Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (71)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 71. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Hülya beni aniden görünce şaşırıp heyecanlandı. Elinde tuttuğu külotu önlüğünün yan cebine koydu. Bir süre odanın kapısının önünde birbirimize baktık öylece. Üzerine dar gelen pembe önlüğünün altında memeleri daha bir belliydi. Göğsü aldığı nefesle bir inip bir kalkıyordu. Etrafına bakındı bir süre. Henüz erken sayılacak bir saatti ve yabancı turistlerden birkaçı kahvaltı için aşağı iniyordu. Katta başka temizlik görevlisi de yoktu.

Ben de çok heyecanlıydım. O ara Hülya’nın elinden tuttuğum gibi onu odaya çektim. Hülya şöyle bir toparlamıştı odayı. Kapıyı kapadım. “Ben bugün ayrılıyorum otelden!” dediğimde, Hülya, “Biliyorum!” dedi. Nerden bildiğini anlamadım, ama sormadım da. Hülya heyecandan iyice terlemişti, sabahın bu saatinde normal olmayan bir sıcaklık vardı ayrıca. Pembe önlüğü dizlerinin altına geliyor, onun altından da siyah beyaz desenli uzun eteği görünüyordu. Çorap giymemişti, siyah, topuksuz ayakkabı vardı ayağında. Başını parlak beyaz bir türbanla sıkıca bağlamıştı ve uçlarıyla da önlüğünün yakasını kapatmıştı. Yine de beyaz koynu bir miktar görünüyordu.

Hülya kırklı yaşlarının başındaydı. Alnında, gözaltlarında bir miktar kırışık vardı, ama yine de güzel sayılabilecek bir kadındı. Yüzü terle birlikte parlak bir hal almıştı, pembeleşmişti yanakları. Yaklaşık 1.65 boyunda ve en az 100 kilo gelen bir kadındı. Daha fazla dayanacak durumda değildim. Kulağına eğildim ve “Seninle olmak istiyorum!” dedim. Daha önce Meryem’i sikmek istediğimde onun yardımını almıştım. Ve onun da bana karşı boş olmadığını anlamıştım. (Eğer odaya ihtiyacınız olursa söyleyin!) demişti ve şimdi boş bir odada ikimiz yalnızdık.

Yavaşça yaklaştım ve sarıldım ona. Tombul vücudunu kollarımın arasına aldım. Göğsüme değen dolgun memeleri yarağımı sertleştirmeye başlamıştı bile. Hülya tutuk davrandı ilk başta. Ben sürekli kulağına ondan hoşlandığımı, onunla olmak istediğimi fısıldıyordum. Ama az sonra lastik eldivenlerini çıkarıp ellerini sırtımda gezdirmeye başladığında onu daha sıkıca kavradım, kendime çektim. Ellerimi sırtının her yerinde gezdiriyordum. Dolgun hatlıydı, tam sikilmelik bir kadındı.

Ellerimi yavaş yavaş aşağılara kaydırdım. Önlüğünün üzerinden koca göt yanaklarını avuçladım sıkıca. Göt yanakları pamuk gibi yumuşaktı, bastırdıkça bastırdım. Hülya’nın parlak türbanı yüzüme değiyordu, terli ve limon kolonyalı kokusunu çektim içime. Yanakları terden iyice ıslanmışken, dilimi çıkardım ve adeta dondurma yalar gibi hafif tüylü yanaklarını yalamaya başladım. Terinin tuzunu dilimin ucunda hissettim. Hülya da bu arada bana daha sıkıca sarılmaya çalışıyordu.

Önlüğünü yukarı sıyırmaya başladım eteğiyle birlikte. Az sonra ellerimin altında sadece pamuklu beyaz külotu kalmıştı. Koca göt yanaklarını kapatan mini bir şort gibi duran beyaz paçalı bir külot giymişti Hülya. Külot etli kalçalarını sıkıyordu. Dilimle yanağını, dudaklarının üzerini yaladım biraz daha. Ardından yanaklarını emmeye başladım, vakum gibi içime çekiyordum yanaklarını. Ellerim de boş durmuyor, külotunun üzerinden tombul göt yanaklarını hamur gibi yoğuruyordum.

Dudakları etliydi, ruj sürmemişti, ama yine de heyecandan olsa gerek kırmızıydı. Ona, “Dudaklarını serbest bırak, ağzını aç biraz!” dediğimde Hülya isteğimi hemen yerine getirdi. Dudaklarını emmeye başladım bu kez. Alt dudağını deli gibi emiyordum. Öpüşmesini bilmediği belli oluyordu, ama yine de çok arzulu davranıyordu. Her iki dudağını kanatırcasına çekiyordum içime. Bu arada dudaklarının üzerinde ve çenesinde alınmamış ince siyah tüyleri batıyordu dilime, dudaklarıma. İlk anda anlamamıştım bu siyah tüyleri. Ama yine de buna itiraz edecek değildim.

