Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (66)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 66. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Rahmi beni görünce, “Oo, azizim, buyurun, buyurun!” dedi ve yanında oturan karısını dürttü. Meryem neye uğradığını şaşırmıştı, çocuklarını kendine doğru çekti ve bize yer açtı oturmamız için. Karımla ben masaya oturduk. Rahmi karımla karşılıklı otururken, Meryem benim karşımda kalmıştı. Rahmi bundan rahatsız olmuş gibiydi, ama ses çıkartmadı. Ben ve karım sessizce yemeğimizi yemeye başladık, Rahmi’yi dinliyorduk. Adam durmadan konuşuyordu. Sıkılmıştım, ama yapacak bir şey yoktu, başımı sallayarak, yada söylediklerine, “Doğru, evet, haklısın!” diyerek, onu dinliyormuş gibi yapıyordum sadece.

Meryem yemeğini yiyor, çocuklarıyla ilgileniyordu. Başındaki kırmızı türbanı engel olsa da pardesünün düğmeleri arasından yine de beyaz tenini görüyordum. Çocuklarına yemek yedirmek için hareket ettikçe genişleyen o küçük aralardan, bembeyaz, pamuk gibi teni görünüyordu. Siyah bir sutyen giymişti. Koca memelerine küçük geldiğini düşünüyordum sutyeninin. İyice şişmişlerdi çünkü. Bu kadının alev alev yandığını düşündüm. Masanın altındaki yarağım sertleşmeye başlamıştı. Belki 1 saat önce kocası onu sikmişti, şimdiyse karşımda içine bir şey giymeden oturmuş yemeğini yiyordu.

Ayaklarımı parmak arası terliğimden çıkarmıştım, yemek esnasında en azından ayaklarımı rahat hareket ettirmek istiyordum. O sırada ayağıma bir şeyin değdiğini hissettim. Önce ne olduğunu anlayamadım, ama sonra bunun Meryem’in ayakkabısı olduğunu anladım. Önce ayağımı çekmeyi düşündüm, ama sonra bir şey yapmamaya karar verdim. Belki de ayakkabısı değdiğinden hissetmiyordu bile. Yada Meryem az sonra ayağını çeker diye düşündüm.

Ama hayır. Meryem ayağını çekmek şöyle dursun, bana doğru daha da uzatmıştı. Şimdi ayakkabısı değil ayaklarımızın tümü birbirine değiyordu. Ayağımı onun ayağının üzerine getirmiştim. Giydiği çorabını hissediyordum. Rahmi’yi dinler gibi yapıp yemeği yerken aslında aklım masanın altındaki Meryem’in ayağındaydı. Bir şey belli etmemeye çalışıyordum. O ara Meryem’e baktım, ama o da aynı benim gibi sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi davranıyor, yemeğini yemeye, çocuklarıyla ilgilenmeye devam ediyordu.

Cesaretimi topladım, şu anda ne yaptığımı kimse göremezdi nasılsa. Uzun, beyaz masa örtüleri yere kadar uzanıyordu nerdeyse. Sağ ayağımı daha ilerilere uzatmaya ve havaya kaldırmaya başladım. O anda da Meryem’in etli baldırını hissettim. Yarağım iyice sertleşiyordu bu arada. Nerdeyse dizlerine kadar çıkarmıştım ayağımı. Aşağı yukarı hareket ettirerek baldırlarını ayağımla okşuyordum adeta. Anahtar deliğinden baktığımda sabah giydiği pembe eteğini görmemiştim. Yalnızca dizinin bir karış altına gelen pardesüsü vardı. Bir de ince siyah çoraplı bacakları ve siyah yüksek topuklu ayakkabısını görmüştüm. Ayağımı kaldırdıkça ince pardesüsü de yukarı sıyrılıyor, ayağımı gıdıklıyordu.

Meryem bir ara bana aniden baktığında çok korktum. Ama korkmam yersizdi. Çünkü o aynı şekilde yemeğini yemeye devam etti. Sanki devam etmemi istiyordu. Ayağım baldırlarında gezindikçe kasıklarım karıncalanmaya başlamıştı. Zevk dalgası, sıcak, her yerime yayılıyordu. Etli baldırları yarağımı kaldırmaya yetiyordu Meryem’in. O anda boşalabilirdim nerdeyse. Ancak bu sevincim yemeğin sonuna kadar süremedi. Az sonra yan masamıza Aydan ve Erika ile birlikte, 60-65 yaşlarında pala bıyıklı, orta boylu, hafif göbekli bir adam oturdu. Erika’nın sikicisi sanırım bu yaşlı amcaydı. Erika adamla yan yana oturuyor, Aydan ise karşılarında oturuyordu. Aydan beni görünce selam verdi, onun ardından Erika da geriye dönüp Almanca bir şeyler söyleyerek selam verdi. Yaşlı amca ise yanındaki iki kadının başka bir erkeğe selam vermelerine bozulmuş gibiydi, ama ses etmedi.

O sırada masanın altından bir tekme geldi. Yanımda oturan karım sol ayağıma sertçe vurmuştu. Yüzünde de sinirini belli eden bir ifade vardı. Bense doğal olarak sesimi çıkarmadım. Rahmi’nin, Aydan ve Erika’ya ters ters baktığını gördüm. Aydan’ın ip askılı bluzunun altından memelerinin çatalı olduğu gibi görünürken, Erika’nın bluzu ile şortunun arasından çıplak beli ve giydiği siyah dantelli tanga külotunun üst kısmı görünüyordu. Meryem’in de, Aydan ve Erika’ya baktığını sezdim, Erika’nın görünen külotu onu da rahatsız etmişti belli ki. Ayağını da çekmişti zaten, sanki beni kıskanıyor diye düşündüm kendi kendime.

Yemeğin ardından çocuklar odalarına çıktı televizyon izlemek için, bizse yürüyüşe çıktık. Sabahki gibi karılarımız önde, Rahmi ve ben arkadaydım. Meryem pardesüyle nerdeyse aynı boyda beyaz bir etek giymişti. O nedenle ilk anda içine bir şey giymediğini sanmıştım. Koca götünün yanakları pardesünün içinde löpür löpür sallanırken, ben kocasını dinler gibi yapıyordum yine. Lambalar aydınlatıyordu bahçeyi ve bir lambanın yanından geçerken Meryem’in götüne vuran ışık sabahki gibi külot izini ortaya çıkartıyordu. Belli ki bu beyaz eteği de incecikti. Ayakta boşalacaktım sanki. Oysa karım kalın bordo renkli bir etek giymişti. Ve dikkat ettiğimde onun götünde belli olan bir külot izi yoktu. Karım bu tip konularda hassastı, ama aynı hassaslığı Meryem göstermiyordu.

Rahmi, “Yanımızdaki hanımlar tanıdıktı herhalde?” diye sorunca kendime geldim ve “Evet, ama burada tanıştık, öyle fazla bir tanışıklığımız yok!” dedim. Rahmi onların aleyhinde konuşacaktı, bu belliydi, ama benim onları tanıyor olmamdan çekiniyordu. Benim ne cevap vereceğimi tartmaya çalışıyordu. Bir süre sonra, “Ya, darılma ama, senin bu tanıdık hanımlar da yani nedir öyle, hiç yakışıyor mu? Kadının resmen külotu ortadaydı, diğerinin de memeleri meydanda. Nedir bu böyle? İnsan biraz edepli olur, yani gâvur da olsan sonuçta bir hanımsın. İnsan giyimine kuşamına, oturmasına kalkmasına dikkat eder biraz!” dedi. Bense, “Haklısın, ama ne yapacaksın, insanlara karışamazsın ki!” dedim. Rahmi aslında kadınlardan etkilenmişti, ama bunu itiraf edemiyordu.

Rahmi durdu durdu ve sonunda içindekileri dökmeye başladı. Bana iyice yanaştı ve karılarımızın duyamayacağı bir sesle, “Bunları sikeceksin azizim, çatır çatır sikeceksin. Amına, götüne, ağzına vereceksin. Bunlar böyle istiyor çünkü. Çatır çatır sikeceksin. Karılar yaşlı başlı, ama yarak hastası oldukları belli. Hem oteldeki diğerleri de öyle. Hepsi yarak yarak diye bağırıyor amına koyduklarım. Şu benim karı olmasa, içlerinden birkaç tane götürürdüm, anasını sikeyim!” dedi. Ben onu kendi halinde, mazbut biri sanırken, adam seks manyağı çıkmıştı. Ona, “Var mı sende zamparalık işleri falan?” dedim gülerek. Rahmi, “Var tabii! Olmaz mı? Erkek adamız sonuçta!” dedi gülerek. Sonra da, “İstanbul’da bir kadın var. Arada bazen gidiyorum yanına. Kadının kocası tır şoförü, haftada bir iki gün anca evde oluyor. Ee, ne oluyor o zaman, karı yanıyor. Karıya kâğıdı değdirsen kâğıt alev alacak resmen, o biçim yani, ha, ha… Kadın evli, ama on numara, genç kız gibi!” dedi.

Rahmi o ara kulağıma daha da eğildi, “Gerçi karı götten vermiyor. Bir türlü ikna edemedim, (Çok günah, olmaz!) deyip duruyor. O kadar para da veriyorum, ama bir türlü razı olmadı. Günah olduğunu ben de biliyorum, ama nefsimize de hakim olamıyoruz birader!” dedi sırıtarak. Bunları söylerken koluma girmiş, iyice yapışmıştı bana. “Azizim bir şey soracağım. Sen bir kadını hiç götünden siktin mi?” dedi. Bunu sorarken vereceğim cevabın evet olmasından çekinir gibi bir hali vardı. Biraz durdum, sonra da, “Evet!” dedim.

Tahmin ettiğim gibi cevabım onu üzmüştü, içinden bana küfrettiğini, ama benim yerimde de olmak istediğini biliyordum. Rahmi yutkundu önce, sonra da, “Herhalde parayla yapmışsındır, orospunun biriyle?” dedi. Ona, “Hayır, bizim orda tanıdık bir kız var. Onu sikiyorum götünden!” dedim. Rahmi gene yutkundu, sonra da, “Vay amına koyayım! Şanslı herifsin!” dedi sırıtarak. Anlaşılan Rahmi bu zamana kadar Meryem’i hiç götünden sikmemişti. Meryem tombul göt yanaklarının arasında bakire bir göt deliğiyle yürüyordu tüm bu konuşmalar olurken.

Bir süre sonra otelin bahçesindeki kafeye oturduk, çay, kahve söyledik. Rahmi sigara içmiyordu, ama ben bir tane yaktım. Meryem ve karım yan yana oturuyordu bu kez. Ancak şimdi sanki Meryem daha dikkatliydi. Bana hiç bakmıyordu. Orada da gene Rahmi konuştu, ben dinledim. Saat epey ilerlemişti. Rahmi saatine bakıp, “Azizim iyi geceler, sabah erkenden balona biniyoruz, ona göre!” dedi. O sırada Meryem atılarak, “Osman beyler de bizim yanımızdaki odada kalıyormuş!” dedi. Sanırım karım söylemişti bunu ona. Meryem bunu söylerken yanakları hafiften pembeleşmişti. Rahmi, “Aa, öyle mi, çok güzel, ne iyi olmuş, hadi o zaman, beraber çıkalım!” diyerek gene koluma girdi.

Merdivenlerden ağır ağır bizim kata çıktık. Birbirimize iyi geceler dileyerek odalarımıza girdik. Karım üzerindekileri çıkarırken sanki yan odamızdakilerin bizi duymasından çekiniyor gibi usul usul konuşuyordu, “İyi insanlar bunlar, değil mi?” diye sorunca, ben de, “Evet!” dedim usulca. Karım soyunurken bir taraftan da konuşuyordu, “Kocası bırakmıyormuş bunu dışarı, çok kıskançmış!” dedi karım. Ben sessiz kaldım, televizyona bakıyordum o ara. Ama karım konuşmaya devam etti, “Adam da haklı biraz, karısının aklı pek yok gibi. Sanırsın daha çocuk. Kaç çocuk anası kadın hâlbuki. Tek başına sokağa bıraksan ne yapacağını bilmez bu. Kaybolur vallahi!” dedi.

Sonra da, “İçine bir şey giymeden de öylece yemeğe gelmiş. Milletin içine çıkıyorsun be kadın, giysene bir gömlek, tişört falan. Neymiş çok terliyormuş da sonra ter kokuyormuş, bilmem ne falan da filan yani!” dedi. O bunları söyleyince ben karıma baktım. Karım, “Bakıyorum ilgini çekti, hemen döndün bana. Hem o kadınlarla ne işin var senin, sana niye selam verdiler?” diye çıkıştı bu kez. “Bilgisayarı o kadından aldım!” dedim ben de altta kalmamaya çalışarak. Sonra öğle yemeği esnasında Meryem’in ter koktuğunu anımsadım. Demek ki içine ter kokmamak için bir şey giymemişti. Meryem parfüm kullanmak yerine ter kokmamak için soyunmayı tercih ediyordu anlaşılan. Ama ben bundan memnun oluyordum.

O ara karım soyunmuş ve yatağa girmişti. Bana, “Bu balon neyin nesi?” diye sorunca, ben de anlattım kısaca. Karım, “Ay ben binmem balona falan, düşer müşer sonra, ben o kadar yükseğe çıkamam zaten, ne işim var!” demeye başladı. Ona laf anlatabilmek için epey bir dil döktüm. Ne kadar başarılı olduğumu sabah görecektim. Bana, “Sen yatmıyor musun?” diye sorunca, “Yok, şu bilgisayar varken biraz internete gireyim!” dedim. Karım cevabıma kızmıştı, “Aman, iyi ki o boku da getirdin yani. Sen de aynı bizim Esra gibisin!” dedi ve “İyi geceler!” diyerek sırtını döndü. Birkaç dakika sonra hafiften horlamaya başlamıştı bile.

Çok heyecanlıydım, acaba Esra’dan gelen bir mail var mıydı? Mailimi açınca ve ondan gelen mail olduğunu görünce kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Maili açtım. Esra, “Vaovv, yarağın tam hayalimdeki gibi, büyük, kalın ve damarlı. Ama benim küçücük götüme nasıl girecek ki o? Ay, çok korkmaya başladım şimdi. Canımın yanmasını istemiyorum ben.

Sana bir sorum olacak. Annem veya ablamın götüne hepsini sokabildin mi hiç? Çok merak ediyorum. Ablam öküzün tekidir aslında. Onun neyini beğendin sen? Konuşmasını bile bilmez, kültürsüzün biri. Hem benim kadar güzel de değil. Neyse, sonuçta o benim ablam. Ne kadar kavga da etsek birbirimizi seviyoruz.

Ya, bu resimler çok süper, bunların çıktısını alıp kendimi öyle tatmin ederim artık, çok süper olur. Seni çok seviyorum, iyi ki gönderdin bunları. Birbirimize karşı açık olalım böyle. Bundan sonra birbirimize ‘Aşkım’ diye hitap edelim. Sınırları kaldıralım aşkım!” diye yazmıştı ilk okuduğum kısımda.

Esra uçarı bir kızdı, içindekileri olduğu gibi anlatıyordu. Okumaya devam ettim: “Annemle evlendiğinden beri hayallerimde sen varsın. Seni düşünerek kendimi tatmin ediyorum, hayal kuruyorum hep. Fantazi de diyebiliriz aslında. Sana anlatayım bir tane!” diyerek benimle ilgili fantazisini yazmıştı:

“Sen benim öğretmenimsin, ben de senin yaramaz ve tembel öğrencin. Derste sürekli maskaralık yapıp dersi kaynatıyorum falan. Sen devamlı beni uyarıyorsun, ama nafile, ben seni dinlemiyorum. Ama için için sana da hayranım, hatta aşığım, ama kimseye söyleyemiyorum. Okulun sonuna doğru senin dersinden çakacağım kesin, öyle olunca da sınıfta kalıyorum. Bütün sınavlarım bombok. Kara kara düşünüyorum, en sonunda seninle konuşmaya karar veriyorum. Ama sen bana yüz vermiyorsun. Ben devamlı senin peşindeyim. Neyse, en sonunda sen de razı oluyorsun. Bir gün en son dersten sonra sınıfta tek başımıza kalıyoruz, kapı kapalı. Amacımız konuşmak. Ha bu arada annem de okulda hademe. Annemi de bu fantazime dahil ettim, çünkü o seninle evli olduğu için aslında ona çok kızgınım. O yüzden annem de var.

Neyse, benim üzerimde eteğimle gömleğim var, kravatımı iyice çözmüşüm, gömleğimin üst düğmeleri de açık. Amacım biraz da kendimi sana beğendirmek. Eteğim de dizlerimin bir karış üstünde, karşına geçip bacak bacak üstüne atıyorum. Beyaz çoraplarım diz altına geliyor. Ama bembeyaz kalçalarım meydanda tabii. Neyse, sen gene bana nasihatler falan veriyorsun. Ama ara ara bacaklarıma da bakıyorsun, çaktırmamaya çalışsan da, ben anlıyorum elbette.

Sen bana, (Esra ben sana bütün sene derslerine çalış, yoksa sınıfta kalırsın dedim ama sen dinlemedin, yapabileceğim bir şey yok!) diyorsun. O zaman ben sana resmen yalvarıyorum, (Hocam ne olur, bu defalık affedin. Ne isterseniz yaparım, lütfen affedin!) deyip duruyorum, sınıfta kalmaktan çok korkuyorum, başlıyorum ağlamaya. Bu sefer sen üzülüyorsun, (Tamam, bakarız!) demeye başlıyorsun. Ben sevincimden, (Hocam lütfen, ne isterseniz yaparım!) diyorum gene. O zaman sen yanıma gelip beni elimden tutarak kaldırıyorsun ve aniden dudaklarımdan öpmeye başlıyorsun. Ben neye uğradığımı şaşırsam da, aynı şekilde karşılık veriyorum sana. Ama tabii bu benim için ilk oluyor. Sen dudaklarımı emiyorsun resmen.

Ellerin sırtımda gezinirken yavaş yavaş aşağı inmeye başlıyor. Derken eteğimin içine sokuyorsun ellerini ve küçük, taş gibi götümü avuçluyorsun külotumun üzerinden. Dudaklarımız kenetli olduğu halde ellerin götümü sıkıyor, avuçluyor. İnanılmaz tahrik oluyorum. Hiç tatmadığım duygular yaşıyorum. Kasıklarımda karıncalanma oluyor, amım yanıyor resmen. Sonra sen ani bir hareketle beni kucağına alıp ayaklarımı yerden kesiyorsun. Beni küçük çocuk gibi kucaklamışsın. Ben ayaklarımı beline doluyorum. Ellerin bu kez külotumun içine girip götümün yanaklarını avuçluyor. Kollarımı boynuna dolamışım. O ara ben kapının üst camından annemin bize baktığını görüyorum. Çok şaşırmış bir hali var, yüzü kıpkırmızı. Artık sinirinden mi, utancından mı bilmiyorum. Çünkü annemin de sana aşık olduğunu biliyorum. Ama kendisi hademe olduğu için senden bir beklentisi yok. Şimdi bizi öyle görünce de çok şaşırıyor.

Ben kendimi kaybetmiş gibiyim. O sıra sen beni yere indirip bu sefer kravatımı iyice açıyorsun, sonra da gömleğimin düğmelerini çözüyorsun tek tek. Ben içime beyaz bir body giymişim, sutyen yok. Sen onu yukarı sıyırıp memelerimi emmeye başlıyorsun. Dilin meme uçlarımda gezindikçe zevkten dört köşe oluyorum, saçlarını çekiyorum. Sen bir taraftan da götümü avuçlamaya devam ediyorsun. Parmakların götümün arasında geziniyor. Hepsi çok hoşuma gidiyor. Memelerimi emiyor, yalıyor, ısırıyorsun. Kalbim hızlı hızlı çarpıyor, sanki yerinden fırlayacakmış gibi. Senin sırtın kapıya dönük onun için annemi göremiyorsun, ama ben görüyorum. Annem bir elini ağzına atmış bizi seyredip duruyor. Ben de sanki onu kıskandırmaya çalışıyorum gibi daha da inliyorum.

Daha sonra öğretmen masandan tutmamı ve domalmamı söylüyorsun. Pantolonunun içinde iyice şişmiş yarağını fark ediyorum o sırada. Gözümü ondan alamıyorum. Ama dediğini hemen yapıyorum. Sen arkama geçip kısacık eteğimi yukarı kaldırıyorsun ve eteğimin ucunu lastiğinin içine sokuyorsun. Beyaz ve küçük külotumu da aşağı indirince çömeliyorsun arkamda. Bacaklarımı ayırıyorum iyice. Sen dilini ustaca kullanıp amımı yalamaya başlıyorsun. Ben zevkten deli gibi inliyorum, yutkunuyorum, hayatımda böyle bir zevki daha önce hiç yaşamamışım. Zevkten nerdeyse ağlayasım geliyor.

Amımın içinde geziniyor dilin, amımın dudaklarını emiyorsun, ısırıyorsun ufak ufak. Aldığım zevkle bağırmamak için gömleğimin ucunu ağzıma sokup ısırmaya başlıyorum. Deli gibi inliyorum. Dilin o ara göt deliğimin ağzına da değmeye başlıyor. Resmen yanıyorum, her yerimi ter basıyor, zevkten çıldırıyorum. Bu bir süre böyle devam ediyor. Zevkten bayılacağımı falan düşünüyorum nerdeyse.

O ara sen yalamayı bırakıp ayağa kalkıyorsun. Geriye başımı çevirdiğimde pantolonunun önünün ıslandığını görüyorum. Yarağın iyice şişmiş, pantolonunu çözüyorsun. Külotunu da indirdiğinde, kocaman, kalkık yarağın çıkıyor ortaya. Kafası iyice şişmiş ve ıslanmış halde. Beni doğrultup omuzlarımdan tutarak diz çöktürüyorsun önünde. Sonra da, (Hadi yala, yoksa sınıfı geçemezsin!) diyorsun.

Ben yutkunuyorum o sırada, ama yapacak başka bir şeyim yok, hem yalamayı da çok istiyorum. Ama nasıl yalayacağımı bilmiyorum. Sen ağzımı açmamı söylüyorsun, ben açıyorum ağzımı. Sen yarağını tutup açık kalmış ağzıma sokuyorsun. Yarağın nerdeyse boğazıma kadar giriyor. Kusacak gibi oluyorum, ama sen ensemden tutup yarağını iyice bastırıyorsun. Az önce zevk alıyorken şimdi iş işkenceye dönüşüyor. Yarağın ensemi delecekmiş gibi hissediyorum. Beni adeta ağzımdan sikiyorsun. Her iki elinle ensemden sıkıca bastırarak yarağını ağzıma sokup çıkartıyorsun.

O sırada senden iniltiler geliyor, resmen ağzımı sikiyorsun. Ağzımın içinde kalın bir patlıcan varmış gibi geliyor bana. Ağzımın kenarlarından tükürük ve yarağının zevk sıvıları akıyor. Sen iyice hızlanıyorsun, kendini kaybetmiş haldesin. Kasıkların ağzıma, çeneme, burnuma şiddetle çarpıyor. Çenem kırılacakmış gibi hissediyorum. Boş sınıfın içinde, çeneme, ağzıma çarpan kasıklarının sesi yankılanıyor. İki elim serbest olmasına rağmen bir şey yapamıyorum.

O sırada sen deli gibi sarsılarak boşalıyorsun, ağzımın içine sıcak ve yapışkan bir sıvı doluyor. Ama sen yarağını sokup çıkarmaya devam ediyorsun. Döllerin ağzımın kenarlarından akıyor. Derken sen yarağını çıkarıyorsun ağzımdan. Döllerin yarağından çeşme gibi akıyor halen. Ağzım, dudaklarım, çenem döllerinle kaplanmış tamamen. Ağzımın içi yapış yapış ve vıcık vıcık sıcacık döllerinle dolu.

Beni ayağa kaldırıyorsun ve masadan tutundurup domaltıyorsun gene. Beni götümden sikeceğini söylüyorsun. Yarağının sertliği halen gitmemiş. Bacaklarımı ayırıyorsun iyice ve yarağını küçücük göt deliğime sürtmeye başlıyorsun. Dakikalarca uğraşıyorsun ama yarağın bir türlü götüme girmiyor. O zaman beni kucakladığın gibi öğretmen masasının üzerine uzandırıyorsun ve sonra da ayaklarımı tutup kaldırıyorsun havaya ve omuzlarına atıyorsun. Yarağını elinle okşuyorsun bir süre, ben öylece sana bakıyorum. Ne olacağını biliyorum ama içimde bir korku var. Sen yavaş yavaş yarağını amıma bastırmaya başlıyorsun. İlk önce korkumdan kendimi kasıyorum. Sen amıma giremiyorsun bu yüzden. Bana, (Sakin ol, aşkım, korkma!) diyorsun sürekli. Bir zaman geçiyor böyle. Sonra ben rahatlıyorum biraz, korkumu atıyorum.

Sen tekrar bastırmaya başlıyorsun amıma. Sonunda yarağın yavaş yavaş amıma girmeye başlıyor. Amım da dar, ama götüm kadar değil. Yarağın yavaşça giriyor amıma. Amımın içinde daha önce hiç hissetmediğim şeyleri, hisleri yaşıyorum. Ağlayasım geliyor zevkten, gözlerimden yaşlar geliyor ufak ufak. Sen de büyük zevk alıyorsun. İnliyorsun sürekli. Bunlar olurken annemi unutmuşum, kapının arkasından bize baktığını biliyorum, ama göremiyorum o anda. Sen yavaş yavaş hızlanmaya başlıyorsun, yarağın amıma daha fazla girip çıkmaya başlıyor. Amımın daha derinlerine giriyor yarağın her seferinde. Benim de aldığım zevk daha da artıyor böylece. Sen hızlandıkça hızlanıyorsun. Altımdaki eski masa gıcırdamaya başlıyor. Kasıkların götüme, kalçalarıma çarpıyor şiddetle. Ben masanın üzerinde ileri geri gidip geliyorum. Omzundaki bacaklarım yaylanıp duruyor. Kalçalarımdan sıkıca tutmuş bırakmıyorsun.

Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum, ama resmen çıldırmak üzereyim zevkten. Hayatımda böyle bir şey yaşamamışım, böyle bir keyif almamışım hiç. İnanılmaz bir duygu. Sen daha da hızlanıyorsun. Ellerimle masanın kenarlarından sıkıca tutunuyorum. Boş sınıfın içinde, iniltilerimiz, masanın gıcırdaması arttıkça artıyor, daha çok yankılanıyor. Hafifçe başımı kaldırıp baktığımda kasıklarındaki kırmızılığı görüyorum. Kızlığımı kaybetmişim artık, zarımı yırtmışsın. Ama içimde en ufak bir korku yok. Ne olacak diye düşünmüyorum hiç. Çünkü sevdiğim erkeğe siktiriyorum kendimi. Beynim, vücudum karıncalanmaya başlıyor bir anda. Kasıklarımdan vücuduma yayılan, içimi yakan bir ateş var sanki. Gözlerim kararıyor, nefesim kesilecek gibi oluyor. Bağırmak, çığlık atmak istiyorum ama yapamıyorum. Gücüm tükenmiş artık. Boşaldığımı hissediyorum. Tarif edemeyeceğim bir zevk fırtınası resmen. Her yerimi alev alev yakıyor. Derken sevdiğim erkek, yani sen daha çok inliyorsun, kendini kaybetmişsin tamamen ve iniltiler eşliğinde bu kez amıma boşalıyorsun.

İçimde gidip gelmeye devam ediyorsun bir süre daha. Yarağını çıkardığın zaman kan kırmızı bir renge büründüğünü görüyorum. Kasıkların, yarağın kana bulanmış halde. Ben bir süre tavana bakıyorum. Gözlerimi kapıyorum sonra. Sanki yarağın o anda içimdeymiş gibi hissediyorum. Kasıklarımı okşuyorum, amımı parmaklıyorum bir süre. Bu şekilde biraz zaman geçiyor. Sonra yavaşça doğrulup kalkıyorum. Kasıklarımda, amımda, kalçalarımda kaybolan kızlığımın kan izleri var halen. O kadar kanama olmuş ki masanın üzerinden yere damlamış.

O arada birden kapı açılıyor ve elinde bir kovayla bir paspas tutan annem görünüyor. Annem kapının önünde dikiliyor öylece. Bir şey diyemiyor, yüzü kıpkırmızı, yüzünden terler akıyor. Üzerinde hademe önlüğü var pembe renkli. Başında da parlak beyaz türbanı. Çiçekli basma bir etek giymiş. Bir sana bir bana bakıyor, kalkık yarağına da bakıyor arada bir. Üçümüz de susuyoruz bir süre. Sonra annemin gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor, fısıldar gibi kekeleyerek konuşuyor, (Ama ben seni seviyordum!) diyor sana.

Sonra da bir şey demeden elindeki paspasla yere damlamış kan ve döl izlerini silmeye başlıyor. Bir taraftan da ağlamaya, (Seni ben seviyordum!) demeye devam ediyor. Ben üzerimi giyinirken annem de paspasını atıyor, bir bezle de öğretmen masasının üzerini siliyor.

Nasıl aşkım, fantazim güzel mi? Daha böyle çok var aslında. Bunları yazıyorum diye sakın yanlış düşünme. Bu zamana kadar hiç erkek arkadaşım olmadı benim. Bir erkek elime bile dokunmadı. Ama bu işlerle ilgilenmiyorum değil yani. Bunu okuduğunda yarağın sertleşip kalkıyorsa işe yarıyor demektir. Her yerinden bol bol öpüyorum!” diyordu.

Gerçekten Esra’nın yazdıkları yarağımı sertleştirip kaldırmıştı, yani işe yarıyordu. O anda Esra yanımda olsa hiç düşünmeden onu amından, götünden sikerdim. Ama yoktu, ne o, ne de Özge. Karım yanımdaydı, ama o da şimdi horlayarak yattığından bir şey yapamıyordum.

Bilgisayarı kapadım. Karanlığın içinde bir süre kalkık yarağımı sıvazladım. O heyecanla 31 çekmek istedim bir an, ama sonra kendime hakim oldum. Bir süre sakinleşmeye çalıştım. Sonra aklıma Meryem geldi. Yan odada kocasıyla sarmaş dolaş yattığını düşündüm. Ayağa kalktım ve başımı dayadım duvara. Ama pek ses duyamadım. Karı kocanın sessiz bir gece geçirdiklerini düşündüm. O zaman ben de yatağa girdim. Bir süre sonra ise uykuya daldım.

Aradan ne kadar zamanın geçtiğini bilmiyorum, odanın kapısının vurulduğunu duydum…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri