Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… (27) (Harun 22 Y., İzmir)
İlk gördüğümde dibimi düşeren kadın şimdi evimdeydi. Şu anda karşımda oturan Meltem hanım değil de, başka bir hatun olsaydı, çoktan dalmıştım ve yiyişiyor olurduk. Ama Meltem hanımla durum biraz farklıydı, onunla bir tür iş ilişkimiz vardı ve ben bunu zedeleyebilecek bir davranıştan özellikle kaçınıyordum. Meltem hanımın ders vermeyi bırakması demek, para kazanmak için satın aldığım bilgisayar kursunun kapısına kilidi vurmam demekti. Onun için Meltem hanım bana farklı yaklaşmadıkça, ben de uslu duracaktım. Her şeyi akışına bırakmıştım. Hatta bu akşam sadece yemek yeme, biraz içki ve sohbet etme dışında farklı bir beklentiye de sokmamıştım kendimi.
Birkaç dakika birbirimize bakışarak ve gülümseyerek oturduk. AVM’de saatlerce dolaşmaktan ayaklarım ağrımıştı. Kalkıp ayakkabılarımı koridora çıkarıp geldiğimde, Meltem hanım bir ayağını kaldırıp bana doğru uzatarak, “Keşke benim çizmelerimi de çıkaran birisi olsa!” deyip gülümsedi. Ayağını kaldırdığında eteği biraz geriye kaymış, parlak siyah naylon çoraplı bacağı görünmüştü. Ben de espiri olsun diye telefonumu çıkardım ve “İnternetten bir araştırayım, bu kasabada güzel kadınların çizmelerini çıkartan birileri var mı?” dedim. Meltem hanım, “Haruuun! Bu yorgun halimle ayağa kaldırma beni!” deyip, yandaki koltuktan kırlenti kaptığı gibi kafama fırlattı.
“Tamam, tamam! Çıkarayım!” deyip gülümseyerek önüne çömeldim. Önce, kaldırdığı ayağındaki çizmenin fermuarını açtım ve çizmeyi çıkardım. Meltem hanım, “Ohhh be, dünya varmış!” deyip, o ayağını yere koydu ve öbür ayağını kaldırıp uzattı. Onu da çıkardığımda, “Ayaklarım şişmiş!” deyip, bacak bacak üstüne atarak ayağını ovmaya başladı. O sırada verdiği Frikik de gözümden kaçmamıştı. Ayrıca dikkatimi çeken şey, naylon çorabından bile belli olan, ayak parmaklarındaki kırmızı ojelerdi. Çizmelerini aldım, koridora bıraktım geldim. Yerime oturacağımda, Meltem hanım, “Haruncuğum, internete bir bak bakalım, bu kasabada yaşlı ve yorgun kadınların ayaklarına masaj yapan yakışıklı bir genç var mı?” deyip gülümsedi. Bana bakarken gözlerinin içi de gülüyordu.
“Hay hay! Başka bir arzunuz var mıydı hanım efendi?” deyip güldüm ve yanına gittim. Tam önüne çömeleceğimde, “Dur canım, şuraya geçeyim, hem sen de oturursun!” deyip, kalkmasına yardım etmem için elini uzattı. Kalkıp, üçlü koltuğun sağ tarafına oturdu, ben de sol tarafına oturunca, ayaklarını kaldırıp kucağıma koydu. Yine Frikik vermişti bu hareketi yaparken. İçimden (Ne yapmaya çalışıyor bu kadın?) diye soruyordum. Ama kararlıydım, benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynasa bile, ondan net bir mesaj alana kadar uslu durmaya devam edecektim.
Ben öyle düşünüyordum, ama yarağım benimle aynı fikirde değildi. Ben Meltem hanımın daha ilk ayağını elime alıp masaj yaparken, yarağım hareketlenmeye başlamıştı bile. Meltem hanım gözlerini kapamıştı. “Mmmhhhh, çok güzel yapıyorsun canım, ne kadar iyi geldiğini anlatamam!” dedi. Gözleri kapalı olduğu için, ben de rahatça bacaklarına ve eteğinden göründüğü kadarıyla bacak arasına bakıyordum. Daha çok şey görebilmek için de elimdeki ayağını arada sırada hafifçe kaldırıp öyle masaj yapıyordum. Yaklaşık 10 dakika masajdan sonra, Meltem hanım elimdeki ayağını çekip kucağıma bıraktı ve öteki ayağını kaldırıp elime verdi. O ayağına da bir 9-10 dakika kadar masaj yaptım. Yaptım ama, masajı bitirdiğimde Kamyonu da devirdim. Boşalmıştım! Döllerim boxerime akıyordu.
Meltem hanım gözlerini açıp, teşekkür ederek ayaklarını çekti. Döllerim boxerimi vıcık vıcık yapmış, ufaktan kot pantolonumun önünü ıslatmaya başlamıştı. Meltem hanım farkına varmasın diye hemen kalktım ve koridora gittim. Alışveriş poşetlerinden bir boxer, bir tişört ve bir de şort aldım. Koridordan seslendim, “Ben yeni aldığımız şortlardan birini giyeceğim!” diye ve doğruca banyoya gittim. Rezil olmaktan zor kurtulmuştum. Ama bu arada pantolonumun önündeki ıslaklık da gittikçe büyümüştü.
Soyundum ve elbiseleri kirli sepetine attım. Yarağım, taşaklarım ve kasığım yapış yapış döl olmuştu. Mecburen duş almam gerekiyordu. Duşu açıp, sıcak suyun akmasını beklemeden altına girdim ve çabucak yıkanıp, kurulandım. Yeni boxer, tişört ve şortumu giydim çıktım.
Salona geçtiğimde, Meltem hanım kendine bir duble Rakı doldurmuş, yanına da bir sigara yakmış içiyordu. Sehpanın üzerine benim için de bir duble Rakı koymuştu. Beni görünce, “Sen duş mu aldın?” dedi. Suyun sesini duymuş olmalıydı. “Evet, çok terliydim, yeni giysiler ter kokmasın diye duş aldım…” dedim. Meltem hanım, “Aslında benim de bir duşa ihtiyacım var, ama üzerimdekilerden başka giysilerim yok!” dedi. Ben de gülümseyerek, “Bana aldıklarımız olur belki?” dedim. Meltem hanım, “Denerim!” diyerek kalktı. Koridordaki poşetlerden birkaç parça giysi alıp, “Hadi byee, ben duşa giriyorum canım. Sen de pide siparişi ver, çantamda geçen gittiğimiz lokantanın kartı olacaktı, cüzdanımda!” dedi ve banyoya girdi.
Banyodan su sesi gelmeye başladığında çantasını açtım, biraz karıştırdım, neler var diye. Pek ilginç birşeyler yoktu, anahtarlar, telefon, cüzdan, kağıt mendil, deodorant, parfüm, ruj, gözlük, kalemler, birkaç sayfa ders notu falan vardı. Cüzdanını alıp, önce kimliğini çıkardım ve incelemeye başladım. Medeni durumu kısmında ‘Boşanmış’ yazıyordu. Doğum tarihini gördüğümde ise çok şaşırdım. Ben yaşını 30 civarında tahmin ediyordum, oysa Meltem hanım 41 yaşındaydı. Meltem hanım annem olacak yaştaydı, ama vücudunun diriliğiyle olsun, giyinişiyle olsun, tavırlarıyla olsun, Karizmasıyla olsun, birçok genç kızdan daha sexy, daha çekiciydi.
Kimliğini cüzdana geri koyup, lokantanın kartını çıkardım ve telefonla pideleri sipariş verdim. Sonra çantasını aldığım yere bıraktım. Banyodan su sesi gelmeye devam ediyordu. Oturdum, rakımdan bir yudum aldım. Sonra dayanamadım, banyo kapısının önünde buldum kendimi. Eğilip anahtar deliğinden baktım. Meltem hanımın arkası kapıya dönük bir halde yıkanıyordu. Heyecandan ölecektim. Meltem hanımın ıslak vücudunu görünce, yarağım anında kazık gibi olmuştu. Okadar güzel götü vardı ki, o götü bir kere sikmek için çok şey verebilirdim.
Ön tarafını döndüğünde ise memelerini ve amını görmek beni daha da heyecanlandırdı. Ama vücudunun sol tarafında bulunan dikiş izleri dikkatimi çekti. Meltem hanım yıkanmasını bitirip duşun suyunu kapattığında, ben de sessizce uzaklaştım ordan. Salona geçip oturdum, bir sigara yaktım, Rakımı yudumladım.
Birkaç dakika sonra Meltem hanım, “Gülme sakın, çok komik oldum!” diye seslenerek, salonun kapısında belirdi. Bana yeni aldığımız tişörtlerimden birini giymişti üstüne, altında da boxerlerimden biri vardı. Biraz bol döküm duruyordu üzerinde, ama bu haliyle daha bir sexyleşmişti. Elindeki şortumu göstererek, “Yaa, tişört ve don oldu sayılır da, şort çok bol geldi, belimden düşüyor… Ben en iyisi yine eteğimi giyeyim!” dedi. Ben de, “Böyle daha rahat değil mi? Şorta gerek var mı ki?” dedim. “Ayol, böyle de kendimi yarı çıplakmışım gibi hissediyorum! Hem donla durursam sana karşı ayıp olur!” dedi.
“Valla hiç te ayıp olmaz! Hem de…” dedim, ama pot kıracağımı düşünerek son anda cümlenin gerisini söylemekten vaz geçtim. Meltem hanım, “Evet, hem de?” dedi. “Hepsi bukadar!” dedim. Ama Meltem hanım, “Yok yok, başka birşey söyleyecektin, tamamla cümleni!” diye ısrar edince, “Hem de gözümüz gönlümüz bayram yapsın diyecektim…” dedim. Meltem hanım bir kahhaha atıp, “Uyanığa bak sen! Yok öyle şey! Ben donla duracaksam, sen de donla duracaksın! Çıkar şortunu da, bizim de gözümüz gönlümüz bayram etsin!” dedi. Meltem hanımla farklı bir Kulvara girmek üzereydik. Ama yine de Sazan gibi atlamadım, “Yok çıkarmayım, utanırım!” dedim.
Meltem hanım, “Ayol sen erkek değilmisin, erkek adamın malı meydanda olur!” deyip bir kahkaha patlattı. Bana gaz veriyordu. Daha doğrusu birbirimize gaz veriyorduk. Biraz ağırdan alarak çıkardım şortumu. Şimdi ikimiz de boxer ve tişörtlerle idik. Meltem hanım, “Hah şöyle!” diyerek koltuğa oturdu. Rakısından bir yudum alıp, “Şimdi söyle bakayım, ben banyodayken dayanamadın değil mi? Kimliğime baktın, öyle değil mi?” dediğinde, ne cevap vereceğimi bilemedim. Bu sefer harbiden utanmıştım. Meltem hanım, “Bana karşı dürüst olmayan erkeklerden hiç hoşlanmam, ona göre!” dedi. “Evet, baktım…” dedim. Meltem hanım, “Böylelikle yaşımı da öğrendin! Ee, ne düşünüyorsun şimdi?” dedi.
“Anlamadım, hangi konuda?” dedim, ne demek istediğini harbiden anlamamıştım. “Ayol hangi konuda olacak, bu gecenin nasıl devam edeceği konusunda tabii ki! Halen beni arzuluyor musun, yoksa yaşımı öğrendikten sonra hayallerin yıkıldı mı?” dediğinde şaşkınlıktan elimden Rakı bardağını düşürecektim. Acaba nerde açık verdim diye düşünmeye başladım. Ayağına masaj yaparken boşaldığımın mı farkına varmıştı? Ya da banyo yaparken röntgenlediğimi mi görmüştü? Yoksa beni denemek için yoklama mı çekiyordu? Bilemiyordum. Ve söyleyeceğim yanlış bir şeyle bir çuval inciri berbat etmekten çekiniyordum. Ben cevap veremeyince, Meltem hanım, “Anlaşıldı, süküt ikrardan gelirmiş!” dedi ve bardağındaki yarım Rakısını bir dikişte bitirdi. Sonra da, “Ben artık gitsem iyi olacak!” diyerek ayağa kalktı.
Kafamı sikeyim, işte asıl şimdi berbat etmiştim işi. Hemen kalktım, koluna yapıştım ve “Meltem hanım, lütfen 2 dakika oturun dinleyin beni! Size karşı dürüst olacağım!” dedim. “Pekala, dinliyorum!” deyip oturdu. Ben de yanına oturdum ve elini ellerimin arasına alarak, kendisini nekadar çok arzuladığımı, yaşının bununla bir ilgisi olmadığını söyleyip, tüm kaygılarımı açıkça anlattım. Ona Nurcan’dan ve imam nikahlı olduğumdan da bahsettim ve “Evet, şimdi siz ne düşünüyorsunuz?” diyerek topu ona attım. “Pekala, bana şunu söyle, Nurcan’la nikahlandıktan sonra başka kadınlarla birlikte oldun mu?” dedi. “Evet, oldum!” dedim. Meltem hanım da, “Hmm, bu gecenin nasıl devam edeceği belli oldu!” deyip dudaklarıma yumuldu. Ve ateşlice öpüşmeye, daha doğrusu yiyişmeye başladık…
Kapı zilinin çalmasıyla, istemeye istemeye yiyişmeye ara verdik, pidelerimiz gelmişti. Soğutmadan yedik. Karnımız da doyunca neşemiz artmıştı. Evde müzik seti ve TV yoktu. Bilgisayardan müzik açtık, sonra sarmaş dolaş yatak odama geçtik. Öpüşerek yatağa devrildik. Ve öpüşmeye devam ettik. İşin ilginç tarafı, ikimiz de hiç acele etmiyorduk, en az bir yarım saat 45 dakika falan öpüşüp elleştik. Ara sıra konuşuyorduk ve tekrar devam ediyorduk yiyişmeye. Beni sıcak bastığından tişörtümü çıkardım. Meltem hanım, “Ben de çıkaracağım aşkım, ama dikiş izlerini görünce şaşırma!” deyip tişörtünü çıkardı.
Sonra da neler olduğunu anlattı. Kocasıyla boşandıktan bir gün sonra, (boşandığı) kocası son bir kez konuşmak için Meltem hanımı bir Cafeye çağırmış ve o kadar insanın içinde bıçakla dalmış buna. Garsonlar Meltem hanımı adamın elinden zor kurtarmışlar. Hastaneydi, polisti, karakoldu, mahkemeydi derken, sonuçta eski kocasına 2 yıl 3 ay hapis cezası vermişler. Ama adam cezasını yatıp hapisten çıktıktan sonra da rahat vermemiş, Meltem hanımı ölümle falan tehdit etmiş. Meltem hanım da bu yüzden İstanbul’u terketmiş. İzini kaybettirmek için de, bir akrabasının tavsiyesi üzerine, adı sanı duyulmamış bu kasabaya yerleşmiş. “Gerisi de bildiğin gibi işte aşkım!” dedi. Neden boşandıklarını sorduğumda, “İçkisine ve kumarına para yetiştiremedim! Evliliğimizin son zamanlarında ben çalışıyordum, o yiyordu! Kumara yatırmak için evdeki TV’yi götürüp satması bardağı taşıran son damla oldu!” dedi. Çocukları olup olmadığını sorduğumda ise, “Benim çocuğum olmuyor, ama bunu sorun etmiyorum kendime!” dedi.
Bu arada parmaklarımı dikiş izlerinin üzerinde gezdiriyordum. Dikiş izlerine birkaç öpücük kondurarak memelerine geçtim. Yaşına göre çok diri sayılan memelerini öpüp kokladım, yalayıp emdim. Meltem hanım da zevk aldığını belli eden sesler çıkararak saçlarımla oynuyordu. Memelerinden göbeğine indim. Göbeğini de biraz öpüp yaladıktan sonra, boxerini aşağı sıyırdım biraz. Meltem hanım da kıçını kaldırarak tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Çok ilginç bir amı vardı. Am dudakları, klitorisinden başlayıp aşağıya doğru kıvırcık marul şeklinde uzuyordu.
Amının dudaklarını dikkatle incelediğimi farkedince, “Güzel görünmediğini biliyorum, beni de rahatsız ediyor, İstanbul’da kalsaydım Labioplasti ameliyatı yaptıracaktım…” dedi. İlk defa duyuyordum bunu, estetik ameliyatla am dudaklarını küçültüyorlarmış. “Yoo, ben rahatsız olmadım, sadece ilk defa görüyorum!” dedim ve amına yumuldum. Kıvırcık am dudaklarını öpüp yalamaya, emmeye, dudaklarımın arasına alıp sündürmeye başladım. Klitorisini emmeye başladığımda ise Meltem hanım inlemelerini yükseltti. Aynı anda amını da parmakladığımda, inlemelerle ve küçük çığlıklarla kasılarak orgazm oldu.
Titremesi geçtiğinde, “Gel buraya!” diyerek, kolumdan tutup beni yukarı çekti ve dudaklarıma yumuldu. Öpüşürken eli de boxerimi aşağı sıyırmakla meşguldü. Doğrulup tamamen çıkardım boxerimi. Elini kazık gibi yarağıma attı, biraz sıvazladı ve “Yaklaştır aşkım, yalamak istiyorum!” dedi. Doğrulup, memelerine doğru oturdum. O da diğer yastığı da kafasının altına koyarak yarağımı ağzına aldı. Taşaklarımı da okşayarak yarağımı emmeye başladığında, ben 1 dakika bile dayanamadım ve ağzına boşaldım.
Bu kadar erken boşaldığım için canım sıkılmıştı, ama Meltem hanım döllerimi yuttuktan sonra, birşey olmamış gibi yarağımı emmeye ve yalamaya devam etti. Erken boşalmamı gayet doğal karşılamış olmalıydı. Yarağımın sertliğini kaybetmediğini görünce, yarağımın başına öpücük kondurup, “Hadi aşkım, gir içime!” dedi. Aşağıya kayıp yarağımı amına daldırdığımda, ikimizden de uzun bir, “Ohhhh!” çıktı. Yarağımı sanki fırına sokmuş gibiydim, okadar sıcaktı amının içi. Ayrıca çocuk ta doğurmadığı için daracıktı. Küçük gitgellerle amını sikmeye başladım. Bazen kendime hakim olamayıp hızlanıyordum, ama Meltem hanım, “Aşkım acele etme, tadını çıkaralım, daha sabaha çok var!” deyip yavaşlatıyordu beni.
Aklımıza gelen tüm pozisyonlarda sikiştik. En son Meltem hanım üstteyken ben ikinciye boşaldım. Biraz dinlendikten sonra kalktık, birlikte bir duş aldık, salonda çırılçıplak oturup birer duble Rakı daha yuvarladık ve tekrar yatakta sevişirken bulduk kendimizi. Parmaklarım göt deliğinde gezinmeye başlayınca, “Ordan da istiyor musun aşkım?” diye sordu. “Hem de çok!” dediğimde doğruldu. Uzanıp bebe yağını alıp elime tutuşturduktan sonra önümde domaldı ve “Acele etme, yavaş yavaş yap!” dedi.
Göt deliğini ve yarağımı güzelce yağlayıp, yavaş yavaş kökledim götüne. Ağır ağır pompalamaya başladığımda, “Mmmhhh, özlemişim tadını, en son üniversitede okurken yaptırmıştım ordan!” dedi. Amını en son nezaman siktirdiğini bilmiyordum, ama götünü 20 küsür yıldır siktirmemişti. Yani kocasına bile vermemişti götten ve şimdi bana veriyordu. Bu düşüncenin keyfiyle yarım saate yakın siktim götünü. Okadar çok zevk alıyordum ki, Meltem hanım, “Aşkım boşal artık, ben yoruldum!” demese daha da sikecektim o hasta olduğum götünü. Kendimi boşalmaya konsantre edip, birkaç köklemeden sonra boşaldım. Yarağım götünün içinde, 66 pozisyonunda yattık. İkimiz de yorgunduk, duş almadan öylece uyuduk…
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… Seks Hikayesi Tüm Bölümleri
18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!