Az sonra o benim dudaklarımı emmeye başladı. Sırtımda gezinen elleri ve güçlü kollarıyla beni nefessiz bırakacaktı nerdeyse. Bense ellerimi külotunun üzerinden içine soktum. Koca göt yanaklarının alev gibi sıcaklığı ellerimi yakmaya başladı sanki. Deli gibi yoğuruyordum götünün etli yanaklarını. Kendimi kaybetmiş gibiydim. Hülya ise benden daha ateşliydi. Ayakta bir bütün olmuştuk adeta.

Ama o anda nerdeyse düşecek gibi olduk. Hülya dengesini kaybedince beni kendine doğru çekti. Düşmemek için direndim. Benden ağırdı ve beni çekiyordu kendine. Neyse ki Hülya son anda dengesini yeniden sağladı. Böylece yere düşmekten kurtulduk. Bu sırada birbirimize sarılmayı bıraktık. Hülya nefes nefeseydi, “Ahh, şeyy, pardon, affedersin…” diyerek mahcubiyetini gösterirken, ben, “Çok azgınsın!” dedim gülerek. Hülya ise söylediğimden utanmış gibi başını önüne eğdi. Şortumun içinde iyice dikilmiş yarağıma baktığını sezdim.

Cebinden cep telefonunu çıkardı ve saatine baktı. Sonra da, “Eyvah, zamanımız çok az, beni çağırabilirler, burayı temizlemem gerekli acilen!” dedi. Ona, “Olur mu, seninle birlikte olmak istiyorum dedim ya, biraz beklesinler ne olacak, hadi bak bugün gidiyorum!” dedim. Hülya, “Yapamayız, hemen gitmen gerek, birisi seni burada görürse başım belaya girer, hemen gitmelisin!” dedi. “Korkmana gerek yok, hadi bak, sen de zevk alacaksın, kimse yok etrafta zaten!” dedim. Aşkına karşılık bekleyen liseli bir ergen gibiydim sanki. Hülya tedirgindi, ancak elinde tuttuğu telefonuyla bir numarayı aradı. Sonra da, “Alo Fatma, benim burayı toparlamam zaman alacak, anacım odanın içine sıçıp bırakmışlar, he, tamam, yok, yok, senin gelmene gerek yok, ben tek başıma yaparım!” diyerek telefonu kapattı.

Şimdi zamanımız olmuştu işte. Hülya telefonuna baktı yeniden, sonra da, “Tamam mı, oldu mu?” dedi gülümseyerek. “Oldu, hem de çok güzel oldu!” dedim. Ama karımın yan odada halen yattığını da biliyordum. İçimdeki tek çekince buydu. Yeniden birbirimize sarıldık. Hülya boynumu öpüyor, etimi içine çekiyordu. Evet, çok azgın bir kadın çıkmıştı Hülya. Haline bakılsa kendi halinde biriydi, ama bu sadece görünen tarafıydı. Ve şimdi görünmeyen taraflarını gösteriyordu Hülya.

Sarılmayı bıraktık. Hülya üzerindeki önlüğün düğmelerini tek tek açarak çıkartmaya başladı. Ben de ondan hızlı davranıp gömleğimi ve şortumu indirdim. Sadece külotla kalmıştım. Külotumun önü iyice dikilmişti. Hülya düğmeleri açarken önüme bakmaktan da geri durmuyordu. Önlüğün içine sutyenden başka bir şey giymemişti. Türbanın uçlarını önlüğünün içine sokmasının sebebi de buydu demek ki. Açık kalan göğsünü bununla kapatmaya çalışmıştı. Memeleri krem renkli sutyene zar zor sığıyordu. Siyah tüylü karnı ve göbeği şişkindi.

“Daha fazla soyunmaycağım, zaten zamanımız yok!” dedi. Sadece eteğinin altından külotunu tutup çıkarttı ayaklarından. Bacaklarında ve kalçalarında da karnı kadar olmasa da siyah tüyler vardı. Hülya benim külotla durduğumu görünce mahcup bir kız edasıyla, “Şeyy, sen çıkartmayacakmısın?” dedi. O anda, “Ha, şey, tamam, olur mu ya!” dedim gülerek ve külotumu çıkarıp koltuklardan birinin üzerine attım.

İyice şişmiş ve kalınlaşmış yarağımı gören Hülya, “Hii, çok büyükmüş!” dedi kızararak. Onu elinden tuttum ve banyoya götürdüm. Klozetin kenarlarından tutunarak domalmasını söyledim. Hülya dediğimi yaparak domaldı. Eteğini beline topladım. Göt yanakları da vücudu gibi beyazdı, ama siyah tüylerden nasibini almıştı. Kasıklarında da epey zamandır alınmamış kıllar vardı. “Bacaklarını iyice aç!” dediğimde ayırdı bacaklarını. Arkasında çömeldim. Koca, sarkık am dudakları koyu kahverengiydi, amı açık duruyordu, sulanmıştı ve zevk sıvılarından amının etrafı kaygan bir hal almıştı. Amından ve kasıklarından sidik ve ter kokuları birlikte geliyordu.

