.

Diğer gönderdiği maili açtım. Pek çok resim vardı ve resimleri görür görmez ağzım açık kaldı. Esra kendisinin birçok resmini çekip göndermişti. Resimlere baktıkça yarağım kazık gibi olmaya başlamıştı. Yuvarlak, uçları pembe, dipdiri memeleri; hafif kıllı küçük pembe dudaklı amı; yine hafif kıllı, küçük bir çukur gibi duran göt deliği… Esra kendisinin pek çok resmini çekmişti böyle. Teni resimlerde kadife gibi görünüyordu. Bazı resimlerde ise karıma aldığım ip külotları, tangaları, şeffaf sutyenleri, ince çorapları giymişti. Bizim odamızda yatarken odayı da karıştırmış ve bunları bulmuştu anlaşılan. Esra resimlerde çok güzeldi. Onu şimdi burada olsa yatırıp çatır çatır sikerdim. Ama karım kızlarının bu tatile gelmesini istememişti. Özge’den sonra Esra da çıplak resimleriyle beni etkilemeye çalışıyordu. Ama Esra’yı çıplak olarak ilk defa görüyordum. Amının küçük dudakları, içinin koyu pembeliği, meme uçları, biçimli bacakları, karnı, göbeği… müthiş güzeldi.

Esra evde akşama kadar tek başınaydı. Ablası sabahtan işe gittiğinden yalnızdı sürekli. O nedenle bu kadar kayıtsızca davranabiliyordu. Karımın horultuları kulağıma gelirken ben de yarağımı okşuyordum bu sırada. Diğer maili açtım. Resimlerin devamı vardı burada da. Bizim yatak odamızda, annesinin yatağında çekmişti resimleri. Yatağın üzerine uzanmış amını parmaklıyor, memelerini avuçluyordu; yüzünün, amının yakın plan resimlerini çekmişti pek çok kez. Amının kenarında küçük bir kahverengi ben vardı. Uzun kumral saçlarını bazen atkuyruğu yapmış, bazen açık bırakmıştı. Her bir resme uzun uzun baktım.

Üçüncü maili açtım. Bu resimler ise diğerlerinden farklıydı. Esra bu resimlerde Özge’nin kıyafetlerini giymişti. Özge çalışmaya başladığından beri kıyafetlerine epey para harcamıştı. Kazandığı para, elbiseye, ayakkabıya gidiyordu. Karım ise (Kızım paranı böyle harcama, bak evleneceksin, daha doğru düzgün çeyizin yok!) der dururdu. Ama Özge evlilik lafını duyunca çıldırırdı. Şimdi Esra ablasının eteklerini, bluz ve gömleklerini üzerinde deniyordu resimlerde. Ama en çok hoşuma gidenler ise, Özge’nin türbanlarını, eşarplarını ve şallarını taktığı resimlerdi. Esra bu resimlerde sanki onu ilk defa görüyormuşum gibi geldi bana. Çok değişmişti. Başındaki türban veya şal onu bir anda çok değiştirmişti. Aynı ablası gibiydi, ama ablasından daha güzeldi.

Türbanlı hali bana daha çekici gelmişti açıkçası. Özge çoğunlukla uzun ve bol etekler giyerken, Esra kot pantolon giyerdi. Ama şimdi resimlerdeki haliyle üzerimde büyük bir tesir yapmıştı. Esra ablasıyla hemen hemen aynı boydaydı, ama Özge son zamanlarda aldığı kilolar nedeniyle Esra’nın nerdeyse iki katı olmuştu. Ablasının koyu mavi, uzun ve bol bir eteğini ve dar, beyaz bir gömleğini giymişti. Ayağında ise oldukça yüksek topuklu, koyu krem bir ayakkabı vardı. Bu da ablasının ayakkabısıydı. Esra’nın her geçen gün büyüyen memeleri gömleğin altından belli olurken, etekle aynı renk bir şal vardı başında. Uzaktan, yakından kendi kendine pek çok resim vardı bu haliyle.

Sonra eteğini yavaş yavaş yukarı kaldırmaya başlıyordu. Altında parlak ten renkli çoraplı bacakları, kalçaları açığa çıkıyordu böylece. Resimler seri halinde, arka arkaya çekildiği için, sanki bir film izliyormuşum gibi geldi bana. En sonunda eteği beline kadar sıyırmıştı bir resimde. Bu kez de arkasını dönmüş ve makinenin karşında domalmıştı. Parlak ten renkli külotlu çorabın altında, karıma aldığım beyaz tanga belli oluyordu. Tanga külot götünün arasına girmişti. Ben bu tip külot ve sutyenleri karım giysin diye almıştım, ama annem dahil evdeki bütün kadınlar, kızlar giyiyordu aldıklarımı.

Külotlu çorabı tutup aşağı sıyırmaya başlamıştı bu sefer. İnanılmaz tahrik oluyordum. Bir elim bilgisayardayken, diğeriyle yarağımı okşuyordum. Tangayı da kenarlarından tutup indirdiğinde, parlak, beyaz götü meydandaydı. Ve arkadan, biçimli, hafif kıllı amı da belli oluyordu. Esra sanki porno dergilerde poz veren kadınlar gibi bu işi ustaca yapıyordu. Bacaklarını yavaş yavaş açmaya başlamıştı, ellerini göt yanaklarına atarak onları sıkıca avuçluyor, parmaklarını amında gezdiriyordu. Neredeyse boşalacaktım. Karım ise kendini çoktan derin bir uykuya kaptırmıştı tüm bunlar olurken, bazen ses patlamaları şeklinde nefes alıp veriyordu.

Esra kendini teşhir ediyordu bu şekilde. Ben de ona bir şey göndersem mi acaba diye düşündüm, sonra da neden olmasın dedim. Telefonum da halen kayıtlı olan ve Özge’ye gönderdiğim yarağımın resimlerini bilgisayara Bluetooth ile aktardım. Ve mail olarak gönderdim kendisine. Ondan hemen cevap gelir miydi bilmiyorum.

En son bir maili daha vardı, onu da açtım. Burada da bir yazı yazmıştı Esra: “Annem senin onu aldattığını biliyor, ama yine de ses etmedi hiç. Çünkü seni çok seviyor. Ben de onun üzülmesini istemiyorum. Ama ablam biraz manyaktır. Mümkün olsa annemi evden atar, kendisi seninle evlenir. Gerçi o da seni çok seviyor. Annemin arkadaşları var, onlar bize geldiğinde hep annemi kıskandıklarını söylüyorlar. Genci, yaşlısı hepsi annemi kıskanıyor. Kocası kendisinden genç diye. O yüzden annem diğer kadınlara hava atıp duruyor.

Dershanedeki Tuğba hoca birkaç kez seni sordu, ama bana biraz tuhaf geldi. Onunla da aranızda birşeyler var galiba. Neyse, beni ilgilendirmez. Ama onu ararsan hiç de fena olmaz. Resimlerimi umarım beğenirsin. Evde yada başka bir şekilde aramızda bir gelişmenin olamayacağını gördüğüm için böyle davrandım. Beni bunun için kınama lütfen. Ben seni seviyorum. Ablamla götten ilişkiye girdiğini biliyorum, muhtemelen annemle de yapıyorsundur. Ben bakireliğimi kaybetmek istemiyorum, ama seninle götten ilişkiye girebilirim. Ama bunun için önce kendimi hazır hissetmem gerek. İnternette bol bol porno film izliyorum. Kendimi hazırlamaya çalışıyorum. Hem bir şey daha söyleyeyim, bilgisayarı ablamla ortak kullanıyorum biliyorsun. Bu bazen iyi, bazen kötü oluyor. Ablam da porno sitelere giriyor. Sakın şaşırma. Son zamanlarda fark ettim bunu. Çok tuhaf değil mi? Bol bol öpüyorum her yerinden!” diyordu.

Esra yine yapacağını yapmıştı. Yarağım kazık gibiydi. Mailimi ve ardından bilgisayarı kapadım. O anda karımı götünden sikmek istedim. Karım hiçbir şeyden haberi olmadan götünü devirmiş yatıyordu. Yarağımın kafasında gezinen elim ıslanmıştı şimdiden. Yatağın başına geldim, eğilip karımın hafif terli yanaklarından öpmeye başladım. Hafif tüylü yanaklarını içime çekecekmiş gibi öptükçe karım kıpraşmaya başladı. Sonunda kendine geldi ve “Osman, ne oldu, ne yapıyorsun?” dedi kızmış gibi. Ama hemen ardından kızgınlığı geçti ve bu kez cilvelenmeye başladı. Karımın canı yarak çekiyordu ve ben de onu bu isteğinden mahrum bırakmayacaktım. Ona, “Götten yapalım!” dediğimde hiç itiraz etmedi, ne şekilde olursa olsun sikilmek istiyordu çünkü.

Hemen banyoya geçtim ve vazelini aldım, yarağıma ve karımın göt deliğinin ağzına bolca sürdüm. Yarağım ışıldıyordu sanki bu haliyle. Karım yüz üstü yatmaya devam ederken bacaklarını ayırdı iyice, ben de üzerine çıktım. Göt yanaklarını iki yana ayırdım iyice. Vazelinli, kılsız göt deliğine bastırmaya başladım yarağımı. Kısa sürede yarağımın kafası götüne girmişti. Ardından yüklenmeye başladım. Karım acı çekmiyordu, hafif iniltiler çıkartıyordu, o kadar. Nerdeyse yarağım taşaklarıma kadar götündeydi. Bir süre o şekilde bekledim. Karımın göt deliği yarağımı sıkıyor, zorluyordu. O kadar vazelin de sürsem yine de zorluyordu. Ama bu hoşuma gidiyordu.

Karımsa, “Ayy, Osman, ığmm, ağhh, anacım, ığhh, ayy!” demeye başlamıştı. Karımın götünde gidip gelmeye başladım bunun üzerine. Sanki onu amından sikiyormuşum gibiydim, ayakuçlarımdan destek alarak abanıyordum. Yatağımız ağır ağır gıcırdamaya başlamışken ben de daha çok zevke geliyordum. Yarağım karımın götüne piston gibi girip çıkarken aklıma Esra geldi. Resimleri gözümün önünden geçiyordu tek tek. Daha bir istekle karımın götüne sokup çıkarmaya başladım yarağımı. Sanki altımda karım değil de Esra vardı. Karımın inlemelerinin Esra’dan geldiğini hayal ediyordum. Kendimi kaybetmiştim sanki. Altımızdaki yatağın deli gibi sesler çıkartmaya başladığını da sonradan anladım.

Yarağım karımın götünü delecek bir matkap gibiydi. Karım altımda artık inlemiyor adeta feryat ediyordu. Yastığını ısırıyor, bir taraftan da, “Ağhh, yandım, ağhh, Osman, ağhh, ayy, çıkart, ayy, çok acıyor, ağhh, yandım!” diyordu. Sanki karımın götünü değil de Esra’nın resimlerde gördüğüm çukur gibi duran, bakire götünü sikiyordum. Karımın feryatları, inlemeleri beni durdurmaya yetmiyordu. Ama sonunda büyük bir zevk dalgası ayakuçlarımdan başıma her yerimi sardı. Sarsıla sarsıla deli gibi boşaldım karımın götüne. Bir süre daha aynı şekilde girip çıktım.

Yarağımı çıkardığım zaman, karımın göt deliğinin ağzı kızarmış ve epey genişlemişti. Döllerim deliğin ağzını tıkayan sabun köpükleri gibiydi. O kadar vazelin kullanmama rağmen karım acı çekmişti. Karım hiç konuşmadan birkaç dakika boyunca o şekilde kaldı. Yüz üstü yattığından, derin derin nefes aldığında sırtı bir inip bir kalkıyordu. Bense odanın içinde yarağım halen kazık gibiyken gezinip duruyordum.

Karım yavaşça yan döndü, o anda da, “Ayy, ağhh, çok acıdı bu sefer, hayvan gibisin, yırttın götümü, ayy, ağhh!” diye diye doğruldu. Sonra da kalkıp ağır adımlarla banyoya girdi. Onun ardından ben de girdim banyoya. Karımın çektiği acı yüzünden belli oluyordu. Onu güzelce yıkadım, sabunladım her yerini. Domalmasını söyledim. Açık kalmış ve halen kızarık duran göt deliğine bolca sıcak su tuttum. Onu kurulayıp içeri gönderince, ben de yıkandım iyice.

Odaya döndüğümde karım yatağın üzerinde oturuyordu. Ona yüzüstü uzanmasını söylediğimde, “Ne yapacaksın? Olmaz artık götten!” demeye başladı. Ama onu sikmeyi düşünmüyordum. Parmağıma bolca nemlendirici krem alıp göt deliğine yedirdim, güzelce kremledim. Birkaç dakika sonra karım biraz daha rahatlamış haldeydi. Yatağa girdik, ince pikenin altında çırılçıplak halde güzel bir uykuya daldık.

