Köyümüzün Amcıkları (69)

Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… (69) (Harun 22 Y., İzmir)

Ertesi gün uyandığımda bizimkiler yoktu. Nerede olduklarını öğrenmek için kaynanamı aradım. Alexandra sabah erkenden gelip almış, birlikte civar ilçelerdeki mağazaları gezmeye gitmişler. Benim Villa için mobilya bakmaya gidiliyordu ve bu bana önceden söylenmiyordu. Belli ki kaynanam beni mümkün olduğunca Alexandra’nın olduğu ortamlardan uzak tutmak istiyordu. Bana söylediği yalanların ortaya çıkmasından korkuyordu kaynanam…

Kalktım, duşumu alıp, giyindim. Şaheste’nin dün gece benden ayrıldıktan sonra annesine ne anlattığını merak ediyordum. Gülşen hanımı aradım, telefonu kapalıydı. Aşağı indim, Atalay resepsiyondaydı, yanında o tanımadığım stajer kız vardı. Atalay’la ayaküstü biraz sohbet ettik, Şaheste hakkında konuştuk. Bu sabah erkenden İstanbul’a dönmüşler, oysa yarın döneceklerdi. Erken gitme fikri kesin Şaheste’den çıkmış olmalıydı, aklı sıra beni cezalandırıyordu. Ama ileride bu yaptıklarından köpekler gibi pişman olacaktı…

Kahvaltı yapmadan önce bir sigara içmek istiyordum, bahçeye çıktım. Aklıma Behiye’lerin satılık tarlası geldi, dün vakit geç oldu diye aramamıştım. Bir sigara yaktım ve Behiye’yi aradım. “Günaydın Behiye!” dediğimde, “Günaydın Harun, ben Cevdet! Behiye yıkanıyor, banyodan çıkınca seni arasın mı?” diye kocası cevap verince şaşırdım.

Bir erkeğin, karısının yıkandığını başka bir erkeğe söylemesi abes bir durumdu. O an ister istemez Behiye’yi yıkanırken canlandırdım gözümün önünde. Behiye’nin o orman gibi kıllı amını şampuanladığını, amını götünü parmakladığını hayal ettim. Belki de az önce bir posta sikişmişlerdi…

“Günaydın Cevdet, senin tarlanın fiyatını öğrenecektim, umarım uygunsuz bir anda rahatsız etmedim!” dedim. Cevdet, “Yok canım, ne rahatsızlığı! Hem keşke uygunsuz bir halde olsaydık da rahatsız etseydin! Behiye kim, fantezi yapmak kim! Gündüzleri sikişme gibi fantezimiz malesef yok! Behiye senin siktiğin o sosyetik karılar gibi olamaz tabii, o konularda fazla tutucu!” deyince, Cevdet’in sabah sabah sarhoş olabileceğini düşündüm. Ben Cevdet’e tarlasının fiyatını soruyordum, o bana karısıyla gündüzleri sikişme fantazisinden bahsediyordu.

“Pardon, anlamadım?” dediğimde, Cevdet, “Biliyorum Harun, böyle şeyler herkese anlatılmaz. Ama sen üniversite görmüş, kültürlü birisin, bu konularda deneyimli birisin, halden anlarsın diye düşündüm. Gidip sağda solda dedikodumuzu yapacak biri değilsin, ağzın sıkıdır, öyle değil mi?” dedi. Cevdet’in sarhoş olduğu kesin idi, kelimeler ağzından yalpalayarak çıkıyordu.

Ama madem benimle bu tür muhabbet yapmak istiyordu, biraz konuşturmaya karar verdim. Bugün yapacak başka bir işim yoktu nasıl olsa. “Ayıpsın Cevdet, benden sır çıkmaz! Gerçi seninle henüz şahsen tanışamadık, ama seni çok iyi anlayabiliyorum! Evlilikte fantazi olmadan olmaz tabii! Evliklerini monotonluktan kurtarmak isteyen, seks hayatlarına heyecan katmak isteyen okadar çok çift tanıyorum ki, millette ne fantaziler var tahmin bile edemezsin!” dedim.

Cevdet’in derdini eşelemiştim galiba, “Bak ne diyeceğim Harun, atla gel, kahvaltı yapmadıysan birlikte kahvaltı yapalım! Hem şahsen tanışırız, hem tarla işini yüz yüze konuşuruz, hemde biraz sohbet ederiz!” dedi. “İyi, tamam, geleyim!” dedim. Cevdet heyecanla evlerinin adresini tarif etti.

Kasabaya varınca bir markete uğradım, ikişer üçer paket sucuk, salam, sosis, zeytin, reçel, bal, çay, kahve falan aldım. Sokaklarını biliyordum zaten, evlerini bulmak zor olmadı. Zile bastım. Kapı açılınca nihayet bizim boşboğaz Cevdet’i de görmüş oldum. Hatırlamıştım Cevdet’i, ben Tapuda işlem yaptırırken, Cevdet diğer bankoda başkasının işlemleriyle uğraşıyordu. Tahminen 28 veya 29 yaşında, orta boylu, sıska ve ezik bir tipti…

Selamlaşma faslından sonra beni içeri buyur etti. Leş gibi Rakı kokuyordu, içmeye sabahın köründe başlamış olmalıydı. Poşeti verince, “Sen ne iyi misafirsin böyle Harun! Biz seni kahvaltıya davet ediyoruz, sen yiyeceğini içeceğini alıp geliyorsun! Sen hergün gel bize!” dedi. Poşeti mutfak tezgahının üstüne bıraktı, salona geçtik. Sehpada duran yarılanmış büyük Rakı şişesi ve meze tabağı yanılmadığımı gösteriyordu. Cevdet, “Behiye şimdi gelir, banyodan çıktı, giyiniyor!” deyince, Behiye’yi yatakodasında giyinirken hayal etmeye başlamıştım bile…

Behiye salon kapısından girince bakışlarım Behiye’nin vücuduna kenetlendi. O anda Cevdet’in yanımda olup olmaması umurumda değildi, alıcı gözle tepeden tırnağa süzdüm Behiye’yi. Vücudunun bütün kıvrımlarını belli eden, altına bir Tayt, üstüne de beyaz bir Tişört giymişti. Başında başörtüsü de yoktu. Behiye’yi Bağevinde sikerken vücudunu çırılçıplak gördüğüm halde, nedense bu hali ile daha Sexy görünmüştü gözüme. Yarağımın kıpraşmaya başladığını hissediyordum.

Behiye, “Hoşgeldin Harun!” diyerek benimle tokalaştığında mis gibi bir Parfüm kokusu geldi burnuma. “Mmmhhh, çok güzel kokuyorsun Behiye, Parfümünün markası ne?” demeden edemedim. Behiye’den önce Cevdet cevap verdi, “Ben aldım, pahalı bir marka! Behiye’nin teniyle de mükemmel uyum sağlamış değil mi? Tenini koklasana! Hadi kokla, kokla!” dedi.

Cevdet bu söylediğini ayık kafayla söyler miydi bilmiyordum, ama ikiletmedim. Behiye’nin bileğini kokladım önce, sonra da dayanamadım boynunu ve boğazını kokladım. “Mmhhh! Gerçekten teniyle uyumu harika! Zevkli bir seçim!” dediğimde, Cevdet, “Gördün mü Behiye, ben sana demiştim!” dedi. Behiye ise Cevdet’e fırça atar gibi, “Ben kahvaltıyı hazırlayım!” diyerek mutfağa gitti. Giderken tabii arkasından da baktım. Taytın içindeki koca götü her adım atışında bıngıl bıngıl titriyordu. Bugün birşeylerin olacağını yarağım da hissetmiş, uyanmaya başlamıştı.

“Tayt ve Tişört Behiye’ye çok yakışmış ama Cevdet!” dediğimde, Cevdet, “Yakışmış değil mi, onları giymesini ben söyledim! Kadın dediğin evin içinde biraz tahrik edici giyinmeli!” dedi. Gaz vermek amacıyla, “Valla çok haklısın! O konuda seninle aynı zevkleri ve fantazileri paylaşıyoruz!” dediğimde, Cevdet, “Rakı içer misin ortak? Bir bardak da sana vereyim mi?” diye sordu. Cevdet ile çok çabuk ‘Ortak’ olmuştuk!

“Yok sağol ortak, benim için daha erken, kahvaltıdan sonra belki bir duble içerim!” dedim. Cevdet bardağındaki Rakıyı fondipleyip, yeniden doldurdu ve “Bende daha ne fanteziler var ortak, ama Behiye’yi ikna edemiyorum bir türlü!” dedi. “Mesela?” dediğimde, “Mesela… internete karısının çıplak resimlerini koyanlara imreniyorum ortak! Behiye’ye, biz de çekip koyalım diyorum, ama kabul etmiyor!” dedi.

“Siz de sadece kendiniz için çekersiniz, internete koymanız şart mı?” dedim. Cevdet heyecanlanmıştı, “Kendimiz için çekiyoruz zaten ortak, ama ben karımın güzelliğini başkalarıyla da paylaşmak istiyorum!” deyip kalktı. Cep telefonunu alıp geldi, yanıma oturdu. Resimlerin olduğu dosyayı açıp, “Bak bakalım ortak, ne diyeceksin merak ediyorum!” deyip telefonu elime tutuşturdu…

Behiye’yi sanki ilk defa çıplak görüyormuşum gibi yaparak bakmaya başladım resimlere. Cevdet’i dolduruşa getirmek için, “Harika!”, “Müthiş!”, “Hmm, demek sen de benim gibi Hairy seviyorsun ha!” , “Süper!” , “Behiye’nin de Maşallahı var yani!” , “Mükemmel resimler çekmişsin ortak!” , “Ufff, ne güzel domalmış öyle!” , “Fantazine bayıldım ortak!” diye diye, resimleri büyütüp, amını götünü detaylıca inceleyerek bakıyordum Behiye’nin çıplak resimlerine…

Resimlere bakarken benim yarak kazık gibi olmuştu. Ama dikkatimi çekti, Cevdet’in yarak da çadırı kurmuştu ve pantolonun üstünden oynuyordu yarağıyla. Resimler bitince, “Bayıldım resimlere, dur şunlara bir daha bakayım!” deyip en başa döndüm, ilk resimden itibaren yeniden bakmaya başladım. “Bu resimleri bana da atsana ortak, sonra tekrar tekrar bakarım!” dedim. Cevdet, “Sen at kendine ortak, ben bir mutfağa gidip geleyim!” deyip kalktı, mutfağa gitti.

Ben resimleri kendime atarken mutfaktan Behiye’nin sesi duyuldu. “Sapık herif, dur, güpegündüz kudurma! İçerde misafirimiz var, senin aklın fikrin sapıklıkta! Tövbe, tövbe!” dedikten sonra, “Tarla işini ne yaptınız, fiyatta anlaştınız mı?” diye sordu. Cevdet, “Konuşmadık daha, ama sorun değil, üç aşağı beş yukarı anlaşırız!” deyince, Behiye, “Bugün ne yap et, sat şu lanet tarlayı, bak eve haciz gelirse valla boşarım seni! Şimdi git fırından ekmek al gel!” dedi. Az sonra da dış kapının kapanma sesi duyuldu, Cevdet fırına gitmişti.

Kuşadası’nda Remzi’den aldığım ‘Tayyare’ hapları cüzdanımdaydı. Atalay’ın verdiği yarak kaldıran hapları da cüzdanımda bulunduruyordum. Ama şimdi yarak kaldıran hapa gerek yoktu, yarağım zaten kazık gibiydi. Cevdet’in Rakı bardağına ‘Tayyare’ haplarından bir tane attım. Sonra mutfağa gittim…

“Seni çok özledim aşkım!” diyerek yumuldum Behiye’nin dudaklarına. Götünü avuçlayıp, “Seni bugün doya doya sikeceğim aşkım, hem de o gavat kocanın gözü önünde!” dediğimde, Behiye, “Korkuyorum Harun, Cevdet’in sağı solu belli olmaz, ya bir sakatlık çıkarırsa?” dedi. “Merak etme aşkım, Rakısına hap attım, yarım saate kadar Tayyare gibi olur! Yarın sabah da hiçbir şey hatırlamaz! Sen dediklerimi aynen yap, gerisini bana bırak!” dedim.

Cevdet fırından gelene kadar mutfakta öpüşüp elleştik. Cevdet sadece ekmek almakla kalmamış, bir büyük Rakı daha getirmişti. Kahvaltıyı salona götürdük. Kahvaltımızı yerken Behiye tarla konusunu açtı. Cevdet, “Sen yabancı değilsin ortak, sana 19.000 Dolar olur!” dedi. Kabul edecektim, ama Behiye bana bakıp kaşlarını kaldırınca, 17.000 Dolar teklif ettim. Cevdet biraz mırın kırın ettiyse de, Behiye’nin zorlamasıyla teklifimi kabul etti.

Cevdet, “Fiyatta anlaştık ortak, ama daha tarlanın yerini bile bilmiyorsun!” deyince, Behiye, “Dağbaşındaki tarlanın yerini bilse ne olacak, bilmese ne olacak, yatırım için alıyor! Tapudan sonra ben götürür gösteririm! Hem Bağevinden alacağım şeyler var!” dedi…

Pazartesi Cevdet Tapuda evrakı hazırlayacak, ben de gidip imzalayacak ve parasını verip Tapuyu alacaktım. Tek şartım, bu alışverişi kimseye anlatmamaları idi. Bu şartımı ikisi de kabul etti. Sonuçta Bağevini karı kız sikmek için kullanacaktım ve bunun duyulmasını istemiyorum.

Tarlanın satışında anlaştığımız için özellikle Behiye çok sevinmiş ve rahatlamıştı. Cevdet, “Bunu kutlayalım ortak!” deyip Rakı bardağını havaya kaldırınca, ben de çay bardağına biraz Rakı koyup kaldırdım. Tokuşturup içtik. “Ne zamandır böyle mükellef bir kahvaltı yapmamıştım, eline sağlık Behiye!” deyip telefonumla kahvaltı masasının birkaç resmini çektim. Tabii Cevdet’le ve Behiye ile Selfie çekmeyi de ihmal etmedim.

Ama bu resimler alıştırma amaçlı idi, biraz sonra çok daha farklı resimler çekecektik! Cevdet’in ‘Tayyare’ olmasını bekliyordum…

[Harun]

Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… Seks Hikayesi Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!