Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (26)

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (26) (Nesrin 37 Y., İstanbul)

Sabah olduğunda erkenden kalktım, kahvaltıyı hazırladım. Kocamla beraber yedik. Kocamı işine uğurladıktan sonra ben de evin işlerine başladım. Evin temizlik işleri bittiğinde saat 09:00’a geliyordu. Üzerimdekileri çıkarıp çırılçıplak oldum. Daha iki gün önce ağda yaptığım için amım ve kalçalarımda kıldan eser bile yoktu, her yerim kaymak gibiydi. Gideceğim yerde Kemal tarafından sikileceğimi, onunla her türlü seksi yaşayacağımı biliyordum ve bunun için kendimi hazırlamalıydım. Önce tuvalete girdim, bağırsaklarımı boşaltıp temizlenmem lazımdı. Musluk hortumunu göt deliğime soktum, suyu yavaş yavaş açtım. Büzüğümü sıkarak suyun dolmasını sağlıyordum. Zorlandığım anda hortumu çekip içime dolan suları boşaltıyordum. Bu işlemi birkaç kez tekrarladıktan sonra götümün içi tamamen temizlenmişti. Sonra banyoya girdim, önce dişlerimi fırçaladım, ardından duşa girdim.

Duş aldıktan sonra odama geçtim. Vücudumu kremleyip parfümledim. Komidini açıp kendime sexy bir külot baktım. Arkadan ipli, önden ise sadece amımı örten siyah dantelli bir G-String tanga seçtim. Bu tanga varla yok arası bir şeydi. Bana göre çok sexy olmuştum. Sütyen olarak da, tüllü siyah bir sütyen seçtim. Göğüslerimin yarısını örten bu sütyen oldukça uyumlu olmuştu. Bu görüntü Kemal’i delirtir miydi bilmiyordum, ama hoşuna gideceğimi umuyordum. Biraz da makyaj yapmam lazımdı. Kirpiklerime kalem çekip siyaha boyadım. Yüzüme föndoten, biraz da allık sürdüm. Çevremde dikkat çekmemek için makyajı hafif tuttum.

Artık giyinmem gerekiyordu. Hava sıcak olduğu için beyaz bir bady, üzerine de kalçalarımı örten aynı renkte bir Tunik seçtim. Altıma da, boyu topuklarıma inen, alt kısmı fırfırlı siyah bir etek seçtim. Geriye bir tek başörtüm kalmıştı. Saçlarımı topuz yapıp topladım. Eşarbı, toplu iğneyle çenemin altında tutuşturdum. Eşarbı çenemin altından sarıp boynuma doladım. Artık çıkmaya hazır hale gelmiştim. Yapmam gereken tek şey kalmıştı, o da Kemal’i aramak. Saate baktım, saat 10:00’a geliyordu. Telefonu elime aldım ve numarasını çevirdim. Numarayı çevirirken heyecandan titriyordum. Kalp ritmim hızlanmış, küt küt atıyordu.

Telefonu birkaç kez çaldıktan sonra Kemal açtı ve “Efendim?” dedi. “Ben Nesrin!” dediğimde, “Biliyorum canım, tanıdım seni! Nasılsın Nesrin hanım? Müsait misin?” diye sordu. Kendisine teşekkür ederek, müsait olduğumu söyledim. Kemal, “Geliyorsun yani! İyi, iyi! Ben birazdan çıkarım, sen de çık!” dedi. “Tamam, çıkıyorum, görüşürüz!” deyip kapattım. Sivri topuklu siyah ayakkabılarımı da giyince buluşmak için son hazırlıklarımı da tamamlamıştım. Evden çıktım.

Sokakta yürürken gergin bir haldeydim, ama içim pır pır ediyordu. Buluşma yerine giderken minibüslerin korna sesi caddede yankılanıyordu. Durağa yanaştığımda heyecanım bir kat daha artmıştı. Durakta benden başka hiç kimse yoktu, bankta oturup beklemeye başladım. Zaman zaman korna çalan arabalara bakıyor olsam da Kemal görünmemişti. Telefonumu çıkarıp tam arayacaktım ki, oldukça lüks beyaz bir araba durdu ve ‘Dit, dit!’ diye kornaya bastı. Camları siyah olduğundan içi görünmüyordu. Tedirginlik geçirirken, aracın kapısı açıldı. “Nesrin!” diye seslenince onun Kemal olduğunu anladım. Hızlı bir hareketle yerimden kalkıp araca bindim. Kemal, “Hoş geldin canım!” dedi. Heyecanlanmıştım ve boğazım kurumuştu. “Teşekkür ederim!” diyebildim. Başımdan tutarak kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Şiddetli bir şekilde dudaklarımı somururken tüm bedenim titriyordu. Nefes almama fırsat bile vermiyordu. Bir an soluklanırken, “Lütfen yapma, burda olmaz!” diyebildim. İçimden (Aman Tanrım, bu adam iyice azmış!) diye geçirdim. Kemal bir eliyle arabayı sürerken, diğer eliyle de bacaklarımı okşuyordu. Hal hatırımız hakkında sohbet ederken Nazmi konusuna hiç girmemiştik…

Kemal, “Yemek yiyelim mi?” diye sordu. Aç olmadığımı söyledimse de, sahil yoluna sürdü arabayı. Birkaç dakika sonra bir kafenin önünde durup indik. Kahve ısmarladı. Biraz sohbet edip, kahvelerimizi içtikten sonra, “Eve gidelim mi?” diye sordu. Kemal oldukça nazik bir dil kulanırken etkilenmemek mümkün değildi. “Sen bilirsin!” dedim. Buluşmamızın nedenini ikimiz de biliyorduk: Sikişmek. Ben bunun hayalini yaşarken, eve varana kadar ikimiz de sessiz kalmıştık…

Kemal’in, “İşte geldik!” demesine tebessümle karşılık verdim. Yaz olduğu için etrafta kimse yoktu. Kemal önde ben arkada eve girdik. Kapıyı kapadıktan sonra, “Geç otur aşkım!” dedi. Salona geçtim ve koltuğa oturup beklemeye başladım. Bacaklarım bitişik halde otururken, daha önce bu evde yaşadıklarım aklıma geldi. Burda yaşadıklarım unutulacak gibi değildi. Bu mekan her türlü ilişkiyi yaşadığım yerdi. Bunları düşünürken derin bir iç çekmiştim ki, Kemal’in, “Hava sıcak, soğuk birşeyler içelim mi?” sesiyle kendime geldim. “Olur!” dedim. Az sonra elinde bir şişe ve bardaklarla geri geldi. Bir bardak bana, bir bardak kendine doldurdu. Yanıma oturdu ve beraber içmeye başladık.

İçtiğimiz şeyin ne olduğunu bilmiyordum, ama soğuk ve ferahlatıcı bir tadı vardı. Hem içiyor, hemde sohbet ediyorduk. Kemal, “Bugün çok güzel görünüyorsun!” diye iltifat edince, “Teşekkür ederim, sen de çok yakışıklısın!” diye cevap verdim. Aynı koltukta oturmuş, birbirimize iyice yaklaşmıştık. İçeceklerimiz bitince bardakları sehpaya koydu ve “Seni hiç unutamadım Nesrin. Sen gerçekten harika bir kadınsın. Senden aldığım zevki inan ki başkasından alamadım. Hep aklımdaydın!” dedi. Benim için böyle düşünmesi hoşuma gitmişti, “Biliyorsun, seninle Nazmi sayesinde tanıştım. Nedenini bilmiyorum ama daha sonraları benimle buluşmak istemedi. Ne yapabilirdim ki?” dediğimde, “Boş ver şimdi Nazmi’yi! Sen de istersen bundan sonra beraber takılırız! Ne dersin canım?” dedi. Sanki Nazmi’yle arası yoktu, ama bu durum ikisini ilgilendiren bir konuydu. “Sen bilirsin!” diyebildim.

İyice yaklaştı, eteğimin üzerinden bacaklarımı okşamaya başladı. Ardından dudaklarıma yapıştı. Onunla buluşmamın nedeni sikişmekti ve bir an önce sikilmek istiyordum. Dudaklarımı somururken, bir eli de eteğimin altına kaymıştı. Önce baldırlarımı, ardından bacaklarımın arasını okşamaya başladı. “Ohhh!” diye inledim. Elleri bedenimde dolaşırken okşanmadık yer bırakmıyordu. Kah bacaklarımın arasında, kah gögüslerimde dolanıp dururken, yanımdan kalkıp önüme dikildi. Pantolonun içindeki kabarıklık gözüme takılmış, başımı kaldırdırdığımda niyetini anlamıştım. Gözlerimin içine (Hadi ağzına al!) der gibi bakıyordu. Önce kemerini çözdüm, ardından pantolonunu indirdim. Heyecanım gittikçe artıyordu. Boxerini indirdiğimde yarrak önüme düştü. Böyle bir yarrak görmeyeli uzun zaman olmuştu. Daha önce yediğim bir yarraktı, ama yine de biraz ürkmüştüm.

Kemal omuzlarımdan tutup beni yere indirdirdi. Dizlerimin üzerindeydim ve yarrağıyla burun buruna gelmiştim. Sağ elimle yarrağını kavradım, gövdesinin yumuşaklığı avucumun içindeydi. Henüz sertleşmemişti, ama bu haliyle bile elimle saramıyordum. Kocaman kafası pürüzsüzdü. Başımı öne doğru uzatınca kokusunu hissettim. Sonra dudaklarımı değdirdim. Kafasını küçük küçük öpmeye, sonra da dillemeye başladım. Bir müddet böyle devam ettim. Yarrrak yavaş yavaş sertleşiyordu. Başımı yukarı doğru kaldırıp Kemal’e baktım. Bakışlarımız çakışmıştı. O mavi gözler beni bitiriyordu. Gözlerine bakarken dudaklarımı araladım. Önce kafasının yarısını, sonra tamamını ağzıma aldım. Yarrağın kafası ağzımı iyice germişti. Dudaklarım yarrağını kelepçe gibi sarmalarken ağzımdan sikilmeye başlamıştım. Kemal başımdan tutmuş kendine doğru çekerken yarrağın yarısını ağzıma sokup çıkarırıyordu. Ağzımı, dilimi ve dudaklarımı bir orospu gibi kullanırken ateşlenmeye başlamıştım. Amım karıncalanıyor, olduğum yerde kıvranıyordum. Ayak topuğumla amıma baskı kurarken, ağzımdaki yarrağı emer gibi içime çekiyordum.

Kemal ağzıma gitgel yaparken, salyalar yanaklarımdan süzülmeye başladı. İki elimle sarmaladığım yarrak gerçekten çok uzundu. Kalınlığı ise kolum gibiydi. Yanlış anlamayın, bunları korktuğum için anlatmıyorum, bu yarrağı daha önce zaten yemiştim. Ama gerçekten kocaman bir yarrağı vardı. Yarrak demir gibi sertleşmişti. Omuzlarımdan tutup ayağa kaldırdı. Boyum göğsüne kadar geldiği için eğilmek zorunda kalıyordu. Dudaklarımız birleşti, birkaç dakika öpüştük. Dillerimiz birbirimizin ağzında gezinirken, elimdeki yarrağı da sıvazlamayı ihmal etmiyordum. Artık ikimiz de dayanacak durumda değildik…

Beni döndürerek domalttı. Ellerimi koltuğun kenarına dayamak zorunda kalmıştım. Siyah eteğimi kalçalarımın üzerine topladı. Külotumu bir çırpıda dizlerime kadar indirdi ve sulanmış amımı avuçladı. Amımın sularıyla yararağını iyice sıvazladıktan sonra yarrağını kalçalarımın arasına sürtmeye başladı. Daha önce Nazmi anlatmıştı, Kemal tam bir göt hastasıydı, sikiştiği kadınları götten de sikmeden asla bırakmazdı. Beni de götten sikecekti, bunu ben de biliyordum. Ama 5-6 aydır götüme o kalınlıkta bir yarrak girmediği için biraz tedirgindim.

Yarağıyla amımı fıçalamaya başladığında, ben Oh’luyor, inliyor, kıvranıyordum. Yarrağın kafasını amımın küçük dudakları arasına yerleştirdiğini hissetmemle, “Ooohhhyy!” diye inledim. Koca yarrağın başı amıma girmişti bile. Bastırdı ve kalanını da soktu. Sonuna kadar indiğinde birkaç saniye bekledi. Amımın gerildiğini hissedebiliyordum. İçimdeki boşluk tamamen dolmuştu. Sonra ellerini belime doladı ve yavaş yavaş git gel yapmaya başladı. Zorlanıyordum, dudaklarımı ısırırken bağırmamak için direniyordum. Bir müddet sonra kayganlığın etkisiyle alışmaya başlamıştım ve elimde olmadan inlemeye, “Ooohhh! Sik beni, sik beni!” diye bağırmaya başlamıştım. Kemal, “Merak etme aşkım, seni öyle sikeceğim ki, bir hafta kocanın yanında yatamayacaksın!” diyordu. O an kocamı düşünecek halde değildim. Kemal yarrağını bir makine gibi içime kaydırırken, “Ahhh! Ohhh! Çok güzeeelll! Harikaaa! Sik beniii, siiikkk!” diye bağırıyordum. İnanılmaz bir zevk yaşıyordum, erkek dediğin işte böyle olmalı.

Kemal, “Sen benim orospumsun artık, sikilmek istediğinde alo de yeter! Sen orospusun, fahişesin, öyle değil mi? Hadi söyle, ben senin orospunum de!” diye bağırırken sert sert sikiyordu. “Ooohhhh! Evet, eveeettt, orospunuuummm, fahişeniiimmm! Sen de benim kocamsın, kocaammm!” diye karşılık veriyordum. O an hiçbir şey umrumda değildi, tek düşündüğüm zevk almaktı. Kemal sikmeye 10 dakikadır devam ederken, amımdan sızan sular topuğuma kadar inmişti. Yarrağı sert şekilde amıma girip çıkarken, kalçalarımdan ‘Şlap! Şşlapp!’ sesleri geliyordu. Üzerimdeki elbiseler halen duruyordu. Türbanın başımda olması beni iyice terletmişti. Yüzüm gözüm ter içinde kalmıştı, bedenim de aynı durumdaydı. Çıkarmak istedimse de izin vermedi. Domaltmış halde sikerken belim ağırmaya başlamıştı. Pozisyon değiştirmek istiyordum, ama ona da izin vermiyordu…

Bir süre siktikten sonra yarrağını amımdan çekti. Sanki içim boşalmış, bacaklarımın arasında kocaman bir boşluk oluşmuştu. Kemal’in durmaya niyeti yoktu ve tekrar soktu. 15-20 dakikadır sikişmeye devam ediyorduk, ama bedenimde inanılmaz bir enerji vardı, bunu hissedebiliyordum. “Burası çok sıcak, terledim!” dedim. Kemal birşey demeden yarrağını amımdan çıkardı ve beni koltuğun kenarına sırtüstü yatırıp, bacaklarımı açtı. Bacaklarımı iyice gererek, gövdesinden tuttuğu yarrağı amımın küçük dudakları arasından kaydırarak amıma soktu. “Ooohh!” diye inledim yine. Amıma gidip gelirken Body’mi yukarı doğru sıyırdı. Sütyeni de sıyırınca, göğüslerim özgürlüğüne kavuşmuş gibi rahatlamıştı. Hem amımı sikiyor, hem de göğüslerimi okşuyordu. Göğüslerimi okşaması hoşuma gitmişti…

Düşmemek için bacaklarımı beline dolamıştım, bu durumda yarrağı daha derine giriyordu. Kemal dudaklarımı öpüp memelerimi yalarken ben iyice azmıştım ve boşalacağımı hissediyordum. “Sik beni aşkım! Sikkk beni! Amım da götüm de sana feda olsun! Kocam benim! Sikicim benim!” diyerek, bir orospu gibi laflar ediyordum. Böyle konuşmam Kemal’i azdırmıştı, “Merak etme orospum, sikeceğim!” diyerek amıma pompalamaya devam ediyordu. Bedenimdeki ateş yükselirken boşalacağımı anladım. Bacaklarımı beline kenetleyip, daha derine bastırmasını istiyordum. Koca yarrak dibine kadar amıma girmiş, kasıklarımız birleşmişti. Bedeni klitorisime baskı yaparken daha fazla dayanamadım, “Oooğğğhhh!” diye böğürdüm, her kasılmada da, “Ahhh! Ohhh!” diye inledim. İşkence çekiyormuşum gibi çıkan bu inlemeler saniyelerce sürmüştü. Kasılmalarım yavaş yavaş azaldı, sonra da bitti. Rahatlamıştım, ama Kemal halen amımı sikmeye devam ediyordu…

Birden üzerimden çekildi ve yarrağını ağzıma verdi. Başımı sıkı bir şekilde tutarak ağzımdan sikmeye başladı. Boğulacağımı sandım, nefes almak için debeleniyordum ki, Kemal, “Oooğğğhhh!” diye böğürdü. Ağzıma tazyikli bir şekilde boşalırken kendimi kurtarmaya çalışıyıordum. Saniyelerce ağzıma boşalırken dölleri bitmek bilmiyordu. Kemal, “İç orospu, hepsini iç!” diye bağırıyordu, çıldırmış gibiydi. Elimde olmadan döllerin çoğunu yutmak zorunda kalmıştım. Gözlerimden yaş gelirken, midem allak bullak olmuştu…

Kemal rahatlayıp kenara çekilince, ben lavobaya doğru koşarken ağzımda kalan dölleri de yutmuştum. Ağzımı yıkarken kusmamak için direniyordum. Ağzım yapış yapış olmuş, midem ağzıma geliyordu. Ağzımın içi bir tuhaf olmuştu. Neyse ki kusmadım. Terden sırılsıklam olmuştum, elbiselerim de terden ıslanmıştı. Üzerimdekileri ve iç çamaşırlarımı çıkardım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra duşa girdim. Bedenimi yıkarken, amım hala sızlıyordu. Ayrıca ağzıma boşaldığı için sinirliydim, ama harika bir sikiş yaşamıştım. Onunla buluşunca böyle şeylerin de olabileceğini bilmem gerekiyordu.

Kurulandıktan sonra havluyu bedenime sardım. Daha sonra iç çamaşırlarımı elime alarak salona döndüm. Salonda belden aşağısı çıplak oturan Kemal’in o hali çok komik gelmişti. Ona tebessüm ederek, “Delisin sen yaa, az kalsın boğuluyordum!” diye söylendim. Kemal ise, “Senin gibilere bir şey olmaz…” dedi. Ona göre ben bir orospuydum ve bu tür şeyleri hakediyordum.

Konuyu değiştirmek için, “Aşkım uzun zamandır böyle sikiş yaşamadım! Harikaydın canım! Amım bayram etti yaa!” dedim. Cilveli hareketlerle yanına doğru yanaştım, tebessüm ederek kucağına oturdum. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ve “Artık bundan sonra sen de benim kocam sayılırsın! Kabul edersen tabii!” dedim. Kemal, “Hmmm, karım olmak mı istiyorsun?” deyince, “Eveett!” diye bağırdım. Kemal, “Yerim ben seni, karım olmak istiyorsun haa? Ohalde bundan böyle ben ne dersem onu yapacaksın, tamam mı? Hiçbir zaman yarraksız kalmayacaksın! O Gavat kocana (Kemal diye biri var, beni her hafta sikmek istiyor, gerisi sana kalmış!) diye söyle!” dedi.

Böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyordum. Kocam herzaman bana güvenmişti, kendisini aldattığımı bir bilse kıtır kıtır keserdi beni. Yine de, “Tamam aşkım, sen merak etme, söylediklerini o Gavata aynen söyleyeceğim!” dedim. Kemal, “Hah şöyle, akıllı ol! Bugün seni öyle bir sikeceğim ki, o Gavat kocanın kulakları çınlayacak!” dedi. Yarı şaka yarı ciddi konuşmalar odanın havasını yumuşatırken, bu durum hoşuma gitmişti. Kemal belden aşağısı çıplak otururken yarrağı aşağıya doğru sarkıyordu. O hali bile yarrağının ne denli büyük olduğunu gösteriyordu. İnik hali bile kocamınkinden daha büyüktü. Argo konuşmaları incitse de hoş bir adamdı Kemal. “Şimdi duşa gidiyorum, döndüğümde hazır ol, götünü sikeceğim!” diyerek kalktı. Sikeceğini ben de biliyordum ve bunun için zaten hazırlıklıydım, ama bunu alenen söylemesi hiç hoş değildi. Kemal’le Nazmi, bu işin ustası sayılırdı. Bir kadına zevk nasıl verilir, çok iyi biliyorlardı…

Sikiş esnasında terden ıslanan iç çamaşırlarımı kurumaları için güneş alan bir yere serdim. Benim için sexy olan bu çamaşırlar Kemal’in hiç ilgisini çekmemişti. Koltukta oturmuş Kemal’i bekliyordum. Birkaç dakika sonra duştan çıktı ve “Boğazım kurudu, bir şeyler içelim!” diyerek salondaki bara gidip, bir şişe aldı. İçki gibi şeylere alışkın değildim, umarım öyle bir şey hazırlamıyordu. Elindeki kedehlerle salona geldi. İçeceklerimizi yudumlarken Kemal’e, “Sana bir şey sormak istiyorum?” dedim. Kemal, “Elbette sorabilirsin!” dedi.

“Nazmi ne alemde, neler yapıyor?” diye sorduğumda, “Boş ver Nazmi’yi, takılmıyoruz artık!” diye cevap verdi. Cilveli bir üslüpla, “Söyler misin, aranızda ne var?” dedim. Bu konuda konuşmak istemiyordu, ama ısrarıma dayanamadı, “Hani bir arkadaşın vardı yaa..” dedi. “Bahar mı?” dedim. “Evet, işte o! Biliyorsun çıtı pıtı bir minyon biri…” dedi. Merakla, “Eee?” dedim. “Onun yüzünden aramız bozuldu!” dedi. “Ne oldu ki?” dedim. “Bahar’ı benimle paylaşmak istemediği için Bostancı’da bir daire tutmuş!” dedi. “Demek öyle! Neden böyle bir şey yaptı ki? Benim zamanımda Bahar’ı sikmemiş miydin?” dedim. “Sikmez olur muyum! Daracık amı vardı ve üstelik götten bakireydi. Sen Nazmi’yle sikişirken, ben de onunlaydım. Kocasından sonra ilkkez benimle sikişmişti! Yarrağımı sokmak için az uğraşmamıştım. Siktiğim en dar göttü Bahar’ın götü!” dedi.

Bahar’la ben de sevişmiştim, onun vücudunu ben de biliyordum. Evliydi, ama her şeyi küçücüktü. Küçük ve yusyuvarlak kalçaları sanki kemiksizdi. Evli olmasına rağmen amcığı hırpalanmamıştı. Götten sikişmediğini ben de biliyordum. Yani bir kız gibi taze ve oldukça diriydi. Bahar komşulara, yaşlı bir kadına bakıcılık yaptığını söylemişti. Gerçeğin öyle olmadığını şimdi anlamıştım. Nazmi’nin Bostancı’da daire tutması, Bahar’ı rahat sikebilmek içindi…

Bu arada kadehdeki içecek bitmiş, bedenimi hoş bir sıcaklık kaplamıştı. Beynim uyuşmuş, neşem artmıştı. Bedenim ateşlenirken, bacaklarımın arası karıncalanıyordu. Daha önce de aynı durumu yaşamıştım. Ellerinde cinsel azdırıcı ilaçlar vardı. Belli ki benim de içeceğime koymuştu. Bu durumdan şikayetçi değildim, ama bedenim yorgun düşüyordu. Bir kadehten sonra bir daha, bir daha derken üç kadeh içmiştim. Başım dönüyor gözlerim kayıyordu. O an hiçbir şeyi düşünecek durumda değildim. Üzerimdeki havlu çözülmüş, bacaklarım ortaya çıkmıştı. Kemal beni omuzumdan tutup kucağına yatırırken yarrağıyla burun buruna gelmiştim. Yarrağını dudaklarıma sürtmeye başladı. Niyetini anlamıştım. Önce öpmeye, ardından dillemeye başladım. Bir müddet yaladıktan sonra ağzıma aldım, kocaman başı oldukça yumuşaktı. Emiyor ve içime çekiyordum. Yarrağı yavaş yavaş kalkmaya başladı. Yarrağına ağzımla git gel yapıyordum. Kemal de o sırada kalçalarımı okşuyor, amımı parmaklıyordu…

Sonunda yarrak iyice sertleşmiş, ağzıma sığmaz olmuştu. Omuzlarımdan tutup beni kaldırdı, sırtımı kendine çevirerek koltuğa itiverdi. Yüzükoyun kapaklanmıştım. Üzerimdeki bornozu sıyırıp kenara attı. Artık çırılçıplaktım. Dizlerimin üzerine domaltıp, koltuğa tutunmamı istedi. Belli ki sıra götüme gelmişti. Birkaç aydır götüme böylesine büyük bir yarrak girmemişti. Canımın yanacağını biliyordum, “Krem yok mu, krem?” diye sordum. Kemal, “Ne yapacaksın kremi, kreme gerek yok!” deyip, tükrüklediği parmaklarını götümün deliğine soktuğunda elimde olmadan, “Ihhh!” diye mırıldandım. Parmaklarıyla göt deliğimi gevşetirken küçük küçük dairecikler çizmeye başladı. Zaman zaman parmaklarını amıma salıp, tekrar götümü parmaklıyordu…

Avucunu tükrükleyip, tükürüğü yarrağın başına sürdü ve yarağının başını göt deliğime değdirdi. Sıcaklığı hoşuma giderken, kayganlığını hissedebiliyordum. Yüklenmeye başlayınca kendimi gevşettim. Büzüğüm yavaş yavaş gerilirken zorlandığımı hissettim. Yarağının başıyla git gel yaparak deliği alıştırıyordu. Birden, “Ağğğhhh!” diye bağırdım, kafası girmişti. Bir müddet bekledi. Sonra küçük küçük git gellerle ilerlemeye başladı. Önce yarısını, ardından tamamını soktu. Kasıkları kalçalarıma yapışmıştı. Kazığa geçmiş durumdaydım. Kemal götten sikmesini çok iyi biliyordu. İki eliyle belimden tutup bedenimi kendine doğru çekerken kendini bana doğru bastırıyordu. Sonra başı götümden çıkmayacak şekilde yarrağını geri çekiyor, sonra tekrar sonuna kadar bastırıyordu. İlk dakikalar zorlanmıştım, ama daha sonra alışmaya başladım. Ben alıştıkça Kemal sertleşmeye, hareketleri hızlanmaya başlamıştı, ‘Şlap, Şlap, Şlap!’ sesleri tüm salonda yankılanıyordu…

O anda aklıma kocam geldi, bir iki dakikada boşalan kocam böyle bir zevki bana hiçbir zaman tattırmamıştı. Oysa Kemal çok farklıydı, geç boşaldığı için götümü sikerken bile inanılmaz duygular yaşmama neden oluyordu. Yaklaşık 15-20 dakikadır sikiyordu götümü, büzüğüm iyice gevşemişti. O koca yarrak götüme rahat bir şekilde girip çıkarken, ben ister istemez, “Ohhh! Çok güzel, çok güzeelll!” diye inliyordum. Kemal’den akan terler kalçalarıma damlıyordu, belli ki yorulmuştu. Yarrağı götümden çıkarıp koltuğa oturdu ve “Gel aşkım!” diyerek kucağına çağırdı.

Bacaklarımı açarak kucağına oturdum. Yarrağını elimle tutup amımın dudaklarına sürtterken dayanamayıp içime soktum ve “Ohhhh!” diye inledim. Koca yarrak bir çırpıda amıma girmişti. Kemal memelerimi ağzına almış emip yalarken, ben de yarrağın üzerinde inip kalkıyordum. Zevkten çıldıracak gibiydim. Orgazm olacağımı anlamış olacak ki, yarrağı amımdan çıkardı ve götüme soktu. Koca yarrak amımın sularıyla iyice kayganlaştığı için sonuna kadar girmişti götüme. Şimdi kucağına oturmuş götümü siktiriyordum. Amım ve klitorisim de kasıklarına sürtüyordu. Daha fazla dayanamadım ve “Oğğhhhh!” diye böğürdüm. Orgazm olup boşalırken büzük kaslarım iyice kasılıyor ve götümdeki yarrağı sıkıştırıyordu. Bu durum Kemal’i çoşturmuş ve hızlanmasına sebep olmuştu. Göt deliğimi parçalayacak gibi hızlı hızlı sikiyordu…

“Ohhh! Kocam beniiimmm! Amım da götüm de sana feda olsuunn! Harikasın canım, harikaaa! Siiikk! Dağııtt! Parçalaaa!” diye inliyordum. Gerçekten inanılmaz bir zevk alıyordum. Kemal, “Ulan orospu sen hiç doymak bilmez misin? Fahişeler bile çoktan bitmişti. Oğğğğhhhh! Ağğğhhhh!!” diye böğürerek boşalmaya başladı. Döllerinin sıcaklığı hoşuma gitmişti. “Boşal aşkım, boşal!!” diyerek rahatlamasını sağlıyordum…

Öyle yorulmuştuk ki, terden ikimiz de sırılsıklam olmuştuk. Yorgun bir şekilde kenara devrildim. Kemal, “Nasıl bir kadınsın yaa? Senin gibi yarrak düşkünü bir kadına rastlamadım!” dedi. Ben de tebessüm ederek, “Siz alıştırdınız beni! Sanki sizden önce yarrak mı görmüştüm ben!” dedim. Biraz dinlendikten sonra duş almak için banyoya yöneldim. O sırada Kemal, koltuğa uzanmış dinleniyordu. Göt deliğimi yıkarken sızlıyordu, ama doğrusu aldığım zevkin yanında bunun önemi yoktu…

Duştan çıkınca içerden gelen sese kulak kabarttım. Geldiğimi görünce Kemal konuşmayı kesti. Bornozla içeriye geçip, “Kiminle konuşuyordun?” diye sorduğumda, yemek siparişi verdiğini söyledi. Yarım saat sonra kapının zili çaldığında heyecanlanmıştım, grup seksi sevdikleri için her şey olabilirdi. Ama Kemal doğru söylemiş, siparişler gelmişti. Doğrusu ben de açıkmıştım. Birkaç çeşit kebap ismarlamış, yanında da buz gibi meşrubat. Kendi evimdeymişim gibi yemekleri hazırladım ve afiyetle yedik. Yemekten sonra saate baktım, saat 16:00’ya geliyordu. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Yaklaşık 5 saattir beraberdik.

Hazırlandığımı gören Kemal, “Erken değil mi?” diye sorunca, “Saat dörde geldi!” dedim. Kemal, “Gitmek zorunda mısın?” deyince, “Biliyorsun ben evli bir kadınım, kocam altı gibi eve gelir!” dedim. Bana, “Gitmek zorunda değilsin, bu gece burda kalsana!” dedi. Bir an şaşkınlık geçirdim ve “Söylesene Kemal, kocama ne dememi istersin? Ben bu gece biriyle takılacağım, idare et, mi diyeyim?” dedim. Kemal, “Ben ciddiyim! Bir yalan uydur işte!” dedi.

İstanbul’da evli olarak dört kızkardeşim vardı. Babam Kadıköy’de oturuyordu. Babamlar köyde olduğu için evde bekar kızkardeşim vardı, çalıştığı için köye gitmemişti. Belki de Kemal haklıydı, bir gece evimden uzak olmak iyi gelebilirdi. Zaten yaz boyu bir yere gidememiştim. Şansımı denemek zorundaydım. Öyle de yaptım. Kocamı arayarak, “Aşkım izin verirsen Kadıköy’e gideceğim!” dedim. Kocam, “Başka zaman gidersin!” dedi. Ama ben, çok sıkıldığımı söyleyerek, sadece bir gün kalacağımı söyledim. Kocam herzaman bana inanmış, ne istesem yapmıştı. Şimdi de (biraz isteksizce de olsa) bu isteğime izin vermişti.

İlkkez kocamdan başka bir erkekle sabahlayacağım için çok heyecanlıydım 🙂

[Nesrin]

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!