Saat kaçtı bilmiyorum uyandığımda, karım sırtı bana dönük halde yatıyordu. Bir süre ellerimi başımın altına koyarak tavana baktım. Esra ve Özge’yi düşündüm. Döndüğüm zaman ikisini de sikecektim. Esra’nın götünün kızlığını alacaktım, Özge’nin amını sikmeyi aslında çok istiyordum, ama bunu yapamayacağımı da biliyordum. Bu konuda Özge inanılmaz istekliydi gerçi. Hatta bir keresinde bana (Bu kadar korkma, kızlık zarları artık dikilebiliyor!) demişti gülerek. Her ne kadar gülse de, aslında bunu söylerken çok ciddi olduğunu biliyordum ben.

Bunları düşünürken birtakım sesler duydum, bizim yatak başının dayalı olduğu duvara sanki birileri vuruyordu. Duvarın öbür tarafından geliyordu sesler. ‘Güm, güm, güm!’ şeklinde tok seslerdi. Sesler bazen kesiliyor, bazense hızlanıyor, artıyordu. Yan odada kalanlar sikişiyordu, aynı karımla yaptığımız gibi. Bize odamızı gösteren çocuk yandaki odanın aile odası olduğunu söylemişti. Yani orada çocuklarıyla birlikte aileler kalıyordu. Acaba Alman turistlerin arasında çocuklarıyla gelenler mi vardı? Yada odayı bekar bir çifte mi vermişlerdi?

Yataktan kalktım, kulağımı duvara yapıştırdım iyice. Karım sırtı bana dönük şekilde ara ara horlayarak yatıyordu halen. Sikişimiz onu epey yormuştu, şimdi top patlasa uyanmazdı. Sesler dediğim gibi, bir artıyor, bir yavaşlıyor, bazen duruyordu. Duvara vuran yatak başının sesine yatağın gıcırdamaları da karışıyordu. Az sonra duvardan gelen vurma sesleri çoğalmaya başladı. Yatak başı duvara hızlı hızlı vurup duruyordu ve yatağın gıcırdamaları artmıştı. Bu belki 15-20 saniye kadar sürdü. Ama sonunda sesler kesildi. Belli ki sikişen çiftimiz boşalmıştı.

Yatağa girdim, yarağımı sıvazlıyordum. Bir elimle de yanımda yatan karımın götünü okşuyordum. Karımı yeniden sikmek için yanıp tutuşuyordum resmen. Aradan belki yarım saat geçmişti ki, yandaki sikişen çiftimizin oda kapısının açıldığını duydum. O anda yataktan fırladım. Bunların kim olduğunu çok merak ediyordum. Bizim kapının anahtar deliğinden koridora baktım. Gördüklerim beni çok şaşırttı. Ben Alman birilerini beklerken, yan odadan Rahmi ve Meryem çıktı.

Meryem ve iki çocuğu Bizim kapının önünde duruyordu. Omzuna attığı büyük çantasını karıştırıyordu. Yine aynı pardesüsünü giymiş, büyük ve parlak kırmızı bir türbanla başını bağlamıştı. Siyah yüksek topuklu bir ayakkabı vardı ayağında. Meryem çantasından kapının elektronik kartını çıkarıp kocasına uzattı ve “Rahmi, kilitledin mi bavulu iyice?” diye sordu. Rahmi ise sadece, “Hee, hee!” diye cevap verdi. Meryem oğlanın, Rahmi de kız çocuğun elinden tutarak merdivenlerden aşağı indiler.

Az önce kocasının siktiği Meryem’in arkasından bakakaldım öylece. Kalan kısa tatilimizde bu 7 çocuk annesi kadını sikmeyi çok istiyordum. Gerçi o kadar çocuk doğurduğu için amı çuval gibi olmuştur dedim kendi kendime, ama yine de sikilmelik bir kadındı Meryem. Ama bunun çok düşük bir ihtimal, hatta imkansız olduğunu da biliyordum. Ancak yine de içimde çok küçük de olsa bir umut vardı. Meryem kocasından bıkmış bir kadındı, bu her halinden belli oluyordu. Belki de bu işime yarayabilirdi.

Karımı uyandırdım. Birlikte giyinip aşağı indik. Gözlerim Meryem’i arıyordu resmen. Az sonra gördüm onu. Rahmi ve Meryem masalarında oturmuş yemeklerini yemeye başlamışlardı…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri