Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (08. Bölüm)

Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (8) (Mesut 26 Y., Aydın / Türkiye)

Suna aradığında koltukta uzanmış pinekliyordum. Sürprizi işte o an gördüm. Suna’nın yanında bir erkek vardı; Kenan olmalıydı. Bir sürü poşetlerle gelmişlerdi. Onları içeriye buyur ettim. Kenan meraklı gözlerle çevreye ve bana bakıyordu. Suna girer girmez boynuma sarıldı ve dudaklarımdan doyasıya öptü, “Seni özledim!” dedi. Ben de, “Çok güzelsin!” dedim, göz ucuyla Kenan’a bakarak.

Birer bardak içki hazırlayıp oturduk. Kenan, Suna’nın ısrarıyla gelmişti. Suna, “Tanışmanızı istedim. Anlaşacağınızı umuyorum.” dedi. Ben de, “İlk kez başıma öyle bir şey geliyor!” dedim. “Benim de!” dedi Kenan. Suna da, “Seninle sevişirken Kenan’ın da yanımda olmasını istedim! Bundan sonra da böyle olsun istiyorum!” dedi. Suna, Kenan ve benden başkasıyla birlikte olmak istemediğini söylüyordu. Haftada iki gün benimle birlikte olmak istiyordu. “Kenan’la zaten sevişiyoruz. Sen de yanımızda ol istiyorum. Kenan’ın merak ettiği ise, bunu bize maliyetini ne olacağı?” deyince, ben kahkahalarla gülmeye başladım birden. Kendime hakim olamamıştım. Bir anda odada soğuk bir hava esti. Kenan gülmemden korkunç derecede huzursuz olmuştu.

Durumu toparlamak için, “Özür dilerim arkadaşlar…” dedim gülmemi tutamayarak, “Çok özür dilerim. Yanlış anlamayın, Suna’nın sözü o kadar saçmaydı ki, kendimi tutamadım.” dedim. “Hangi sözü?” diye sordu Kenan somurtarak. “Maliyet sözcüğü!” dedim. Seri bir şekilde durumu kurtarmalıydım, “Gel buraya…” dedim Suna’ya, elimi uzatarak. Suna koltuğundan kalkıp yanıma geldi; kucağıma oturttum ve dudaklarına öpücük kondurdum, gülümseyerek, “Beni kiralık bir makine gibi görmen çok ayıp bebeğim. Ben seni yatakta bana keyif veren ve sevişmekten zevk aldığım bir kadın olarak görüyorum. Neden o sözcüğü kullanıyorsun ki?” dedim.

Kenan rahatlamıştı, “Suna haklı aslına bakarsan. Sen bu işi profesyonel olarak yapıyorsun Mesut. Suna seninle birlikte olmak istiyor. Bana, ‘Sen ve Mesut bana yeter!’ dedi ve bunu söylerken samimiydi. Bu benim için çok önemli; cinsellik konusunda Suna’nın biraz sonra ne yapacağını düşünmektense, bir noktada odaklanması benim de işime geliyor. Sonuçta Suna’nın zaafı bu. Aylardır ilk kez, konuya bağlı ne yaptığımı biliyorum, diyebilirim. Suna’nın dışarıda birlikte olacak birilerini araması beni huzursuz ediyor. Sen aklı başında birine benziyorsun ve bu benim için çok önemli. En azından aklım Suna’da kalmayacak. Aslına bakarsan iki gün kendine gelemedi. Korkunç derecede tahriş olmuştu, halen düzelmiş değil ama ille de gelmek istedi.” dedi.

Bu kadının ilgiye ve sevgiye ihtiyacı vardı aslında; ona yakın olan, onunla ilgilenen; bedenini sevdiğini her fırsatta kendisine hatırlatan birilerine ihtiyacı vardı. Bunu yatakta mutlu ettiği erkeklerin yüzlerinde görerek gidermeye çalışıyordu ve tek çıkar yolun bu olduğunu sanıyordu.

“Başka bir plan yapalım isterseniz” dedim. Merakla söyleyeceğimi bekliyorlardı. “Çıkalım, yemeği bir yerlerde yiyelim. Kenan için bir sakıncası yoksa?” dedim. “Bence bir sakıncası yok!” dedi Kenan. Suna kucağımdan hızla kalkarak, “Uzaklara gidelim! Örneğin Kuşadası’na gidelim. Hafta sonu kaçamağı yapmış oluruz!” dedi. İkimizin de aklına yatmıştı düşünce. Evden çıkıp yola koyulmamız yarım saatimizi almıştı. Suna çıkmadan önce getirdiği malzemeleri dolaba yerleştirdi. İki tane paketi de salon masasının üstüne bıraktı; içinde ne olduğunu merak bile etmemiştim.

Kuşadası’nda bir otele yerleştik ve aceleyle restorana indik. Herkesin karnı açtı. Müşterilerin büyük çoğunluğu yabancı ve orta yaşın üstündeydi. Kenan ortama hiç de yabancı değildi. Siparişlerimizi verdik ve koyu bir sohbete başladık. Suna çevresindeki yabancı kadınların özgür davranışlarını göz ucuyla, ama dikkatle izliyordu. Bunu söze dökme ihtiyacı bile duymuştu.

Yemek ve içki faslı uzun sürmemişti, kalktık. Benim oda onların odasına bitişikti. Odama girmemden bir süre sonra kapı çaldı; gelen Suna’ydı. Heyecanla içeriye süzüldü ve boynuma sarıldı. Deli gibi öpüşmeye başlamıştık ki, kapı yeniden çaldı. Suna aceleyle kapıyı açtı; gelen Kenan’dı. Elinde bir şişe içki ve bardaklar vardı. Odaya süzüldü ve bardaklara içki doldurmaya koyuldu. Suna ile kısa bir öpüş faslından sonra içkilerimizi alıp oturduk. Bir süre sessizlik oldu. Sanki herkes birinin harekete geçmesini bekliyor gibiydi. Kenan’ın içinde bulunduğu duruma alıştığını görüyordum; bu beni rahatlatıyordu. Suna sevimli bir liseli kızı andıran davranışlarıyla ortamı yumuşatmaya çalışır görünüyordu.

Suna yerinden kalkıp Kenan’ın kucağına oturdu ve dudaklarına yapıştı. Kucağında kıvranıyor, kalçalarını kocasının yarağına sürtüyordu. Yere çöktü ve adamın pantolonunun indirdi. Külotunun üzerinden yarağını okşarken, Kenan kendini geriye doğru yasladı. Külotunu çıkardığında sertleşmiş yarağı ortaya çıkmıştı. İnce, ama benimkinden uzun bir yarağı vardı. Suna yarağı gövdesinden kavrayıp, kafasını ağzına aldı ve emmeye başladı. Kenan elindeki içki bardağını sehpanın üzerine bıraktı ve karısının saçlarını okşamaya, kafasını yarağına bastırmaya başladı. Birkaç dakika geçmemişti ki, Kenan inleyerek Suna’nın ağzına boşaldı. Suna yarağı ağzından çıkartmadan bütün dölleri yutmuştu.

Onları izlerken öylesine oturup kalmıştım. Birileri ilk kez karşımda sevişiyordu ve nedense onları seyrediyordum. Suna yerinden kalktı ve yanıma gelip zaman geçirmeden önüme çöküp pantolonumu ve külotumu çıkarttı. Yarağım hiç umursamaz şekliyle duruyordu. Kasıklarımı, taşaklarımı ve yarağımı okşarken yüzüme baktı, “İyi misin Mesut?” diye sordu. “Ben iyiyim de, çocuk ilgi bekliyor!” dedim gülümseyerek. Suna ölgün yarağımı ağzına aldı ve somurmaya başladı. İlk ve son kez hepsini ağzına almış, emiyordu. Yarağım kısa süre sonra sertleşmişti.

Suna bunları yaparken Kenan yerinden kalktı ve yerde domalmış duran karısını arkasına geçti. Yarağı yeniden sertleşmişti. Kalçalarını iki eliyle ayırdı ve arkadan karısının amına girdi. Suna derin bir iç geçirdikten sonra, yarağımı yalamaya, kafasını emmeye koyuldu. Kenan bir yandan uzanıp Suna’nın yarağımı emişini izliyor, diğer yandan keyifle Sunan’ın amına girip çıkıyordu. Suna, “Ohhh kocacığım, sik amımı! Güzel mi amım Kenan?” deyince, Kenan, “Harika Sunacığım. Ohhh! Sıcacık amın bebeğim. Ohhh!” dedi. Suna yarağımı gövdesinden tutmuş, 31 çektirir gibi, aşağı yukarı sıvazlıyordu. Saçlarını okşadığımda gülümseyerek yüzüme baktı. Ortamın büyüsüne kaptırıvermiştim kendimi, “Kenan arkadan sikerken kalçaların ne kadar güzel görünüyor Suna!” dedim. “Canımsınız! Sizi seviyorum!” dedi Suna, Kenan’ın elinden kurtulup üzerime oturdu ve yarağımı ıslak amına yavaşça aldı.

Kenan’ın bir süreden beri siktiği am ıslaktı, ama yine de zorlanarak girmişti yarağım. Yavaş hareketlerle köküne kadar alıp öylece durdu, “Özlemişim bunu!” dedi dudağıma öpücük kondurarak. Sonra iki eliyle kalçalarını iki yana ayırdı ve Kenan’a, “Hadi kocacığım, götüme sok yarağını!” dedi. Kenan bunu bekliyordu sanki. Arkadan yaklaştı ve tükürüklediği yarağını karısının götüne soktu. Suna gözlerini yummuş Kenan’ın girmesini bekliyordu. Kalçaları kasıklarına yapıştığında derin bir oh çekti Suna. “Aşklarım, Ohhh…” diye inledi, “Sikin beni. Doyurun yarağa bugün!” dedi.

Alttan yüklenemiyordum. Suna yavaş hareketlerle inip kalkmaya çalışırken, Kenan arkadan götüne yarağını çıkarıp sokuyordu. Bu pozisyon bir anda hoşuma gitmeye başlamıştı. Suna’nın amının içindeki yarağıma sürtünüyordu Kenan’ın yarağı. Sanki aynı deliğe sokuyor gibiydik. Ben yüklenmeye çalıştıkça Kenan arkadan daha sert sokmaya başladı. Suna, “Kocalarım benim. Güzel mi böyle?” diye sordu. Kenan, “Götünü özlemişim Suna!” dedi Kenan. Ben de, “Bebeğim!” dedim saçlarından okşayarak. Suna gözlerini gözlerime dikti ve çocukça gülümsemeyle baktı. “Harikasın!” dedim, göğüslerini avuçlayıp yoğurmaya başladım sonra. Kenan arkadan vurdukça, yarağım Suna’nın amına daha da giriyordu. “Sikin! Yaraklarınız içimi dağlıyor. Kocalarım benim!” diye inliyordu Suna. “Orospum benim!” diye inledi Kenan, “Götün ne kadar güzel. Amında yarak varken daha sıkı duruyor götün. Çok güzel!” dedi. Suna, “Sik Kenanım. Sik kocacığım. Götüme doy. Senin o göt.” dedi. “Evet, benim!” diye inliyordu Kenan.

Suna’nın saçlarından tutup yüzüne baktım. Dudaklarını öpmeye başladım. Öpüşmüyor, birbirimizin dudaklarını yiyorduk sanki. “Ohhh. Aşklarım. Sikin beni. Doyun amıma götüme. Çok güzel!” diyordu Suna. Ben de, “Amın böyle daha çok ballı bebeğim! Canım benim. Harika sulandı amın! İki tane yarağı birden yiyince suyunu salıverdi. Çok güzel bebeğim. Amının balı yarağıma sıvandı, sıcacık!” dedim. “Aşklarım benim. Sikin beni. Sikin. Evet böyle. Doyurun yarağa beni. Deliklerimi doldurun yaraklarınızla. Ohhh. Canlarım!” diyerek Suna titremeye başlamıştı; kasılıyor, geliyordu. Bağırmamaya çalışıyordu, ama sesi giderek yükseliyordu.

Saçlarından tutup ağzını ağzıma dayadım ve öpmeye başladım. Yine de sesi kesilmiyordu. Kasılmaları arttı ve gözleri irileşti. Kenan da, “Ohhh. Aşkım. Geliyorum bebeğim. Ahhh!” diyerek karısının kalçalarına iyice yaslandı ve içine akıtmaya başladı. Yarağının kasılmalarını yarağıma sürtünmesinden hissediyordum. İkisi aynı anda boşalıyordu. Öylece onları izlemeye koyulmuştum. Karı koca derin inlemelerle boşalırken bekledim. Suna benim, Kenan da Suna’nın üzerine yığılıp kalmıştı bir anda. Bekledim. Kenan karısının boynunu, omuzlarını öpüyor, yalıyordu. Sonra kendine geldi ve toparlanıp yarağın karısının götünden çekip çıkarttı.

Suna öylece yatıyordu üzerimde. Sonra başını kaldırıp yüzüme baktı; gözlerinin içi gülüyordu. “Harikasın!” dedim dudağından öperek. Boynuma sarılıp sustu bir süre. Sonra üzerimden kalkıp, ayakta ölmeye yaz tutmuş yarağını okşayan Kenan’ın boynuna sarıldı. Dudakları buluştu ikisinin. Bir süre öpüştükten sonra Suna banyoya doğru yürüdü. Kenan yarım kalan içki bardağını aldı, sonra bana baktı ve benim bardağı alıp getirdi. Ben teşekkür edince, Kenan yüzüme baktı, “Ben teşekkür ederim!” dedi omzumu okşayarak, “Bugün Suna her zamankinden daha istekli ve seksiydi. Bunu sana borçluyum!” dedi. O anda Suna içeriye girdi, “Ne konuşuyordunuz bakayım?” dedi. “Hiç, seni konuşuyorduk.” dedi Kenan. “Benim neyimi koşuyordunuz?” diye sorarken içkisini alıp oturmuştu Suna. Ben, “Bugün daha seksisin, onu konuşuyorduk bebek!” dedim. Suna teşekkür ederken ne kadar da neşeli ve sevinçli görünüyordu. Kenan, “Bir de Mesut’a ben bir teklif getirdim, bugün bu orospunun amını götünü yarağa doyuralım, dedim. Mesut da kabul etti.” dedi. Suna hızla yerinden kalkıp Kenan’ın kucağına attı kendini, dudaklarına öpücük kondurdu ve boynuna sarıldı, “Vücudum ikinize feda olsun Kocacığım! İstediğiniz kadar sikin, doyun amıma götüme!” dedi.

İçkilerimizi içtikten sonra yine seviştik. Suna yine kucağıma oturdu ve Kenan arkadan götüne girdi. İkisi de yine iniltilerle boşaldı. Yine içki doldurduk ve içtik. Uzun bir sohbet faslından sonra yine sevişmeye başladık. Yine Suna benim kucağımdaydı. Kenan götüne boşaldıktan sonra Suna’yı domalttım ve arkasına geçip yarağımı götüne soktum. Zorla da olsa girmiştim. Götü gece boyunca sikilmiş olmasına rağmen yine de dardı. Ben götünü sikerken Kenan elini uzatmış karısının klitorisini okşuyordu. Suna yine inlemelerle boşalmaya başladığında ben döllerimi karının götüne boşalttım. Yarağımı çıkarttığımda Kenan merakla yerinden kalkıp domalmış şekilde duran karısının götüne baktı. Suna’nın götü halen kapanmamıştı. “Yarağın da yumruğum gibi! İki gün kapatamadı deliğini!” dedi kenan. Ben de, “Çok güzel götü var Suna’nın, sikmeye doyamıyorum ama acıdığı için fazla yüklenmek istemiyorum. Seviyorum bu götü sikmeyi!” dedim.

Suna eliyle götünü kapatıp ayağa kalktı ve dudağıma öpücük kondurup banyoya yürüdü. Giderken acı duyduğu belli oluyordu. Geri döndüğünde götüne peçete yerleştirmişti. “Merak etme, bu kez kanamadı. Belki döl falan kalmıştır dile tampon koydum!” dedi öperek. Biraz sohbetten sonra odalarına gittiler. Ben de yattım uyudum.

Uyandığımda öğlen olmuştu. Aşağıda beni bekliyorlardı. Bir bardak çay içtikten sonra yola çıkmayı teklif ettim. Oteli kısa sürede terk ettik. Suna yol boyunca çok mutlu olduğunu söyleyip durdu. Geceyi yaşattığımız için de bize teşekkür ediyordu, “Her hafta buluşalım. Dün gece kaç kez orgazm oldum bilmiyorum, sayamadım vallahi. Bunu hep yaşamak istiyorum!” diyordu. Kenan, “Ne yani, Mesut olmadan benimle sevişmeyecek misin Sen şimdi?” diye sordu. “Saçmalama hayatım ya! Seninle her gece sevişiriz, ama Mesut da haftada bir bizimle olsun, olmaz mı?” dedi Suna. “Bence sakıncası yok!” dedi Kenan, sonra bana döndü ve konuyu yeniden açtı, “Şunun adını koyalım Mesut. Ben gayet samimiyim bu konuda. Biliyorsun ben işadamıyım, herşeyin kesinlikle ödenmesi gereken bir bedeli olduğunu bilirim!” dedi.

Üniversite sınavlarında yerlerde sürünecek kadar salaktım, ama o anda söyleyecek bir sözü olacak kadar da zekiydim, “Bunu Suna’ya bırakalım istersen!” diyerek arkada oturan Suna’ya baktım. Sonra uzanıp vücudunu okşamaya başladım, “Şu dudakları, göğüsleri, kalçaları, sıkı am ve götü benden uzak tutmasın ama. Onu sikmek gerçekten de sonsuz keyif veriyor bana. O bilir ne söyleyeceğini!” dedim. Suna kendini geriye doğru attı ve gözlerini tavana dikti; düşünme moduna girmişti. Bu kadın gerçekten de sevimli bir çocuktan başka bir şey değildi; Kenan da bunun farkında değildi. Suna rol yapmıyor, oynamıyor, yaşıyordu, “Kenancığım, birşey söyleyebilir miyim?” dedi. Kenan, “Buyur Canım?” derken otobandaki piramit restoranlara girdi.

Suna, “Önce Mesut’un şu araba sorununu çözelim istersen!” dedi. Bana göre olmayacak duaya ‘Amin’ demekle başlıyorduk. Kenan, “Tamam! Mesut’a bir araba mı hediye etmek istiyorsun?” dedi. Suna, “Evet!” diye çığlık atınca, ben, “Hey, hey, bir dakika! Bunu kabul edemem!” dedim. Arabayı park edip durduk. Kenan, “Yakışıklı çocuksun, altında bir araba olmalı ki, bu endamı tamamlayasın!” dedi. “Bunu kabul edemem!” dedim yeniden. “Ehliyetin yok mu yoksa?” diye sordu Suna. “Sorun o değil…” dedim. “Öyleyse başka sorun yok!” dedi Kenan aşağıya inerken. Suna tuvalete gitmek için ayrıldı. Biz köşede bir masaya oturduk. Garsona hafif bir şeyler söyledik. “Suna’yı böylesi mutlu görmemiştim! Sana bir araba almak istiyorsa, bırak alsın. Bu onu çok mutlu edecek!” dedi Kenan. “Bunu ödeyemem!” dedim. “Hediyeden söz ediyoruz, ödemen gerekmiyor!” dedi Kenan. “Benim doğduğum yerlerde bir araba hediye olarak verilmez!” dedim. “Burası orası değil! Ayrı bir dünyanın içindesin ve buna alışmalısın!” dedi.

Beni eve bıraktıklarında akşam olmak üzereydi. Suna yeniden boynuma sarılıp dudaklarımdan öptü, “Güzel bir gece, güzel bir gündü; teşekkür ederim!” dedi. “Sen de çok tatlıydın bebeğim!” dedim. Eve girdiğimde gözüme sehpanın üzerindeki paketler ilişti. İçinde bir takım deri elbiseyle, oldukça pahalı bir kolye duruyordu. Kendimi koltuğa attım ve Ülker’i aradım. Bir süre açmadı, kapattım. Kısa zaman sonra geri döndü. Yaşadıklarımı anlattım, sessizce dinledi ve bir süre sustu. Sonra, “Suna’nın sana yeteceğini söylemiştim!” dedi. “Arabayı kabul etmedim!” dedim. Ülker de, “Yarın kapında olacağına, arabasına iddiaya girerim!” dedi.

Gerçekten de Pazartesi günü öğle saatlerinde Suna altında bir arabayla kapımı çalmıştı. Boynuma sarılıp öptükten sonra anahtarı uzattı, “Bu senin aşkım!” dedi. Arabayı galeriden Kenan almıştı. Öğleden sonra satış işlemlerini tamamladık; artık bir arabam vardı. Sonra üçümüz birşeyler içmek için oturduk. “Ben bunu hak etmedim!” dedim. Kenan sert bir ses tonuyla, “Büyüyü bozuyorsun. Ben karıma bir araba hediye ettim, diye düşünüyorum. Sen de sevgilinin sana bir araba hediye ettiğini düşün. Ne var bunda?” dedi. İçkisinden bir yudum içti ve elimin üstüne bir şaplak vurdu, “Kaç yıldır bu işin içindesin?” diye sordu. “18 yaşındayım ve bir yıl olmasına aylar var!” dedim.

“Toy Çocuk…” dedi omzuma vurarak, “Suna’yı neden seviyorum biliyor musun; bu güne kadar benden izinsiz bir başkasıyla birlikte olmadı; bana yalan söylemedi senin anlayacağın. Kadınların büyük çoğunluğu bunu yapıyor. Senin bedensel şeklini ve yataktaki performansını gören her 100 kadından 90’ının seninle yatmak isteyeceğine ve ilk fırsatta bunu yapacağına iddiaya girerim. Onların kocaları bilmiyor olanları. Ben biliyorum. Suna iki gün sonra sana geleceğini söyleyerek evden çıksa içim rahat olur. Çünkü gerçekten de Seninle birlikte olmak için evden çıktığını biliyor olacağım ve senin ne kadar güvenilir biri olduğunu ikimiz de biliyoruz. Seni sınadık Mesut. Bu araba Suna’nın sana hediyesi. Lütfen bu konuyu bir daha açmayalım.” dedi. İçkilerimizi içip kalktığımızda herkes arabasının başına yöneldi. Suna son kez yanıma yaklaşıp gülümsedi, “Eve vardığında torpidoyu boşalt!” dedi.

Eve vardığımda torpidoda bir demet 100 liralık duruyordu. Yıllık kazancım kadar vardı bu para. Gerçekten de Ülker’in dediği oluyordu; Suna yetecekti bana. Bence sakıncası yoktu.

[Mesut]

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!