Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (19)

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (19) (Nesrin 37 Y., İstanbul)

Salı günü hızla yaklaşıyordu. Pazartesi öğlen saat 13:30 gibi telefonum çaldığında yatak odasına yöneldim. Arayan numaraya baktığımda, (Aytan abla) arıyordu. Kocam anlamasın diye Nazmi yerine (Aytan abla) olarak kaydetmiştim. Nazmi yumuşak ses tonuyla, “Selam bebeğim, ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben de, “Ne yapayım aşkım, ev işleri işte!” diye cevap verdim. Nazmi, “Yarın geliyorsunuz değil mi? Seni çok özledim!” dedi. O an ateşimin yükseldiğini hissettim. Ben, “Şey, bilmem ki, çok mu özledin beni?” diye naz yaparken, Nazmi, “Özlemek te laf mı, senin için deliriyorum kız! Biliyor musun canım, yarın harika bir gün olacak!” dedi.

Doğrusu, bir erkek tarafından arzu edilmek, harika bir duyguydu. Bunu benim konumumdaki bir kadın daha iyi anlayabilirdi. Bu yasak ilişki, tehlikeli olduğu kadar, inanılmaz heyecan veriyordu. 15 yıl boyunca kocamı aldatmamış biriyken, şimdi bir başka dünyada yaşıyor gibiydim. Geçmişe baktığımda, bütün bu yaşananlar, evimize internetin girmesiyle başlamıştı. Nazmi’yle başlayan sanal ilişkimiz, kazasız belasız bu günlere kadar gelmişti. Etrafta bu kadar genç ve güzel kız varken, Nazmi’nin benimle ilgilenmesi, ona duyduğum sevgiyi daha da artırıyordu.

Nazmi’nin, “Alooo! Orda mısın bebeğim?” demesiyle kendime geldim. “Haa, buyur aşkım?” dedim. “Beni duymadın galiba? Yarın özel misafirlerimiz var!” dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Biraz düşündükten sonra, “Aşkım yaa, ben seninle olmak istiyorum!” dedim. Nazmi, “Biliyorum! Biliyorum canım! Bak dinle, bu arkadaşlar önemli kişiler, kapalı kadınlardan hoşlandıkları için benden yardım istediler. Umarım beni mahçup etmezsiniz!” dedi. Ben ancak, “Şeyy, bilmem ki?” diyebildim. Daha sonra Nazmi işinin olduğunu söyleyip, telefonu kapattı.

Düşünceli bir şekilde evin içinde dolanmaya başladım. O sırada gözüm aynaya ilişti. Kendime bakarken yüzümün pembeleştiğini, adeta kızardığını gördüm. Kendime bakarken, (Kızım, yarın işin iş! Seni kim olsa siker!) diye düşündüm. Kendimi incelemeye devam ediyordum. Kırmızı dolgun dudaklarım, kaşlarla uyumlu siyah iri gözlerim, her erkeği baştan çıkaracak güzellikteydi. Aslında, Nazmi’yle tanışmadan önce kendimi hiç beğenmezdim. Oysa şimdi daha farklı düşünüyordum. Daha sonra, eteğimi yukarı çekip süt beyaz bacaklarıma baktım. Ardından sırtımı dönerek, büyük ama biçimli kalçalarıma baktım. Bembeyaz, kabak gibi pürüzsüzdü. İçimden, (Offf! Bu götü ben bile sikerim!) diye geçirdim. Kalçalarımın arasına girmiş Tangam öylesine sexydi ki, ben bile sulanıyordum. İnsanın kendi kendine sulanması inanılır gibi değildi!

Kendime bakmak hoşuma gitmişti. Amımın sulandığını hissettim. Tangam da ıslanmıştı. Tangamı çıkardığımda, arka deliğimin büyüklüğü beni endişelendirmişti. Kalçalarımı gerdiğimde deliğimin içini rahatça görebiliyordum. Koyu kahverenkli deliğin çevresi su bardağının dibi kadar büyüktü. Bu görüntü bile, yediğim yarrakların kalınlığını anlatır gibiydi. Nazmi’nin kol gibi yarrağını yedikten sonra götümün deliği bu hale gelmişti. Ama ne hikmetse, götümün bu halini bir tek kocam farkedemiyordu. Bana güvendiği için, kendisini aldatacabileceğim aklından bile geçmemişti. Kocama göre, ben cahil bir kadındım. Böyle şeylerden anlamazdım. Doğrusu, evlendiğimde cinsel yönden fazla bilgim yoktu. Nazmi’yle tanıştıktan sonra herşey değişmişti.

Şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi. Kendime bakım yapmam gerekiyordu. Vücudumdaki kıllar uzadığından temizlemem gerekiyordu. İki saat kadar uğraştıktan sonra vücudumu tertemiz yaptım. Her yerim kabak gibi parlıyordu. Hele amım patates gibi, tam yalamalık olmuştu. Temizlik işi bitince banyoya girdim. Küvetin içine bir müddet uzandım. Banyodan çıktıktan sonra, üstüme tişört, altıma ise sadece etek giydim. Etrafı toparlayıp temizledikten sonra ocağa çay koydum. Çay demlenirken sandalye alıp balkona geçtim. Sokakta oynayan çocukların sesi curcunayı andırır gibiydi. Donuk gözlerle sağa sola bakıyordum.

O sırada karşı binanın önünde oturan bir genç, ara sıra bana doğru bakıyordu. Marangozda çalışan bir elemandı. Markete yada ekmek almaya çıktığımda dükkanın önünde durur, çaktırmadan bakardı. Birkaç kez gözgöze gelsek te, o anlık bir bakıştan öteye giden bir şey değildi bu. Bakmasından rahatsızlık duymadan oturmaya devam ettim. İçimden, (Eminim beni sikmek için can atıyordur!) diye geçirdim. Bunu düşünmek bile amımı ıslatıyordu. “Offf, Of!” diye mırıldandım. Öylesine doluydum ki, içimdeki enerji beni azdırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Biraz daha oturacak olsam Orgazm olabilirdim, çünkü o sırada elim eteğimin altındaydı.

Toparlanıp mutfağa geçtim. Çayımı yudumlarken, yarın olacakları düşünmeye başladım. Yaşadığım olayları bir bir aklımdan geçirirken, geldiğim noktaya inanamıyordum. Evli bir kadın olmamın yanında, iki de çocuğum vardı. Yanlış bir yolda olduğumu bilerek nefsime yenik düşerken, doğrusu tam bir orospu olmuştum. Benim gibilere söylenecek başka ne olabilirdi ki? Bu duygu ve düşünceler içinde akşamı yapmıştım. O gün Bahar’dan ses seda çıkmamıştı. Akşam yemeğinden sonra kocama yorgun olduğumu söyleyip, yatmaya gittim. Ama hemen uyuyamadım, bir süre yatakta bir sağa bir sola dönüp durdum. Nezaman uyuduğumu ve kocamın yatağa nezaman geldiğini hatırlamıyorum.

Salı sabahı uyandığımda, saat 8:00 olmuştu. Sıkıştığım için kalkıp tuvalette gittim. İşeme esnasında, götümden de osurukla birlikte birşeyler püskürdü. O anda dizime kadar indirdiğim küloduma gözüm takıldı, külodumda garip bir ıslaklık vardı. Belki de uykumda Orgazm oldum diye düşündüm. İyice temizlendikten sonra mutfağa geçtim. Çay suyu koyduktan yarım saat sonra kocama seslendim, “Aşkım kalk! Kahvaltı hazır!” diye. Kocam uykulu gözlerle bana bakıp, “Kombiyi yakar mısın canım, banyo yapmam lazım!” dedi. Bir anlam vermesem de, gittim kombiyi yaktım. Biraz sonra kocam da kalktı ve banyo yaptıktan sonra mutfağa geldi. Kahvaltı yaparken yüzüme bir garip bakıyordu. “Neden öyle bakıyorsun?” diye sordum. “Hiiiç, öylesine bakıyorum işte!” dedikten birkaç saniye sonra ağzındaki baklayı çıkardı, “Öyle tatlı uyuyordun ki, gece dayanadım canım…” dedi. Yaptığını anlatınca ise çok şaşırdım. Ben uyurken kocam götümü sikmiş ve benim ruhum bile duymamış.

Kocama sitem eder gibi, “Götümü ne hale getirdiğinin farkında mısın!” dedim. “Nesi var kız?” dedi. “Tabi, tabi! Nesi olacak ki, büzüğümü folluk ettin!” dedim. Bu durumun sorumlusu kendisiymiş gibi onu suçluyordum. Söyleyecek bir şeyi olmadığı için dediklerimi kabullenip, “Tamam, tamam! İşe gitmem lazım, ben çıkıyorum!” dedi. Ben de, “Yanlış anlama kocacığım, amacım seni üzmek değil, sadece bilmeni istedim!” dedikten sonra, “Aşkım yaa, bugün Bahar’la bir arkadaşa gideceğiz!” dedim. İzin verince de, “Ama biraz geç dönebiliriz… Akşam sekiz yada dokuz gibi!” dedim. Kocam, “O saate kadar ne yapacaksınız ki?” dedi. Ben de, “Kına gecesi var da, oraya gideceğiz!” dedim. “Kimin kına gecesi?” diye sorunca, “Sen tanımazsın!” deyip kestirdim. “Geç kalma, dokuzda evde ol! Çocuklar aç kalmasın!” dedi. Boynuna sarılıp dudaklarından öptüm, “Merak etme aşkım!” dedim.

Kocamı işe gönderince iyice rahatlamıştım. Öylesine heyecanlıydım ki, içim kıpır kıpır olmuştu. Sevinçten dans etmeye başladım. Dansözler gibi kıvırtıp oynarken, kalçalarım ve memelerim löpür löpür sallanıyordu. Bir süre dans ettikten sonra kendimi yatağa bıraktım. Çocukların seslenmesiyle kendime geldim. Saate baktığımda 10:00’a geliyordu. Hemen kahvaltılarını hazırladım. Kahvaltılarını bitirdiklerinde, “Çocuklar, ben bugün bir arkadaşıma gideceğim. Akşam da geç döneceğim. Şu parayı alın, acıkınca bir şeyler alıp yersiniz. Tamam mı?” dedim. Parayı görünce hemen atıldılar, “Tamam anne! Döner’le Kola alırız!” deyip, parayı da paylaştılar. “Yalnız, sağa sola gitmeyin! Kimseyle dalaşmayın! Anlaştık mı? Anahtarı da almayı unutmayın!” dedim. “Tamam anne! Merak etme sen!” dediler ve hazırlanıp dışarı çıktılar.

Zaman epey ilerlemiş, saat 11:00’e geliyordu ve Bahar’dan henüz ses seda yoktu. Telefonu alıp Bahar’ı aradım. Birkaç saniye çaldırmıştım ki, telefonu Nadide teyze açtı. Kendimi tanıttıktan sonra Bahar’ı sordum. Hazırlandığını, birazdan çıkacağını söyledi. “Geç kaldık, biraz acele etsin Nadide teyze!” dedim. “Tamam kızım, geliyor!” dedi. Teşekkür edip telefonu kapadım. Duş almak için banyoya giderken, kapı çaldı. Bahar’ın geldiğinden emin olduğum için kapıyı açtım. Gerçekten de gelen Bahar’dı. Sade bir makyaj yapmış, yüzü gülüyordu. Sarılıp kucaklaştıktan sonra, “Geç kız geç, içeri geç!” dedim. Hal hatır sorduktan sonra içeri geçip oturduk.

Bahar siyah bir Döpiyes elbise giymişti. Etek boyu diz kapağını ancak kapatıyordu. Başına da siyah beyaz karışımı parlak bir türban takmıştı. “Bu ne güzellik kız! Elbisen de çok yakışmış!” dedim. Gerçekten çok güzel görünüyordu. Ufak tefek bu minyon tipli kadın yaşını hiç göstermiyordu. İltifatım üzerine Bahar gülümseyerek teşekkür ettikten sonra, “Ee abla, ne yapıyoruz?” diye sordu. Yarı şaka yarı ciddi, “Ne o kız, azdın mı yoksa?” diye sataşınca, ikimiz de kahkahayı bastık. “Sen otur, ben önce bir duş alayım!” deyip banyoya geçtim.

Birkaç dakika içersinde duşumu alıp yıkandıktan sonra, götümün içini de temizlemeye karar verdim. Adım gibi biliyordum ki, götten de sikeceklerdi. Hortumu götümün deliğine sokup hafifçe musluğu açtım. Büzüğümü sıkarak içime dolan suyu tekrar geri bıraktım. Aynı işlemi üçüncü kez tekrarlarken, “Ne yapıyorsun abla?” sesiyle irkildim. Kapı açık olduğundan Bahar beni izliyordu. “Ne yapacam kızım, bağırsaklarımı temizliyorum! Biz tedbirimizi alalım da, ne olur ne olmaz! Bence sen de temizlemelisin!” dedim. Bahar, “Nasıl yapacağım ki?” dediğinde, “Hortumu büzüğüne sokup musluğu açacaksın, sonra da içine dolan suyu birden bırakacaksın işte!” dedim.

Suyu kapatıp duştan çıktım ve “Nasıl, temiz olmuş mu?” diyerek domalıp, Bahar’a kalçalarımı gerdim. Bahar kahkaha atarak, “Abla yaa, senin delik ne kadar açılmış, içi görünüyor!” dedi. “Boş ver deliği, içi temiz mi?” diye sordum. “Evet, tertemiz!” dedi. “İyi, ben giyinirken sen de temizlen!” deyip çıktım banyodan. Bahar dediğimi yaparken ben de yatakodasında üzerimi giyinmeye başladım. Pembe renkli şeffaf Tanga takımını giydim. Aynaya bakınca çok sexy görünüyordum. Göğüslerim minicik sütyene sığmıyordu. Sonra beyaz bir badimi ve siyah eteğimi giydim. Yüzüme azda olsa makyaj yaptım. Dudaklarıma da renksiz ruj sürdüm. Sonra da saçlarımı topuz yapıp, türbanımı bağladım. En son, yakası kapalı olan ve kalçalarımı örten yazlık kabanımı üzerime geçirdim. Artık hazırdım.

“Bahaaar!” diye seslendim. “Efendim abla?” dedi. “Gelsene kız, bitmedi mi işin?” dedim. “Bir saniye abla geliyorum!” dedi. Az sonra yanıma geldiğinde ona, “Nasıl? Olmuş muyum?” diye sorunca, “Abla be harika olmuşsun!” dedi. Teşekkür ettikten sonra, temizlik işini halledip halletmediğini sordum. Evet anlamında başını sallayınca, “Bence tedbir almakta yarar var. Nazmi ve Kemal götten sikmekten zevk alıyorlar. Buna hazırlıklı olmak lazım!” dedim. Bahar, “Ama abla, kocamımkine göre onların yarrakları hem uzun, hemde çok kalın!” diye söylenince, “Merak etme kızım alışırsın, alışırsın! O küçük götünü birkaç kez daha siktiler mi, sen de zevk almaya başlarsın!” diyerek rahatlatmaya çalıştım. Bahar, “Abla, sen Nazmi ile, ben de Kemal ile takılırım, ne dersin?” dedi. “Tamam canım! Sen nasıl istersen!” diyerek onun isteğini kabul eder gibi cevap verdim. O an içimden, (Zavallı Bahar, bugün yiyeceğin yarrakları bir bilsen!) diye geçirdim.

Saat 12:30’a geliyordu. Çoktan çıkmamız gerekiyordu, ama henüz Nazmi’den de telefon gelmemişti. Su içmek için mutfağa geçtiğim sırada, beklenen telefon nihayet çalmıştı. “Efendim?” dedim. “Aşkım, ben Nazmi!” dedi. Sesini duymak beni heyecanlandırmıştı. Bahar, (Kim o?) der gibi işaret etti. Ben de sessizce, “Nazmi!” dedim. Bahar’ın yüzüne baktığımda onun da heyecanlandığını farkettim. Nazmi, “Ben geliyorum, siz de çıkın! Aynı yerden alırım sizi!” dedi. “Tamam!” diyerek telefonu kapadım.

Apartmandan gören falan olursa, temizliğe gittiğimiz sanılsın diye yine yanımıza çanta aldık, içine de birkaç eşya koyduk. “Çıkalım Bahar!” dedim. Ayakkabılarımızı giydikten sonra kapıyı kilitleyip çıktık. Apartmanın kapısından çıkarken Nadide teyze balkondaydı. Bahar’a seslenip, “Kızım, çalışırken onları mı giyeceksiniz?” dedi. Ben de çantayı gösterip, “Nadide teyze, çantaya eski elbise koydum!” dedim. “İyi ozaman, kendinize dikkat edin. Fazla geç kalmayın!” dedi. “Sen merak etme Nadide teyze!” dedim. Arkamıza bakmadan hızlı adımlarla minibüs yoluna doğru yürüdük.

Buluşma yerine yaklaştığımızda, Nazmi’nin beyaz arabası yolun kenarına durmuş bizi bekliyordu. Etrafı kontrol edip araca doğru yürüdük. Ben Nazmi’nin yanına, Bahar arkaya oturdu. Kısa bir hoş beşten sonra gaza bastı. İkimize de iltifat edip güzelliğimizden bahsediyordu. Nazmi’nin iltifatları uzun süre devam etti. Kartal’daki mezarlığın ordan sahil yoluna çıktık. Herzaman gittiğimiz evi çoktan geçtiğimizi farkettim. Nazmi’ye, “Burası Bostancı değil mi?” diye sordum. “Evet, Bostancı!” dedi. Neden geldiğimizi sorduğumda, “Çengelköy’de bir arkadaşım var, onun villasına gidiyoruz!” dedi. Doğrusu biraz çekinmiştim. Gözüm arkada oturan Bahar’a ilişti, anlamsız şekilde bana bakıyordu. Nazmi, “Korkmayın kızlar! çok eğleneceğiz!” dedi.

20 dakika sonra etrafı duvarla çevrili bir villanın kapısında durduk. Nazmi telefon edip bahçe kapısını açtırdı. İçeri girdiğimizde gözlerime inanamadım. İnanılmaz güzellikte kocaman bir villa karşımızda duruyordu. Bahar, “Abla bu ne yaa? Çok güzel bir yer!” dedi. “Evet, çok güzel!” dedim. Etrafta hiç kimse yoktu. Nazmi’nin, “Geldik kızlar!” demesiyle kendimize geldik. Hep beraber araçtan indik. Villanın giriş kapısına vardığımızda, 50 yaşlarında bir hizmetçi kadın kapıyı açtı ve “Hoş geldiniz!” dedi. Tebessüm ederek, “Hoş bulduk!” dedik. Nazmi bize, “Siz içeri geçin, benim biraz işim var, birazdan geleceğim!” deyip tekrar arabasına bindi…

Nazmi arabasıyla uzaklaşırken, biz geniş bir salona geçtik. Çok güzel döşenmiş salonda, inanılmaz mobilyalar vardı. Hizmetçi kadın, “Beni takıp edin lütfen!” dedi. Peşinden giderek merdivenlerden bir üst kata çıktık. Geniş koltukları olan bir odaya geldiğimizde, oturmamızı söyledi. Hizmetçi kadın odadan çıkınca, Bahar, “Çok güzel bir ev, kimin acaba?” dedi. Ben de, “Bilmiyorum, ama gerçekten çok güzel bir yer!” dedim. Bahar parmaklarını çıtlatırken heyecanlı olduğu her halinden belli oluyordu. Konuşmadan sağa solu inceliyorduk ki, hizmetçi kadın yine geldi. Tepside iki bardak içeceği ikram ederken, “Buyrun lütfen!” dedi. Değişik bir tadı vardı, ama güzeldi. İçeceklerimizi yudumlarken Bahar’la sohbet etmeye devam ettik. Neler olcağını bilmiyorduk, ama bu çokta önemli değildi.

İçeceklerimizi bitirmiş beklerken, bedenim yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Bahar’a, “Burası çok mu sıcak?” diye sordum. Bahar, “Bilmem abla, ama bana da bir şeyler olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” dedim. Bahar, “Ne bileyim, sanki amım karıncalanıyor!” dediğinde, aynı şeyleri yaşadığımı hissettim. Sonra aklıma, kadının verdiği içecek geldi. Galiba içine azdırıcı ilaçlardan koymuştu. Gerçi koymasaydı da, buraya neden geldiğimiz belliydi, ne olcaksa biran önce olsun istiyordum.

Alt kattaki kapının sesini duyduk. Az sonra Nazmi ve Kemal yukarda belirdiler. Nazmi, “Selam hanımlar!” dedi. Bahar’la yerimizden kalkıp onlara doğru yürüdük. Samimi bir şekilde birbirimizle kucaklaşıp öpüştük. Ben tebessüm ederek Nazmi’ye, “Nerede kaldınız yaa!?” diye sorunca, “Geldik bebeğim! Çok mu özlediniz?” dedi. Ben Nazmi’yle konuşurken, Kemal Bahar’ı dudaklarından kapmış öpüyordu. Kemal iri yarı biriydi, Bahar yanında ufak tefek kalıyordu. Bahar’ın kalçalarını ve göğüslerini okşadıktan sonra bana dönüp, “Ee güzelim, sen nasılsın bakalım?” dedi. Benimle de ilgilenmesi hoşuma gitmişti. “İyiyim Kemal’cığım! Sen nasılsın?” diye karşılık verdim. Kemal, “Ben de iyiyim!” dedi. Nazmi, “Bu kadar hasret yeter! Şimdi aşağı inelim, Naciye’yi bekletmeyelim!” dedi.

Merakla arkalarından yürüdük. Aşağı indiğimizde, başında türbanı, topuklarına kadar kapalı bir kadın oturuyordu. Şaşkın bir şekilde Nazmi’ye baktım. Nazmi, “Sizi tanıştırayım!” dedi. Önce bizi tanıttı, sonra, “Bu güzel bayan da Naciye!” dedi. Tanıştırma faslı bitince Naciye’nin yanındaki koltuğa oturduk. Yan gözlerle Naciye’yi süzüyordum. Çekingen bir hali vardı. Evli olup olmadığını bilmiyordum, ama 25-30 yaşlarında, hafif kilosunun yanında yüzü beyaz tenli biriydi. Naciye’ye, “Evli misin?” diye sordum. Naciye biraz duraksadıktan sonra, 2 yıl evli kaldığını, sonra da boşandığını söyledi. Ben Naciye’yle sohbet ederken, Bahar’ın yanımızda olmadığını farkettim. (Nereye gitti bu kız?) diye sağa sola bakınırken, Naciye anlamış olacak ki, “Az önce yukarı çıktı!” dedi…

Aradan yarım saat geçtiği halde Bahar halen ortalıkta yoktu. Kemal’le seviştiğinden emindim. Ben Bahar’ı merak ederken, Nazmi merdivenlerden inerek yanımıza geldi. Sıranın bende olduğunu düşünürken, o Naciye’ye yöneldi. Elinden tutarak, “Gel güzelim!” dedi. O an çok bozulmuştum. Üstelik bana bir şey demeden Naciye’yle birlikte yukarı çıkmıştı. Tek başıma bırakılmak beni hayli üzmüştü. Olanlardan haberim yoktu, ama yukarda sikiştiklerinden emindim. Sıkıntılı bir halde otururken, hizmetçi kadın elinde tepsiyle yanıma geldi ve “Seni anlıyorum, iç, rahatlarsın!” dedi. Kadının yüzüne baktım ve bardaktaki şeyi içtim, sonra da, “Bahar’la Naciye yukarıda ne yapıyor?” diye sordum. Hizmetçi kadın sırıtarak, “Senin ufaklık iyi sikişiyor!” dedi. Bir şey diyemedim, ama bu beni incitmişti.

Hizmetçi kadın parmağıyla işaret ederek, “Gel benimle!” dedi. O önde, ben arkada, peşinden gittim. Odalara doğru yürürken inleme sesleri artmaya başlamıştı. ‘Ahh! Ooh!’ ve ‘Şlap! Şlup!’ sesleri koridorda ardı ardına yankılanıyordu. “Seninki bu odada!” dedi. Neler olduğunu görmüyordum, ama inleme sesi Bahar’a aitti. Bahar, “Ahhyy! Ohhyyy! Aayyyhhh! İihh! Oohh!” diye inledikçe inliyordu. Orda durmak moralimi bozmuştu. Nazmi’nin bulunduğu odanın kapısına yöneldim. Ordanda inleme sesleri geliyordu. Tam o sırada Naciye’nin sesini duydum. “Çok acıyor! yavaş lütfen!” diyordu. Naciye sonra, “Aaaağğhh!” diye bağırmıştı. Sanırım Nazmi şimdi Naciye’yi götten sikiyordu.

İçerden gelen sesleri duymak beni iyice azdırmıştı. Sikilmek istiyordum, ama beni sikecek kimse yoktu. Yüzüm kızarmış, bedenimi ateş basmıştı. O sırada hizmetçi kadına baktım, yüzünde tebessüm beni izliyordu. Sonra hizmetçi kadın, “Seni anlıyorum!” dedi, elimden tutup beni başka bir odaya soktu. Odanın ortasında kocaman bir yatak vardı. Hizmetçi kadın dolabın içinden çeşit çeşit yapay yarraklar çıkarıp, “Ben senin ateşini söndürürüm!” dedi. Yanıma yaklaştı, üzerimdeki kabanın düğmelerini teker teker çözmeye başladı. Ben bir şey yapmadan onu izliyordum. Kabanımı çıkardıktan sonra sıra badime gelmişti. Onu da çıkardı. Bu yaşlı kadın ilgimi çekmiyordu, ama karşı da çıkmıyordum…

[Nesrin]

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!