Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (86)

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 86. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)

Üst kata çıkarken kalbim deli gibi çarpıyordu. Elif hayatımda gördüğüm ilk amcığın sahibiydi. Ve şimdi yıllar sonra o amcığı sikme fırsatı elime geçmişti. Yatak odasının kapısını açarken beni neyin beklediğini bilmiyordum. Refiye’nin büyük yuvarlak yatağı yine ortada geniş yer kaplıyordu.

Köşedeki makyaj aynasının önündeki sandalyede Elif oturuyordu. Beyaz, ip askılı, saten bir gecelik giymişti. Dizlerine gelen geceliğin altından ise ince siyah ince çoraplı, biçimli, düzgün bacakları görünüyordu. Ayağında siyah yüksek topuklu, sivri burunlu bir ayakkabı vardı. Kar gibi beyaz teni saten geceliğin açık bıraktığı yerlerde; koynunda, kollarında, boynunda ve tabii yüzünde kendini gösteriyordu. Bembeyaz kollarında alınmamış, ince, siyah tüyleri vardı.

Siyah, düz ve uzun saçları beline dökülürken, saten geceliğin ince kumaşının altından dolgun ve onu ilk gördüğüm zamankinden daha büyümüş olan memelerinin uçları çıkıntı yapıyordu. Utangaç bir haldeydi. Hiçbir zaman bu tip bir kıyafetle düşünmemiştim onu. Her zaman kapalı ve bol giysiler giyen, kapanmadan sokağa çıkmayan bir kadın için oldukça değişik bir durumun içindeydi. Kocasına geceleri bu şekilde giyiniyor olabilirdi belki de dedim kendi kendime. Ama hayır, Elif bunu yapacak bir kadın da değildi. O kocası istiyor diye böyle giyinecek biri değildi. Benim tanıdığım Elif yapmazdı öyle bir şey.

Ama şimdi karşımda böyle dururken, beni çok sevdiği için mi böyle giyindi acaba diye sordum içimden. Her ne olursa olsun, bu haliyle çok güzeldi. Ellerini dizlerinin üzerinde birleştirmiş, ara ara gözlerini benden kaçırıyordu. Utanıyordu bu halinden belli ki.

Yaklaşırken bana bakmamaya dikkat ettiğini fark ettim. “Çok güzel olmuşsun!” dediğimde, ürkekçe, “Sağ ol!” dedi. “Sen mi istedin böyle giyinmeyi?” dediğimde, “Şey, yok, teyzem istedi!” dedi. Annemin bu tip giysiler konusunda bilgisinin olduğunu görmüştüm nasılsa. Karıma aldığım tangalar, ip külotlar ve dantelli sutyenlerin bazıları onun yatağının altından çıkmıştı. Şimdi de Elif’i bana karşı hazırlamıştı bu şekilde giyinmesini isteyerek.

Anlaşılan Refiye, onunla mağazaya gittiğimde, alt kata inip, annem istiyor diye şimdi Elif’in giydiği bu şeyleri almıştı. Aklıma yatan düşünce buydu. Beni evine getirebilmek için beni özlediğini, benimle sikişmek istediğini söylemişti Refiye. Ben de buna inanmıştım. Ama annemle oynadıkları oyunun sonucunda karşıma Elif çıkmıştı.

“Ne oldu? Teyzem istemiyor mu yoksa beni? Annem neden böyle bir şey yapıyor?” diye sordum. Doğru cevabı Elif verebilirdi. “Yok, annem de istiyor, ama eğer çocuğumuz olursa sakat doğabilir diye korkuyor. Yoksa seni istemiyor değil!” dedi. “Ee, peki, diyelim ki sen bugünden sonra hamile kaldın, (bunu dediğimde yüzü kızardı iyice) doğacak çocuğumuzun sakat doğma ihtimali yok mu peki?” diye sordum. Sessiz kaldı önce, sonra, “Ama eğer hamile kalırsam annem bir şey yapamaz, hem çocuğun sakat doğup doğmayacağını da Allah bilir!” dedi.

Heyecanlıydım, Refiye’nin yatağının üzerindeki pencereden, yarı gri, yarı mavi gökyüzü görünüyordu. Elif yukarı baktığımı gördü, “Ne garip, Refiye abla burada yatınca gökte uçan kuşları görebiliyor!” dedi. Kalbim deli gibi çarpıyordu ama Elif’in benden daha heyecanlı olduğunu da görüyordum.

“Sen istiyor musun?” diye sordum bu kez. Ses etmedi, başını önüne indi. Demek ki istiyordu. Az sonra, “Sen istemiyor musun yoksa?” diye sordu ürkekçe. Hayır dersem yaralanacağını biliyordum, ama zaten hayır diyemezdim. “İstiyorum!” dediğimde, “Şey, soyunmayacak mısın o zaman?” diye ikinci bir soru sordu. Bir şey demedim. Yavaşça üzerimdekileri tek tek çıkarmaya başladım.

Elif her bir giysim çıkarken gözlerini sağa sola oynatıyor, yutkunuyordu. Sonunda sadece külotumla kaldığımda sertleşmiş yarağımın külotumun altında yaptığı sivri çıkıntıya baktığını fark ettim. Seneler önce askerden geldiğim zaman banyoda 31 çektiğimi görmüştü. Bense onu banyo yaparken dikizlemiştim daha öncesinde. Teyze çocuklarıydık, benden büyüktü, onu ablam gibi görürdüm, ama ergenliğe girdiğim zamanlarda ona karşı cinsel bir şeyler hissetmeme engel olamamıştım. O da aynı şeyleri bana karşı hissetmişti. Ama iş evliliğe geldiğinde, nedendir bilmem, cinsel duygularımı ikinci plana atmış ve onu istememiştim.

Ancak şimdi bu odada baş başayken o eski cinsel duygularım yine kabarmıştı. Ona, “Yatağa girmeyecek misin?” diye sordum. Gözlerini benden kaçırarak, ürkekçe, “Çıkar!” dedi sadece. O zaman külotumu yavaşça sıyırdım, ayaklarımdan çıkarıp yere bıraktım. Yarağım sertleşmişti, ama yine de bir ama girmek için yeterince sert değildi.

O anda beni şaşırtan bir şey oldu, Elif, “Yaklaşsana!” dedi fısıldar gibi. Dediğini yapıp önüne geldiğimde, narin ellerini korkakça da olsa yarağıma attı. Sanki daha önce yarak görmemiş, tutmamış taze bir gelin gibiydi. Ellerinin dokunuşuyla birlikte içimdeki son buz kırıntıları da onun ateşi ile eridi. Elif bana bakmamaya çalışarak yarağımı iki eliyle sıvazlamaya başladı. Kalbimin atışlarını boyun damarlarımda hissediyordum. Daha önce annemlerin banyosunda bana 31 çektirmişti. Şimdi aynısını yapıyordu, ama o zamanki cesareti yoktu üzerinde.

Elif yarak sıvazlamaktan çok, bir ineğin memesini sağar gibi yapsa da, çok hoşuma gidiyordu. Bir süre devam etti buna, yarağım daha da sertleşmiş, kalınlaşmış ve kalkmış haldeydi. Az sonra ikinci şaşkınlığımı yaşadım. Elif yavaşça öne doğru eğildi, ardından yarağımın kafasını dondurma gibi emmeye başladı. Bunu nerden öğrenmişti? Küçük bir çocuk gibi dondurmasını emiyordu. Kalbimin daha hızlı ve güçlü attığını hissediyordum o bunu yaparken. Nazikçe, ürkekçe yapıyordu, sadece yarağımın kafasını emiyor, yarağımı ağzına tamamen almaya çalışmıyordu. Ancak bu zevk anları kısa sürdü.

Elif yarağımı emmeyi bıraktı ve bana baktı. Ben de, “Nerden öğrendin bunu?” diye sordum. Sustu bir süre, cevap vermedi. “Refiye mi gösterdi?” dediğimde, “Şey, yok teyzem gösterdi!” deyince şaşırdım. Annem anlaşılan hem Elif’i süslemiş, hem de ona sikiş hocalığı yapmıştı. Bizde bir adet vardı. Yeni evlenen genç kızlara akrabalardan yaşı büyük kadınlar bir gün yada gece öncesinden gerdek gecesi ne yapması gerektiğini anlatır, öğretirlerdi. Kadınların buna kendi aralarında ‘Sikiş hocalığı’ dediklerini bilirdim. Annemin pek çok düğün öncesinde genç kızlara, gelinlere sikiş hocalığı yaptığını da biliyordum. Anlaşılan bugün de Elif’e göstermişti ne yapması gerektiğini. Ancak annemin bu konuda epey bilgili olduğunu görmek canımı sıkmıştı.

Elif yeni gelin olmuyordu, ancak yeni bir gelin gibi ürkek ve heyecanlıydı. Onu elinden tutup kaldırdım. Ayağındaki yüksek topuklularla boyu bir miktar uzamıştı. Üzerindeki saten geceliğin ip askılarını indirince gecelik ayaklarının dibine düştü. Elif’in iki çocuk doğurmasına karşın diri ve dolgun memeleri çıktı ortaya. Pembe meme başlarının ortasında koyu pembe iri meme uçları iştahımı kabartıyordu.

Karnında, göbeğinde de bir miktar ince, siyah tüyler vardı. Genç kız değildi artık Elif, karnında hafif kilo alıp vermeden ve belki de doğumdan kaynaklan çatlakları vardı aynı zamanda. Ancak her şeye rağmen onu seneler önce banyoda yıkanırken gördüğümden çok da uzak değildi.

Siyah, önü dantelli bir tanga vardı altında. Siyah dantelin altından amındaki bir miktar kılı belli oluyordu. Çorapları kalçalarına kadar çıkıyordu, kalın lastikliydi. Lastikleri kalçalarını sıkmıştı. Belinden sarıldım, bir süre vücudunu okşadım. Yüzü pembeleşmiş, terlemişti heyecandan. Azıcık eğildim ve meme uçlarını emmeye başladım. O anda Elif’den, “Iğmm!” diye ufak bir inilti geldi. Elif’in narin bir kuş gibi atan kalbini hissedebiliyordum.

Meme uçlarını sabırla emiyor, ısırıyor, yalıyor, öpüyordum. Ellerim sırtında geziniyordu. Ama ayakta durmak rahatsızlık vermeye başlamıştı. Bu kez elinden tutup yatağa uzandırdım. Yanına geçtim ve bu şekilde uzun uzun emmeye başladım memelerini. Başka bir şey yapmak istemiyor, sadece memelerini emmek istiyordum. Meme uçları zaman geçtikçe şişmeye, büyümeye başlamıştı içine dolan kanla. Ama bu sırada değişik bir şey oldu ve dudaklarımda, dilimde garip bir tat hissettim.

Memelerini emmeyi bıraktım, sol meme ucundan beyaz renkli bir şey akmıştı. Elif’in yüzü kıpkırmızıydı ve terlemişti deli gibi. Parmağımla beyaz sıvıya dokundum. “Bu ne?” diye sordum. Elif, “O, şey, bazen halen daha sütüm geliyor. Küçük oğlumu emzirmeye devam ediyorum, bırakmadı mememi!” dedi. “Eşek sıpası halen annesinin memesini mi emiyor?” dedim gülerek. Elif de bana katılıp gülümserken, “Bıraktıramadım, sütüm de kesilmedi bir türlü!” dedi.

Bu kez sağ memesini emmeye başladım. Az sonra ondan da ağzıma süt gelince bıraktım emmeyi. Bu kez aşağılara doğru inmeye başladım. Karnını, tüylü göbeğini öpüyor, emiyordum. Dilimin ucuyla karnında her yeri yaladım nerdeyse. Elif elleri iki yana serbest şekilde titreyen vücuduyla yatarken, dudaklarım göbeğinden aşağısına kaymaya başladı.

Dantelli tangasını kenarlarından tutup sıyırdım aşağı ve ayaklarından çıkarıp attım yere. Ve işte yıllar önce gördüğüm şekline benzer halde pembe dudaklı amı çıkmıştı ortaya. O günkü gibi hafif kıllıydı, banyoda yıkanırken anahtar deliğinden izlemiştim onu. Suyun altında, vücudunu liflerken, yıkarken parlak bir şekilde görünmüştü bana. Elif titriyordu, korkuyordu. Devam etmemi istiyor, ama çekingenliğini üstünden atamıyordu. Geçen sefer bana 31 çektirmeden önce amcığına parmağımı sokmuştum. Külotunu indirmemiş, külotun içine sokmuştum elimi. O nedenle amını görememiştim, ancak o zaman da şimdiki gibi kılları gelmişti elime.

Yavaşça am dudaklarını dillemeye başladığımda, “Ağhh!” diyerek kendini kastı. Ben kalçalarını tutup iki yana ayırmasam, başımı kasıklarının arasında mengene gibi sıkıştıracaktı. Amının dudakları yıllar öncesine göre daha etli, büyük ve sarkıktı. Bunda iki çocuk doğurmasının etkisi vardı. Ama içimi acıtan Elif’in kocasının yarağını kim bilir kaç defa yemiş olduğuydu. İsteseydim onun kızlığını ben bozabilirdim ve şimdi hayatım başka türlü olabilirdi. Ama onun yerine onun taze amcığının açılışını başka biri yapmıştı ve ben şimdi ondan arta kalanla yetiniyordum.

Ancak yine de, orta yaşlı, iki çocuk annesi bir kadına göre amcığı taze sayılırdı. Ellerim kalçalarındayken amının dudaklarını deli gibi emiyor, dilimi amının derinlerine sokuyordum. Elif küçük iniltilerle bana eşlik ederken onun zevk aldığını tahmin ediyordum. Zamanla amının sulanmaya başladığını fark ettim. Dilim ve dudaklarımda amının yapışkan, koyu sıvısını hissettim. Bu beni durdurmak yerine daha da ateşledi. Evet, Elif zevk alıyordu.

Am dudakları gittikçe şişerken, dilimi amının üzerindeki küçük kıl yumağında gezdirdim. Kılların biri dilime takılınca parmağımla baktım. Kıvrım kıvrımdı, iki ucundan tutup çektiğimde yaklaşık 2,5 – 3 cm uzunluğunda olduğunu gördüm. Elif kendi halinde tavandaki pencereden gökyüzünü seyrediyordu o sırada. Kıl yumağının altında küçük, kahverengi bir ben olduğunu fark ettim. Aynı zamanda iki tane içi irinle dolmuş ve şişmiş sivilce küçük kıl ormanının altında kendilerine yer bulmuştu.

Amının içine soktum dilimi, amının içi de dudakları gibi pembeydi. Canlı, hayat dolu, ıslak ve kaygan bir pembelikti bu. Amının dilini çıkardım ortaya, dilimle onu dillemeye başlarken, Elif, “Ağhh…” diye keskin bir çığlık attı. Sonrasında dillemelerimle birlikte, “Iğhh, ığmm…” diye diye inlerken, ben kendimi yaptığım işe daha çok vermiştim.

Amı daha da sulanmaya başlamıştı Elif’in. Kasıklarını emdim bir süre, aralarda amının kıllarından daha uzun kıllar geliyordu dilime. Onları tutup yatağın üzerine parmağımla silerek koyuyor, sonra kaldığım yerden devam ediyordum.

Yarağım patlayacak gibiydi, ama tutuyordum kendimi. Amını emmeyi bıraktım. Onu karnından tutup ani bir hareketle yüz üstü çevirdim bu sefer. İnce, siyah tüylerle kaplı bembeyaz göt yanakları çıktı ortaya. Yıllar öncesine göre göt yarığının daha bir kıllı olduğunu gördüm. İki elimle ayırdım göt yanaklarını, terlemiş ve hafif osuruk kokulu, ama oldukça kıllı göt deliği çıktı meydana. Göt deliği çalı gibi sert ve sık kıllarla kaplıydı. Neden olduğunu bilmiyordum, ama Elif’in götü epey bir kıllanmıştı yıllar öncesine göre.