Elime bir miktar tuvalet kâğıdı aldım ve bununla Hülya’nın amını, kasıklarını ve göt deliğinin ağzını sildim iyice. Göt deliğinin ağzı epey kıllıydı. Kısa ve sert, sık kıllar kaplamıştı deliğin ağzını. Ancak delik bir miktar genişti. Daha önce götten sikiştiğini düşündüm. Ağzımı bir çeşmeye yada musluğa dayar gibi yaptım, amını iştahla emmeye, yalamaya başladım ve o çeşmeden az sonra Hülya’nın zevk sıvıları ağzımın içine akmaya başladı.

“Iğmm, ayy, ağhh…” diyerek Hülya aldığı zevkten inim inim inledikçe, ben de daha fazla zevke geliyordum. Çömelmeyi bırakıp dizlerimin üzerine çöktüm. Soğuk fayansın üzerinden destek alarak, Hülya’nın amını elma şekeri yiyen bir çocuğun iştahıyla yemeye başladım. Ama bu bir elmadan çok etli ve sulu, tüylü bir şeftaliydi. Şişman Hülya’nın amı da vücudu gibi etliydi ve zevk sıvıları ağzımın içine doluyordu. Dudaklarım, çenem iyice ıslanmıştı. Am sıvısının kendine has kokusunu çekiyordum burnuma. Ama göt deliğinin ağzından da hafif bir osuruk kokusu gelmiyor değildi. Ellerim koca göt yanaklarını yoğurdukça yumuşuyordu götünün yanakları. Amının ve kasıklarının kılları dilime, dudaklarıma batıyordu. Ama bu beni engellemiyordu.

Hülya artık kendini kaybetmişti. “Iğmm, ağhh, aoğmm, oğhh…” ağzından çıkanlar sadece bunlardı. Yarağım kazık gibi olmuştu ve o haldeyken karnıma değmeye başlamıştı kafası. Boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha fazla gidemeyeceğimi anladığımda amını yalamayı bıraktım. Ayağa kalktığımda Hülya’nın terden iyice ıslanmış, parlak bir hale gelmiş ve kızarmış yüzünü gördüm. Hülya dudaklarını emiyor, ısırıyordu.

Musluğu açıp ağzımı çalkaladım, yıkadım iyice. Hülya’nın amı sulu bir şeftaliydi ve ağzımı kaplamıştı suları. Ona, “Amın da amma sulanıyor senin, kocan şanslı pezevenkmiş!” dedim. Hülya, “Öyledir, ama bir de kıymetimi bilse!” dedi. Kocasıyla arasının kötü olduğunu zaten tahmin etmiştim. Yarağımı ıslak elimle sıvazladım bir süre. Yarağımın zevk sıvıları elime geldi, yarağımın kafası iyice şişmişti artık. Elim değince bir an boşalacak gibi oldum. Kendimi tuttum, kastım. Bir süre bekledim.

Hülya, “Ne oldu?” dediğinde, “Beni çok azdırdın!” dedim. Dediğim hoşuna gitmişti, gülümsedi. Ama hemen ardından, “Şeyy, içime sakın akıtma, ben halen adet görüyorum, gebe kalabilirim yani, sakın akıtma, tamam mı, dikkat et, akıtma!” dedi. Onun bu ‘Akıtma’ sözü komiğime gitti doğrusu. Boşalma diyeceği yerde akıtma diyordu. “Tamam, korkma sen!” diyerek yarağımı bir süre daha sıvazladım.

Hülya artık amına gireceğimi anladığından bacaklarını açtı, götünü yeniden havaya dikti. Amı tam yarağımın ucundaydı şimdi. Am dudakları iyice şişmişti, içine dolan kanla daha pembemsi bir renk almışlardı. Açık duran amına yarağımın kafası girmeye başladığında, her tarafımı ateş bastı sanki. Hülya’dan da, “Ayy, ığmm, uğhh…” sesleri yükselmeye başladı yeniden. Galiba uzun zamandır sikilmemişti, bunun için bu kadar azgın ve istekliydi.

Amının içine sanki yağ sürülmüş gibiydi, yarağım kısa sürede dibine kadar içine girmişti bile. Kasıklarındaki kılları batıyordu tenime. Kocaman göt yanaklarını tuttum iki elimle, dizlerimi hafifçe kırıp eğildim. Şimdi daha rahattım. Önce yavaş, sonra da hızlı şekilde amına girip çıkmaya başladım. Amını görebilmek için göt yanaklarını iki yana iyice ayırıyordum. Hülya’nın tombul göt yanakları löpür löpür sallanmaya, titremeye başladığında aldığım zevk daha da katlanmaya başladı, bu görüntü beni daha çok azdırıyordu çünkü. Hızlandıkça hızlandım, abandıkça abandım. O ara Hülya’nın inlemeleri de artmaya başlamıştı. “Uğhh, ayy, ığmm, oğhh, çok güzel, ağhh, çok güzel…” diye diye inlerken, banyonun içini çıkan sesler kaplamıştı. Şiddetli ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri içerde yankılanırken, Hülya’nın amından da ‘Zort, zort, zort!’ diye osuruk benzeri sesler gelmeye başladı.

Oldukça geniş amında benim koca yarağım küçük kalmıştı. Bu kadının amına kolumu soksam girerdi o anda. Tıpkı Dilber’in amı gibiydi. Hülya klozetin kenarlarına adeta yapışmıştı. Düşmemek için kendini zor tutuyordu. Başını iyice aşağı eğmişti, nerdeyse klozetin içine girecekti. Başındaki türbanını pek çok toplu iğne ile bonesine tutturduğundan, türbanı olduğu gibi duruyordu, ama aşağı sarkan uçları oluşan rüzgârla sallanıp duruyordu.

Ellerimi göt yanaklarından çektim, sutyeninin kopçasını açtım sırtında. O anda iki koca meme aşağı doğru büyük bir kuvvetle düştü ve sikişimizin şiddetiyle deli gibi sallanmaya başladı. Hülya’nın inlemeleri de artmıştı bu arada. Memelerin görüntüsü beni iyice kızıştırdı. Boşalmaya adım adım yaklaşıyordum. O sırada odanın dış kapısının vurulduğunu duydum. İnlemelerimiz, Hülya’nın amından gelen ‘Zort, zort, zort!’ sesleri ve kasıklarımın göt yanaklarına çarptıkça çıkan ses patlamalarının arasında bile kapının şiddetli çalınışını duydum. Hülya da duymuş olacak ki, bir anda, “Hii…” diye bir ses çıkardı. Ben de telaşa kapıldım, boşalmama da saniyeler kalmıştı artık.

Son bir gayretle amından çıktım ve o anda da sarsıla sarsıla boşalmaya başladım. Döllerim büyük bir tazyikle Hülya’nın sırtına, beline, eteğine, götünün yanaklarına akarken, ben deli gibi inliyordum. Yarağımı iyice sıvazladım, kalan tüm döllerimi de göt deliğinin ağzına sürdüm, yarağımı eteğiyle sildim. Nefes nefeseydim. Hülya korkuya kapılmıştı. Ben bunları yaparken o sürekli, “İçime akıtma, içime akıtma!” deyip durmuştu.

Banyoda kısa bir sessizlik yaşadık. O sırada Hülya’nın içerde kalmış cep telefonunun da çaldığını duyduk. Aynı anda kapıdan, “Kız Hülya neredesin, içerdesin biliyorum, aç şu kapıyı, aç şunu!” diye bir kadının sesi geliyordu. Hülya “Hii, kahretsin, boku yedik!” dedi. “Kim bu?” dedim. Hülya, “Hamide hanım, bizim otelin temizlikçilerinin amiri, çok sevgili amirimiz yani. Otel müdürünün akrabası, bir bok bildiği yok aslında. Sen burada dur, sakın dışarı çıkma, bu beni görmeden akşama kadar gitmez yoksa!” dedi. Ben de, “Tamam, sen gönder şunu!” dedim.

Hülya, “Şu sutyenimi bağla arkadan!” dedi, sutyenin kopçasını taktım zorlukla. Sutyenin minik kopça demirleri memelerin ağırlığına dayanamayacaklarmış gibi görünüyordu. “Kendine yeni bir sutyen al, bunun hali harap!” dedim gülerek. Hülya ise, “Bırak zevzekliği!” dedi, aynada yüzüne baktı. “Hii, kıpkırmızı olmuşum, bir de terlemişim hayvan gibi!” dedi ve kapıyı kapatıp içeri geçti. Odanın kapısından kadının sesleri gelmeye devam ediyordu.

Hülya’nın içerde önlüğünü giydiğini, toparlandığını biliyordum, bir taraftan da, “Geldim Hamide hanım geldim, kusura bakmayın, açıyorum kapıyı!” diyordu. O anda banyonun kapısı açıldı ve Hülya giysilerimi adeta yüzüme fırlattı, usulca, “Sakın sesini çıkarma, anladın mı, manyağın teki bu kadın, sakın ses etme!” dedi. Ben tamam anlamında başımı salladım.

Hülya kapıyı kapattı ve az sonra oda kapısının açılma sesini duydum…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri