Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (10. Bölüm)

Benim İlk Genelev Maceram Hüsranla Bitmedi! (10) (Mesut 26 Y., Aydın / Türkiye)

Günler kurşun hızıyla geçiyordu. Yeni kadınlar, yeni vücutlar, yeni mekanlar, yeni ortamlar; ardı arkası kesilmeyen bir sirkülasyon yaşıyordum. Başlangıçta tavsiye üzerine beni arayan bütün kadınlarla yatıyordum. Daha sonraları seçici olmaya başladım. Her önerileni kabul etmemeye başladım. Piyasada cinsel yönden aç o kadar kadın vardı ki, şaşırıyordum.

Çatalkaya’daki eve ve çevreme alışmıştım; herkesin bir yaşantısı vardı ve herkes kendi dünyasındaydı. Ülker ile artık görüşemiyordum. İzmir’e geleli tam bir yıl olmuştu. Aydın’a ailemin yanına gidip gelmeyi ihmal etmiyordum, ama aldığım evden, arabadan, yaşantımdan söz etmiyordum. Biriktirdiğim paralardan da ailemin haberi yoktu; onlar beni bir konfeksiyon mağazasında çalışıyorum sanıyorlardı.

Üniversite sınavlarının yapılacağı günün öncesindeki Cumartesi, Alsancak’ta bir kahvede pineklerken omzuma biri dokundu; Fatma Ana’nın kızı Ayşe’ydi. Sevimli yüzü ve ürkek tavrıyla öylece dikiliyordu. Hemen ayağa kalktım ve oturmasını söyledim. Çekinerek oturdu. Biraz sohbetten sonra tedirgin tavrının nedeninin ertesi gün girecek olduğu sınav olduğunu öğrendim. Onu yatıştırmak için ne kadar çaba harcadığımı bilemiyorum. “Aslında başarabilirsin. Panik en büyük düşman, Ayşe.” falan gibilerden, dilimin döndüğünce heyecanını yenmesine yardım etmeye çalıştım. Bir saate yakın sohbet ettik ve onu eve gönderdim, “Fatma Ana’ya selamımı söyle!” dedim.

Ertesi günü sınava gireceği okula gittim. Annesi ile geldiğinde beni orada görünce ikisi de çok şaşırmıştı; Ayşe utancından ne söyleyeceğini bilemiyordu. Ona sınavda başarılar diledik ve Fatma Ana ile yürümeye başladık. “Ayşe akşam seninle yaptığı sohbetten söz edip durdu. Ona moral vermişsin Mesut Oğlum, Sağol!” dedi. Bir süre sonra onu eve gönderdim, “Burada beklemenin bir anlamı yok Fatma Ana. Çıkışta ben alırım Ayşe’yi. Sen eve git, işine bak. İçin de rahat olsun!” dedim. İstemedi, ama ben ısrar edince dolmuşa binip gitti.

Ayşe çıktığında neşesi yerindeydi; sınav iyi geçmişti. Telefon açıp annesine durumu anlattı. Kadıncağız sevinmişti; sonra benimle konuşmak istediğini söyledi. “Fazla geç kalmasın. Göz kulak ol da, ortalık yerde it gibi dolaşmasın!” dedi. Ona güvence verdim ve kapattım telefonu.

Ayşe çocuk kadar neşeli ve sevinçliydi. Öğle yemeği için bir restoranta gittik; sevincinden ne yiyip içtiğini bilmez durumdaydı; sınavı gerçekten de beklediğinden çok daha iyi geçmişti. Alsancak’ta dolaştık bir süre. Sonra bir çay bahçesine oturduk. Bir süre sonra iki kız masamıza yaklaştı; Ayşe’nin okuldan arkadaşlarıydılar. Ayaküstü sınavı konuştular. Onlara oturmalarını söyledim; hemen oturdular. Ayşe bir anda huzursuz olmuştu. Kısa bir sohbet faslından sonra kalkmak istediğini söyledi; sıkılmıştı. Kızlardan izin isteyip kalktık. Arabayla onu eve bıraktım. Yol boyunca masamıza gelen kızların ahlaksızlığından söz edip durdu; umursamadım.

Günler geçip gidiyordu; standart bir yaşam sürüyordum. Kadınlar geliyor, benimle sikişiyor, paralarını verip gidiyorlardı. Ülker’in söylediği gibi, hiç birinin bende adı ve cep telefonu kayıtlı değildi. Ararlarsa görüşüyordum ve randevulaşıyorduk. Boş geçen akşamım yok gibiydi; çevrem giderek genişliyordu.

O akşam boştum; arabaya binip Alsancak’ta bir süre dolaştım ve bir park yeri bulup durdum. Arabayı park edip indiğimde yandaki arabada bir kadın telefonda bağırarak konuşuyordu. “Sana mı soracağım lan, orospu çocuğu! Karnını ben doyuruyorum, cebine harçlığı ben koyuyorum; parmak kadar yarağınla sıktın artık! Siktir git, yavşak!” diyordu. Bir an durdu ve bana baktı. Arabayı kilitleyip yürümeye yelteniyordum ki, kapıyı açıp bana seslendi, “Çok merak iyi değildir delikanlı!” diyerek aşağıya indi. Durup kadına baktım; kısa sarı saçları ve iri gözleri dikkat çekiyordu. 30 yaşlarında olmalıydı. Düğmeleri açık bluzunu beline bağlamıştı. Sutyensiz göğüsleri küçük ve diriydi. Ayağındaki ekose etek neredeyse kalçalarını ancak örtüyordu.

“Konuşmalarımı mı dinliyorsun?” dedi. Ben de, “Parmak kadar yarağı olan bir orospu çocuğunu adam yerine koyup sonra da başından savmaya çalışan aklı karışık bir kadının söylediklerini ne diye dinleyeyim ki?” dedim. “Hey. Aklım karışık falan değil benim! Hem seninki çok mu büyük sanki?” dedi. “Boş ver!” dedim gülerek. Yürümeye başladığımda arkamdan yetişti ve kolumdan tutup beni durdurdu. “Dur bakalım Çocuk! Kendini çok mu erkek sanıyorsun?” dedi. Kolumu tutan kolunu hızla kavradım ve sıkarak kendime çektim. Bir anda vücutlarımız birbirine yapışmıştı. Kadın gerçekten de seksi ve alımlı görünüyordu. İri gözlerinde alayımsı bir ifade vardı; bunu sevmiştim.

“Bana bak orospu…” dedim gözlerimi dikerek, “Kolumu bir daha öyle çekersen amını yırtarım!” dedim. “Vay be!” diyerek kahkaha attı, “Neyle yırtacaksın amımı, çengelle mi?” dedi. “Her bacak arasında bir şeyler kımıldayanı erkek yerine koyarak psikolojini bozup başkalarından çıkartmaya çalışma birdaha, tamam mı?” dedim. “Ağzın iyi laf yapıyor, ama sen de diğerleri gibi kofsundur mutlaka!” diyerek silkindi ve elimden kurtuldu, ama vücudunu daha da dayayıp meydan okurcasına dikildi. “Bana orospu diyemezsin!” dedi hırıltılı bir sesle.

Bu tip kadınları tanıyordum, karşılaşmıştım daha önce. Sakinleştim, zamanı gelmişti. Kolundan tutup arabasına doğru yaklaştırdım. Arabaya dayadım ve yüklendim. Gözlerini gözlerime dikmiş, sinsice bakıyordu. Beni istediği gibi tahrik ettiğini düşünüyordu. “Bu akşam yeni bir erkek bulacaksın ve onunla yatacaksın. Onda aradığını bulamadığın zaman yarın bir başkası ile birlikte olacaksın ve bu, Seni adam gibi doyuran bir yarak bulana kadar sürecek. Nesin sen, rahibe mi?” dedim, uzanıp dudaklarına öpücük kondurmak istedim; o da yaklaştı ama kendimi geri çektim. Birden belimden kavrayıp sarıldı ve deli gibi öpüşmeye başladık. Dudaklarını kemiriyor, emiyordum. O da aynı şekildeydi. Delirmiş gibi saldırmıştık birbirimize.

Kalçalarından tutup vücudunu kendime çektim ve uyanmaya başlayan yarağımı kasıklarına yapıştırdım. Kadın elini ikimizin arasına sokup yarağımı kavradı. Birden geri çekildim. Arabaya yaslanmış, öylece kalmıştı. Bir adım atıp yarağımı kavradı ve avucuna alıp sıktı. İrileşmiş özleriyle yüzüme bakıp kendini yere bıraktı. Fermuarımı koparırcasına indirdi ve yarağımı dışarıya çıkardı. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Gövdesinden kavradığı yarağımı kaçırmaktan korkarcasına sıkıyordu. O an park yerinin bekçisinin düdük sesiyle kendine geldi ve hızla ayağa kalktı. Yarağım öylece kalmıştı. Bekçinin durumu fark edeceğinden korkarak aceleyle yarağımı pantolonumun içine sokup fermuarımı çekti. Üzerine çeki düzen verircesine silkelendi ve yeniden arabaya yaslandı.

“Kiminle buluşacaksın? Anahtarı ver!” dedim. Çantasından anahtarı çıkardı ve elime bıraktı; öylece bakıyordu. Kilide bastım ve kapıya doğru yürüdüm, “Bin şu arabaya!” dedim. Açılan kapıdan içeriye süzüldü ve yerine oturdu. Arabayı çalıştırıp yürüdüm. Öylece bana bakıyordu. Kalabalık trafikte hızla yol alırken kolundan tutup kendime çektim. Elini yarağımın üzerine koyup bıraktım. Yarağımı avuçlayarak okşamaya başladı. Mersinli taraflarında bir otelin önüne gelene kadar tek kelime konuşmadık. Arabayı park ettim ve indim. Arkamdan o da indi. Hiçbir şey söylemeden resepsiyona gittim ve bir oda istedim.

Odaya varmamız sanki birkaç dakikamızı almıştı. İterek yatağa attım. Savrulmayla kısa eteği beline toplanmış, beyaz külotu ortaya çıkmıştı. Külotun ortası ıslaktı. “Amının suyu akıyor değil mi orospu!” dedim. Amını avuçlayarak gülümsedi. Eğilip külotunu yırtarcasına çıkarttım. Am dudakları ışıldıyordu. Yatağa oturup amını avuçladım ve sıktım; amı yanıyordu. O ara bluzunun bağını çözdü ve ilikli olan iki düğmeyi açtı; küçük göğüsleri ortadaydı. Göt deliğini ve amını dilimle badana yaparak yukarıya çıktım. Saçlarından tutup çekerek yatakta oturttum. Ayağa kalkıp üzerimdekileri çıkarttım ve yarağımı ağzına dayadım. Yiyecekmiş gibi yarağımı yalayıp emmeye başladı. İrileşmiş kafasını ağzına alıyor, emiyordu. Yarağımı ağzına bastırarak sokuyordum. Ağzı yırtılacak gibi oluyordu, ama umursadığı yoktu. Yarağımı yarısına kadar ağzına sokup çıkartarak bir süre ağzından siktim. Sonra saçından tutup kenara çektim ve kendimi yatağa attım.

Yapacağını biliyordu; üzerime çıktı ve kazık gibi sertleşmiş yarağımı eline alıp am dudakları arasına sürttü bir süre. Sonra kendini yavaşça bıraktı. Yarağım ıslak amın dudakları arasından kayarak ilerledi. Derin bir iniltiyle yarısına kadar almıştı. Durdu ve yeniden bıraktı kendini; yarağım amının dudakları arasında yok olmuştu. Kasıklarını dayadı ve gözlerime baktı. “Hadi orospu, devam etsene!” diyerek suratına bir tokat yapıştırdım. Saçlarından tutup kendime çekerek alttan yarağımı amına vurmaya başladım. Üzerimde deli gibi tepinmeye başlamıştı. Kasıkları kasıklarımı dövüyor, çılgın gibi üzerimde inip kalkıyordu. Yarağım kafasına kadar çıkıyor, köküne kadar amında yok oluyordu. “Sok. Sik beni. Hadi durma. Yarağına ölürüm senin. Sik hadi amımı. Orospunum ben senin. Hadi sik. Ohhh!” diye inliyordu.

Göğüslerini koparırcasına avucumda yoğururken üzerimde elektrik verilmiş gibi titreyerek kasılmaya başladı. Hiçbir kadın bu kadar kısa zamanda orgazmı yakalayamazdı. Derin hırıltılarla boşalıyordu karı. Yarağımın üzerinde tepinmesi de durmuyordu. Kasıklarımızın birbirine vurduğunda çıkan ses diğer odadan duyuluyordu kesin. Titredi, kasıldı, gırtlağından gelen hırıltılarla orgazm oldu. Kolundan tutup üzerimden attım ve bacaklarını açıp arasına girdim. Amından akan sular yatağa kadar iniyordu. Yarağımı tutup sertçe amına soktum. İrileşmiş gözleriyle yüzüme bakıyordu. Bacaklarını iki yana ayırdım ve daha derine sokmaya başladım yarağımı. “Amını yırtacağım senin orospu!” diyerek yüzüne bir tokat daha yapıştırdım. Sinsice gülümsüyor, kalçalarını yukarıya kaldırarak yarağımı daha da derine almaya çalışıyordu. “Yırt amımı! Sok hadi. Durma, sik beni. Ohhh. Daha derine sok yarağını. Dağıt amımı hadi, durma!” diyordu.

Göğüslerini avuçlayıp koparırcasına sıkmaya başladım. Eğilip dudaklarını emmeye koyuldum yeniden. Dişlerim arasına alıp kemiriyordum dudaklarını. Sonra küçük göğüslerine eğildim. İki göğsünü de emip dişleyerek ısırmaya başladım. Saçlarımdan tutup kendine çekiyor, göğüslerini daha da ağzıma sokuyordu. Bacaklarını iyice açmış, yarağımı köküne kadar soktukça inliyordu. Yeniden kasılmaya başlamıştı kadın. İki eliyle kalçalarımdan tutup kendine çekmeye, yarağımı daha da derine girmesini sağlamaya başladı. Köklüyor, dibini bulurcasına sokuyordum. Yine hırıltılarla orgazm olmaya başlamıştı. Kasılmaları ve titremeleri kesilene kadar sokup çıkarttım yarağımı. Durulmasına yakın yarağımı amından çıkarttım ve bacaklarını iki yana ayırarak yarağımın kafasını göt deliğine dayadım. “Yavaş sok!” dedi inleyerek.

Suratına okkalı bir tokat vurdum ve tükürüğümle ıslattığım yarağımı göt deliğine iterek sokmaya başladım. O anda çığlığı basacaktı, ama ağzını kapattım ve yarağımı köküne kadar soktum. Yarağım götünü yararak girmişti. Durdum ve çenesinden kavrayıp sıktım. Gözleri irileşmiş sessizce yüzüme bakıyordu. Yeniden suratına bir tokat vurdum, “Ağzını kapat orospu!” dedim. Çaresizlik içinde gözlerime bakıyordu. Yarağımı sokup çıkartmaya başladım. Göt deliği kısa sürede yarağıma alışmıştı. Ellerimle dizlerinden tutup bacaklarını göğsüne doğru çektim ve yarağımı çivi gibi çakmaya başladım. Ağzındaki elimi ısırmaya çalışıyordu, ama beceremiyordu.

“Güzel mi yarağım orospu?” dediğimde, iri gözlerini daha da açarak götünü bana doğru itmeye başlamıştı. Aynı şekilde kalçalarını bana doğru itmeye başladı. Götünden de aynı şekilde zevk aldığı belli oluyordu. Parmaklarını amına sokup çıkarırken yarağıma dokunuyordu. Hızla girip çıkıyor, götünün derisini bir gömüyor, bir boru gibi dışarı çıkartıyordum. Bacaklarının arasından göğüslerine ulaştım ve yine yoğurup sıkmaya, koparırcasına okşamaya başladım. Dört parmağını da amına sokup çıkartıyor, deli gibi kıvranıyordu altımda.

Yeniden sona doğru yaklaştığını hissettiğimde yarağımı daha da hızlı sokup çıkartmaya başladım. Kalçalarına vurdukça şapırtılar oda duvarlarında yankılanıyordu. Kasılmaya başladı yeniden. Sona doğru yaklaşıyordu; yarağımı köküne kadar soktum ve içine deli gibi boşalmaya başladım. Kasıldıkça göt deliği yarağımı koparacak gibi sıkıyordu. Son damlasına kadar boşaldıktan sonra içinden çıktım. Kadın öylece kalmıştı yatakta. Yarağımı tutup ağzına dayadım. Gövdesinden kavradı ve sıvazlayarak içindeki dölleri ağzına akıttı. Son damlaları da tükettikten sonra diliyle kafasını temizledi. Kalkıp lavaboya gittim ve yarağımı temizledim.

Lavabodan döndüğümde öylece yatıyordu. “Kalk, gidiyoruz!” dedim. Giyinip otelden çıkmamız kısa sürmüştü. Arabaya binip yola koyulduk. Park yerine varana kadar yine tek kelime konuşmamıştık. Yer bulup arabayı park ettikten sonra indim ve anahtarı üzerine attım; yürüdüm. Anahtarı aldı, arabadan çantasını kapıp koşar adımlarla arkamdan geldi. “Benim adım Ceren!” dedi. “Olsun!” dedim. “Hey, tamam, özür dilerim!” dedi. Durdum ve yüzüne baktım. “Hadi yapma!” dedi nazlanarak. “Bak kızım; ben bir Jigoloyum. Bu akşam yaşadıklarımızı unut ve peşimi bırak!” dedim. “Kim olduğun umurumda değil!” dedi kolumdan tutarak. Silkelendim ve kolumu kurtarıp yürümeye devam ettim.

“Tamam, ben de geliyorum!” diyerek yanımda yürümeye başladı, “Ne istiyorsun? Bu akşam yaptıklarının bedelini mi? Tamam, veririm kaç paraysa. Neden böyle yapıyorsun ki?” dedi. Cevap vermeden yürümeye devam ettim. “Tamam, yarağın çok harika. Amımı, götümü dağıttın. Yarım saatte üç kez orgazm oldum; harikaydı. Oturup konuşalım. Nereye gidiyorsun ki?” dedi. Durdum, yüzüne baktım, “Sen kimsin peki?” dedim. “Yarak hastası bir orospuyum!” dedi kahkaha atarak. “Doğru, şu gülüşün bile en kalite orospulara taş çıkartır!” dedim. “Sen zevk almadın mı peki?” dedi. “Ben her siktiğim karının amından götünden zevk alırım. Bu arada paramı da alırım!” dedim. “Profesyonelce!” dedi ciddi bir ses tonuyla, “Sana içecek bir şeyler ısmarlayabilir miyim?” dedi.“Tenha bir yer biliyorsan olur. Yoksa orospularla ortalık yerde pek görünmek istemem!” dedim. Öyle bir kahkaha attı ki park yeri inlemişti. “Evime gidelim…” dedi, “Bu akşam misafirim ol. Bedeli neyse öderim, merak etme!” dedi.

Arabayı çalıştırıp onu takip ettim. Uzun bir yolculuktan sonra İnciraltı’nı geçip Sahilevlerine varmıştık; bu orospuyla da komşu sayılırdık. Arabaları park ettik ve indik. “Evde kız kardeşim var. Rahatsız olmana gerek yok!” dedi.

Eve girdiğimizde kimse yoktu. Ceren birer bardak içki doldurdu ve geldi. “Karnım aç, birşeyler hazırlamalısın.” dedim. “Tamam, hazırlarım. Sen de gel hadi mutfağa.” dedi. Mutfağa geçtik, Ceren yiyecek birşeyler hazırlamaya koyuldu. “Nerelisin?” dedi. “İzmir’liyim.” dedim. “Ben İstanbul’luyum. Kız kardeşim liseyi burada okudu. Onunla birlikte kaldım; ona göz kulak oldum senin anlayacağın.” dedi. “Parmak kadar yarağı olan bir orospu çocuğuna yedirecek parayı nereden buluyorsun?” dedim. “Varlıklı bir adamın iki kızıyız biz. Babam bize fazlasıyla yetecek kadar para gönderir, sorun olmaz senin anlayacağın. Bu ara senin adın ne?” dedi. “Mesut.” dedim. “Yemin et!” diye kahkaha attı. “Neden? Ne oldu ki” dedim. “O parmak kadar yarağı olan orospu çocuğunun adı da Mesut’tu da ondan.” dedi. “İyi rastlantı!” dedim.

“İlginç bir mesleğin var!” dedi masaya yiyecekleri koyarken, “İlk kez bir Jigoloyla tanışıyorum. Kaç para alıyorsun siktiğin karılardan?” dedi. “Sen kaç para veriyordun şu Mesut ibnesine?” dedim. “Üniversite öğrencisiydi o. Ara sıra buluşup yatıyorduk. Harçlığını veriyordum yalnızca. Bana fazla masrafı olmuyordu.” dedi. “Ne kadar mesela?” dedim. “Bin lira falan.” dedi. Kısa zamanda birkaç çeşit yiyecek koymuştu masaya. Karşıma oturdu ve içkisinden bir yudum aldı. “Ucuz biriymiş! Ben çok daha pahalıyım!” dedim. “Öyle bir yarak bende olsa, ben de pahalı olurdum!” diyerek kahkahayı patlattı yine. “Sen de az kaşar değilsin ama!” dedim.

“Sikişmeyi seviyorum! Yaşamımın olmazsa olmazı seks. Her şeyimi onun üzerine kurabilirim. Lise yıllarından beri erkeklerle ilişkim oluyor. Babamın şirketleri bizi ölene kadar krallar gibi yaşatır. İyi bir üniversite eğitimi aldım, ama bir işte çalışmam gerekmiyor. Dünyanın en güzel şeyi sikişmek. Bunu yapıyorum ve mutlu yaşıyorum. Yaraksız bir yaşam düşünmek bile istemiyorum. Yaşam şartlarımı belirleyen faktör yarak benim. Yarın amım götüm folluk gibi olacak, o zaman kim siker beni? Sarkmalar, buruşmalar, deri çürümeleri; hepsi ardı arkasına gelecek. Amın da tadı kalmayacak, yarağın da. Zaman geçmeden tadını çıkartmak gerekiyor diye düşünüyorum!” dedi.

Ceren gerçekten de sözünü sakınmadan söyleyen, dobra dobra bir kadındı. Yatakta da öyleydi ve bu bana keyif vermişti. Mutfakta uzun zaman kalmıştık. İçkimizi içtik, yemeğimizi yedik ve neşe içinde sohbetimizi yaptık. Ona evimin yakın olduğunu söyledim ve kalkmak istedim.

“Gerçekten de borcum varsa ödemek isterim!” dedi. “Bu kez bendensin bebek!” dedim gülerek, “Bir dahaki sefere canın yarak isterse ara, tamam mı?” dedim. “Nasıl arayacağım? Telefon numaran yok ki?” dedi. Telefon numaramı kaydederken kapı açıldı. Gelen Ceren’in kızkardeşiydi. Kızı bir yerden tanıyordum. Ceren bizi tanıştırdı; adı Seher imiş. Seher bana, “Siz Alsancak’ta Ayşe ile çay içen çocuksunuz, değil mi?” diye sordu. “Biri doğru!” dedim. “Hangisi doğru olan?” dedi. “Ayşe ile çay içen bendim!” dedi. “Yanlış olan ne?” dedi. “Lafın çocuk yanı!” dedim gülerek. Ceren ile kapıda öpüştük ve evden çıktım.

İyi bir sikiş, güzel bir masa ve iyi bir sohbetle bitirmiştim geceyi.

[Mesut]

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!