Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (06. Bölüm)

Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (6) (Mesut 26 Y., Aydın / Türkiye)

O geceden sonra uzun zaman konuşmadık. Aradığım zamanlarda Ülker bir mazeret buluyor ve telefonu kapatıyordu. Üniversite sınavına girdiğim gün aradı. Sınavım iyi gitmemişti; ayrıntılı konuştuk. Bana, “Çarşamba günü İzmir’e gidiyoruz!” dedi. Çarşamba gününe kadar her fırsat bulduğumuzda konuştuk. İzmir’e gidecek ve memlekete geri dönmeyecektim. Ülker’in evine yerleşecek ve onun yönlendirdiği kadınlarla ilişkiye girecek ve paramı alıp çekilecektim.

Evden ayrılırken İzmir’de iş bulduğumu söyledim. En çok sevinen annem olmuştu. Bilseydi benim fahişelik yapacağımı kesin emdirdiği sütü haram ederdi.

Çarşamba günü Ülker’le buluştuk ve aceleyle yola çıktık. Eve varana kadar pek de kayda değer sohbet etmedik. Arabayı park edip içeriye girdiğimizde, Ülker çılgın gibi üzerime atıldı, deli gibi öpüşmeye başladık. Kısa süre sonra çırılçıplak şekilde yataktaydık. Ülker yarağımı yalıyor, ağzında yarağımın kafasına diliyle masaj yapıyordu. Yarağım kısa sürede kazık gibi olmuştu. Hızla yataktan kalktı ve yandaki çekmeceden krem alıp getirdi. Yarağıma ve amına sürdü ve üzerime aynı acelelikle çıktı. Yarağımın kafasını am dudakları arasına sürttü bir süre. Sonra üzerime oturdu ve yarağımı yine santim santim içine almaya başladı. Yarağım kısa sürede içinde yok olmuş; kasıklarımız birbirine yapışmıştı.

Omuzlarımdan tutup eğildi ve dudaklarıma öpücük kondurdu, “Bunu özlemişim Çocuk!” dedi gülümseyerek. Oturup kalkmaya başladı. Ben de alttan yukarıya doğru vuruyor, yarağımı köküne kadar amına sokuyordum. Kısa bir süre sonra ikimiz de çılgın gibi sikişmenin heyecanına kapılmıştık. Ben alttan vurdukça Ülker üstten kendini bırakıyor, yarağım bir çıkıp bir kayboluyordu. Ülker herzamanki gibi titremeye, kasılmaya başladığında kendimi bıraktım. Kalçalarından tutup kendime çektim ve içine oluk gibi akmaya başladım. Ülker o an çığlıklarını salıverdi ve deli gibi bağırarak boşalmaya başladı. Boşalıp rahatlamamız saatler sürmüştü sanki. Bir süre sonra durulduk ve öylece kaldık. Ülker üzerimde yatıyordu ve kalbi deli gibi atıyordu.

Başını kaldırıp yüzüme baktı ve gülümsedi, “Döllerin içimi yaktı Çocuk! Bu kez beni yakaladın!” dedi. “Her zaman yakalarım seni!” dedim. Ülker yine bir öpücük kondurup üzerimden kalktı ve amını avuçlayıp banyoya yürüdü. Arkasından gittim; banyonun kapısından onu izlemeye başladım. Duşunu alana kadar seyrettim Ülker’i. İşini bitirdikten sonra ben girdim ve duşumu alıp salona geçtiğimde Ülker giyinmiş beni bekliyordu, “Hadi, giyin. Çıkıyoruz!” dedi. Nedenini sormadan giyindim ve çıktık.

Yolda, uzun zaman görüşmememizin nedenini sordum; arabayı bir kenara çekti ve yüzüme baktı, “Aydın’da bende kaldığın gece çok kötü oldum ben…” dedi gülümseyerek, “Sana aşık olabileceğimi hissettim o gece. Şu an öyle bir risk söz konusu değil. Kendime geldim yani. Bu ikimiz için de kötü olurdu. Eğer ilerleyen zamanda böyle bir risk söz konusu olursa lütfen duygusal yaklaşma!” dedi. Gülümsedim ve elini tutup okşadım, “Öyle bir gün geldiğinde kendimize nasıl engel olacağız Ülker?” dedim. “Çok basit; ikimiz de adımın Ebru olduğunu hatırlayacağız!” dedi.

