Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (04. Bölüm)

Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (4) (Mesut 26 Y., Aydın / Türkiye)

Jale, Ülker ve Ben Alsancak’ta bir süre dolaştık. Bana birkaç giysi aldık. Ne aldıysak parasını Jale ödedi. Başlangıçta bu beni huzursuz etmişti, ama Ülker’in dürtüklemesiyle sesimi çıkarmadım. Eve döndüğümüzde hava henüz karamamıştı. Jale akşam yemeği için bir yerlere gitmeyi teklif etti, ama Ülker kabul etmedi, “Mesut’un gitmesi gerekiyor Hayatım. Başka zaman bir gece sende kalacağız, söz veriyorum!” dedi. Ülker benim adıma da konuşuyordu ama bu beni nedense huzursuz etmiyordu.

Jale’nin evinden kısa süre sonra ayrıldık. Yol boyunca konuşmadık sayılır. Ülker’in evine vardığımızda, aldığımız eşyaları alıp eve girdik. Mont, pantolon, gömlek, iç çamaşırı, çorap ve ayakkabı almıştık. Kemeri de ihmal etmemişti Ülker. Zaten alınan ne varsa o seçmişti. Yorgunlukla kendimizi koltuğa attık ve bir süre sustuk. Sanki sözün bittiği yerdeydik. Bir şeyler konuşulacaktı ve onun zamanının gelmesi bekleniyordu. Sessizliği Ülker bozdu sonunda. Çantasından çıkardığı bir miktar parayı bana uzattı; 500 liraydı para. “Jale verdi, emeğinin karşılığı olarak!” dedi. Para elimde bir süre baktım. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Ülker yerinden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı; dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Sonra ayağa kalktı, kolumdan tutup beni de sürükleyerek mutfağa götürdü. Ocaktaki suyun altını yaktıktan sonra yanıma gelip oturdu ve “Bu, benim dünyanın başka bir şekli Mesut!” dedi.

Para halen elimdeydi, ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. “Şimdi o parayı cebine koy ve beni iyi dinle… Önünde bir aylık zaman var. Okul bittikten sonra istersen seni bu yaşamın içine sokabilirim… Yemin ediyorum, çok kısa zamanda bu alemin 1 numarası olacaksın! Eminim, bu dünyanın içinde çok güzel dolaşacak ve yaşayacaksın!” dedi.

Bu Jigololuk, yani fahişelikti.

Ona, “İçinde yaşadığın dünyada mutlu musun Ülker?” diye sordum. “Elbette mutluyum! Herkes gibi bir mesleğim var; çalışıyorum ve para kazanıyorum. İşimi severek yapıyorum, o nedenle mutluyum!” dedi, çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi; gözlerini gözlerime dikti ve soru sorar gibi baktı, “Biliyor musun, ben kendimi oldukça ahlaklı görüyorum! Çünkü vücudumu satmayı meslek edinmişim ve devletin bana verdiği izinle bunu yapıyorum. Biraz önce birlikte olduğun Jale’nin evli ve iki tane çocuk sahibi olduğunu biliyor musun? Daha da ötesinde şunu bilmeni isterim; Jale fabrika sahibi birinin karısı. O bu işi zevk için yapıyor. Yani o sürekli olarak birileriyle kocasını aldatıyor. Orospuluk yapıyor senin anlayacağın. Jale gibi, bu piyasada binlerce kadın var aynı şekilde yaşayan. Her birinin bin bir tane mazereti var; mazeretteki amaç, yediği halta bir kılıf bulmak. Tek düşünceleri değişik bir yarak ve farklı kişilerle birlikte olmak; bunu biliyorum. Benimse üç aydır birlikte olduğum kimse yok. İşyerinde odama aldığım erkeği boşaltıyorum ve gönderiyorum. Bunu yaparken de kimseyi aldatmıyorum. İstatistikler, dünya kadınlarının %27’si eşlerini ya da sevgililerini sürekli olarak aldattığını gösteriyor. Ara sıra aldatan kadın sayısı %58. Kadınların %84’ü eşlerini ya da sevgililerini en az bir kez aldatmışlar. Bunları ben söylemiyorum, istatistikler söylüyor. Ben mesleğimi yapıyorum ve kimseyi aldatmıyorum. Bağlı olarak da kendimi gerçekten de temiz ve ahlaklı görüyorum.” dedi.

Bir genelev kadını iki dakikada kendini rahibeye çevirmişti; söyledikleri de tamamen doğruydu.

“Dinle Çocuk; üç ay sonra ilk kez seninle birlikte geldim bu eve. Geldiğim için de mutluyum. Beni hayal kırıklığına uğratmadın, sana teşekkür ediyorum!” dedi, uzanıp dudağıma bir öpücük kondurdu ve “10 yıl ver bana! Arkana dönüp baktığında geldiğin yola ve yaptığın servete inanamayacaksın. Müthiş bir yarağın var ve kendini istediğin kadar tutabiliyorsun. Yemin ediyorum bu iki özelliğinle alemin kralı olacaksın!” dedi. Biraz sonra kahvelerimiz elimizde salona geçtik. Ülker uzun uzadıya kadınlardan ve seksten söz etti. Söylediklerini beynimin bir köşesine kaydediyordum; ilerleyen zamanda kesinlikle bana lazım olacaktı.

Sonra, “Senden hoşlanıyorum! Bizim mesleğin yarını yok. Sana ‘Seni seviyorum, birlikte yarınlar kuralım’ demem. 30 Yaşına kadar elinin altına gelen bütün kadınlarla yat ve sonra durul. Evlen, kılıbık bir ev erkeği ol; evinin köşesinde otur, eşine kocalık yap!” dedi.

O ara Ülker’in telefonu çaldı. Açtı, “Alo, canım. İzmir’deyim. Evet. Tamam canım. Sen bilirsin. Bekliyorum!” deyip telefonu kapatıp koltuğun üstüne attı. Elindeki fincanı sehpaya koyup bana döndü. Uzanıp elimi tuttu, “Biraz sonra bir başkası gelecek; ona senden söz etmiştim. İstemiyorsan onunla yatmazsın, sen bilirsin ama bana kalırsa tadını çıkart. Hem yarağının sefasını süreceksin, hem de emeğinin karşılığını fazlasıyla alacaksın. Şunu asla unutma Mesut; bunların hepsi orospu ve bunu duymaktan hiç de rahatsız olmazlar. Biri bana orospu dese ağzına sıçarım, ama bunlara yatakta sikerken rahatlıkla bu sözü söyleyebilirsin; tahrik olurlar, duymaktan zevk alırlar. Hiç birinin hikayesini merak etme; hepsi de söyleyecek bir yalan bulur. Öğrensen ne kazanacaksın ki? Hem, sana ne? Ha, bir de; senin en çekici yanın ne biliyor musun? Utangaç tavırların. O kasabalı tavrın Jale’yi öyle tahrik etti ki anlatamam. Bunu rol olarak yapmıyorsun biliyorum, ama çok iyi oturuyor. Bence devam et Çocuk!” dedi.

15 dakika kadar sonra bahçe kapısına lüks bir araba dayanmıştı; Ülker kapıyı açtı ve onu içeriye aldı. Arabadan inen kadın görülmeye değerdi; uzun boylu bir sarışındı. Üzerinde siyah askılı bluzu ve koyu kahverengi mini eteği vardı. Sarı saçları düz kesilmiş, özensiz duruyordu. Fazla büyük olmayan göğüsleri ve düzgün bacakları ile bakımlı görüntüsü etkileyiciydi. Dolgun duran kaşları, saçlarının aksine siyahtı. Etli dudakları ve çıkık elmacık kemikleri ile seks kokan bir görüntü sergiliyordu. 40 yaşlarında olmalıydı. “Ben Aylin!” dedi elini uzatırken. Ülker daha önce bana, (Hiç birinin adı önemli değildir. Hepsinin takma bir adı vardır. Başlangıçta gerçek adını sana söylemek istemezler, ama bir süre sonra seni kendi evine davet ederler ve kocasıyla sikiştiği yatakta kendisini sikmeni isterler. Demem şu ki; hiç birini ciddiye alma Çocuk!) demişti.

Ayrı koltuklara oturduk ve sohbete başladık. Ülker Aylin’in getirdiği viskiden hazırlayıp verdi. Aylin kısa sürede içkisini bitirmiş, yeniden istemişti. Belli ki içinde bulunduğu duruma uyum sağlamak için içiyordu. İkinci bardağı yarıladığında gelip yanıma oturdu. Elini omzuma atıp okşamaya başlamıştı. Acelesi mi vardı, yoksa Ülker’in anlattıklarını bir an önce görüp yaşamak mı istiyordu bilemiyordum. Kendimi koltuğa yasladım ve başımı ondan yana çevirdim. İri gözleriyle gülümseyerek bakıyordu. Elini yüzümde gezdirdi ve uzanıp dudaklarıma öpücük kondurdu. Sıcak dudakları vardı. Dudaklarını kulağıma doğru kaydırırken eli göğüslerimden aşağıya kaymaya başladı. Pantolonumun üzerinden henüz uyanmayan yarağımı avuçladı ve sıktı, “Utanıyor musun?” diye sordu. Yüzümü çevirerek yine dudaklarıma yumularak öpmeye başladı.

Karşılık vermede gecikmemiştim. Kadının etli ve iri dudaklarını yoğurmaya, emmeye başladım bir anda. Eli bulduğu yarağımı yoğuruyor, avuçlayıp sıkıyordu. Yarağım kısa süre sonra uyanmaya başlamıştı. Belli belirsiz hareketlerle file çoraplı bacaklarını okşamaya başlamıştım. Tişörtümü aceleyle sıyırıp çıkardı ve koltuğa kendini atarken beni üzerine çekti. Dudaklarımız ayrılmıyordu. Bacağını bacaklarımın üzerine atmıştı, ama eli hala yarağımı avuçlamaya devam ediyordu. Geri çekilip yüzüme baktı ve gülümsedi, “Bakalım neler yapıyor şu küçük canavar!” diyerek kemerimi aceleyle çözmeye başladı. Fermuarımı çekip pantolonumu indirmesi birkaç saniyesini almıştı kadının. Yeni sertleşmeye başlayan yarağımı ortaya çıkardığında gövdesinden kavrayıp sıktı ve yüzüme baktı, “Harika!” diye mırıldanarak üzerine eğildi, kafasına dil darbeleri atmaya başladı. Sıcak nefesi kasıklarımda yayılıyordu ve yarağım kısa sürede sertleşmişti. Aylin o an geriye çekildi ve gövdesinden tuttuğu yarağımı sıkarak Ülker’e baktı. Ülker, elinde viski bardağı ile sessizce bizi izliyordu.

Jale, “Müthiş!” dedi gülümseyerek. Sonra hızla yerinden kalktı ve önüme geçip pantolonumla külotumu ayağımdan sıyırıp çıkardı. Önümde öylece dikildi bir an. Sonra bacaklarımı açarak önümde diz çöktü ve yarağımı yeniden kavradı. Kafasına dil darbeleri atıyor, köküne kadar yalayıp yeniden kafasına geliyordu. Taşaklarımı kavrayıp sıkarak yarağımın kafasını ağzına aldı sonra. Kafası tamamen kaybolmuştu. Ağzının içinde kafasına dil darbeleri atmaya başladı. Kısa süre sonra çıkarıp yeniden köküne kadar yaladı ve ayağa kalktı. Önümde dikilip bluzunu çıkarırken ben de eteğini aşağıya doğru çekerek çıkardım. Aylin sutyenini çıkarıp kenara atmıştı bu ara. Altında kalem durabilecek kadar sarkmış göğüslerini altından tutup avuçlayarak sıktım ve birinin başını ağzıma alıp emdim bir an. Sonra ayağa kalktım ve dudaklarına yumuldum. Bir an öptükten sonra onu koltuğa itercesine yatırdım. Külotunu tutup aceleyle ayaklarında çekip kenara attım ve bacaklarının arasına girdim. Aylin bacaklarını alabildiğine açmıştı. Yeni traş edilmiş kasıkları parıldıyordu. Amının etli dudakları açılmıştı. Amının içi ıslaklıktan parıldıyordu.

Yalamam için başımı bacak arasına doğru bastırdı, ama ben elimi atıp amını avuçladım. Amından resmen su akıyordu karının. Göt deliğine kadar okşayarak amını sıkmaya, sıvazlamaya başladım ve yüzüne baktım. Yalamayacağımı fark edince hızla yerinden kalktı ve beni tutup koltuğa yatırdı. Aceleyle bacaklarını açıp üzerime çıktı ve yarağımı kavrayıp am dudaklarının arasına sürtmeye başladı. Gülümseyerek yüzüme bakıyordu. Birkaç sürtmeden sonra yarağımın kafasını am dudakları arasına yerleştirip yavaşça kendini bıraktı. Yarağımın kafası bir anda ıslak am dudakları arasından kayarak içine girdi. “Ayyyy!” diye bir çığlık atarak kendini yukarı çekti ve acıyla yüzüme baktı, “Yırtıldı sandım!” dedi. O an Ülker elinde kremle geldi ve kutuyu Aylin’e verdi, “Bence deneme!” dedi.

Aylin krem kutusunu alıp açtı ve üç parmağı ile aldığı kremi yarağıma sürmeye başladı. Kısa sürede yarağım köküne kadar krem olmuştu. Sonra yeniden krem alıp amına sürdü ve parmaklarıyla içine doğru yedirdi. Yeniden üzerime çıkıp yarağımı am dudakları arasına yerleştirdi ve yine bıraktı kendini. Kremin etkisiyle yarağın kafası bu kez kayarak girmişti, ama orada durdu Aylin. İrileşmiş gözlerle yüzüme bakarken gövdesinden tuttuğu yarağımı sıvazlamaya devam ediyordu. “Ufff! Çok kalın! Girerken amımın dudaklarını yırtıyor sanki!” diyordu. Kendini yukarıya doğru çekti ve yeniden bıraktı. Yarağın kafası yine kaybolmuştu amın dudakları arasında. Amın içi ateş gibi yanıyordu; bu sıcaklığı Ülker’in de, Jale’nin de amında hissetmiştim. Demek ki amın içi gerçekten de sıcak oluyordu.

Aylin yarağımı bırakmış, iki eliyle omuzlarımdan tutunmuştu. Öylece durdu bir süre ve sonra kendini yeniden yukarıya çekti. Yarağımı kafasına kadar çıkardı ve yeniden oturdu. Yarağın kafası bir görünüyor, bir kayboluyordu. İki elimle göğüslerinden tutup vücudunu kendime çektim ve dudaklarına yapıştım. Bir anda deli gibi öpüşmeye, kemirişmeye başladık. Göğüslerini koparırcasına yoğuruyor, dudaklarını ısırıyordum. Sonra uzanıp göğüslerini yalayıp emmeye başladım. Elimin birini kalçalarına attım ve kendime çekiyordum. Aylin beni umursamıyordu. Kendi bildiği gibi yavaş hareketlerle oturup kalkmaya, yarağımı santim santim içine almaya çalışıyordu. “Ufff! Çok kalın yarağın var erkeğim! Amımın dudaklarını yarıp giriyor! Ayyyy! İçimi dolduruyor!” diye bir yandan söyleniyor, bir yandan da yavaştan yarağımı her geçen saniye içine alıyordu.

Bir süre sonra kasıklarımız buluşmuştu. Öylece durdu Aylin. Omuzlarımdan sıkıca tutup yüzüme baktı ve gülümsedi. “İçimi doldurdu! Bu kadar gerileceğim aklımın ucuna bile gelmezdi! Harika yarağın var erkeğim!” dedi. Bunları söylerken oturup kalkmaya başlamıştı. Yarağımın üzerinde dans eder gibi oturup kalkıyordu artık. Amı kısa sürede yarağıma alışmıştı. Kafasına kadar çıkartıyor, köküne kadar alıyordu yarağımı. Amının sularıyla iyice ıslanan yarağım şak, şuk sesleriyle bir görünüp bir kayboluyordu. Omuzlarımı sıkan parmakları giderek sert tırnak batmalarına dönüşmüştü. “Ahhhh! Harika! İçimi dövüyorsun erkeğim! Ufff! Çok güzel! Amımı doldurdun! Ayyyy! İçim kayıyor! Ahhhh!” diyerek inlemeleri giderek çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Hızlı şekilde inip kalkıyor, yarağım kasıklarının arasında bir görünüp bir kayboluyordu. Gözleri giderek daha da irileşiyordu. Gırtlağından gelen hırıltılarla odayı inletirken bir yandan da bağırıyor, söyleniyordu. “Harikaaa! Çok güzel! Ahhh! Ahhhh! Aaahhhh!” çığlıklarıyla birlikte deli gibi dövüyordu kasıklarımı.

Birden kendini bıraktı ve yarağımı köküne kadar amının içinde yok etti. Kasıklarını sürterek yarağımı içinde bir yerlere sürtmeye çalışıyor gibi yapıyor, am dudaklarıyla yarağımı mengene gibi sıkıyordu. Kasılıyordu üzerimde. Gözleri yuvarlağından çıkacaktı neredeyse. Çığlıkları evi inletiyordu bu ara. Sert kasılmalarla geliyordu üzerimde. Saniyeler sonra çığlıkları kesildi, ama titremeleri devam ediyordu. Amı yarağımı adeta sağıyor, sıkıp bırakıyordu. Yavaşladı ve durdu Aylin. Gözlerini gözlerime dikip yüzüme baktı. Kısa titremeleri devam ediyordu, ama vücudu durulmuştu. Eğilip dudaklarıma öpücük kondurdu, “Harikasın! Hiçbir yarak içimi bu kadar doldurmamıştı! Ufff! İçim dışıma çıktı! Öldüm!” diyerek üzerime bıraktı kendini sonra. Kalp atışları hala hızlıydı kadının.

Ülker yerinden kalkıp yanımıza geldi ve Aylin’in kalçalarına bir şaplak patlatarak, “Orospu! Yarağın kralı bu işte! Bu kadar kısa sürede boşalacağını hiç düşünmezdin değil mi?” dedi. Jale de, “Ayyyy! Halen geliyorum Ülker yaa! Ufff! Koptum resmen biliyor musun güzelim! Ohhh! Harika bir şey bu yarak!” deyip, üzerimden kalkarak koltuğa bıraktı kendini. Ülker gelip kazık gibi duran yarağımı gövdesinden kavrayıp başına öpücük kondurdu. Sonra uzanıp dudağıma bir öpücük kondurdu. Saçlarımı okşayarak gülümsedi.

Koltuktan kalkıp banyoya yürüdüm. Ülker banyoya gelip, arkamdan sarıldı, “Bir şey mi oldu Çocuk?” diye sordu. “Gayet iyiyim! Herşey yolunda bebeğim!” dedim ve döndüm, belinden tutup kendime çektim, “Sevdim bu işi Ülker!” dedim. Uzanıp dudağıma öpücük kondurdu ve gülümsedi, “Harikasın!” diyerek kıçıma bir şaplak vurdu ve gitti.

Yarağımı ve kasıklarımı yıkayıp salona gittim. Aylin halen öylece yatıyordu. Gidip başında dikildim; yüzüme gülümseyerek bakıyordu. “Amın çok tatlıydı bebek!” diyerek dudağından öptüm. Aylin, “Boşalmadın ama?” dedi. Gülerek, “İstemedim ki!” dedim. “Ya Ülker, bu isteğe bağlı mı boşalıyor?” dedi. “Sikmeyi daha çok seviyor hayatım!” dedi Ülker. Aylin uzanıp yarağımı kavradı ve kendine çekti, “Bir daha siksin ve içime boşalsın!” dedi. “Doymadın mı orospu?” diyerek güldü Ülker. “Bu yarağa doyulur mu kızım ya?” dedi Aylin. Ülker de, “Kızım bu Çocuk yarın da lazım! Bugün canını çıkarıp yarın ne yapacaksın?” dedi.

Aylin’in üstüne gidip yarağımı ağzına dayadım. Diliyle başına dokundu ve kendimi çektim. Sehpanın üzerinde duran viski bardağımı alıp koltuğa oturdum ve bir yudum içtim; yarıya bile gelmemişti daha. Viskiyle ilk kez tanışıyordum ve tedbirli davranıyordum. Aylin yerinden kalkıp banyoya giderken, Ülker de viskisini eline alıp yanıma gelip oturdu ve “Yeniden isterse sikme! Tadı damağında kaldı orospunun!” dedi. ‘Tamam’ der gibi başımı salladım.

Aylin de gelmişti bu ara; viskisini alıp yanıma oturdu. Elini bacağımın üzerine koyup okşamaya başladı ve “İkinize de teşekkür ederim!” dedi yarağımı avuçlayarak, “Harika bir orgazm yaşadım. Yemin ediyorum hayatım boyunca yediğim en güzel yaraktı! Biran amımın patlayacağını düşündüm!” dedi. Sıcak el teması ile yarağım yeniden harekete geçecekti; yerimden kalkıp içki bardağını sehpaya bıraktım ve yeniden mutfağa girdim. Kısa süre sonra döndüm ve içkimi alıp karşı koltuğa oturdum. Aylin bir an yüzüme soru sorar gibi baktı; davranışımdan huzursuz olmuşa benziyordu. Ülker bunu hissetmişti, “Orospuluk yapma Aylin! Çocuk bugün tanıtım için geldi. Önümüzdeki haftalarda geceler düzenleyeceksiniz. Bugün bu kadar, üstüne gitme. Tamam mı?” dedi gülerek. Aylin de, “Tamam kızım ya, tamam. Hevesimizi kursağımızda bırakıyorsun, bilmiş ol. Zaten iki dakikada bitirdik işi!” dedi. Ülker de, “Acelen neydi orospu? Çocuk sana boşal mı dedi?” dedi. Aylin de, “Sen çok mu fazla dayanıyorsun bu yarağa Ülker? Yemin ederim sen benden önce akıtırsın amının suyunu!” dedi. Ben dayanamadım ve “Durun bir dakika ya! Çıkın şu frekanstan. Normale dönün, normale!” dedim. İkisi de kahkahayı basmıştı söylediklerime.

Bir süre sonra Aylin gitmek için toparlanıp kalktı. Kapıda onu uğurlarken dudağıma öpücük kondurduve pantolonumun üzerinden yarağımı avuçladı, “En kısa zamanda bekliyorum seni! Gece boyu içimde istiyorum bu canavarı!” dedi. “Tamam! Bence sakıncası yok!” dedim.

Ülker onu bahçe çıkış kapısına kadar uğurlayıp geri döndü. Koşarak üzerime atıldı ve boynuma sarılıp dudaklarıma öpücük kondurdu, “Harikasın Çocuk! İşte bu istediğim. Sen bu alemin kralı olacaksın!” dedi. Birden kucaklayıp yatak odasına götürdüm ve yatağın üzerine attım. Gülümseyen gözleriyle bana bakıyordu. Eğilip ayağındaki külotu çekip çıkardım. O an kendine geldi ve toparlanıp yatakta oturdu, “Kesinlikle olmaz! Aslında deli gibi istiyorum, ama amımın dudakları halen kapanmadı!” dedi.

Bacaklarından tutup yatağın ucuna doğru çektim ve bacaklarının arasına girip ıslak amının dudaklarını yalamaya başladım. Işıldayan am dudakları açılmış, içinin kızıllığı görünüyordu. Klitorisini ve dudaklarını yalamaya başladım. Kısa süre sonra kendini bana bırakmıştı. Saçlarımdan tutmuş, başımı amına bastırıyordu. Yalıyor, dilimi içine sokup masaj yapıyordum. Sonra uzanıp göğüslerini avuçladım. Onları yoğururcasına sıkarken amını yalamaya devam ettim. Ülker kısa süre sonra titremeye, inlemeye başlamıştı. Ardından kasıldı ve hırıltılar içinde boşalmaya başladı. Bacaklarının arasında nefessiz kalana kadar çekti kafamı bacak arasına. Sonra bıraktı beni ve kendini attı yatağa, “Harikasın Çocuk! Böylesine güzel yalamayı nereden öğrendin?” dedi titreyen sesiyle. “Hiçbir yerden! Amın o kadar güzel ki, yalamak geldi içimden. Çok da güzel kokuyor!” dedim.

Ülker yavaşça doğruldu ve uzanıp sarıldı. Boynuma öpücükler kondurarak sarılmasını sürdürdü bir süre. Sonra aniden bıraktı ve kendini geri çekti. Yüzümü elleri arasına aldı ve gözlerini gözlerime dikti. Hayatım boyunca ilk görüyordum bu bakışı: Acıydı.

[Mesut]

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!