Köyümüzün Amcıkları (44)

Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… (44) (Harun 22 Y., İzmir)

Kaynanam, “Ne diyeceğimi buldum! Sen hiç sesini çıkarma!” diyerek açtı telefonu ve sesi hoparlöre verdi. Kaynanam malını iyi tanıyordu, Ramazan çavuş öküz gibi, hiç selam vermeden, hal hatır sormadan, direkt, “Nerdesiniz? Napıyorsunuz?” diye sordu. Kaynanam da, “Valla nerde olduğumuzu bilmiyorum! Dün gece Autobahn’a girince Harun’un arabası bozuldu, perişan olduk valla. Böyle olacağı belliydi, heryeri dökülüyor arabanın! Şu düştüğüm hallere bak, rezil oldum valla! Senin Harun’a arabanı falan vereceğin yok, ben ona bugün burdan adam gibi bir araba alacam, haberin olsun!” dedi.

Kaynanam, Ev ödevini yapmayan öğrencilerin öğretmene uydurdukları (Dün akşam elektrikler kesildi!) mazereti gibi çocukça olan (Araba bozuldu!) mazeretini uydurmuş ve üstelik bundan da Ramazan çavuşu sorumlu tutarak, Zeytinyağı gibi üste çıkmıştı.

Ama Ramazan çavuş sinirlenmişti, “Eksik akıllı karı, paraları ben sana git Harun’a araba al diye vermedim! Neresi bozulmuş arabanın, nesi varmış? Belki Üç-Beş kuruşa tamir edilir! Sen Harun’a ver bakayım bir telefonu!” dedi. Kaynanam, “Harun yanımda değil, tamirhaneye gitti!” dedi. Ramazan çavuş, “Ee, sen nerdesin ya?” diye sordu. Kaynanam, “Ben mi? Ben otelde bekliyorum! Dün gece otelde kaldık!” dedi. Ramazan çavuş, “Haa, iyi, tamam, otelde bekle, çıkma biryere! Bana bak, ayrı odalarda kaldınız, değil mi?” dedi.

Bu sefer kaynanam sinirlenmiş gibi yaparak, “Yok, tek oda tuttuk, sabaha kadar da sikiştik! Tövbe, tövbe! Tabii ki ayrı odalarda kaldık! Gerizekalı! Hödük! Dumkopf! Beni o orospu bacınla karıştırma, valla boşarım seni!” dedi. Ama bu söylediklerinin üzerine ciddi ciddi kavga etmeye başladılar. İkisi de Zıvanadan çıkmıştı. Birbirlerine ettikleri hakaretlerin, küfürlerin, suçlamaların ve tehditlerin haddi hesabı yoktu. Ben dinlerken resmen donup kalmıştım. Neler duyuyordum, neler! Her ikisinin sülalesinde de nekadar kirli çamaşır varsa dökülüyordu ortaya!

Yarım saat kadar falan şiddetli kavga ettiler. En sonunda kaynanam, “Yetti be! Nedir ulan 20 yıldır senden çektiğim! Ömrümü gençliğimi çürüttün, pezevenk! Görürsün sen, ben yapacağımı biliyorum! Gelmiyorum ulan Alamanya’ya, burda kalıp Harun’a karılık yapacam! Dur daha bitmediiii! Getirdiğim paraların hepsini Harun’la çatır çatır yiyecem, kasayı da boşaltacam! Bitmedi daha, sen dur! Polizei’a ihbar edecem seni, Finanzamt’a ihbar edecem seni! Türkiye’ye falan gelmeye kalkma, Gümrüğe, Havaalanına ihbar edecem seni, hapislerde sürüm sürüm süründerecem seni!” dedi ve o favori küfürü olan, “Anası sikişmişin evladı, orospu bacılı!” küfürünü de ekleyip, telefonu Ramazan çavuşun suratına kapadı!

Kaynanam rahatlamış bir şekilde, “Oh be!” derken, ben sadece, “Woawww!” diyebildim. Eğer kaynanam telefonu bana verseydi, kesinlikle olay bu noktaya gelmeyecekti, meseleyi Tereyağından kıl çeker gibi halledecektim. Ama şimdi işler çok kötü karışmıştı. Doğrusu bundan sonra olayların nasıl gelişeceği hakkında en ufacık bir fikrim yoktu!

Ama kaynanam gülerek boynuma sarıldı ve “Artık aşkımızın önünde hiç bir engel kalmadı sevgilim! Bundan sonra hiç ayrılmayacağız seninle!” deyip, dudaklarımı öpmeye başladı. Ben bırak karşılık vermeyi, resmen beyin amcıklaması geçiriyordum! Bu karı kafayı yemiş olmalıydı, ne yaptığının, dediğinin farkında değildi!

Kaynanam karşılık verip vermediğime bakmaksızın, “Sevgilim benim! Aşkım benim! Kocacığım benim!” diyerek ağzımı yüzümü şapur şapur öpmeye devam ediyordu. Olayın şokunu atlattığımda, “Rahat dur bir saniye, sen neler dediğinin fakında mısın?” diyerek öpmesini engelledim. Kaynanam gözlerime baygın baygın bakarak, “Farkındayım sevgilim! Bundan sonra seninle Karı-Koca gibi yaşayacağız hep!” dedi.

Buyur burdan yak! Ne diyordu bu manyak karı? Kafayı yiyecektim. “Saçmalama! Nasıl olacak o iş? Nurcan’ı unuttun galiba!” dedim. Kaynanam ise gayet kendinden emin bir şekilde, “Yoo, unutmadım! Üçümüz aynı evde yaşarız! Göreceksin, Nurcan, Sen, Ben, gayet mutlu olacağız sevgilim!” dedi. İstemdışı güldüm ve “Ohh ne ala! Oldu olacak üçümüzün aynı yatakta yatacağını da söyle de, tam olsun!” dedim.

Kaynanam yine kendinden emin bir şekilde, “Ne sandın ya? Tabii ki aynı yatakta yatacağız, bundan sonra ben de senin karınım!” dedi. İyice sinirlenmeye başlamıştım. “Saçmalıyorsun! Valla Nurcan böyle bir şeyi hayatta kabul etmez! Hem ben bu durumu millete nasıl açıklayacağım? Babam duyarsa beni evlatlıktan red eder!” deyip kalktım, kendime bir bardak Viski doldurup, bir de sigara yaktım. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilmiyordum!

Kaynanam, “Nurcan anlayışla karşılayacaktır! Nurcan’ın halası da damadıyla birlikte yaşıyor. Yaşıyor derken, damadına karılık yapıyor yani! Üçü birlikte gayet mutlular! Bizim Hödük bunu ilk duyduğunda gidip üçünü de öldürecekti, Nurcan engelledi, (Baba yapma, biraz Modern kafalı ol, hangi Çağda yaşıyoruz! Halamın kararına saygı duy! Aşklarına saygı duy!) dediydi. Nurcan’ım birbirini sevenlere karşı çok anlayışlıdır! Bizi de anlayışla karşılayacaktır, aşkımıza saygı duyacaktır! Nurcan’ı dert etme, tamam mı sevgilim?” dedi.

Valla almıştım başıma belayı ve olayın bu duruma gelmesinin tek suçlusu bendim. Kaynanamı sikmek ve parasını tırtıklamak için öylesine kullandığım kelimeleri, öylesine ettiğim iltifatları kaynanam çok ciddiye almıştı, kendisine aşık olduğumu sanıyordu. Şimdi kalkıpta, ben sana aşık değilim de diyemezdim, valla dünyayı başıma yıkardı. Telefonda Ramazan çavuşla kavgasından sonra gözüm korkmuştu! Mecburen kendisine aşıkmışım gibi davranmaya devam edecektim. Başka çarem yoktu!

“Tamam sevgilim, umarım Nurcan dediğin gibi karşılar! Peki, millete ne diyeceğiz?” dedim. Kaynanam, “Ne diyecekmişiz millete? Milletin bilmesine gerek yok! Millete anlatıp da kendime orospu dedirtmem ben! Aynı Nurcan’ın halasının yaptığı gibi yapacağız! Dört duvar arasında Karı-Koca olacağız, dışarıya karşı normal Damat-Kaynana görüneceğiz! Anladın mı sevgilim?” dedi. Çaresizce, “Anladım sevgilim!” dedim.

Elimdeki Viski bardağı boşalmıştı, tekrar doldurup, kocaman bir yudum aldım. Bir sigara daha yaktım. Aslında fena fikir değildi. Yatakta, bir tarafımda Nurcan’ın, diğer tarafımda kaynanamın yattığı sahneleri gözümün önünde canlandırmaya başlamıştım bile. Tabii bu sahnelere yarağım da kayıtsız kalmadı ve kazık gibi oldu. Kaynanam görür de durur mu! Hemen yumuldu yarağıma.

O anda keyfime diyecek yoktu, bir elimde Viski, bir elimde sigara, kaynanam yarağımı yalıyordu. Belki de boşuna stres yapıyordum, işi oluruna bırakıp, inceldiği yerden kopsun diye düşünmem lazımdı. Ama bu güzel anın keyfini çıkarırken, telefonum çaldı. Bakmadım tabii. Fakat arayan her kimse, ısrarla sonuna kadar çaldırıyor, cevap verilmeyince de 2 dakika sonra tekrar arıyordu.

Dayanamadım, “Bir saniye aşkım, kimmiş bu lüzumsuz, merak ettim!” deyip, telefonuma uzandım. Ekrana baktım, +49 ile başlayan bir numaraydı. Almanya’dan aranıyordum, ama arayan numara bende kayıtlı değildi. Kaynanam, “Ver bakayım bi!” diyerek telefonu elimden aldı, “Bizim Hödük arıyor, bu onun numarası! Açma, arasın dursun! Götü tutuştu pezevengin, daha çoook arar!” deyip, telefonu koltuğa bıraktı ve yarağımı yalamaya devam etti…

Ama telefon halen ısrarla çalmaya devam ediyordu. Kaynanam da dayanamadı, “Cevap ver istersen! Merak ettim, senden ne istiyor acaba? Sesi hoparlöre ver, ben de duymak istiyorum!” dedi. Ramazan çavuşun benden ne istediğini ben de merak etmiştim. Ama açarsam tamirhanede olmadığımı anlayacaktı, evin içi çok sessizdi. Aklıma arka balkon geldi, orası çok işlek ve gürültülü bir caddeye bakıyordu. Donlarımızı, tişörtlerimiz giyip balkona çıktık. Açtım telefonu ve sesi hoparlöre verip, “Alo, buyrun, kimsiniz?” dedim.

Ramazan çavuş makineli tüfek gibi konuşmaya başladı, “Hah, nihayet! Haruncuğum, ben Ramazan, kayınbaban! Nasılsın Haruncuğum, iyi misin? Araban bozulmuş, onun için aradım, biraz önce kaynananla konuştum, o söyledi, ne tesadüf ama değil mi, ben de bugün benim arabanın evraklarını tamamladım, birazdan arabayı Türkiye’ye götürecek şöföre teslim edecem, hemen yola çıkacak, iki güne kalmaz İzmir gümrüğüne varır, senin birşey yapmana gerek yok, gümrükçüyü takipçiyi falan ayarladım, seni arayacaklar, gümrükleme işlemlerini halledip, arabaya Türk plakası takıp, senin adına ruhsat çıkaracaklar! Tamam mı Haruncuğum?” dedi.

Kaynanam (Tamam de!) anlamında kafa salladı. Ben de, “Tamam!” deyince, Ramazan çavuş, “İyi, sen şimdi o bozuk arabayla falan uğraşma, hemen atla bir Taksiye, otele git, kaynananı yalnız bırakma, biraz tartıştık, morali bozuk, bilirsin Karı-Koca tartışmalarında olur böyle şeyler, birbirimize kırıcı şeyler söyledik, git otele, kaynananla ilgilen biraz, hatta çıkın gezin dolaşın, güzel yerlere götür onu, eğlendir, morali düzelsin, yanlış birşey yapmasın, bana biraz kızdı, oraya buraya ihbar etmekten falan bahsetti, gerçi ihbar etsede birşey çıkmaz ama, bilirsin Sinek küçüktür, ama mide bulandırır, hem öyle bir durumda Nurcan da çok üzülür, tamam mı Haruncuğum? Para problem değil, kaynananın yanında çok para var, dediğim gibi, gönlünüzce eğlenin, yiyin için, kaynananın moralini düzelt, ikna et, bir delilik yapmasın, gönlünü hoş tut, ne istiyorsa yap, gece gündüz yanından bir dakika bile ayrılma, tamam mı Haruncuğum?” dedi.

Kaynanam birşey söylememek için zor tutuyordu kendini. “Tamam, anladım, hemen şimdi otele gidiyorum!” dedim. Vedalaşıp telefonu kapadığımda, kaynanam öfkeyle, “Pezevenk ne diyor duydun mu! Anası sikişmişin evladı, orospu bacılı!” diye küfür etmeye başlayınca, “Sus şimdi, apartmana rezil olmayalım, içeri gir!” deyip, kolundan tutup içeri çektim, balkonun kapısını kapadım.

İçerde kaynanam Ramazan çavuşa küfürlerini sürdürdü. Sakinleşsin diye bir bardak Viski doldurup verdim. Bir de sigara yakıp verdim. Oturduk konuştuk epeyce. Ramazan çavuş Sinek küçüktür dese de, kaynanam haklıydı, Ramazan çavuşun gerçekten götü tutuşmuştu. Sıcağı sıcağına beni ısrarla arayıp, hemen bugün 100 küsür bin Euroluk arabasını göndermesi de bunu doğruluyordu. Kaynanamın dediğine göre Ramazan çavuş Almanya’da büyük dolaplar çeviriyormuş. Anladığım kadarıyla, onun bunun adına şirket kuruyormuş, sonra da şirkete kamyon kamyon mal siparişi verip, şirketi iflas ettiriyormuş!

Kaynanam, “Böyle bir sürü şirket iflas ettirdi pezevenk! Paraları da Türkiye’ye kaçırdı! Paralar bankada, benim adıma kiralık kasada duruyor! Tam bilmiyorum ama, 4 Milyon Euro birikmiştir!” dediğinde, ben küçük dilimi yutacaktım!

Kaynanam, “Haa, para deyince aklıma geldi, dur, parayı sana vereyim de bankaya yatır, bende durmasın, çalınır malınır!” diyerek kalktı çantasını aldı. Önce bir zarf çıkarıp verdi ve “Bunda 40.000 Euro var, Villanın peşinatı için!” dedi. Sonra daha ince bir zarf çıkardı verdi, “Bunda 20.000 Euro var, mobilyalar için, beyazeşya için falan!” dedi. En son, koli bandıyla deli bağlar gibi bantlanmış naylon bir poşet çıkarıp verdi ve “Bunda da 700.000 Euro var, Hödük bunu kasaya koymam için gönderdi, ama avucunu yalar! Kasabaya gidince kasayı da boşaltacağız, o pezevenge 5 kuruş bırakmayacağız, tamam mı sevgilim?” dedi.

Tamam dememek için gerizekalı olmalıydım. Yine de önemsemiyormuş gibi yaparak paraları yandaki koltuğun üzerine bıraktım, “Tamam sevgilim! Ama önce şu yarım kalan işimizi bitirelim!” dedim. Keyfim yeniden yerine gelmişti, yarağımı kökünden tutup kaynanama gösterdim. Kaynanam gülümseyerek, “Nasıl istiyorsun? Domalayım mı yine? Götümü mü sikeceksin?” diye sordu. “Evet, götünü sikecem sevgilim, ama önce 69 yapalım, amını ağzıma ver!” deyip, uzandım koltuğa. Ama kaynanam 69’u anlamamıştı, geldi yüzüme oturdu, ben de sesimi çıkarmadım ve amını yalamaya başladım…

Ve kaynanam orgazm olana kadar yaladım amını. Sonra yüzümden indirip, “Koltuğa domal aşkım!” dedim, ayağa kalktım. Kaynanam dizlerinin üzerinde koltuğa domaldı. Arkasına yanaşıp, göt deliğine tükürük bıraktım ve yarağımın başını dayadım. Daha sokmadan kaynanam, “Yavaşşş!” deyince, yine aynı numarayı yapacak diye sinirlendim. Saçlarını elime dolayıp asıldım ve “Bana bak orospu, madem bana karılık yapacaksın, karışma işime, nasıl istersem öyle sikerim, tamam mı!” dedim. Der demez de pişman oldum, kaynanam şimdi bu ‘Orospu’ lafı yüzünden kesin arıza çıkaracaktı ve ben de 760.000 Euroya elveda diyecektim.

Ama kaynanam, “Tamam sevgilim, tamam aşkım, tamam kocacığım, nasıl istiyorsan öyle sik!” dedi. Baktım ‘Orospu’ lafına arıza çıkarmıyor, “Hah şöyle imana gel, amına koduğumun orospusu seni!” deyip yarağımı kökledim götüne ve sert sert pompalamaya başladım. Saçları halen elimdeydi, arada bir küfür ederek asılıyordum, sanki birşeylerin hırsını çıkarıyordum. Kaynanamdan ise sürekli ‘Ahhh, uhhh, ohhh!’ sesleri çıkıyordu…

20-25 dakikadır sikiyordum götünü ve boşalmaya yaklaşmıştım. Elimi amına atıp klitorisini okşayarak götünü sikmeye devam ettim. Kaynanamdan orgazm inlemeleri yükseldiğinde, ben de götünün içine fışkırttım döllerimi ve kaynanamın üstüne kapaklandım. İkimiz de nefes nefese kalmıştık.

Soluklanırken, kafamda tek düşünce vardı, kasadaki 4 Milyon Euro…

[Harun]

Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları… Seks Hikayesi Tüm Bölümleri

18+ YASAL UYARI:
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi sitesi 18 yaşından büyükler içindir! 18 yaşından küçük iseniz
ve bulunduğunuz ülkede Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!