İzmir’de mutfak için bir şeyler aldık, dolaştık bir süre. Alsancak’ta bir çay bahçesinde otururken Ülker’in telefonu çaldı; arayana bir kadındı. Kadınla bir saat sonrası için randevulaştık. Hemen eve gitmek için yola çıktık. “Kadın 50 yaşlarında; menopoz mağduru yani!” dedi. Ne demek istediğini anlamadığımı anlamıştı. “Amının suyu kesilenlerden!” dedi sonra gülümseyerek. Yol boyunca menopozu ve bu tür kadınları anlattı. “Vücudunun hala güzel olduğunu ve istendiğini bilmek isterler; sen bilirsin!” dedi ardından.

Eve geldiğimizde çantasından evin anahtarlarıyla, bir telefon verdi. “Evin hayırlı olsun Çocuk…” derken sarılıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu, “Çarşamba günleri gelirim; onun dışında evin sahibi sensin. Çok dikkat et ve temkinli ol. Bu piyasa keyiflidir, ama bir o kadar da huzursuzdur. Bu telefonun numarasıyla iletişim kuracaksın. Sana ulaşmak isteyenlere bu numarayı vereceğim. Kendi numaranı kimseye verme, tamam mı?” dedi. Evin zili çaldığında aceleyle kalkıp otomatiğe bastı ve bana, “Bu kadın en iyi müşterin olabilir!” dedi.

Yüzü, kısa kesilmiş kıvırcık saçlarının arasında bakımlı duruyordu. Askılı, leopar desenli tişörtünü zorlayan iri göğüsleri, saklayamadığı göbeği, dizüstü eteğini zorlayan kalçaları ile orta yaşı geçtiğini gösteriyordu. Kapıda Ülker ile birbirlerine sarılıp öpüştüler. Uzun süredir tanıştıkları belli oluyordu. Ülker elinden tutup bana doğru sürüklercesine getirdi. “Mesutçuğum bu Yeliz!” dedi. Selamlaştıktan sonra oturduk. Ülker mutfağa gidip birer bardak içki doldurup getirdi; “Yeliz Votkayı çok sever!” dedi yerine otururken.

Tanımadığım, daha önce hiç karşılaşmadığım bir insanla ne konuşacaktım bilemiyordum. Ülker önden gidiyor, biz de arkasından takip ediyorduk. Kısa süre sonra kaynaşmıştık. Ülker Yeliz’e duş almak isteyip istemediğini sordu. Kadın bunu bekliyormuş gibi bardağındaki içkiyi bitirdi ve kalktı. Daha önce geldiği belliydi; doğruca banyoya yürüdü. Ülker yanıma gelip dudağıma bir öpücük kondurdu ve elimi tuttu, “Bütün kadınları önce banyoya sok. Orada olan sabun ve şampuanı kullansınlar; senin istediğin gibi kokacaklardır. Bir de şu var Mesut; bu kadını yala, her yerini yala ve yatakta konuş. Güzel olduğunu düşündüğün her şeyi söyle bu kadına, tamam mı?” dedi. “Tamam!” dedim. “Şimdi yatak odasına git ve onu bekle!” dedi.

Kısa süre sonra Yeliz kapıda görünmüştü; üzerinde bornoz vardı. Kapıda bir süre durdu ve gülümseyerek üzerindeki bornozu çıkarıp attı. Yatağa geçti ve sırtını yastıklara dayayıp uzandı. Bacaklarını alabildiğine açmıştı. Memeleri az da olsa koltuk altlarına doğru sarkıyordu. Yeni traş edilmiş amının dudakları etli ve iriydi. İki eliyle memelerini yanlardan tutup avuçladı ve sıktı. Gülümseyerek yatağa yürüdüm. Açılmış bacaklarının arasına girip yüzüne bakarak memelerini avuçladım. Yavaşça gözlerini kapattı. Memelerini avuçlayarak sıkıyor, omuzlarına doğru okşuyordum. Sonra göbeğine doğru indirdim ellerimi. Okşayarak yeniden yukarıya çıktım ve memelerini avuçladım; uçlarını parmaklarım arasına alıp ezerek okşadım. “Ne kadar iri ve güzel uçları var!” diyerek eğildim ve meme uçlarını yalamaya başladım.

