Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… (2) (Harun 22 Y., İzmir)
“Bir saniye Zeynep, açıyorum!” dedim. Fidan da aniden çırpınmayı bırakmıştı, elimi çektim ağzından. Aceleyle pantolonlarımızı çektik ve üstümüzü başımızı düzelttik. Kapıyı açtım. Zeynep sinirli bir şekilde daldı içeriye. Bir Fidan’a, bir bana bakarak, “Ne yapıyordunuz? Kapıyı neden kilitlediniz? Kıza ne yaptın Harun? İyi misin Fidan? Birşey yapmadı ya?” diye bağırarak soruları yağdırıyordu. Sanki beni dövecek gibi kızgındı. “Zeynep sakin ol, birşey yapmadık, konuşuyorduk sadece!” dedim. Fidan da beni destekledi, “Valla bişey yapmadık abla!” diyerek. Ama Zeynep inanmamış gibiydi, “Kapıyı niye kilitlediniz ozaman? Anlamadım mı sanıyorsunuz ne halt yediğinizi! Kızım bak aklını başına topla, sonra benim durumuma düşersin!” dedi. Zeynep bunları derken gözleri dolmuştu, nerdeyse ağladı ağlayacaktı, sinirden eli ayağı titriyordu, yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Zeynebe, “Sakin ol, birşey yapmadık diyorum! Sen otur şöyle, sakin ol, ben sana bir sigara getireyim, kendine gel!” dedim ve Zeynebi yatağa oturttum, odadan çıktım. Sigara salondaydı. Fakat ben odadan çıkınca, Zeynep Fidan’a, “Doğru söyle, sikti mi seni? Bozdu mu kızlığını? İndir donunu, bakacam, kan var mı!” dedi. Bunu duyunca ben koridorda zınk diye kaldım. Doğrusu Zeynebin bu işi bukadar dallandırıp budaklandıracağını hiç beklemiyordum. Fidan da halen, “Abla valla bişey yapmadık!” diyordu. Ne olacağını merak etmiştim, hemen salondan sigarayı ve kültablasını alıp, döndüm odama. Zeynep zorla Fidan’ın kot pantolonunu çözmeye çalışıyor, Fidan da, “Yaa abla, valla sikmedi diyorum, neden inanmıyorsun!” diyerek, Zeynebi engelliyordu.
Zeynebe bağırdım hemen, “Kızım, delirdin mi! Napıyorsun, bırak kızı!” diyerek. Zeynep de bana bağırdı, “Sen karışma, küloduna bakacam, kan var mı diye!” dedi. Bir an düşündüm, Fidan’ı amından sikmedim ki, küloduna baksa da birşey çıkmayacaktı nasıl olsa. Fidan’a göz kırparak, “Tamam Fidan, bırak baksın da ikna olsun!” dedim. Yine de Fidan pantolonunu indirmemekte ısrar ediyordu. Zeynep, Fidan’ın bana baktığını farkedince, “Sen çık odadan, ben bakarım!” dedi. “Tamam!” dedim çıktım odadan, ama kapının hemen yanına dikildim. Zeynebin Fidan’ın küloduna bakacağı düşüncesi, nedense yarağımın anında sertleşmesine sebep olmuştu.
Kapının direğinden kafamı uzattığımda, Zeynep Fidan’ı önünde ayağa dikmiş, pantolonunun düğmesini çözüyordu. Fakat çözüp, pantolonu dizine indirdiğine, Fidan’a, “Sikmedi de, bu kan ne?” diye bağırınca, ben şok olmuştum. Fidan da şok olmuştu ki, “Ne kanı? Olamaz, hani, bakayım!” diyerek külodunu indirdi. Ozaman ben de gördüm, Fidan’ın beyaz külodunun ağ kısmında harbiden kan vardı. Bunun tek mantıklı açıklaması vardı, ya Fidan adet görmeye başladı, yada götü kanamıştı ve bunu ikimiz de farketmemiştik. Fakat şu kesindi, amını sikmediğim için, kızlığını bozmuş olamazdım. Kızlık kanı değildi bu kesinlikle.
Zeynep Fidan’a bağırmaya devam ediyor, “Biliyordum sikiştiğinizi! Ne olacak şimdi? Düştün mü benim durumuma! Şimdi seni kim alır bu halinle? Harun hayatta evlenmez seninle! Sen de benim gibi gider, babam yaşındaki bir adama kakalarsın kendini!” diyordu. Bir an kararsız kaldım, ne yapacağımı bilemedim. Tam, içeri gireyim, bunun adet kanı olabileceğini söyleyim diye düşündüm ki, Fidan benden önce davranıp, “Abla valla düşündüğün gibi değil, arkadan yaptı sadece. Amıma ellemedi bile! İki gözüm önüme aksın ki doğru söylüyorum!” dedi. Zeynep ise kızın üstüne üstüne gitmeye devam ediyordu, “Emin misin bundan? Bu kan neyin nesi ozaman?” diyordu.
Ben fazla dayanamadım, daldım içeriye, “Kızın götü yırtılmış ve kanamıştır!” dedim. Ben içeriye girince Fidan külodunu çekmişti hemen yukarıya. Zeynep halen ısrar ediyordu, “Dön kız arkanı, bakacam götüne!” dedi. Fidan utana sıkıla döndü arkasını Zeynebe. Zeynep Fidan’ın külodunu indirdi ve “Eğil biraz!” dedi. Fidan öne doğru eğildi biraz. Zeynep de iki eliyle Fidan’ın götünün yanaklarını ayırdı, göt deliğini inceliyordu. O manzara karşısında benim yarak kazık gibi oldu tabii. Zeynep Doktor edasıyla Fidan’ın göt deliğini biraz inceledikten sonra, bilgiç bir tavırla, “Hmmm! Tamam, büzüğün yırtılmış! Ama korkulacak birşey yok, kendi kendine iyileşir!” dedi. Sonra kendi eliyle Fidan’ın külodunu yukarı çekti. Fidan da doğruldu ve kot pantolonunu çekti yukarı, düğmesini ilikledi.
Ben de Zeynebe, alaycı bir gülümsemeyle, “Göreceğini gördün mü Doktor hanım? Kız bakire miymiş?” dedim. Zeynep sinirle ayağa kalkarak karşıma dikildi, “Sen sus, konuşma! Ulan madem okadar azgınsın, köyde sikilecek okadar karı kız var, hepsi de yarak diye geberiyor, bir kaş göz etsen altına dünden yatacaklar, git onları sıraya düz, sik hepsini de! Ama Fidan’dan ne istiyorsun salak? Hem sen dur bakalım, bu yaptığınızı teyzeme ve dayıma söylediğimde, böyle sırıtmaya devam edecek misin, göreceğiz!” dedi.
Fidan korkmuştu, ağlamaya başladı, “Abla, söyleme ne olur!” diye yalvarıyordu. Doğrusu ben de acaip tırsmıştım, babam bu yaptığımı duysa kalp krizi geçirirdi kesin. Buna izin veremezdim, ses tonumu yükseltip, “Saçmalama Zeynep! Kimseye birşey söylemeyeceksin! Ya değilse…” dedim tehditkar bir şekilde. Zeynep diklenerek, “Evet, ya değilse ne yaparsın?” dedi. İşin tuhaf tarafı, yarım bıraktığım cümlenin gerisini nasıl tamamlayacağımı ben de bilmiyordum, çaresizlikten yarım çıkmıştı ağzımdan. Ve Zeynep yememişti Blöfümü, pis pis sırıtarak, “Ben gidiyorum, şimdi söyleyecem, görürsün sen birazdan!” dedi ve kapıya yöneldi.
Tepem attı birden, “Nereye gidiyorsun amına koduğumun orospusu!” diye bağırıp, Zeynebi kolundan tuttuğum gibi yatağa fırlattım. Bu sefer şok olma sırası Zeynep de idi, bunu yapacağımı beklemiyordu. Kalkmasına fırsat vermeden sırtüstü yatırıp üstüne çıktım, ellerini tuttum ve bacaklarının üstüne, kasıklarına yakın oturdum. Fidan’a da, “Kes ağlamayı da, git salondan telefonumu getir, çabuk!” diye bağırdım. Fidan robot gibi salona koştu. Zeynep ise telaşla, “Bırak beni! Ne yapacaksın? Kalk üstümden!” diyerek altımda debeleniyordu. “Ne mi yapacam? Sikecem tabii ki! Amına koyacam senin orospu! İlk önce seni sikmem lazımdı! Sen de köyün diğer amcıkları gibi yarak için geberiyorsun!” dedim ve eğildim, boyunu, boğazını, öpüp yalamaya başladım. Zeynebin debelenmeleri nafile idi.
Fidan telefonumla gelince, surat ifadesinden, telefonu ne için istediğimi anlamadığını sezdim. “Resim çekmesini biliyor musun?” dedim. “Biliyorum da, nerden açılıyor bu?” dedi. Tarif ettim, açtı, buldu fotoğraf çeken tuşu, “Tamam!” dedi. “İyi, geç şimdi şuraya, resimlerimizi çek! Yakından, uzaktan, değişik değişik açılardan, bol bol çek!” dedim. Fidan geçti, resim çekmeye başladı. Ben de Zeynebin boynundan aşağı, göğüs çatalına doğru öpüp yalamaya başladım. Debelenirken gömleğinin birkaç düğmesi patlamıştı. Gömleğini, en yukardan bir düğme, birkaç düğme de alttan tutuyordu. Zaten debelenmeseydi bile, o kafam gibi göğüsleri bütün düğmeleri patlatacak gibi duruyordu.
En yukardaki düğmeyi de ben dişlerimle koparınca, o sütyene sığmayan koca göğüsleri daha bir ortaya çıktı. Göğüslerinin sütyenden taşan kısımlarını öpüp yalıyordum. Zeynep de bundan zevk alıyordu ki, debelenmesi biraz azalmıştı. Ama yine de, “Yapma, kalk üstümden!” diye bağırıyordu. Ellerini tuttuğum için ellerimle başka birşey yapamıyordum, Fidan’a söyledim, Zeynebin sütyenini aşağı sıyırmasını. Sıyırınca göğüsleri serbest kaldı. Göğüsuçları sertleşmişti, evet, istemiyormuş gibi davransa da, bu Zeynebin de hoşuna gidiyordu. Göğüsuçlarını yalayıp emmeye başladığımda Zeynebin ses tonu değişti, “Yapma…” derken artık sertlik kalmamıştı. Bağırmıyordu, sadece normal konuşur gibi, “Yapma…” diyordu. Fidan resim çekmeye devam ediyordu. Yarağım da pantolonumun içinde kasıklarımı ağrıtacak kadar şişmişti.
Fidan’a, “Gel buraya, kemerimi çöz, pantolonumun düğmesini aç, fermuarımı indir, yarağımı çıkar!” dedim. Fidan hemen telefonu kenara bıraktı, geldi, dediklerimi yaptı. Yarağım serbest kalınca bir nebze rahatlamıştım. Fidan’a resim çekmeye devam etmesini söyledim. Zeynep ise yarağımı görünce bakışlarını pür dikkat yarağıma dikmişti. Artık debelenmeyi de, konuşmayı da bırakmıştı. Ama ben yine de ellerini bırakmıyordum. Ben Zeynebin bacaklarında, kasıklarına yakın oturuyordum. Biraz aşağı, dizlerine doğru kaydım. Fidan’a, Zeynebin şalvarını ve külodunu aşağı sıyırmasını, sonra da resim çekmeye devam etmesini söyledim. Fidan şalvarı ve külodu aşağı sıyırırken, Zeynep sadece yutkunuyordu, heyecanlandığı belli oluyordu.
“Bak Zeynep, ben seni sikmeden bırakmayacağım! Ama zorla, ama seve seve! Sen bu yarağı yiyeceksin, hiç kaçarın yok! Karar senin, güzellikle olsun diyorsan, ellerini bırakacağım!” dedim. Zeynep sanki bunu dememi bekliyormuş gibi, “Tamam, bırak ellerimi!” dedi. Temkinli bir şekilde bıraktım ellerini, aksi bir hareket yaparsa hemen yeniden tutacaktım. Ama sadece biraz doğrulup, ağrıyan bileklerini ovuşturdu. Ben de o arada gömleğinin kalan son iki düğmesini çözdüm, “Çıkar gömleğini ve sütyenini!” dedim. İkiletmeden çıkardı ikisini de. Şimdi üst kısmı tamamen çıplak, aşağıda da şalvarı ve külodu bacaklarına kadar sıyrıktı.
Kalktım üzerinden, şalvarını küloduyla birlikte çekip çıkardım ayağından, odanın bir köşesine fırlattım. Sonra da kendi pantolonumu ve boxerimi çıkardım. Fidan’ın elinden telefonumu aldım ve Zeynebin çırılçıplak resimlerini çektim. Her nekadar Zeynep bir eliyle göğüslerini, diğer eliyle de amını kapatmaya çalışsa da, amının ve göğüslerinin göründüğü birkaç resmini çekmiştim. Sonra aklıma bir başka düşünce geldi, “Fidan, sen de geç Zeynebin yanına!” dedim. Fidan suratıma bön bön bakıp, “Niye ki?” diye sordu. “Sen geç, anlatırım sonra!” dedim. Aslında anlatacak birşeyim yoktu, istediğimi yapması için demiştim bunu. Fidan geçti, Zeynebin yanına oturdu. Bir giyinik, diğeri çırılçıplaktı. Birkaç resim de öyle çektim.
Sonra Fidan’a soyunmasını söyledim. Ama Fidan, “Yaa, ben niye soyunuyorum ki?” dedi. Sinirlenmiştim, “Amına koydurtma şimdi, hadi soyun! Bir bildiğimiz var herhalde!” dedim. Bir bildiğim falan yoktu, ikisini de çıplak görmek ve resimlerini çekmek için içimde dayanılmaz bir arzu vardı sadece. Fidan gönülsüz gönülsüz soyunurken, ben ikisini aynı karelerde görüntülemeye devam ediyordum. Fidan soyunma işini ağırdan alınca, ben bu sefer Zeynebe sertçe bağırdım, “Yardım etsene kızın soyunmasına, ne duruyorsun!” diye. Zeynep de, “Tamam, tamam, bağırma!” diyerek soyunmasına yardım etti. Az sonra Fidan da Zeynep gibi çırılçıplaktı. Her aşamada resim çekiyordum.
Komutlar veriyordum resim çekerken, “Fidan, sen elini Zeynebin göğüslerine koy, Zeynep sen de elini Fidan’ın amına at! Birbirinize bakın, dudaklarınızı yaklaştırın!” diye. Fidan biraz ürkekçe yapıyordu dediklerimi. Ama Zeynep hemen havaya girmişti, sanki stüdyoda poz veriyormuşçasına, ciddi ciddi poz veriyordu. Üstelik bundan da zevk alıyordu…
Aslında istediğim şey başkaydı. Onları birbirilerinin amını yalarken görmek ve resimlerini çekmek isterdim. Ama, buna tepkileri çok kötü olabilir ve bir çuval İncir’i berbat edebilirim diye düşündüm. Onun için (şimdilik) sınırları daha fazla zorlamak istemedim. Şimdi sıra en önemli şeye gelmişti, Zeynebi sikmeye! Zaten yarağım müthiş zonklamaya başlamıştı. Fidan’a kalkıp yanıma gelmesini söyledim. Fidan yanıma gelince, onu motive etmek için dudaklarından öptüm ve kulağına da, “Bunu senin için yapıyorum aşkım! Seni seviyorum! Hadi bakalım, bol bol resim çek şimdi!” diye fısıldadım, verdim telefonu eline. Oysa, daha çok kendi zevkim için sikecektim Zeynebi.
Yatağa gidip, Zeynebi sırtüstü yatırdım, bacaklarını ayırdım, arasına uzandım ve dudaklarından öpmeye başladım. Hemen karşılık verdi orospu. Çok ateşli öpüşüyordu. Dudaklarından göğüslerine indim. O kafam gibi göğüslerini avuçlarımın arasında yoğura yoğura okşarken, sivrilmiş uçlarını sırayla emiyordum. Zeynep ufaktan inlemeye başlamıştı. Amına inip, amını yalamaya başladığımda, Zeynep birden irkildi, telaşla hafif doğruldu ve “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Şaşırmıştım. Demek ki Zeynebin amı da hiç yalanmamıştı. Cevap vermedim, sadece yalamaya devam ettim. Zeynebin inlemeleri artmıştı. Zevkten kıvranıyordu resmen. Çok geçmeden de titreye titreye, kasıla kasıla, inleye inleye, çırpına çırpına orgazm olup boşaldı.
Artık sikmenin zamanı gelmişti. Zaten ben de kuduruyordum biran önce amına girmek için. Zeynebi kim sikip bozduysa, bana iyilik etmişti, direk dayadım yarağımı amına. Amı zaten vıcık vıcık ıslaktı, hiç zorlanmadan tek seferde kökledim. O anda ikimizin de ağzından aynı anda uzun bir, “Ohhhhh!” çıktı. Amının içi fırın gibi yanıyordu. Yarağım içinde birkaç saniye hareketsiz beklerken, göğüslerini avuçladım, dudaklarını öptüm. Sonra gidip gelmeye başladım. Rahat girip çıkıyordum. Daha rahat girip çıkayım diye, Zeynep dizlerini kırıp geriye çekmişti.
Gelmek üzereydim. Hatta amına ilk soktuğumda gelecektim. Zor tutuyordum kendimi boşalmamak için. Boşalır gibi olacağımda girip çıkmayı durdurup, içinde hareketsiz bekliyor ve göğüsleriye ilgileniyordum. Öpüp, yalıyor, emiyordum uçlarını. Sonra amına bir iki girip çıkıp, tekrar hareketsiz bekliyordum içinde. Bunu yapmasam anında boşalacaktım. Ama ne yaptımsa boşalmamı fazla geciktiremedim. Gözlerim kaymaya başlamıştı. Yarağımı amından çıkarıp göbeğine doğru fışkırttım döllerimi. Taa göğüslerine kadar fışkırmıştı döllerim. Zeynep bukadar çabuk boşalacağımı beklemiyordu belli ki, yüzünde tatminsiz bir ifade vardı.
Yarağımdan son damla döller de çıktıktan sonra, tekrar soktum amına. Ve olanca gücümle pompalamaya başladım. Yarağım inmemişti ve Zeynep buna da şaşırmıştı. Ama az sonra suratındaki o şaşkın ifade yerini orgazm olmak üzere olan bir kadının surat ifadesine bıraktı. Zeynep şimdi inliyor, kıvranıyor ve çırpınıyordu. Bacaklarını belime doladı ve beni kendine çeke çeke orgazm olup boşaldı. Bir süre öyle kaldık. Bacaklarını gevşetince çıktım amından. Yarağım halen kazık gibiydi. Zeynebin üstünden kalkıp, Fidanı çağırdım yanıma.
Fidan gelince elinden telefonu aldım, dudaklarını öptüm ve Zeynebin yanına yatmasını söyledim. Fidan hemen telaşlandı, “Ne yapacaksın?” diye sordu. “Birşey yapmayacağım, 31 çekeceğim sadece!” dedim. Fidan dediğimi anlamamış gibi suratıma bakarak yattı Zeynebin yanına. Ben de göbeği hızasında dikildim, 31 çekmeye başladım. Bunu yaparken de resim çekiyordum. İkisinin yanyana ve çırılçıplak görüntüsü çabucak boşalmamı sağladı. Her ne kadar Zeynebin göbeğine ve göğüslerine fışkırttığım kadar çok olmasa da, Fidan’ın göbeğini ve göğüslerini sulamıştım döllerimle. Bunu da görüntüledim.
Fidan’ı dudaklarından öpüp kaldırdım, götüne şaplak atıp, mutfaktan peçete getirmeye yolladım. Sonra da Zeynebi dudaklarından öpüp, kaldırdım. Amını avuçlayarak, harika bir amı olduğunu, sikmeye doyamadığımı söyledim. Kıpkırmızı yüzü biraz daha kızarmıştı. O sırada peçeteler gelmişti. Paylaştık peçeteleri. Üçümüz de dölleri sildikten sonra, “Hadi giyinin!” dedim ve ben de giyinmeye koyuldum. Giyinip etrafı düzelttik, Zeynebin kopan düğmelerini aradık bulduk. İğne ipliğin yerini tarif ettim, diktiler düğmeleri. Banyoda elimizi yüzümüzü yıkadık, saçımızı başımızı düzelttik. Ve sonra görüşeceğimizi söyleyip, kızları gönderdim evden. Çünkü çok geç kalırlarsa merak edebilirlerdi.
Babamı arayıp, evde olduğumu söyledim, beni de merak etmesinler diye. Evi birkez daha kontrol edip, bira şişelerini, sigara izmaritlerini, peçeteleri çöpe attım. Kapıyı pencereyi açıp, evi havalandırdım. Sonra da oturup, çekilen resimlere keyifle baktım ve Laptopuma aktardım. Ama Zeynebin söylediği, köyde sikilecek bir sürü karı ve kızın olduğu lafı aklımdan hiç çıkmıyordu. Demek ki, köyümüz amcık cevheriydi de, ben bilmiyordum…
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… Seks Hikayesi Tüm Bölümleri
18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!