Onu banyo yaparken gördüğümde göt deliğinin azıcık da olsa kıllı oluşunu fark etmiştim, ama yıllar sonra daha bir kıllandığını görüyordum. Elif kollarını iki yana açmış, başını yana çevirmişti. Göt deliğinden bir miktar osuruk kokusu geliyordu. Yere attığım onun dantelli tangasını aldım, göt deliğinin ağzına tükürdüm biraz ve sonra tangasıyla deliğin ağzını sildim güzelce.

Dilimi göt deliğinde gezdirmeye başladığımda, “Iğhh…” diyerek yeniden inlemeye başladı Elif. Dilimi deliğin kenarlarında, ağzında gezdirdim uzun uzun. Amı değilse bile göt deliği halen bakireydi. İlerde evlendiğimiz takdirde göt deliğinin kızlığını alacağımı düşünmek beni çıldırtıyordu. Kendimi kaybetmiş halde tüylü ve yumuşak göt yanaklarını öptüm, emdim, yaladım. Artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum.

Tekrar sırt üstü çevirdim. Amını bir süre daha yaladım. Sikilmelik kıvama gelmişti iyice sonunda Elif’in amı. “Bacaklarını aç!” dedim fısıltıyla, dediğimi yapıp açtı bacaklarını. Siyah topuklu ayakkabıları yine ayağındaydı. Bacaklarının arasına girdim, yarağımı bir süre sıvazladım önce, sonra da amının kıllarına sürttüm. Derken yavaş yavaş sokmaya başladım amına.

İlk anda amının yakıcı sıcaklığını hissettim yarağımın kafasında. Elif tiz sesler çıkarmaya başladı belli belirsiz. Kaç zaman sonra yarak yiyordu sonuçta. Kocasından ayrıldığından beri geceleri yalnız yatıyordu. Yarağım amına gittikçe daha çok girerken, aldığım zevk katlanıyordu. Sonunda dibine kadar almıştı Elif’in amı yarağımı. O şekilde bir süre kaldım, bekledim.

Elif ufak iniltiler eşliğinde başını sağa sola oynatırken, ağır ağır tüylü yanaklarından öptüm onu. Gözleri kapalıydı, etli dudaklarını emdim. Sonrasında ağır hareketlerle amında gidip gelmeye başladım. Elif’in iniltileri bir azalıp bir çoğalırken, ben de kendimden geçmiş şekilde inlemeye başlamıştım. Bir zaman ağır ağır girip çıktım amına. Yarağımı kafasından dibine kadar sokup çıkartıyordum bu şekilde. Ancak daha fazla bu halde devam edemedim.

Bir anda yüklendim amına. Elif, “Iğhhh…” diye keskin bir inilti kopartırken, hızlıca sikmeye, annemin deyimiyle pompalamaya başladım. Refiye’nin koca yatağı altımızda yaylanmaya başlamıştı şimdi. Elif’in amcığına yarağım büyük bir güçle girip çıkarken, onun gözleri kapalı halde inleyip başını sağa sola oynatması beni daha da azdırıyordu sadece. Yeni gelin gibiydi yatakta Elif.

Amı yarak darbelerimle birlikte sulanmaya ve kayganlaşmaya başlamıştı iyice. Terli kasıklarımızın şiddetli çarpışmasından ortaya çıkan ‘Şlop, şlop, şlop!’ sesleri Refiye’nin yatak odasını çınlatıyordu. Aşağıda annem ve müstakbel karım varken, Elif’i bu şekilde sikmek zorunda kalmıştım. Ama yine de büyük zevk alıyordum. Pompaladıkça Elif’in iniltileri devam ediyor, onun iniltilerine benimki karışıyordu.

Bir süre sonra amından çıktım. Kalçalarından tuttum ve geriye attım bacaklarını iyice. Amı havaya dikilmişti bu şekilde. Birkaç dakikadır içine girip çıkan yarağım nedeniyle açık duruyordu halen. Ellerimle yataktan destek aldım ve şınav çeker pozisyonda açık duran amına yavaş yavaş soktum yarağımı.

Dibine kadar girmişti yine yarağım. Elif de bu arada ellerini alttan kalçalarına atmış, o şekilde destekliyordu. Önce yavaş, sonrasında hızlı şekilde pompalamaya başladım. Elif altımda iki büklüm vaziyette, ayakkabılarının tabanları yukarı bakarken sikiliyordu. Her seferinde daha da yükleniyordum amına. Elif’in iniltileri yatağın gıcırtılarına eşlik ediyor, kasıklarım kalçalarında, göt yanaklarında ses patlamaları yaratıyordu.

Amı artık iyice genişlemiş ve sanki içine yağ sürülmüş gibiydi. Her ne kadar çok zevk alsam da bu pozisyon yormuştu beni. Amından tekrar çıktım, onu tutup yüz üstü çevirdim. “Domal, dörtayak üstüne domal!” dedim biraz da sertçe. Elif ağır hareketlerle dediğim pozisyona geldiğinde, göt yanaklarını ayırdım yeniden, açık duran amına sertçe soktum yarağımı. Elif, “Ağhh…” diye inilti koparırken, ben göt yanaklarından tutup sertçe pompalamaya başlamıştım bile amına.

Her bir yarak darbemle yumuşak göt yanakları deli gibi sallanırken, odanın içi yeniden ‘Şlop, şlop’ sesleriyle çınlıyordu. Başparmaklarımla göt deliğini çıkardım ortaya, amından osuruk benzeri sesler çıkmaya başlamıştı bu pozisyonda. Açılmış amına girip çıkan havanın sesleriydi bunlar. Elif’in uzun, siyah saçları deli gibi sallanıyordu bu pozisyonda. Tiz ve kesintisiz seslerle inliyor, bazen ağlıyor mu, yoksa zevk mi alıyordu anlayamıyordum.

Bense boşalmaya gittikçe yaklaşmaktaydım artık. Kendimi bir süredir kasıyordum, boşalmamak için tutuyordum, ama artık bunu yapmama gerek yoktu. Zaten amacım döllerimi onun amına akıtmaktı. Bütün bu oyun bunun üzerine kurulmuştu. Sonunda sarsıla sarsıla boşaldığımda, ben de aldığım zevkle inliyordum. Her yanım titriyordu. Bir zaman daha girip çıktım amına, bütün döllerimi akıttım.

Elif’in amı susuz kalmış bir adamın suya kavuştuğunda onu kana kana içmesi gibi döllerimi kana kana içmişti. Tek bir damlasını bile ziyan etmemiş, hepsi onun rahmine akıyordu. Amından çıktığımda ufak bir osuruk benzeri ses geldi amından. Elif, “Boşaldın mı?” diye sorduğunda, “Evet!” dedim nefes nefese şekilde. Elif, “Şu yastığı koysana şuraya!” dedi. Yastığı alıp, dediği şekilde yatağın ortasına koydum.

Elif yavaş hareketlerle yastık belinin altına gelecek şekilde sırt üstü uzandı. Dizlerini kendine çekti, bana bakıp, “Böyle yapınca döllerin rahmime daha kolay ulaşır!” dedi gülümseyerek. Hamile kalmak istediği açıktı Elif’in. Yanına uzandım, “Zevk aldın mı?” diye sordum. Başını utangaçça yana çevirip, “Aman Osman!” dedi. “Niye, almadıysan üzülürüm!” dedim yanağından öpüp saçlarını okşarken. “Aldım!” dedi fısıltıyla.

O şekilde yatmaya devam ederken, başımı karnına koydum. “Burada benim çocuğum mu gelişecek, büyüyecek?” diye sordum. Saçlarımı okşarken, “Evet, aynen öyle!” dedi. Sonra da, “Keşke oğullarımın babası da sen olsaydın!” dedi. Bir şey demedim onun bu sözüne.

Sivri burunlu ve sivri topuklu bilekten bağlamalı ayakkabıları yeni boyanmış gibi parlıyordu. Refiye mağazadan ayakkabı almamıştı. İç çamaşırlarını, saten geceliği almıştı. “Bu ayakkabı kimin, Refiye’nin mi?” diye sordum. “Yok, onun değil!” dedi. “Kimin, senin mi yoksa?” diye sordum. “Yok, benim de değil!” dedi. “Ee, kimin o zaman, senin değil, onun değil. Teyzemin mi yoksa?” diye sordum. “Yok, şey, bunlar teyzemin!” dedi ürkekçe. “O getirdi evden, giymem için verdi!” dediğinde şaşırdım. Annemin böyle bir ayakkabısının olduğunu bilmiyordum çünkü. Düğünlere yada bir eğlenceye giderken topuklu ayakkabılar giyerdi, ama bu tip bir ayakkabısı olduğunu görmemiştim.

“Nasıl oldu bu iş, anlatsana. Annem mi aradı seni, ne oldu?” diye sordum. Merak ediyordum çünkü. Bir süre sustu. Sonra da anlatmaya başladı: “Evet, teyzem aradı sabah. Kızım beklediğimiz gün geldi, hadi hazırlan dedi bana. Aslında daha önceden kararlaştırmıştı teyzem, nasıl desem bir şekilde bizi bir araya getirecekti. Yani bugünkü gibi, ilişkiye girmemizi sağlayacaktı. Ama olmadı bir türlü. Sonunda kısmet bugüneymiş. İşte aradı beni, bir yerde buluştuk. Zaten Refiye abla ile konuşup ayarlamış burayı. Buraya geldik. İşte öyle…” dedi.

Karımın tatildeyken dedikleri geldi aklıma sonra. “Bana bak doğru söyle, annemle teyzem seni kocandan zorla mı boşatıyor?” diye sordum. Elif bu soruyu hiç beklemiyordu. “Nerden çıkardın bunu?” dediğinde, “Bırak şimdi, sen bana cevap ver, sen kocandan zorla mı boşanıyorsun?” dedim. Elif başını diğer tarafa çevirdi. Yüzüme bakmadan anlatmaya başladı: “Biliyorsun Hikmet (kocasının adı Hikmet’ti) iş konusunda sıkıntılıydı. Bazen çalışıyor, bazen çalışmıyordu. Ama sonuçta çocuklarımın babası. Annem de, babam da, benim onunla evli kalmamı istemiyordu. Sürekli boşanmam için baskı yapıyordu bana. Ama ne bileyim, bir kadının kalkıp kocasını istememesi, onu bırakmak istemesi bana ters, yani benim inancıma ters. Ben yapamadım bunu. Eğer o istemezse beni, beni o bırakırsa tamam, ama ben kadın halimle yapamam bunu…

Hikmet’i benden boşanması konusunda teyzem ikna etmiş. Annemle babam da ona para ve daire verdiler. Sonunda benden boşanmak isteyen Hikmet oldu. Beni dövdüğü yalandı. Epey zamandır aramız iyiydi çünkü. Ama gene de annemle babam ondan boşanmam için baskı yapıyordu bana hep!” dedi.

Karımın söylediklerinin doğru olduğu çıkıyordu ortaya. Annem Elif’in, deyim yerindeyse, yuvasını yıkmıştı. Sırf benimle evlenmesi için yapmıştı bunu. Elif saçlarımı okşarken, “Osman, ben her zaman seni sevdim. Şimdi bunları anlatıyorum diye üzülme lütfen. Evet, Hikmet çocuklarımın babası, ama ne olursa olsun yüreğimde her zaman sana karşı sevgim vardı, hiçbir zaman kaybolmadı. Teyzem belki de hayırlı bir iş yaptı. O zamanlar, yani onunla evliyken annemle babam doğru düzgün yüzüme bakmazdı. Çocuklarımın geleceğini düşünürdüm sürekli, korkardım. Ama şimdi korkularım kayboldu. Onun için bir yerde seviniyorum ben…” dedi. “Annem nasıl ikna etmiş peki kocanı?” diye sorduğumda, “Ben bilmiyorum!” dedi.

O yatmaya devam ederken kalkıp ebeveyn banyosuna geçtim, kapıyı kapattım. Tuvaletimi yaparken, içerden annemin sesi geliyordu…

[Osman]

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! Tüm Bölümleri