Saçlarımı okşamaya başlamıştı; kendini duş alırken hazırlamış görünüyordu. İki avucumun arasında sıktığım memelerinin uçları ağzıma yakın duruyordu. Birini yalayıp diğerine geçiyor, yalıyor, emiyordum ara vermeden. Boynuna doğru çıkıyor, dudaklarına öpücükler kondurduktan sonra yeniden memelerine iniyordum. Yeliz derin nefesler alarak saçlarımı okşamaya başlamıştı. Elimi vücudundan ayırmadan aşağıya doğru kaydırdım ve amına ulaştım. Etli am dudaklarını avuçlayıp sıktım ve yüzüne baktım. Gözleri kapalı, derin soluklar alıyordu. Dilimi vücudundan ayırmadan yalayarak bacak arasına girdiğimde Yeliz bacaklarını tamamen açmıştı. Kabarık am dudaklarını dilimle ayırırcasına aşağıdan yukarıya yaladım. Derin bir ‘Ohhhh!’ çekmişti. Traş edilmiş kasıklarında dolaştırdım dilimi bir süre. Sonra yeniden am dudaklarına attım dilimi. Yalamaya başladım.

Yeliz iki eliyle am dudaklarını ayırmıştı. Kızılımsı iç dudakları önümdeydi şimdi. Dilimle içine doğru basınç yaparak yalamayı sürdürdüm. Klitorisi kabarmaya başlamıştı, yalıyor, emiyordum. Ihlamalar arasında amını ağzıma dayamaya başlamıştı Yeliz. Bacaklarının altına soktuğum ellerimle kalçalarını yoğurmaya başladım ve yalamayı sürdürdüm. Bu ara amına parmağımı soktum ve girip çıkmaya başladım. Ürpermişti bu hareketimle; duyarlıydı. Yalamayı sürdürürken ikinci ve üçüncü parmağımı da sokmuştum amına. Artık amını parmaklarıma ve ağzıma doğru daha hızlı iterek bastırıyordu. Derin soluklarına inlemeleri de karışmaya başlamıştı. Parmaklarımı hızlıca sokup çıkartırken, dilimle klitorisini yalıyor, emiyordum.

Titremeye başlamıştı ki, çekildim ve soyunmaya başladım. Gözlerini açmış, çıkacak olan manzarayı bekliyor gibi bakıyordu. Kısa sürede çıplaktım. Dizlerimin üzerinde durup bekledim. Yerinden doğruldu ve uyanmaya başlayan yarağımı avuçladı. Sonra yatağa yüz üstü uzanıp yarağıma dil atmaya, yalamaya başladı. Taşaklarıma kadar yalıyor, kafasını ağzına alıp emiyordu. O güne kadar yarağımı emen kadınların içinde en güzel yalayıp emeniydi Yeliz. Dilini ve dudaklarını çok iyi kullanıyordu. Ağzına kafasından daha fazlasını alıyor, diliyle içeride dans ediyordu. Ağzından çıkarıp yalıyor, her yerini emiyordu. Yarağım kısa sürede kazık gibi olmuştu. “Ufff! Yarağın harika erkeğim!” diyerek kendini yukarıya doğru çekti. Vücuduna sürtünen yarağımı memelerinin arasına alıp ezerken dudaklarıma yumuldu. Deli gibi öpüşürken elleriyle sıkıştırdığı memelerinin arasında yarağıma git gel yapıyor, alttan taşaklarımı okşuyordu.

Sonra yarağımı bırakmadan kendini yatağa sırtüstü attı. Yarağımı çekerek amının dudakları arasına sürtmeye başladı. Aşağıdan yukarıya badana yapıyordu. Am dudakları yaladığım tükürükle ıslaktı, ama amı hiç de ıslanmış görünmüyordu. Birden yarağımı bırakıp kenarda duran çekmeceden kremi çıkardı ve doğrulup amını ve yarağımı kremledi. Krem kutusunu yatağın üzerine attı ve yeniden yarağımı kavradı. Etli dudakları arasına sürterek amının ağzına getirdi ve içine doğru kaydırdı. Kalçalarını yukarıya kaldırırken yarağımın iri kafası am dudakları arasında kaybolmuştu. “Ohhh! Yumruk gibi kafası var yarağının!” diyerek durdu. Dizlerini yanlara doğru çekti ve amının dudaklarını parmaklarıyla açarak yüzüme baktı, “Sok şu canavarı içime!” dedi.

Elime aldığım yarağımın kafasını yeniden amın ağzına getirdim ve dizlerinin altından tutup kendimi ileriye doğru ittim. Yarağımın kafası amın içine doğru kayarken, Yeliz iri gözlerini tavana dikip inledi. Sonra gözlerini kapatıp kollarımdan tutup kendine çekti. “Ufff! Ihhh! Ayyyy! Yavaş!” diye bir yandan inliyor, söyleniyor, bir yandan da bacaklarını daha da açarak kalçalarını yarağıma doğru bastırıyordu. Yarağım kısa sürede köküne kadar amın içine gömülmüştü. Geriye çekip yeniden yüklendim. Kremin etkisiyle yarağım kayarak giriyordu. Alev gibi yanıyordu kadının amı. Dizlerimle bacaklarını daha da açarak yüklendim ve üzerine kapandım. Başını avuçlarımın arasına alıp yüzüne baktım. İrileşmiş gözleriyle yüzüme bakıyordu. “Amın ne kadar da sıcak bebeğim!” dedim saçlarını okşarken. Başımı kendisine çekip dudaklarıma yapıştı. Öpüşürken alttan kasıklarını yarağıma batırıyor, yarağımı içine alıp çıkarıyordu. Ben yüklendikçe o alttan kendini bana itiyordu, “Sok kocacığım! Ohhh! Sik beni erkeğim! Yarağın harika! Ohhh! Sok!” diyordu.

Kasıklarımız birbirini döverken çıkan sesler öbür odalardan da duyuluyordu kesin. Ben yüklendikçe alttan kendini bana itiyordu Yeliz. Dakikalar dakikaları kovalıyordu. “Sok! Sok! Harika sikiyorsun kocacığım! Sik beni! Doldurdun amımı erkeğim! Sik! Evet böyle!” diye inliyor, durmadan çığlık atarcasına alttan yükleniyordu. Yorulmadan, bıkmadan alttan vuruyordu kasıklarıma. “Ahhh! Harika! Evet! Geliyorum! Aaahhhh! Sok! Evet! Evet!” diyerek tırnaklarını omuzlarıma geçiriyor, deli gibi yükleniyordu yarağıma.

Öyle bir hızla girip çıkmaya başlamıştım ki kendime inanamıyordum. Hızla vuruyordum kadının amına. Ben yüklendikçe o kendini bana itiyor, daha da derine girmemi sağlıyordu. Yarım saat kadar sonra çığlıklar atarak titremeye başladı. Kollarımdan tutup kendine çekti beni. İri gözleriyle yalvarır bir hali vardı. Delirmiş gibi titriyor, kasılıyor, geriliyordu; nöbet geçiriyordu sanki. Yarağımı köküne kadar sokup kısa yüklenmelerle itmeye başladığımda am dudaklarının alevi kasıklarımı yakmaya başlamıştı. Yarağım içinde kalp gibi atarken am dudakları kasılıyor, açılıp kapanıyordu. Çığlıkları derin inlemelere dönmüştü; sonra derin soluk alıp vermelere.

Gözlerini açıp yüzüme baktığında gülümsüyordu. Saçlarımı okşayarak dudaklarını uzattı. Eğilip dudaklarını öptüm. “Harikasın! Çok uzun zamandır böylesi boşalmamıştım. Teşekkür ederim!” dedi. “Daha fazlasını yapabilirsin!” dedim yarağımı içine doğru bastırarak. “Ufff! Canımı çıkarttın, yordun beni!” dedi. “Amın çok tatlı bebeğim!” dedim yarağımı içinden çıkarırken. Sonra kendimi yatağa attım. Yeliz yarağımı okşarken, “İlk kez bu kadar hızlı boşaldım. Rekor kırdım bu gün!” dedi. Yatakta doğruldu ve yüzüme baktı. Eğilip dudağıma bir öpücük kondurdu. Sonra yavaş hareketlerle yataktan aşağıya indi ve banyoya doğru yürüdü. Arkasından sarkmaya yüz tutmuş kalçaları görünüyordu. Kalkıp arkasından banyoya yürüdüm. Yeliz beni de, kendini de yıkadı ve duruladı.

Salona geçtiğimizde Ülker eline uzaktan kumandayı almış, kanalları geziyordu. Yeliz yanına varıp dudağına bir öpücük kondurdu, “Sağol aşkım! Bu en iyisiydi!” dedi. Ülker de, “Sana söylemedim mi Kaltak? Amın bayram etti değil mi?” dedi. Yeliz, “İçim ilk kez bu kadar güzel dolduruldu!” derken kendini koltuğa atmıştı. Yanına vardım ve yarağımı ağzına dayadım. Yeliz sönük yarağımı ağzına alıp emdi bir süre. Kendimi çektim ve dudağına bir öpücük kondurdum, “Bir akşam bende kal bebek! Sabaha kadar içinden çıkmam; doyarsın!” dedim. “En kısa zamanda bir gece ayarlayalım!” dedi.

Giderken sehpanın üzerine bir miktar para bırakmıştı. Kapıda dudaklarıma öpücük kondurdu ve yürüdü. Ülker onu kapıya kadar uğurladı. Ülker geriye döndüğünde kadının bıraktığı parayı alıp yanıma geldi ve parayı odanın içinde havaya savurdu, “İşte bu!” diye çığlık atarak yanıma gelip boynuma sarıldı. Birbirimizi öpmeye başladığımızda sıkıca sarıldığımızı fark ettim. İlk kendini çeken Ülker olmuştu, “Orospu 800 lira bırakmış! Oysa Ona 500 lira vereceğini söylemiştim. Seninki bu piyasanın en iyi yarağı Canım, bunu unutma!” dedi.

Evde bir süre oyalandıktan sonra dışarıya çıktık. Akşam yemeği için seçtiğimiz yere vardığımızda bizi gerçekten de iyi karşılamışlardı. “Yıllar sonra yeniden İzmir gecelerindeyim ve yanımda genç bir delikanlı var. Çok şanslıyım!” dedi Ülker. Elimi tutup okşadı, ışıldayan gözlerle gözlerime baktı. Sonra, “Çıkalım bu frekanstan!” dedi, ardından kendini toparlarcasına, “Neyse…” dedi. Yemeklerimizi yiyip içkilerimizi bitirdik ve zaman geçirmeden kalktık.

Eve varır varmaz birbirimizin boynuna atıldık ve çılgın gibi öpüşmeye başladık. Kısa süre sonra yataktaydık ve deli gibi sevişiyorduk. Ülker bu kez daha saldırgan ve istekliydi. Bacaklarını açıp yarağımı ıslak amına soktuğumda tırnaklarını omuzlarıma geçirmiş, iri gözlerle bakıyordu. “Sik hadi! Yeliz’i siktiğin gibi sik beni de! Sok yarağını köküne kadar! Hadi! Doyur beni de, hadi!” diye, evi inleten çığlıkları dakikalarca sürmüştü Ülker’in. Deli gibi orgazm oluyor, yeniden devam ediyordu sikişmeye. “Sik!” diye bağırıyor; sara nöbetine yakalanmış gibi kasılmalarla boşalıyordu. Sonunda hırıltılı soluklarla kendini yatağa attı ve öylece kaldı.

Ertesi gün uyandığımda saat neredeyse 10:00 olmuştu ve Ülker çoktan gitmişti. Salondaki sehpanın üzerine not bırakmıştı: “Geceni benimle paylaştığın ve bana harika dakikalar yaşattığın için teşekkür ederim Mesut. Seni kırdımsa özür dilerim. İzmir’in tadını çıkar. Seni ararım Tatlı Çocuk!” diye. Evi dolaştım bir süre. Dışarıya çıkıp komşu bahçeleri seyrettim; uzaktan görebildiğim İzmir’e baktım. Yeni bir yaşam başlıyordu benim için ve yeni bir dünyanın içindeydim.

Artık haftanın en az üç günü birileriyle birlikte oluyordum ve iyi para kazanıyordum. Ülker’in yönlendirdiği kadınlar dışında birlikte olduğum kadınların tavsiye ettiği müşterilerim de oluyordu. Müşterilerim genellikle 40 yaş üstü kadınlardı. Bunlar genellikle kocalarıyla cinsel sorunu olan kadınlardı; ya da onlar öyle söylüyorlardı. Ama Ülker, “Hepsi de yarak hastası bunların! Araştırsan kocalarıyla hiç de sorunu falan yoktur. Alışmış orospular değişik yarak yemeğe; aranıyorlar!” diyordu. Bu beni ilgilendirmiyordu. Aradıklarında, güvenceli olduklarından emin olduklarımı eve davet ediyor ve birlikte oluyordum. Bir saat kadar kalıyor ve gidiyorlardı. Onlar gittiğinde ben gerçek yaşantıma dönüyordum.

Günler su gibi akıp gidiyordu. İzmir’e geleli neredeyse 3 ay olmuştu. Ülker her Çarşamba geliyordu ve Perşembe sabahı erkenden çekip gidiyordu. Onun geldiği günlerde kimseyi kabul etmiyordum. O Çarşamba öyle olmadı. Gelir gelmez kendimizi yatağa atmış ve çılgın gibi sevişmiştik. Evde bir süre oyalandık ve dışarıya çıktık. Akşamüzerine kadar dolaştık ve lüks bir lokantaya gittik. Garson sipariş almaya geldiğinde Ülker birilerinin adını verdi. Garson hemen masadan uzaklaştı ve bir zarfla geri döndü, “Suna Hanım size bunu vermemi söyledi!” diyerek gitti. Ülker zarfı açtı; içindeki notu çıkarıp okudu, “Kalkalım Mesut!” dedi. Garsona teşekkür ettik ve lokantadan çıktık. Arabaya binip hızla Karşıyaka’ya yöneldik. Yol boyunca fazla konuşmadık. Ülker ayrıntıya girmiyordu, “Bu akşamı yaşa ve gör!” diyordu.

Karşıyaka’da yine bir lokantaya girdik. Garsona Suna Hanımın adını verdiğimizde, garson bizi kadını masasına götürdü. Genç bir kadındı. Uzun, düz saçları neredeyse kalçalarına kadar iniyordu. Hayatımda gördüğüm en büyük ağza sahipti kadın. Dik ve dolgun göğüslerini neredeyse açıkta bırakan askılı elbisesinin eteği dizinin çok üstündeydi. Yuvarlak kalçaları, düzgün ve uzun bacakları ile mükemmel bir görüntü sergiliyordu. O güne kadar birlikte olduğum kadınlardan farklı görünüyordu. Bizim yaklaştığımızı görünce ayağa kalktı. Sevimli bir yüzle, samimi karşılamıştı bizi. Ülker de ilk kez karşılaşıyordu bu kadınla.

Kadın bize şarap ısmarladı. Sonra yaşımı, tahsilimi, nereli olduğumu sordu. Benzer kısa soruları sormayı sürdürdü. Kadın beni tanımaya çalışıyordu, “Size mi gideceğiz?” diye sordu sonra. Ülker de, “Mesut’un evi müsait ve oldukça uygun!” dedi. Kadın, “Kalkalım isterseniz!” dedi. Kadın çok pahalı bir Jeep’e biniyordu. Bizi takip edeceğini söyledi. Yolda giderken Ülker, “Senin bildiğin kadar biliyorum. Bildiğim ve kesin olan bir şey varsa, o da kadının kim olduğu!” dedi. İzmir’li ünlü bir aile şirketinin ortaklarından birinin karısıydı kadın. Sonra devam etti, “Seks delisi olduğunu duydum! Biraz sonra göreceğiz. Bu arada şundan eminim Mesut; bu kadın, bu güne kadar tanıdıklarından çok farklı. Biraz sonra ne isteyecek bilmiyorum, ama içten davranmanı tavsiye ederim!” dedi.

Eve vardığımızda kadın uzun uzadıya çevreyi ve evi kontrol etti. Bulunduğu ortamı özümsemeye çalışır bir hali vardı. Bir duble Votka içebileceğini söyledi. Ülker içkileri hazırlamaya gittiğinde kadının telefonu çalmaya başladı. “Hayatım merhaba! Evet, arkadaşlarla birlikteyim. Evleri çok güzel, görmeni isterim. İkisi de sıcak ve sevimli insanlar. Ararım aşkım, öpüyorum!” dedikten sonra telefonu kapatıp çantasına koyarken yüzüme bakıp gülümsedi, “Kocam arıyor, merak etmiş de!” derken yüzündeki gülümseme gerçekten de seksiydi.

O akşam hayatımda yeni bir sayfa açılacaktı ve ilk kez olayın ne kadar içinde olduğumu anlayacaktım…

[Mesut]

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!